Bir keresinde vurmuştun ya yüzüme,
İşte orada bir gül bitti.
Gün geldi soldu o gül, gitti;
Ansızın boğuldum hüzüne.
Sandım ki aşkımız bitti…
Ne yüzü, ne gözü, ne eli, ne sesi seni ona bağlıyorsa. Sebebini açıklayamıyor ama onu yine de seviyorsan. Çok güzel olmamasına rağmen o sana dünyalar güzeli geliyorsa. Kalbin bir kelebek gibi çırpınıyor, ellerin hiç durmayacakmış gibi terliyor, midende ince rüzgârlar esiyor, saçlarına sağanak yağmurlar yağıyorsa. Ve bunlar aklından o her geçtiğinde oluyorsa. Bırak canını, varını yoğunu ona verebiliyorsan. Kimseyi ona değişmem diyorsan. Ömrünün yekparesi, yareni; gönlünün güvercini, narini oysa. O zaman ‘âşık’ olmuşsundur ona, ama belki…
Ben,
Her sabah,
Yeni bir pencere açarım kendime,
Kendime uyanırım her sabah,
Yeni bir güne başlarım.
Yine içimde bir ürperti,
Sıkıntı havuzunda yüzüyor gibiyim,
Aldığım her nefes acı veriyor bana,
Vücuduma değil, ruhuma,
Bitse bu rüya diyorum artık,
Gerçeklere uyanmak istiyorum.
Her saçların savruşunda,
Kalbim titrer, bilmez misin?
Dönüp bir yüzüme bakışında,
Aklım gider, bilmez misin?
I
Gözlerinin içine bakıyorum,
Hasretini çekiyorum.
Her çekişinde gözlerini bende ağır ağır,
Ağır ağır ölmeme neden oluyorsun,
Yıldızlar dökülürken gecenin karanlığında,
Sensin aklımda.
Yıldızları topluyorum neden sonra,
Kalbimin bir köşesine konduruyorum hepsini,
Kendi karanlığımı aydınlıyor,
Gecenin karanlığını hiçe sayıyorum,
Kâlbim “Yoruldum” diyor artık,
“Yorgunum, yordun beni” diyor.
“Bu emsalsiz aşk yordu beni.
Fırtınada savrulan bir ot parçasına benzetti,
Kendime bir türlü gelemedim.
Zaman durdu,
Geçmez günlerim.
Her şey sus pus, bekliyor.
Renkler soldu,
Gün sona vardı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!