kenara çekiliyor suyum aşım kalabalık başım
suların çekildiği gibi çekiliyor insanlık etraftan
düşünceler dolarken içeri diğer taraftan
sözler havada uçuşuyor kelebekler misali
kendi sesimden başka ses yok şimdi
sen geliyorsun sonra aklıma
nasırlı elleri kadar sert sandım
koca bir ağaç gibi gövdesi vardı
kara çalı gibi bakardı bazı..
bir heykel gibi dururdu geceye karşı
taştan yapılmış sanırdım..
bedeni toprakta olsa da anılarda izi
derdine çare yazılmayan susuşların sebebi
gururunsa
yıkılmaz kör olası aklında gecenin bir vakti
uykusuz anlaşılmamayı göze almış bir cesaret
seni bekler
itiraflara gebe bir meçhulde hatıradır izler
itiraf edilmemiş karanlık boşluğunda bir yalanın yıllarca
papatya yaprakları ve çiğ taneleri uçuşur ayaklarında
olunca kara bir duman gibi zaman
denizler bile susunca şimdi yalnızlığını yürüyor nasıl
aklına zehirli sarmaşıklar dadanmış bak şimdi asıl
ey hallaç
kalbimi aldım elime kalem gibi yazıyorum..
sen aldanma herkes gibi yazıyorum sandığından..
pamuk gibi havaya savuruyorum
kurtulmak için ağırlığından..
sen en çok gözlerinle susarak
kilitlenmiş dudaklarında saklanırdın
kırık bir cam gibi bakıyordun yüzüme
heceleri uçurumdan tek tek atarak
mutlak bir cümleyi bıçaklıyordu tavrın
kör bir kelimeden yaralansak
hatırlatsa da korkum insan olduğumu
anlaşılmamayı göze aldığım yolda tek başıma
cesaretli hakkım yılmayacak kadar doğru
uçuyorum bir çift kanat.. kollarımın altında..
yağmurlu bir gecenin sabahında
dem çeken kumrularla uyanıyoruz sana
bir şarkı sözü gibisin dilimin ucunda
“kapat gözlerini”
kapatıyorum gözlerimi
sen
Her bakışımda korkuttu beni
o titreyen kara gözlerin.
Kurtulmak istedikçe kendimden,
anladım ki
sana koşmak demekmiş,
kaçmaya çalışmak senden..
bilmediğim bir şehirde kaybolmak gibiydi sevmek seni..
sevdim..
sadece ikimizin bildiği bir dilde susuyoruz şimdi..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!