Dert çekmeyen bilmez benim derdimi
Neler çektiğimi nerden bilesin
Perişan halimi gelip gördü mü
Neler çektiğimi nerden bilesin
Hal ehli olmalı insanın özü
Daha hiç düşmeden sahraya çöle
Çöller çöllüğünden çöllükten geçti
Uğradım seherde o serin yele
Yeller yelliğinden yellikten geçti
Aşikar eyledim sırrımı tele
Çok bekledim nerde kaldın gelmedin
Kazıldı mezarım dikildi taşım
Bu dünyada murat alıp gülmedim
Bozuldu pazarım döküldü yaşım
Bülbülün zarından yastadır bağlar
Gözümü yollarda bıraktın yârim
Hasretin bağrımı deldi nerdesin
Günden güne artar efkarım zarım
Sarardı gül benzim soldu nerdesin
Gelmedi günlerin arkası ardı
Ben derdimi döktüm tele
Teller sana ne söyledi
Name yazdım verdim yele
Yeller sana ne söyledi
Gönül hanem bomboş kaldı
Gönlümün efkârı tükenmek bilmez
Ne tellerim kaldı ne çalan sazım
Hiç gülmedi yüzüm daha da gülmez
Ne yıllarım kaldı ne gülen yüzüm
Kahreder ellerin kederi ahı
Bülbül küsmüş güle hara
Dal ne yapsın dal neylesin
Arzu halim söyle yara
Hal ne yapsın hal neylesin
Gamlı gönlüm çeker çile
Topladın göçünü bırakıp gittin
Gitmeye bu kadar neydi acelen
Gittin ama bak bana neler ettin
Etmeye bu kadar neydi acelen
Yüreğime açtın hicran yarası
Bir gönül düşerse demi demlere
Onun hali neye varır Allahım
Açamaz sırrını dosta ellere
Onun yolu neye varır Allahım
Devasız dertlerin olmuş otağı
Ömür ikliminin yolcusu yolu
Ne yolun yolcusu ne izi kaldı
Sırtında abası altında çulu
Ne çulun çulcusu ne bezi kaldı
Dertlinin derdini dertliler bilir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!