font color='#000000'
Bir günü daha harcadık seninle;
dağılan bozuk paralar misali.....
Ne sen değiştin, ne ben alıştım
her zamanki yağmurlar devam etti,
sulandı yanık izleri.
Maziden atiye tenhalaşır tepeler. Tersine işler burda takvimler.Asma dalında sarmaşık gönüller, Kidoniada birleşir eller. Biraz muhacir, biraz yörük... Deli dolu, ama doyasıya yaşanır seherler. Güneşe mahmur uyanır gözler, yakamoz sarhoşluğuna yakalanır yürekler. Dolunay sevdasında geceler, karanlığı içer, içer......
Martı gagasında kahkaha,
Yosun kokusunda papatya,
Susamıştı sevgiye,
soluyordu palmiye
uzattı gece mavisine ellerini,
aksın rengi rengine...
Rüzgar esti, dolu vurdu, güneş yaktı,
Şemsiyeye sığınan gün
Dalarsa hasır koltuğun arkasına
Kaldırım taşları ezilmiş
Kimin umurunda.
Deniz emekçisi;
Damla damla akar ağlara
Sevdalıydı denize;
Bir zamanlar çiçek.
Açardı yelkeni limandan filizlenerek
Kırk beş bahar geldi geçti,
Martı gagalarıyla delerek.....
Öyle üst üste geldi ki nankör oklar
Gök yarıldı, yandı tatlı hatıralar
Ölçü, vezin, hece hiçbirine sığmadı çağlayanlar
Kahkahaların ardına saklandı yaşlar.
Öyle dar geldi ki sunulan kaplar
Ne zaman yağmur bulutu görsem;
üzerine binip onunla yol almak isterim,
belki beni gözyaşlarının geldiği diyara götürür diye...
Ne zaman güneş görsem,
saklanırım geceye,
Sevgili Nar Ağacım;
Bugün sana, seni yazayım dedim.
Küçük bir çocuktum, ilk aklıma düştüğünde
“Kim ne olmak istiyor” diye
Omuzlarımda ayak izlerin,
yüreğimde sahipsiz bir sızı,
yaş yolun yarısı...
Nereye baksam derin bir boşluk,
Kelimeler anlamsız,
Son vuruşu da gerçekleştirdiler!
Yalpa yalpa vurdu aynaya
Hayaller.......
her zamanki gibi harika canım kalemin susmasın tebrikler