Sen hiç aşkı tattın mı çocuk?
Onu ağlamakla gülmek arasında kalan bilir.
Sen hiç aşık oldun mu çocuk?
Bu tohumun taşı delip, toprağa kafa tutmasıdır.
Sen aşk için gözyaşı döktün mü?
Rüzgarın, yağmur yüklü bulutlara dokunması gibi.
Sen hiç maî bir gece gördün mü?
Çocuk gibi ağlatan, bir köşeye fırlatan.
Sen hiç maî bir gecede uyudun mu?
Korkuların kol gezdiği, kabuslu rüyalarda.
Sen hiç maî bir gecede yürüdün mü?
Kurtların salya akıtıp, uluduğu gecede.
Kurtların sesi mi kısıldı, bu sisli dağlarda?
Sessizliği boğan katran karası bayırlarda;
Belkide kara bulutlarını çekmiş, sırlarının üstüne!
Görmedimi sanar, karanlığın bastığında;
Köstebeklerin deliklerini, dağ gülleri
Bugün dilimde şarkıların en neşelisi,
Bugün içimde çocukluğun en şamatası,
Bugün yanıyor ateşlerin en kozlusu,
Bugün gülüyor yüzlerin en somurtlusu...
Yalan, yalandır bu kahkahalı gülmelerim,
Vurgunum yalnızlığa;
Sessiz düşüncelerin kuytusuna.
Açmış simsiyah gülleri koynunda,
Bir demet sun, Allah aşkına!
Kıpırdaşan yıldızlarına laf atmam,
Korkma, sırrını ortaya koymam.
Kalbim kırılıp param parça olmuş;
Nasıl toplayıp birleştireyimki, sana vereyim.
Gönül bahçem tar'u mar olmuş;
Nasıl düzenleyipte, sana buyur diyeyim.
Gururum incinmiş, hayata küsmüş;
Nasıl sana güvenipte hayaller kurayım.
Gözlerimden damlayan bir damla yaşta;
Seninle geçen mazinin hüznü varmış.
Ellerimde solan güllerin;
Sadece dikeni kalmış.
Sana koştuğum yollardan;
Sadece yollar aşınmış.
Ümitleri yollara saldım,
Sevdamı çöllere..
Ne sen Mecnun nede ben Leyla
Sabrı dağlara yolladım...
Yollara vurmuş gecenin mavisi,
Kavuşmak arzusu, vuslatım ümitsiz.
Gelmez elimden niyazdan gayrisi,
Sensiz geçen ömrüm sebepsiz.
İçimde uyanan aşkın ihtirası,
Son bir sigara yak, aşkların üzerine;
Sonra adına, ağzımdaki son acıydı de.
Dumanlarından bir kız hayalet;
Tıpkı yüzümü görmeden sevdiğin gibi,
Onu yakalamaya çalış, tutamasanda.
Sonra, bir sigara daha yak, benim için;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!