Bir kelebeği daha gömdük...
Alnından öperek,
Kimbilir hangi baharda ölmüştü...
Bir an önce kavuşmalı sana...
Başka türlü iflah olmam ben..
Öldürecek beni bu mesafesi dar,
Ayrılık sancıları...
Kendi düzlemine teğet geçen aşkların,
Keskin virajlı ayrılıklarını yaşamaktan bıkmadınız mı?
A noktasından hareket eden bir aşk hiç bir zaman B noktasına varamayacak!
Eğer durum bu değil ise yalandan yaşamaya devam ediniz..
Tanrı'nın rahminde büyüyen bir çocuktum ben.
Tanrı'nın rahminde öldüm,
Kadın oldum! !
Kağıt helva yiyelim biz seninle...
Rakı içelim...
Kahve içelim...
Hatırlar biriktirelim...
Turgt'u, Cemal'i, Sezen'i sevelim mi birlikte?
Neredesin şimdi bunları ne vakit yapacağız söylesene?
Belki günah diye bir şey yoktur. Nereden bileceğim ki? Konuşmuyorsun benimle! Kağıttan jiletler ile öldürmeliyim kendimi belki de. Beni anlamıyorsun yine ya, neyse. Alıştım ben kendi kendime söylenmeye, şu lanet olası posta pulunu bulsam bu buluşuk kâğıtlardan fazlası var elimde. Nereye gönderecektik ki hem cehennemin dibine mi? Yahu kara kutu bir ip ucu versene aklımın zinciri kırık dehlizlerine. Belki de günah diye bir şey yoktur, kandırıyorlar bizi aforozu orgazmlı din adamları, öyle değil mi söylesene? Bu kanserli düşünceyi pansuman etmek için renkli siyahlığımdan, nereye baş vurmak gerekir? Evrakları dendokronolojisi bini aşkın hangi ihtiyar meleğe teslim etmeli? Tanrım günah diye bir terim yok öyle değil mi? Kim söyledi ulan bu yalanı, kim kandırdı bizi?
Bir karayel esiyor içime doğru, karnım ağrıyor, kalbimde bir huzursuzluk gezinip duruyor. Uyusam geçmeyecek biliyorum uyumasam kesin öleceğim. Kafamın elimle dikişlediğim bölümlerinden çıkmaya çalışıyorsun yine, yahu gitme! Kahretsin ben kiminle dertleşceğim? Kireçli duygularımın ağrısını ben çekiyorum hem sen neden ölür gibi gidesin ki akıl alır şey değil bu? Hangi Tanrı kulundan böyle uzaklaşır sırf eksik diye tahtaları? Garipsiyorum seni ister yaz günah defterime bir bakkal hesabı gibi üst üste, ister otur dinle ve zaten sevdiğin yok beni bunu biliyorum. Bari biraz daha kalsaydın, nereye gidiyorsun? Doğruya Tanrısın sen seviştireceklerin olmalı, savastıracakların falan filan kaç milyar insan haklısın! Bir de karanlığı var bu işin aman onlarda es geçmeyeyim daralmasın!
Aklıma gelen bir şey var, fakat kemoterapi olması lazım önce böyle çok çiğ çok çirkin ancak öyle güzelleşir. Diyorum ki, Tanrıların sözlerini tutmama olasından tutunsak, düşer miyiz ateist ağrıların bir yanı yaralı diğer yanı hastalıklı saplantılarına? Tanrı dediğin şey daha sözünü tutamıyorsa, insanoğlundan ne bekleyip duruyorsun bu bildiğin karaborsalı bir şizofrenia. Şey sevgili Tanrım! Durum şu ki konuşmuyorsun benimle! Kendi içimde yaşadığım bu bakir günahları nereye kusacağım şaşırdım, bir bilene soruyum dediğim her hata beni sana daha çok yaklaştırırken kendimden uzaklaştırdı anlasana!
Nasıl bir kahveydi ki içtiğimiz
Şiirler bunca zaman böyle mavi mavi kafiyelenip durdu..
Güzel miydik biz?
Düşündük mü hiç bunu?
Ne tesadüftür ki cehennem kollarını açtı harflerimize.
Bizden cennet olmaz o belli...
Böylesine sakarını görmedim ben.
Nasıl da düşüyorsun gözlerimden..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!