Özlem mutlak yanar içimde
Sana seslenir düşüncelerim
Ah ne olurdu bir olsaydı fikr-i mahzunlarımız
Ne olurdu terk etmeseydi servet değerindeki hayallerimiz
Biz ki malum sevdaların bekçisi değildik
Tek bir sevda içindi çırpınışlarımız
Merhaba doğan güneş
Merhaba kırlar ovalar ağaçlar kuşlar
Merhaba güzel insanlar
Merhaba sıcak tebssümleriyle içimizi ısıtan
Varlıklarıyla huzur bulduğumuz
Sevgileriyle büyüdüğümüz
Bir tek sen birtanem
Matem bulutlarımı dağıt
Bir tek sen birtanem
Yangınlarıma su serp
Bir tek sen birtanem
Öyle zorki mesafeleri düşünmek
Kurumuş dalların kurumuş yaprakları gibiyiz biz
Yıkık dökük cümlelerimiz
Bir öznesi varsa onlar da bizleriz
Lakin eylemlerimiz yarım
Eylemlerimiz eksik
Masal başı tekerlemeleri gibiyiz biz
Satılık oldu geleceğimiz,kiraya verdik duygularımızı
Kaç kuruş verdi bakkal amca
Para üstü verdi mi yoksa
Yazdı mı yine veresiye
Veresiye ömürler tüketir olduk
Kendimizi kendimizle aldatır olduk
Yumruk gibi içim ah ne hallerdeyim kanıyorum
Kül rengi; alev ki ne alev yanıyorum
Gah ağlayıp gah inliyorum
İçim yara bere kanıyorum
Bir pervane misali merkeze aldım seni dönüyorum
Bugün erken uyu
Güller solmadan
Çeşme başı sevdalar şahidlik mi etti nedir
Masumane bir ses kaldı senden; içli
Bugün erken uyu
Taşlar konuşsun benimle artık taşlar
Yalnızlıktan sıkıldım
Yitik bir ömür kaldı kapı gıcırtısıyla uyanan
Halılar anılara ezdirir oldu kendini de
Tahta parke üzerine yapışıp kaldı.
Bir kapı kulpu eğilmez oldu edayla,nazla
Gün batmada solmada güller
Kaybolur anılar solgun benizlerden,fersiz gözlerden
Bir ses duyar kulaklarım
Bir ses ister
Mahzundur dizelerim sığınacak kalp arar
Mahzundur kelimelerim sığınacak can arar
İnsanlar...!
Bakışlar mı derin yoksa kalpler mi?
Mum ışığında gölge insanlar.
Yağan karın beyazı mı yoksa insanlar?
Tarçın kokulu sohbetlere rağbet mi var?
Nihavent makamında bir şarkı,eski bir gramafon sesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!