Kar kefenini örtünmüş
Meşe ormanının
Ölüm sessizliği,
Budist duaları eşliğinde
Semâya yükselen
Alevle sarmaş dolaş cesedlerin dumanı,
Ağaçlığı orman görmek,
Su birikintisini göl görmek,
Tepeciği Everest;
Sıra sıra uzanan tepecikleri
Himalayalar görmek,
Güneşi alev savuran gezegen;
Bir Sen'sin,
Hayatımı aydınlatan;
Bir Sen'sin,
Hayatımı anlamlandıran;
Bir Sen'sin,
Hayatımı güzelleştiren.
Kendimi nasıl tanımlayacağım,
Hiç bilmiyorum,
Daha doğrusu tanımladığım kişi ben mi olacağım?
Onu da hiç bilmiyorum ya,
Yani anlayacağın iki şey arasındaki bir boşluktayım.
Her Allah'ın günü
İş yerinde
Işık saçan yüzünü gördüğümde
"Fadik Hanım! Nasılsınız?",
"Bir şey lazım mı?"
diye
Güneş ışınlarının
Dik açıyla vurmasına
Az bir zaman kalan,
Çam ağaçlarından
Çeşit çeşit kuşların
Cıvıldaştığı, söyleştiği,
Bir kırmızı yakut gibi
Dudaklarına
Zârif bir buse kondurmam,
Kız Kulesi'ne, Eyfel Kulesi'ne karşı
Dakikalarca öpüşmemiz,
Senin çekiciliğin, güzelliğin karşısında
Seni Seviyorum,
Seni Seviyorum,
Hem de Seni Çok Seviyorum.
"Çünkü",
Ben daha layık değilken,
Diyâr-ı baharda
Okyanusa sinesini vermiş,
Yalnızlığıyla ve asilliğiyle
Dillere destan
Açelya kokulu,
Semâdaki mihre
Bir elmanın
İki yarısında,
Bir dalda
Birbirine yapışık
Bir çift vişnede,
Erikde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!