O ne gidişti öyle, tozu dumana katıp?
Ardında şaşkın garip genç bir yürek bırakıp
Ellerim buz gibi şimdi, yatağım bomboş
Sızım dinmez, yüzüm gülmez oldu;
Gel artık!
Aklında mıyım ben?
Hani sabahları çay demlerken..
Yarı kapalı gözlerinle
Sabahın köründe hazırladığın masada..
Biraz zeytin, biraz peynir, az da ekmek
Uyku sersemi boğazından zor geçen lokmalarla
“Sen en güzel çiçekleri seçmenin derdindeyken
Şen gönlünün haremine,
Fark etmeden tohumlar ekmişsin
Aşka dair ümitlerime..
Sırf bu yüzden, bilmezsin nicedir
Gönlümde serpilen tazecik fidanlardan
Yaşanan bir şey vardı bizde güller açtıran
Adını biz bulamadık, onlar koydular
Gözlerimiz vardı ya alemi baktıran
Kıskandılar, hasetle nazarla oydular
Mecburduk beslenmeye, gıdamızdı o sevgi
Hava bir beterdi o gün; dolu, tip, fırtına
Anan erken sancılandı, vakit vardı doğumuna
Penceresi naylonlu ahşap gecekonduda
Zamansız geldin oğul şu vefasız dünyaya.
Gelişinden belliydi farklıydın, istisnaydın
Bilir misin nasıldır
Aynalarla konuşmak
Çıldırmaya an kala?
Aynadaki surete artık yabancı olmak
Yalnızlık okyanusunda
Boğulmamak,
Küçük bir hesabım var onunla,
Halletmeliyim
Ya annemi bana getirin
Ya da beni götürün ona.
O biliyordu bu sırrı, söyletmeliyim..
Her şeyi silbaştan öğrenmeliyim!
Görünmez engellerden setler var önümüzde
Tüm bunlara direnen bir sevda gönlümüzde
Bize ödünç verilen şu kısa ömrümüzde
Vazgeç bu aşktan güzel! Destan mı yazacağız?
Hani gençtik? .. Saçlara düşmemeliydi beyaz
(Bir gerçek..)
Ne desem?
Söz bitmezken sözlüğümde, dilde derman tükendiyse
Sonu gelmez bir sınavda, dua fayda etmediyse,
Allah’ın reva görmediğini, kul kula ettiyse
Bitiyor sevdan; besbelli
Korkma
Duygularım tutkal değil
Sadece
Son bir söz söylenmeli
Diyor yüreğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!