Bu dünya, bu koyup gittiğin dünya…
“Kahrın daniskasını dosttan gördüğün”
Kuşları; insanlarıyla haldaş,
Kuşlarına, insanlarına gönül verdiğin.
Kendini parçalarcasına sevdiğin,
Kendini dilim dilim böldüğün,
Mineli bir gök, çini bir toprak
Ve bir minyatür gibi hatıran
Kaf dağları ardında… Uzak…
Akşam, sıcacık, gölgeli akşam,
Ki hayali rüyama taşır,
Mineli bir gök, Çini bir toprak
Ve bir minyatür gibi hatıran
Kaf dağları ardında... Uzak...
Akşam, sıcacık, gözkyüzü
Kendimi sevemiyorum dostlar…
Aynalardan dilinizden zalim.
Kendimi içimde arasam
İçimde bütün vebalim.
Aynı gün ışığıdır bu,
İçim yıldız yıldız savrulu harman,
Rabbim, yaklaş bana, yaklaş az daha.
Bu an, bu şekilsiz, bu kaçıncı an,
Saçlarımı rüzgar kadınca okşar
Kalbim harelenir, ürperir içim,
En güzel şarkımı sakladım en sona,
Değişti dili, rüzgarın…
Ansızın gidivereceğiz bahara
Bugün yarın.
Seninle tanıdım bu dünyayı,
Bu toprak anayı, bu sevdayı,
Seninle tanıdım yaşamayı.
Fuzuli ne anlar böyle işten,
Bu bizim oyundan bu sevişten,
Sitem sana değil gülüm, sana değil
Cevrindir seni böyle güzelleştiren
Senden ne bir vefa umarım,
Ne derdime şifa umarım,
Sen böyle olduğun gibi güzel,
Ben böyle kederime razıyım.
Çulsuz biriyim, Allaha şükür,
Başaçık, yalnayak…
Avret yerindeki yapmaktan gayri
Kime, ne minnetim olacak?
Anadan avrattan başlayım bırak.
Sor bana yavrum bilirim;
Sabır, hep sabır, hep sabır..
Sor bana yavrum bilirim,
Gözler ne biçim kapanır?
Sor bana, bu aynı şey mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!