senin gönlün sevgili,
dağları kadar yüksek
tüm ovaları gibi geniş dünyanın
ve okyanusları kadar engin
mavi bir ak deniz sıcaklığı
yüzünde sevgisi insanlığın.
...
İnce zar gibi aramızda
Dilsiz ellerimiz durur
Günsüz bir gölgenin ardında
Kanamış bir mendil kurur
Ahlatlı sırtlarında
kar’anlık bir rüzgar
kışa durdu vakit.
Kandil karalığında akşam
Orucumda kurşun sesi.
Sen bir deniz aşığıydın
Benim hasretliğim dağlardı
Ay tarardı saçlarını
Yakamozunda teninin
Bulutlar hüznündü
Herkes savaştan söz edebilir;
Emr’olur!
Bir cepheye gideriz
Nişan al, ateş et!
Süngü tak ve öl...
O kolay işaretler!
Annen haklıydı
erken gelinirdi de dünyaya
geç kalan olmazdı
baharsız çocukluk olmaz
olsa da onulmazdı.
Bir uçurtmanın ipinde
kırlangıç bekleyen esmer çocuk
gözlerinde, uçuyor tayyareler
birdirbir, körebe yerine...
Bir ateşte tüten düş
Gidiyorum sevgili
Yüzümde ağlamaksı
Bir çocuk
Cebimde üşüyen ellerim
Ocakları odun ateşli
Kış gecelerime
Bir kuş uçumu mu hevesin
Kondu dallarına yalnızlığımın
Erken midir solumu her gülün
Boğuldum kıvrımında saçlarının
Dolanmışım tılsımında düşlerin
Savrulupta gelme öyle
ceplerinde şiir kırıntıları
bela tadında
ağrısı başımın
bir nefes teneffüs
tebessümün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!