Kolidorlar boyu tam dokuz ay!
Ayları, yılları, saatleri dahi sormayın;
Günlerden salı'mı desem iy,
Yoksa o sıkıcı pazar'larmı...
Çıldırcak gibiyim hatırlayamıyorum;
Karşı dağları çakallar sarmış,
Vur da gel yarim, vurda gel.
Dağın başı dumanlı,
Aş da gel yarim aş da gel.
Yaban güllerini korku salmış;
Topla da gel yarim, topla da ge.l
Bir duygu seziyorum içimde, isimsiz!
Bir aşk var ruhumda, sahipsiz!
Bir hayal görüyorum, cisimsiz!
Bir ses duyuyorum, çaresiz!
Kapılar ardına kadar açık, kilitsiz;
Birgün, toprakla kucaklaşınca;
Varoluşun sırrına sarılacağım.
Üstümde tohum kök salınca;
Havayla, suyla, böceği, kuşla tanışacağım.
Esipte geçince rüzgar, delice;
Selam göndereceğim şehirlere, köylere.
O simsiyah kapıya tutulmuş,
Şeffaf pırıl pırıl aynalar;
Eğilipte ucundan bakınca;
Bir sahne ve içinde oyunlar..
O aynaları buz gibi kırıpta,
Katılıveresim geldi, o hayata.
Sen içimde heyecanla çağlayan,
Güneş gibi yanan coşkunluğumsun.
Sen kalbimin derinliğinde sızlayan,
Akşamın sessizliği gibi durgunluğumsun.
Seni saklayan zamanlar dursun;
Benden esirgeyen bahtım kurusun.
Güneş battı, doğmamak üzere.
Karanlık hüküm sürdüğü anda;
Kan ağlamakta bulutlar.
Kızıl kızıldır dağlar,
Kor halinde toprak
Çıplak ayaklar altında.
Çaldığında saatler,
Çınladığında kulakların,
Çağırdıklarında uykundan;
Kaçarım hayallerinden korkarak!
Kovalayacaksın sanarak bir an!
Senin o güzel ellerin varya;
Uzanıpta tutamadığım ellerin..
Beni büyüleyen siyah gözlerin;
Bakmaya utandığım gözlerin..
Senin gül yaprağı kokan tenin;
Yaklaşmaya çekindiğim bedenin..
Bizim bahçelerde, güller nazlı açardı;
Kendisinin kıymetini, kendisi bilir,
Ama gurur bilmezdi.
Bizim bahçelere bülbüller çok uğrardı,
En güzel nağmelerini, bizim güllere söylerlerdi;
Fakat bizim bülbüller, hovardalık nedir bilmezdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!