Bir eski film izler gibi seyrine dalmışız hayatın...
Kimi zaman saçımıza düşen aklardan,
Kimi zaman yüzümüzü değiştiren derin hatlardan
Hatta zaman zaman rast geldiğimiz eski dostlardan anlıyoruz zamanın nasıl geçtiğini.
Bakıyoruz ki geriye kimler gelmiş kimler geçmiş,
Ne acı günler ne tatlı dünler yaşanmış bitmiş,
Sen hiç karanlığa sustun mu?
Gözlerini dikip tavana
sabahı bekledin mi?
ama öyle saatlerce!
saydın mı saat on ikiyi, beşi
ve geceyi kederine ortak edip,
Sen kız kulesini seyrederdin,
Martı sesleri eşlik ederdi,çayının her yudumuna.
Gözlerine düşerdi ışıl ışıl parlayan suların aksi.
Ve ben unuturdum İstanbul’u gözlerinde.
Ne soğuğu hissederdi kulaklarım,
Ne de sıcağı çay yudumlayan dudaklarım.
Daha geceden kapılırdık bir telaşa,
Eee yarın bayram!
Yepyeni elbiselerimiz yastık altına,
Gıcır gıcır ayakkabılar ise yastık ucuna,
Bayılırdık biraz lastik,
biraz da kauçuk kokusuna,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!