gitme dedim akşamüzeri
geceye kalırsın
tekin değildir ankara sokakları
şeytana uyarsın
biliyorum
Neler oldu, neler
Sen gelmeden önce
Agemennon Truva’dan indi
Paris, Aşil’i ayağından vurdu
Homeros, destanını yazdı, bitirdi
Yağmur altında sırıksıklam yürüdünüz mü hiç
Yapayalnız kalıverdiğiniz oldu mu şehrin ortasında ansızın
Öldünüz mü hiç çekip giden kırmızı şemsiyenin ardından bakakalırken
Siz hiç aşık oldunuz mu
Saatlerce oturdunuz mu bir parkta
gönül bahçeme hazan mevsimi gelmiş
goncalarım güllerim hep solmuş
sararmış yapraklarım düşmüş birer birer
yıkılan umutlarım gibi,
dallarım tomurcuklarım kurumuş
bakır rengi akşamlar çöker üstüme
yollar geçer ayaklarımdan
yokluğun serilir önüme
yapraklar düşer çığlık çığlık
sisler içinde ellerin uzanır
şafağın alacası gibi sevdim seni
kuşun kanadı
denizin en mavisini
gibi sevdim seni
çölde bir damla su gibi sevdim seni
Çıkagiderim buralardan bir gün
Sorarım taşa kayaya
İzini araya araya
Yarbaşında bulurum seni
Çıkagiderim buralardan bir gün
deli bayırdan yuvarlandı ayrılıklar
çığ olup düştü yüreklere
zamanın karanlığında sarkacı tutmuş
bakar gözlerin
uzak denizlerin limanında
meydan okuyamadım
yokluğuna
sensizliğe alışamadım
başıma topladım da
sonbahar bulutlarını
Saklardın beni,
Toprağın tohumu sakladığı gibi.
Can’ıma can katardın can’ından.
Özüm sevginden olurdu.
Karanlıklarım aydınlanırdı sözünden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!