Derin bir huzur vardı dün uyumadan önce,
Sanki iki gün sonra işbaşı yapmayacak gibi.
Çocukluğu düşlemek,
Gece vakti huzuru koklamak.
Bazen düşlemek gerek demek ki.
Sakalların tam ağarmamış, tanıdım seni
Ne oldu, kaçtın gittin sormadan; tanıyamadan beni
Seninle tanışmayı kafaya koydum artık, ey veli
Dünse ağlayarak rüyama buyur ettim seni
Sabah oldu da gelmediğini anladım, ihtiyar deli
Bir tuhaf ikilem yine.
Seni her gün görmesem, nasıl mutlu olurum?
Ya her gün görürsem?
O zaman da belki mutluluğu unuturum.
Ne yapsam ki,
Bunların hepsi senin için, minik kuşum.
Kariyerim, param, imkanlarım, çabalarım...
Sakın ha, kendini yükümlü hissetme.
Bunlar benim sorumluluklarım.
Sen bu dünyaya gelmeyi seçmedin.
Herhangi bir nokta belirlemeni istiyorum İstanbul'da.
Seçtiğin noktadan başlayacağım sana şehri gezdirmeye.
Bana kalırsa Üsküdar'daki çeşmeyi seçiyorsun.
Böylece başlıyoruz seninle İstanbul'u solumaya.
Bir pazar sabahı hayal ediyorum.
Gecenin şu vakti oturmuş düşünüyorum,
Şiir yazdığımı zannederek bir şeyler karalıyorum.
Ne zaman mutlu olacağım diye soruyorum her gün.
Cevap "hiçbir zaman" ise, neden hâlâ yaşıyorum?
Cevap "elbet bir gün" ise, neden o ışığı göremiyorum?
Bana şükret diyorsun.
Edelim, beraber edelim.
Beklentiler birikmeye devam etsin ama,
Beni üzmeye, mutsuz etmeye devam etsin.
Aman, halimize yine de şükredelim...
Bir gün biri bizi gerçekten sevecek diye çok bekledik.
Ama olmadı.
Ne bir kadın baktı içimizi görecek kadar derin,
Ne annemiz sustuğumuzda gerçekten dinledi.
Babamız zaten bağırırdı, ne dediği anlaşılmazdı,
Kardeşlerimizse kendi yüklerine gömüldü.
Umut var mı?
Umut yok.
Ne geleceğe karşı,
Ne de cennete dair.
Ümit var mı?
Nasılsınız, yaşayan ölüler?
Zevkli mi hayat?
Boğazda uzanan köprüye bakmak,
O Fransızca şarkı eşliğinde…
Sadece melodisine kapılıp,
Anlamadan dans etmek.




-
Nidal Muhammed
-
Nidal Muhammed
Tüm YorumlarKardeşim @nidal_md06 gelsene tanışalım, tabii istersen.
Hayret bir adaşımı buldum.