Gökyüzü karıştı gözbebeğine
Ellerin dağları okşadığında
Bir martı uzandı baktı yarına
Balıklar ağları okşadığında
Gündüz yeryüzünü verir fesada
Gönül meskeninde insan çıkmazı
Fikr-i muhabbeti prangalamış
Ayağa düşürmüş yüze bakmazı
Adını her yerde dile dolamış
Ne çay ne muhabbet hiç demli değil
sizler
rüzgâr sesli çocuklar
ne değişken duruşunuz var
size bakmaya üşeniyorum
yeni sarf edilmiş sözcük gibisiniz
kâğıtlara yumuşayan türden
erken ışıyan dağlarda
kaçak duygular
ve
kaçak düşünceler
eşlik ederken
çığ gibi büyüyen yüreklere
şairim
boyuna bilinmezliğe yürürüm
körlüğüm bu yüzden
sisli sirenlerde ararım
çocukluğumu
çığlık çığlığa
terkedilmiş gemi oluyorum
ruhsuz ve nuhsuzluğa mahkûm
her çifti çift görüyorum
bir dümene sarılmışım
size sarılacak bir şey bırakmamışım
kıyamete dek
Toroslarda az koşmadım kar için
Gece gündüz döndüm durdum yar için
Kendimi kınadım vurdum ar için
Antalya iline doymadım gitti
Demirgülde gül kalmamış dereyim
- Osman KOÇER’e töre gereği -
pencere arkalarından gözler beğeniyorum
eşsiz bir fırçanın dolaştığı dudaklar
çamur ve hamura şekil veren eller
yok artık
o sırt sıvazlayan ak sakallı
hep kızıl bir heyecan sarar
ne vakit çocuk görsem
çarpık bir okulun bahçesinde
ağzımda çöl
yüreğimde sevda
kusursuz yükselen grafik olur
yüzüm bir piyanisti doğrular
kutsal kitaplara göre
bitmemiş kâbuslar
tümsek aynalara yansır
koyu kederler
koyu yüreklere oturunca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!