Akşam hüzünle gelir yüreğime
Yağmur yağmur sallanır yapraklar
Penceremde buğulu bir bakış
İçim umut, sesim kırık, dilimde şarkılar
Dağlardaki gökkuşağının
Ömrüme her uzanışında
Yüreğimin atışları seni sayıkladığında
Gecenin esrarengiz karanlığı
Yıldızları çağırdığında
Ay ışığıyla
Bereketli şafakların kızıllığında
Sarı günlere özlem duyar geceler
Her aşkın gizi sıra sıra
Dizilmiş, çırpınarak bekler
Dertleri korlar içinde yanar gibi
Kin türüküsü dudaklarımda
Dizelerimden kan damlar
Açık bir mezar gibi sırıtır sevdam
Ayaklarım kendiliğinden götürür
Kendine akan sulara inat...
Kopuyorsa gülüşlerin rüzgârın alevinden
Tutuyorsa saçların özlemlerin elinden
Düşüyorsa güneşin gecelerin selinden
Haykır umudunu solan çığlıklara
Gizlenme kuytusunda açık denizlerin
Ağlama güzel kardeş akmasın yaşların
Her gece güneşe gebe, incitme dalların
Kırık düşlerimiz, soluk bakışlarımız akıyor
Sus pus olup karanlıkta kayboluyor
Savrulan bahar, soğuk duvarlara yansıyor
Beklerim dostun sesini
Gecenin kucağına gömüldüğümde
Bir nefes, bir ışık, bir meltemini
Suskunluk çağladığında içimde
Sarılırım umutsuz titreyişlere
Cebimizde hayatın hüzünleri
Arkamızda sessiz bir rüzgâr
Nereden geldiği belli değil...
Ümitsizliği yendik seninle
Nedenleri sorguladık bazen
Hiç böyle hoyratça harcanmamıştı sevda
Aşk hiç bu kadar değersizleşmemişti
Fuhuş koridoru sokaklarda
Hiçbir sevgi sözcüğü bu kadar kolay tüketilmemişti...
Yalınayak yürüyorum leş kokan bulvarda
Zulümlerin suçu Yaradan’da mı
Dualar ahlar naz olur ağlarım
İsyan dolu yürek: oradan da mı
İnkârın inkıraz olur ağlarım
Düşme umutsuzluk deryalarına
Sevgili Özgür Kökturk abim. Sevgilerimle, inanıyorum ki yüz yıl sonra okuyacak insanlara güzel mesajlar verdin. Tanıştığımız için memnun oldum.
Bir gelinciğin kanayan gülümseyişi olsun bu yaşında senin hayatına sunulan kırmızı el....Neden el,deme sakın.O el dokunacak sana sıcacık ve şevkatli.Mevlamın hakkı için tüm karanlık yanlarını ağartacak bir şafak lezzetinde ve yumacak gözlerini senin ağladığın gözlerden....Sen bu yaşında bu elle veda ...