İlkbahar müjdesiyle, şafaklar gülümsüyor.
Güneş yeşile meftun, ufuklar gülümsüyor.
Şafak, seher, kuşlukta, koca çınar dalında,
Bülbüller ötüşürken, yapraklar gülümsüyor.
Yıldızlar kaybolur yalnızlığımda,
Güneşler altında karanlıktayım
Buzun buz kestiği ıssızlığımda,
Sessiz anılarla yarenlikteyim.
Neden dondu kalbim, dondu yüreğim,
Toprak gibi olmalı insan,
Gülü gül bitiren,
Dikeni diken.
Ne tam bir lale bahçesi,
Ne sünbül, ne yasemen,
Kaf dağının ardında,
Geldi geçti şu ömrüm.
Karanlıklar yurdunda,
Geldi geçti şu ömrüm.
Esti geçti, yel gibi,
Seher yeli gibi, esip duruyor,
Kalbimin içinde, güzel İstanbul.
Tahtlar deviriyor, tahtlar kuruyor,
Kalbimin içinde güzel İstanbul.
Karadan aşıyor, gemi dağları,
Kaç kalem oynattı senin için,
Kaç bilge, kaç şuara.
Kaç mecnuna sevda oldun,
Kaç aşğıa leyla.
Kaç kötülüğe yorgan oldun,
Yastığım köşeler yorganım gece
Üstüne karayı yüzlemekteyim
Mecal yok ayakta,sabır çift hece
Zorlu bir yokuşu dizlemekteyim
Ardından koştuğum arzular yüce
Ne zaman yerine dönecek,
Gurbetteki akıllarımız,
Ne zaman Yüreğimize
Otağ kuracak hamiyet,
Ne zaman amade olacağız
Varlık muhtaç ahenge,
Varlığa muhtaç ahenk.
Ahenk hercumerc olmuş,
Yokluk varlığa mihenk.
Karanlık saltanatta,
Ey milletim vurdum duymaz,
Yaşıyoruz bilmem niye.
Uçuruma gördüm duymaz,
Düşüyoruz bilmem niye.
Partiler fitne pazarı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!