1954 yılında 'adı haritalarda bile olmayan' bir karadağ'da doğdu...
Sezince tenini
Karlandı başı Zeus’un
Kıskandı Hera
Aylardan ekimdi günlerden cumartesi
Çatladı kestane kahvesinde gözlerinin
Kuş cama çarpınca
Kararır onun gözlerinde güneş
Bir cinayet işlenir
Ömürleri uzasın için, diyedir…
İyi niyetli, ben anlarım!
Açılır pencere, salınır kuş
Çiçek açtım yaz geldi
Şu kadarcık ömrüm vardı
Her eylül meyve verirdim
Mayhoş, yeşilimtırak, sarı
Şahidimdir mürdüm eriği.
Zamansız bir karaşın bakış
dolanır ellerime
Mavi kanatlı kırlangıç kuşu
yuvası gibi, apansız
Kederler örer yüreğime
Mübarek günlerden bir gün
Buğday ben’li varo(lu) şlu kız
Sakladı usulca varoluşu
Vişne çürüğü rengine eteğinin
Kızardı yüzü kitabın.
Her gün yepisyeni bir yüz
Kendi baharının çingenesi
Bir kadın. Bahçesinin
Gündelikçi sevinçlerini
Dağıtırdı herkese...
Mart çiçeğinin açışı kadar.
Mavi bir Ege meltemi
tenin, okşar ellerimi
öpüşlerin, bir gül ömrü
tadı, dudağımda şimdi...
gecikme telaşında, aşklar
Kimliğimiz yok, kimsesiziz... Yitik bir ülkünün dağlara sevdalı çocuklarıyız. Sığmaz gönül kafesimize özlemlerimiz. Bakışlarımız arşın arşın ölçerken geceyi, utanır tutsaklığımız.
Dağlarında delidir baharlar. Özlemimiz bir ormanın kardeşliğinde, hüznümüzse dallarına kuş konmayan ardıç ağacının yalnızlığında gizli. Bir “karaşın” bakışın kıvılcımıyla tutuşur yürek. Sönen yangının küllerinde açar kor rengi bir gül şimdi.
Bütün aşklar gayrimüslimdir bu coğrafyada.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!