Ölüm, benim ve benim gibilerin evine sığınan
kimsesiz bir dilenciydi
ondan öğrendim kendime ne kadar yabancı
Sana bir gül versem
Bir yaprağında yağmur
bir yaprağında damlası yağsın
Sana bir gül versem
Bir yaprağında aşık
bir yaprağında sevdası olsun
Daha olgunlaşmamışışiken, Henüz baharında yaşıyoriken,
Turfanda mevsimsiz aranan
meyve tadındaiken,
Bitmeyen vazifeler,
Reddettiğim sorumluluklar variken,
Ama........Ama....
Seni hapsettim, camı olmayan
göğüs kafesime,astım seni.
Sınırlar çizdim sana, sevgiden duvar ördüm.
Sadece benim sana bakabileceğim
Sadece benim sana ulaşabileceğim
Bir kapı bıraktım.
İki damla göz yaşı düştü sevgimize
Islandı, parçalandı işte sessizce.
İki damla göz yaşı düştü sevgimize
Parçalandı, paramparça oldu işte!
İki damla göz yaşı düştü sevgimize
Ört beni anne!
Ört kapıyı üşüyorum anne.
Üşüyorum anne bak ateşim var.
Ben hastayım anne ne olur gitme.
Olağan bir gün yaşanıyordu! Belki gökgürültüsü yoktu ama şimşeklerin ardarda çakması,kopacak olan fırtınanın habercisiydi.Hiç yaşanmamış gibi yaşanıyordu herşey.Gün sanki ötekilerden kopuktu,bambaşka bir gündü yaşanan! Her zamanın akşam oluşu,sabahın yeniden açmasının tam tersi bir durumdu.Anlatılamayan şeyler vardı.Anlatılamayan sanki yasak olan şeyler.Oysaki birçok kişinin yaşadıklarıydı yaşananlar.Ortada bir senaryo,oyuncular ise yasaklı.Kocaman bir hayatın içinde küçücük bir dünya,asla bir parmağın bile sığmayacağı kadar bir dünya.
Korkular yüreğinde,yüreği elinde ha düştü düşecek.Düz yolda sarmaşıklar dolanmış gibi yürüyordu.Kalbiyle beyni arasındaki kavgayı dinlemek istemiyordu.Bedenine vurduğu zincir yeterince canını yakıyordu zaten.Gözlerini kapamış,kulaklarını tıkamıştı.Öylece hem kör hem de sağır bir şekilde ilerliyordu.Korkularını habire savuşturup, yara yara her birini bir tarafa iterek yürümeye çalışıyordu.Her ne olursa olsun,her kim ne derse desin, bugün olağandışı bir gün, sadece bunu biliyordu.Yaklaşmakta olan tehlikeyi görmezden geliyor,yok saysada gene de o tehlikenin boyutunun ne denli yıkıcı,sarsıcı olduğunu biliyordu. Aldırmaz görünse de içini kemiren o şeyi durdurabiliyordu.Acıyı hissetmemek için kafasından durmadan başka şeyler geçiriyordu.
Olağandışı bir gün,hem de çok olağandışı,habire kendi kendine tekrarlıyordu.Kendine engel koyamıyor,yapmak istemese de gene de yapıyordu korkulara baka baka.Bu bir meydan okumaydı sanki.Kime bu meydan okuma onu bile bilmiyordu.Kendine mi? Yaşayamadıklarına mı? Bu lanet olası dünyaya mı? Sorumlu olduğu kişiler var mıydı? Hesap vereceği kişiler gibi...Buna mecbur muydu ki?
Benim hiç yağmurlarım bitmez.
Eğer uzakta duran sevdiklerim varsa.
Yağmura kin tutarım
o ayrılığa sebep olmuş gibi
Ayrılığa yağmurun suçu olmadığını
sonradan anlarım kavuşunca.
Yağmur Kokan Şehir
Yüreğin elinde çırpınıyorken
Yağmur kokan bu şehri terk etmek,
Ona rağmen bir ömür boyu.
Karanfiller kokan bir şehirde yaşamak
Umutların yanında olmasa da.
Can yanması böyle bir şeydi demek.
Ağrılar girdi sol yanıma,nefesimi tutuldu bir an!
Elimi boğazıma götürdüm,yutkunmam durmuştu,
Kalbim ağrıyor, sol yanım sancılar içerisindeydi,
Yangınlar ormanındaymış gibi.
Bir toz bulutu, bir sis çökmüştü gözlerime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!