Ağustos
Ekmek, şarap sen ve ben
Bir de sabahın dördü
Dur dinle soğuk bir ekim akşamında
Bir şair bir evde gölgesini öldürdü
Orkestranın
Asi kemancısının
Aşık olmasıyla bir fotoğrafa
Başlar efsane
Her yer İstanbul mavisi
Doğduğumuzdan itibaren
Fişlendik
Yaşam boyu sürdü bu
Kimsenin bilmediği
Gidip de donmediği
Sabahti
Bes buçuk
Her yerde bayraklar asılı
Ne 29 Ekim ne 23 Nisan
Bu hangi bayramdı
‘’Dünle beraber gitti düne ait ne varsa cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.’’ demiş ya büyük düşünür Mevlana, bazen yaşamınızdaki her şeyi, herkesi değiştirmek istersiniz ve yapmalısınız da. Hep aynı yüzler, aynı söylemler, aynı düşünüşler, tekdüze bir hayat sıkıcı gelir bunaltır insanı, boğar. Başlayalım birbir değiştirmeye her şeyi. Önce çevremizde bizi sevmeyen, önemsemeyen yalnızca kendi çıkarları için yanımızda bulunanları uzaklaştırarak. Sonra sabah işe gittiğimiz yolu değiştirelim, mümkünse oturduğumuz evi, semti değiştirelim, gittiğimiz kafeleri, lokantaları değiştirelim. Sabah kalkış, akşam yatış saatlerimizi değiştirelim. Sevmiyorsak işimizi değiştirelim. Kendimizde sevmediğimiz yönlerimizi değiştirelim Değişmeyen tek şey değişimdir demişler ya değişimin gücü muhteşemdir, yeniler insanı, yaşama bağlar, güçlü hissedersiniz. Anı yaşarsınız, keyif alırsınız. Sabahlara sevinçle uyanır, akşamları mutlu bir şekilde bitirirsiniz. Çevre değişir, ortam değişir siz de değişirsiniz değişimin farkını yaşarsınız
İşe yaramayan, size katkı sağlamayan bir sürü tanıdık yüz, boş sohbetler yerine, ilgi alanlarınıza hitap edecek, size neşe verecek, bir uğraş bulun..Zaman kaliteli vakit geçirme zamanı, zaman anı yaşamanın zamanı, yaşam akıp geçiyor. Hem de büyük bir hızla. Yakalayamıyoruz çoğu zaman. Yetişemiyoruz hiçbir şeye. Bazen de durup soluklanmak gerekiyor. Derin derin nefes almak gerekiyor. Yenilenmek gerekiyor. Güçlenmek gerekiyor. Güzel duyguları çoğaltmak gerekiyor. Müzik dinlemek, yürümek, koşmak ama bunu yapmak hiç de zor değil. Karar verin ve yapın sizi kim tutabilir ki sizden başka. Siz de bırakın kendinizi.
Sevgiyle kalın.
Ağustos'un görkemini
Soğuk bir kasım gecesi parçaladı
17 Mart'ı 18 Mart'a bağlarken
Sıcak çay dolu bir fincan
Yere düştü
Kırıldı
Sen benim sevdamı aldın
Önce bilmeden, sonra bilerek
Çok canım yandı, çok incindim, kanadım
Hoyrat davrandı zaman bana
Sanma yaşam hep bıraktığın yerde durur
Özgürlüğü alınan sonsuza dek kölen olur
Öyle bir yerden fışkırır ki coşkun seller
Olan ve olacaklara aklın durur.
Sıcaktı
Sıcak bir ütünün değmesi gibi beyaz gömleğe
Yakıyordu güneş
Ütü yapardım liseye giderken
Babam derdi
Hiciv gibi bir şehir bu
Yeşile boyanmış ülke
Susmuş nehir çağlamıyor
Her yer kelepçe
Bayramları almışlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!