meksika da mücadele veren devrimci örgüt..lismini emiliano zapata'dan alır.. marlon brando ve antonio quın' baş rollerini oynadığı aynı isimde sinema filmi. 1950 Lİ yılların yapımı olsada seyredilmeye değer..
zapatistalar örgütsel anlamda kendini tamamlamış fikir anlamında ise kendilerini geliştirmiş dünyanın en iyi gerilla örgütüdür onları haklı mücadelerinde destekliyorum
dünya üzerinde biçok yerde mesela bolivyada mesela çin de köylü toplulukların birleşmesi ile yapılan direnişler az degil.zapatista direnişi bunların en sesli örneklerinden.
zapatista hey yavrum benim be ne futbolcuydu o. bizim mahalle takımında libero oynardı. biz ona takım içinde beton zapatista derdik. adam geçirmezdi şerefsizim. bizim mahalleye geldiği gün anlamıştım onun meşhur olacağını şimdi ta meksikalarda ismi geçiyor adamın be. ama dedim ya büyük topçudur zapatista. onsuz bizim takım bir hiç abicim adamın gölgesi yetiyor. yukarı mahalle 5 kilo patates ve inanamayacaksınız ama 2 kiloda halis dana etine trasfer etmek istedi. ve gene inanamayacaksınız zapatista bunları elinin tersi ile itti. istikbali kurtulacaktı çocuğun ama satarmı bizi be böle delikanlı adamdı zapatista bırakmadı takımını. ama son zmanlar çok morali bozuktu reklamlar nedeni ile. yeni bi reklam çıkmış zap diye hani beyaz oynuyor. bide diyor ya zaptırııı. mahfettiler çocuğu herkesin dilinde o. adamın ismi zapla başlıyor ya sen kalk bizim mahalleden 3-5 kendini bilmez delikanlı zapatistayı zaptırııı diye çağır. Zaten çok içlidir kendisi bunu bi içerle bi içerle maymuna döndü valla çocuk çıkamaz oldu kahveye felan. Ve uzun zaman oldu görmeyeli en son aldığımız haberlere göre bir kargo uçağına gizlenerek meksikaya iltica etmiş. ordada örgütmü kurmuş çetemi kurmuş bişiler yapıyormuş işte. Ah ulan zapatista sen bizi 5 kilo patates ve 2 kilo ete bile satmamıştın ama 3-5 çapulcunun sözüne bakıp bırakıp gittin bizi be. yapılırmı bize bu delikanlı sanmıştık oglum seni.Bu yazıyı okursan dön mahallene yerine manav osmanı oynatıyoruz adam 45 yaşında ölecek bigün top oynarken. gel al formanı, söz sana 2 kilo patatesle 250 gram dana eti alacam.
ZAPATİSTALAR Onlar toplam nüfusu yaklaşık 100 milyon olan Meksika'daki 10 milyon yerlinin sesi oldular. Latin Amerika'daki geleneksel gerilla mücadelesinden çok farklı yöntemler izlediler.17 Kasım 1983'te bir 'ordu' kurdular ve adını 'Zapatista Ulusal Bağımsızlık Ordusu/ Ejercito Zapatista de Liberacion Nacional-EZLN' koydular.1910 Meksika Devrimi'nin en etkin liderlerinden Emiliano Zapata'nın adını ve özgürlük idealini kendisine uygun gören bu ordu, Ocak 1994'te Chiapas, San Cristobal'deki askeri tesislere saldırarak Meksika hükümetiyle resmen savaşa girdi. Bu silahlı başkaldırı sadece 12 gün sürdü ve ardından ateşkes ilan edildi. Yaklaşık 200 kişinin ölümüyle sonuçlanan 12 günlük savaşın ardından EZLN, yerlilerin yaşadığı bölgenin tüm denetimini eline geçirdi.
Dünyada bugüne dek, EZLN dışında bu denli küçük bir askeri tehdit unsuru olup da sonunda bu kadar büyük bir zafer elde edebilen bir gerilla hareketine henüz rastlanmadı. Savaşçıydılar, ama Ocak 1994'ten sonra savaşlarını silahtan ziyade sözlerle sürdürdüler. Savaş 'alanları' ise çoğunlukla internet oldu. Zapatista gerillaları dağlardaki kamplarından inip yerlilerin arasına karıştıklarında, hep aynı şeyi tekrarladılar: 'En iyi silahımız gerçek ve sözcüklerimizdir'. Siyasi ve kültürel haklarının tanınmadığını, yoksul bırakıldıklarını, askeri ve paramiliter güçlerin kendilerini katlettiğini silahlı propagandayla değil, sık sık ülke içinde ve dışında düzenledikleri konferans ve panellerle dünyaya duyurdular. Merkezi hükümetin kendilerine eğitim ve sağlık hizmetleri sağlamadığından şikayet ettiler ama okul veya hastane yakmadılar. Tam aksine, bu hizmetleri kısıtlı olanaklarıyla kendi halklarına kendileri sundular.
Gerillaydılar ama geleneksel 'gerilla terminolojisi'ni hiç kullanmadılar. Dikkatleri suni dengeye, emperyalizmin gizli işgaline değil, 'neoliberalizmin ve globalizmin dünya halklarına açılmış olan dördüncü bir dünya savaşı olduğuna' çektiler. Guatemala sınırının tam yanındaki ve 'Chiapas-San Cristobal de Las Casas' şeklinde adlandırılan ve geçmişte uyuşturucu kaçakçılığının çok yoğun olarak yapıldığı bir bölgede yaşamalarına karşın, adları bir kez olsun uyuşturucu ticaretine karışmadı. Üstelik EZLN'yi kurdukları ve bölgenin denetimini ellerine geçirdikleri 17 Kasım 1983 tarihinden günümüze kadar kendi sınırları içerisinde uyuşturucu ticaretine de engel oldular.
Hiçbir dış ülke, örgüt veya siyasi kuruluştan silah ya da maddi destek almadılar. Kendi yağlarıyla kavrulmayı tercih ettiler. Dünya çapında milyonlarca insanın, yurt içi ve dışındaki binlerce sivil toplum örgütünün manevi desteğiyle yetindiler. Ve onları inanılmaz sayıda uluslararası kuruluş destekledi. Üstelik desteklemekle de kalmadı, onlardan düpedüz etkilendiler. Zapatistalar'ın 1996 (Meksika-Chiapas) ve 1997 (İspanya) yıllarında düzenlediği 'Neoliberalizm Karşıtı ve İnsanlık Yanlısı' bir dizi konferansa davet ettiği uluslararası sivil toplum örgüt yöneticileri ve üyeleri, onlardan etkilenerek sosyal hareketlerin global dayanışma ağlarıyla birleştirilmesi fikrini kendilerine temel aldılar.
Ve bugün dünyada 'globalleşme karşıtları' diye bilinen binlerce kuruluşun bir ağ kapsamında birleşmesi ve kıtalararası ortak eylemler düzenlemesi fikrinin temelleri, işte EZLN'nin düzenlediği bu iki dizi konferansta atıldı. IMF'yi, Dünya Ticaret Örgütü'nü, Dünya Bankası'nı, Dünya Ekonomik Forumu'nu protesto amacıyla eylemler düzenleyen, tıpkı Zapatistalar gibi İnternet üzerinden örgütlenen globalleşme karşıtlarının özellikle Seattle (ABD) ve Prag'da (Çek Cumhuriyeti) düzenlediği gösteriler, söz konusu dev örgütlerin politikalarında değişiklik yapmalarına bile yol açtı.
Meksika'daki ilk devrimci hareket Zapatista Ulusal Bağımsızlık Ordusu değildi elbette. Peki, tüm diğer gruplar kongrede konuşma yapmak şöyle dursun hükümet üyelerinin yanından bile geçemezken, nasıl oldu da Zapatistalar bunu başardı? Bu sorunun yanıtı Zapatistalar'ın, sadece Meksika'da değil, ama tüm dünyadaki devrimci hareketlerden çok farklı bir yanını ortaya koyuyor. Zapatistalar, kurşunlardan ziyade sözcüklerle bir savaş yürütme yeteneğine sahipti. Savaşları, şiddet kullanımından çok, adeta 'başarılı bir halkla ilişkiler gösterisi' gibiydi. Silahlarla savaşan gerilla hareketleriyle karşılaştırıldığında, çok az kan akıtarak ve kısa sürede müthiş bir başarı kazanmalarının ardındaki neden ise,1983'ten bu yana öncelikle ve ısrarla 'Yerli Hakları Yasası'nı Meksika'nın politik gündemine sokmalarıydı.20 yıl önce hiç kimse Meksika'da yaşayan yerlilerin sayısını bile bilmezken, şimdi gelip ülke gündeminin baş köşesine oturmaları EZLN'nin tutarlı ve önceliklerine sadık bir mücadele stratejisinde yatıyor.
Biz Marcos'u çok sevmiştik 28 Mart Çarşamba gününe kadar görünürdeki liderleri, neredeyse dünya çapında tanınan 'Subcommandante', yani Yardımcı Komutan Marcos'tu. Marcos, ağzından düşürmediği piposu, tüm diğer yoldaşlarının kullandığı gibi gözleri ve dudakları dışında yüzünü tümüyle örten siyah kar maskesi, yazdığı çocuk kitapları ve şiirleri ve politik bildirilerini elektronik mesajlarla göndermesiyle meşhur oldu. Aslında Marcos'un kimliğini kesin olarak henüz bilen yok. Ancak 'Latin Amerika'nın yeni Che Guevarası' diye de nitelendirilen Marcos'un, geçmişte bir üniversitede felsefe ve edebiyat dersleri veren Rafael Guillen olduğu ve yaşının da '50'ye merdiven dayadığı' sanılıyor. Onun hakkında bilinen tek gerçek, bir 'metizo', yani bir melez olduğu. Evet, Marcos aslında 'saf kan' bir Meksika yerlisi değil, ama ömrünün son 20 yılını yerli haklarının tanınması mücadelesine adayan 'saf kan bir aydın'... Üstelik, kendisini neden 'Yardımcı Komutan' olarak adlandırdığını soran gazetecilere, 'Esas komutan halk. Ben bu görevi vekaleten yürütüyorum da ondan' yanıtını vermekten çekinmeyen, sıradanlığıyla sıradışı olmayı başarmış bir insan.
Marcos'u 28 Mart Çarşamba günü, Zapatista komutanları Kongre'de milletvekillerine konuşma yaparken arayan gözler boşa yoruldu. Çünkü 18 yıldan bu yana Zapatistalar'ın askeri stratejisini çizen ve sözcülüğünü yapan Marcos, Kongre'ye gelmemişti! Kürsüye ilk çıkan ve EZLN adına 25 dakikalık en uzun konuşmayı yapan 'Komutan Esther', konuşmasının sonunda şunları söyledi: 'Marcos burada yok çünkü onun rütbesi yardımcı komutan, bizlerse komutanlarız. Üstelik isyancıların tek sesi de o değil. Biz Marcos'a ve bizim düş ve özlemlerimizi paylaşanlara, bizleri bu salona kadar getirme görevini verdik... Şimdi sıra bizde.'
Zapato yanlıları.Meksika'nın efsanevi kahramanı.
meksika da mücadele veren devrimci örgüt..lismini emiliano zapata'dan alır..
marlon brando ve antonio quın' baş rollerini oynadığı aynı isimde sinema filmi.
1950 Lİ yılların yapımı olsada seyredilmeye değer..
hernekadar kürt özgürlük hareketi kadar başarılı olmıyorlarsada.meksikadan istediklerini mutlaka alacaklar kürtlerinj tc isteklerini alacakları gibi
Benim için utanç ifade edıyo cunku onlar gıbı ıdeallerı olup onun peşınden koşamayan bombos oylece yasıyoruz
zapatista meksikadaki özgürlük savaşı veren insanların grubudur
zapatistalar örgütsel anlamda kendini tamamlamış fikir anlamında ise
kendilerini geliştirmiş dünyanın en iyi gerilla örgütüdür onları haklı mücadelerinde destekliyorum
meksika devrimi..
VİVA ZAPATA...
dünya üzerinde biçok yerde mesela bolivyada mesela çin de köylü toplulukların birleşmesi ile yapılan direnişler az degil.zapatista direnişi bunların en sesli örneklerinden.
meksikalı yerliler filmlerde güzel rol kesen aktörler sayesinde adları duyuldu yoksa kimin tınırındaydı
Marlon Brando nun canlandirdigi efsane direnisci
direnişin---isyanın---bagımsızlığın--simgesi ! ! ! ! ! ! ! ! !
zapatista hey yavrum benim be ne futbolcuydu o. bizim mahalle takımında libero oynardı. biz ona takım içinde beton zapatista derdik. adam geçirmezdi şerefsizim. bizim mahalleye geldiği gün anlamıştım onun meşhur olacağını şimdi ta meksikalarda ismi geçiyor adamın be. ama dedim ya büyük topçudur zapatista. onsuz bizim takım bir hiç abicim adamın gölgesi yetiyor. yukarı mahalle 5 kilo patates ve inanamayacaksınız ama 2 kiloda halis dana etine trasfer etmek istedi. ve gene inanamayacaksınız zapatista bunları elinin tersi ile itti. istikbali kurtulacaktı çocuğun ama satarmı bizi be böle delikanlı adamdı zapatista bırakmadı takımını. ama son zmanlar çok morali bozuktu reklamlar nedeni ile. yeni bi reklam çıkmış zap diye hani beyaz oynuyor. bide diyor ya zaptırııı. mahfettiler çocuğu herkesin dilinde o. adamın ismi zapla başlıyor ya sen kalk bizim mahalleden 3-5 kendini bilmez delikanlı zapatistayı zaptırııı diye çağır. Zaten çok içlidir kendisi bunu bi içerle bi içerle maymuna döndü valla çocuk çıkamaz oldu kahveye felan. Ve uzun zaman oldu görmeyeli en son aldığımız haberlere göre bir kargo uçağına gizlenerek meksikaya iltica etmiş. ordada örgütmü kurmuş çetemi kurmuş bişiler yapıyormuş işte. Ah ulan zapatista sen bizi 5 kilo patates ve 2 kilo ete bile satmamıştın ama 3-5 çapulcunun sözüne bakıp bırakıp gittin bizi be. yapılırmı bize bu delikanlı sanmıştık oglum seni.Bu yazıyı okursan dön mahallene yerine manav osmanı oynatıyoruz adam 45 yaşında ölecek bigün top oynarken. gel al formanı, söz sana 2 kilo patatesle 250 gram dana eti alacam.
ZAPATİSTALAR
Onlar toplam nüfusu yaklaşık 100 milyon olan Meksika'daki 10 milyon yerlinin sesi oldular. Latin Amerika'daki geleneksel gerilla mücadelesinden çok farklı yöntemler izlediler.17 Kasım 1983'te bir 'ordu' kurdular ve adını 'Zapatista Ulusal Bağımsızlık Ordusu/ Ejercito Zapatista de Liberacion Nacional-EZLN' koydular.1910 Meksika Devrimi'nin en etkin liderlerinden Emiliano Zapata'nın adını ve özgürlük idealini kendisine uygun gören bu ordu, Ocak 1994'te Chiapas, San Cristobal'deki askeri tesislere saldırarak Meksika hükümetiyle resmen savaşa girdi. Bu silahlı başkaldırı sadece 12 gün sürdü ve ardından ateşkes ilan edildi. Yaklaşık 200 kişinin ölümüyle sonuçlanan 12 günlük savaşın ardından EZLN, yerlilerin yaşadığı bölgenin tüm denetimini eline geçirdi.
Dünyada bugüne dek, EZLN dışında bu denli küçük bir askeri tehdit unsuru olup da sonunda bu kadar büyük bir zafer elde edebilen bir gerilla hareketine henüz rastlanmadı. Savaşçıydılar, ama Ocak 1994'ten sonra savaşlarını silahtan ziyade sözlerle sürdürdüler. Savaş 'alanları' ise çoğunlukla internet oldu. Zapatista gerillaları dağlardaki kamplarından inip yerlilerin arasına karıştıklarında, hep aynı şeyi tekrarladılar: 'En iyi silahımız gerçek ve sözcüklerimizdir'. Siyasi ve kültürel haklarının tanınmadığını, yoksul bırakıldıklarını, askeri ve paramiliter güçlerin kendilerini katlettiğini silahlı propagandayla değil, sık sık ülke içinde ve dışında düzenledikleri konferans ve panellerle dünyaya duyurdular. Merkezi hükümetin kendilerine eğitim ve sağlık hizmetleri sağlamadığından şikayet ettiler ama okul veya hastane yakmadılar. Tam aksine, bu hizmetleri kısıtlı olanaklarıyla kendi halklarına kendileri sundular.
Gerillaydılar ama geleneksel 'gerilla terminolojisi'ni hiç kullanmadılar. Dikkatleri suni dengeye, emperyalizmin gizli işgaline değil, 'neoliberalizmin ve globalizmin dünya halklarına açılmış olan dördüncü bir dünya savaşı olduğuna' çektiler. Guatemala sınırının tam yanındaki ve 'Chiapas-San Cristobal de Las Casas' şeklinde adlandırılan ve geçmişte uyuşturucu kaçakçılığının çok yoğun olarak yapıldığı bir bölgede yaşamalarına karşın, adları bir kez olsun uyuşturucu ticaretine karışmadı. Üstelik EZLN'yi kurdukları ve bölgenin denetimini ellerine geçirdikleri 17 Kasım 1983 tarihinden günümüze kadar kendi sınırları içerisinde uyuşturucu ticaretine de engel oldular.
Hiçbir dış ülke, örgüt veya siyasi kuruluştan silah ya da maddi destek almadılar. Kendi yağlarıyla kavrulmayı tercih ettiler. Dünya çapında milyonlarca insanın, yurt içi ve dışındaki binlerce sivil toplum örgütünün manevi desteğiyle yetindiler. Ve onları inanılmaz sayıda uluslararası kuruluş destekledi. Üstelik desteklemekle de kalmadı, onlardan düpedüz etkilendiler. Zapatistalar'ın 1996 (Meksika-Chiapas) ve 1997 (İspanya) yıllarında düzenlediği 'Neoliberalizm Karşıtı ve İnsanlık Yanlısı' bir dizi konferansa davet ettiği uluslararası sivil toplum örgüt yöneticileri ve üyeleri, onlardan etkilenerek sosyal hareketlerin global dayanışma ağlarıyla birleştirilmesi fikrini kendilerine temel aldılar.
Ve bugün dünyada 'globalleşme karşıtları' diye bilinen binlerce kuruluşun bir ağ kapsamında birleşmesi ve kıtalararası ortak eylemler düzenlemesi fikrinin temelleri, işte EZLN'nin düzenlediği bu iki dizi konferansta atıldı. IMF'yi, Dünya Ticaret Örgütü'nü, Dünya Bankası'nı, Dünya Ekonomik Forumu'nu protesto amacıyla eylemler düzenleyen, tıpkı Zapatistalar gibi İnternet üzerinden örgütlenen globalleşme karşıtlarının özellikle Seattle (ABD) ve Prag'da (Çek Cumhuriyeti) düzenlediği gösteriler, söz konusu dev örgütlerin politikalarında değişiklik yapmalarına bile yol açtı.
Meksika'daki ilk devrimci hareket Zapatista Ulusal Bağımsızlık Ordusu değildi elbette. Peki, tüm diğer gruplar kongrede konuşma yapmak şöyle dursun hükümet üyelerinin yanından bile geçemezken, nasıl oldu da Zapatistalar bunu başardı? Bu sorunun yanıtı Zapatistalar'ın, sadece Meksika'da değil, ama tüm dünyadaki devrimci hareketlerden çok farklı bir yanını ortaya koyuyor. Zapatistalar, kurşunlardan ziyade sözcüklerle bir savaş yürütme yeteneğine sahipti.
Savaşları, şiddet kullanımından çok, adeta 'başarılı bir halkla ilişkiler gösterisi' gibiydi. Silahlarla savaşan gerilla hareketleriyle karşılaştırıldığında, çok az kan akıtarak ve kısa sürede müthiş bir başarı kazanmalarının ardındaki neden ise,1983'ten bu yana öncelikle ve ısrarla 'Yerli Hakları Yasası'nı Meksika'nın politik gündemine sokmalarıydı.20 yıl önce hiç kimse Meksika'da yaşayan yerlilerin sayısını bile bilmezken, şimdi gelip ülke gündeminin baş köşesine oturmaları EZLN'nin tutarlı ve önceliklerine sadık bir mücadele stratejisinde yatıyor.
Biz Marcos'u çok sevmiştik
28 Mart Çarşamba gününe kadar görünürdeki liderleri, neredeyse dünya çapında tanınan 'Subcommandante', yani Yardımcı Komutan Marcos'tu. Marcos, ağzından düşürmediği piposu, tüm diğer yoldaşlarının kullandığı gibi gözleri ve dudakları dışında yüzünü tümüyle örten siyah kar maskesi, yazdığı çocuk kitapları ve şiirleri ve politik bildirilerini elektronik mesajlarla göndermesiyle meşhur oldu. Aslında Marcos'un kimliğini kesin olarak henüz bilen yok. Ancak 'Latin Amerika'nın yeni Che Guevarası' diye de nitelendirilen Marcos'un, geçmişte bir üniversitede felsefe ve edebiyat dersleri veren Rafael Guillen olduğu ve yaşının da '50'ye merdiven dayadığı' sanılıyor. Onun hakkında bilinen tek gerçek, bir 'metizo', yani bir melez olduğu. Evet, Marcos aslında 'saf kan' bir Meksika yerlisi değil, ama ömrünün son 20 yılını yerli haklarının tanınması mücadelesine adayan 'saf kan bir aydın'... Üstelik, kendisini neden 'Yardımcı Komutan' olarak adlandırdığını soran gazetecilere, 'Esas komutan halk. Ben bu görevi vekaleten yürütüyorum da ondan' yanıtını vermekten çekinmeyen, sıradanlığıyla sıradışı olmayı başarmış bir insan.
Marcos'u 28 Mart Çarşamba günü, Zapatista komutanları Kongre'de milletvekillerine konuşma yaparken arayan gözler boşa yoruldu. Çünkü 18 yıldan bu yana Zapatistalar'ın askeri stratejisini çizen ve sözcülüğünü yapan Marcos, Kongre'ye gelmemişti! Kürsüye ilk çıkan ve EZLN adına 25 dakikalık en uzun konuşmayı yapan 'Komutan Esther', konuşmasının sonunda şunları söyledi: 'Marcos burada yok çünkü onun rütbesi yardımcı komutan, bizlerse komutanlarız. Üstelik isyancıların tek sesi de o değil. Biz Marcos'a ve bizim düş ve özlemlerimizi paylaşanlara, bizleri bu salona kadar getirme görevini verdik... Şimdi sıra bizde.'
araklama adresi:
http://www.geocities.com/mavibayrak/zapata.htm
mexikali eski yerlilerin kanini tasiyan bir isyanci liderin taraftarflarina verilen isim....