Tatlı sadâlarla gözüm açarken
Nazar eder bana asma ağacı.
Güneş içeriye billûr saçarken
Gülümser bu yana, asma ağacı.
Seher serinliği inceden ince
.Çağçağ çayının çayırında
Uzanmak geliyor içimden.
Bir nazlı gelin gibi süzgün,
Düşünürüm, bu edâ neden.
Geri dönmek mi istiyor, ne,
Dikende yürüdük, çilede yüzdük
Gönlümüzü verdik mukaddes aşka.
Sancımız uğruna benliği üzdük
Ne sermâyemiz var, sabırdan başka.
Bu âlemin özüyüz
Kevn ü mekân gözüyüz.
Kâinât kitâbının
Derûnî önsözüyüz.
Yüreğimin sızladığı zamanlar
Yegâne ilâcım seni anmaktır.
Son vakitte ne hekim var, ne çâre;
Kurtuluşum aşkın ile yanmaktır.
Manzara manzara hayâl perdesi
Hayâl perdesidir bende motifler.
Motiflerin hayâl meyâl perdesi
Sanki o itişen lokomotifler...
Çile çeken ağlamaz.
Bülbül, zâr etmek niye?
Şimdi çile sevinci
En bulunmaz hediye.
Âh vâh yara bağlamaz.
Gönül, dertlerinden müştekî olma,
Derdi olmayanın dermânı olmaz.
Varlığından mağrûr kişi bilsin ki
Kendini aşmaya fermânı olmaz.
Gün gelir başında eserse eylül
İvriz Çayı, kayalardan doğarsın,
Kötülüğü sularınla boğarsın.
Berrâklığın nümûnesi sen varsın;
Her köpüğün bir garîbin âhıdır,
Güzergâhın 'âşıkların râhıdır.
Hayâller kurarım böyle her akşam
Gâh kalabalıkta, gâh bî-kes olup
Kızılırmak olsam, deryâya aksam,
Göklere uzansam, Erciyes olup.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!