Evet üstadım, ben söyledim sen dinledin,
Hele bir de sen konuş bakalım, ne anladın,
Al mızrabını, nasırlaşmış parmakların arasına,
Dertler, bağlanmanın tellerinde anlam kazansın.
İster kadersizliğime dem vur, kaderim derdim olsun,
Dün gece üstü açık kalmış gönlümün, gecenin ayazında,
Yüreğim üşümüş, birazda ıslanmış duman çiğinde,
Hiç olmazdı, açılmazdı, yar yanına uzandığında,
Güneşle selamlardı uyandığımda, güller açardı yüzümde,
İlk kez rüya görmeden uyanışım sızlattı içimi,
Naçar gönlüm bilmez misin,
Konulmaz her gülün dalına,
Bülbülün feryadın duymaz mısın,
O da uçarıydı, kandı gülün alına,
Kulak ver ozan ne söyler durur,
Felaket topu yaptık ya şu koca dünyayı,
Şimdi otur ağla, yan haline yan,
Astık, kestik, kirlettik el birliğiyle,
Şimdi otur ağla, yan haline yan,
Kahır eyledi buzullar bile, dayanmadı çözüldü,
Yarine mektup yazmış kara sevdalı bir can,
İlk hecesinde kabarmış bir harf, yüreği gibi,
Kısa kısa cümleler kurmuş, uzun anlamları olan,
O kabarmış harf, tüm satırların gizemli direği gibi.
Belli ki dolup taşmış, tüm sevenler gibi,
Ömrümü yazdım mumlar ve gözyaşlarıyla,
Yastık kılıflarım ve perdelerim var benim,
Doldurdum bazalara, kilitli dolaplarıma,
Üstünde yattığım kütüphanelerim var benim.
Bunca eserde tek bir kalem izi yoktur,
Bak çakmağı yaktım yine tüm anıların altına,
Tatmin etmezse ışığı, dumanını karşıdan seyret diye,
Ne bir el verdi, üzerime yıktığın her vebal bana,
Ne coşkun ırmaklar gibi, engel olabildim kendime,
Oyun bitti, perde kapandı bende, sahnen senin olsun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!