zaman hem cabuk geciyor hemde yavas,mesela bugun bitti bile farkinda olmadan ama bu sabah izledigim filmi haftalar once izlemisim gibi geliyor. bazen zamani durdurmak isterim cunku,sanki zaman gectikce kendimizden birseyler kaybediyoruz,guzell seyler geride birakip bizim olmayan zamanlara dogru ilerliyoruz. en guzel anilarimizi ve bizim olan zamanlari boynu bukuk birakiyoruz.bazende cabuk gecmasini isterim gelecekteki daha guzel gunler icin. ama oyle olmuyor hep gecen gunler en guzeli.ne kadar zaman gecerse gecsin 90 li yillar yillari unutamiyorum,belki o zamanlar cocuk oldugumdan belkide ben zamanin yeni adina alisamadim. kucukken hep goklerde ucan gorunmez bir evim oldugunu hayal ederdim..simdi dusundumde benim goklerde ucan gorunmez evimde 90'larda kalmis! ah..zaman ene guzel anilarimizi bizden alan zaman..ne seninle oluyor nede sensiz..!
tekrar geri gelmesi imkansiz olan yine ders almamiz gereken bir olay yapilan seylerden pisman olmak istemeyenlerin dusunerek harekete gecmesini gosterir.
butun sancilarimiz zamanin gecip gittigi hakli paranoyasindan kaynaklanir.. (hakli paranoya?) acilen yasanmasi gereken bir suru sey vardir ve hakkimiz var saniriz.. zamani bir saniyeligine unutabildigimizde icimiz rahatlar.. acinin nedeni zaman..
kafasına göre takılan, en güzel anlarda hızlı, en kötü günlerde en yavaş haliyle akıp giden, insanları umursamayan, hiçbişeyin de ilacı olmayan bişey işte!
Son zamanlarda fazlaca kafayı taktığım, bana hatırlattığı hüzünlerinin de, neşelerinin de içimi kanattığı, geri dönmesini çok istediğim ama sanallığından dolayı ne öncesinin ne de sonrasının aslında var olmadığı, zihnimin keskin bıçağıdır zaman.
(Yoksa ona duyduğum bu soğukluk, sadece ellerimiz ile değiştirdiğimiz dünyanın acımasız yüzü de, tanımlamaya çalıştığımız bu şey sadece bir günah keçisi mi?)
Bir zamanlar Afrika'da kayip bir sehri aramakta olan arkeologlar, beraberlerindeki esya ve yükleri, hayvanlarin ve yerlilerin yardimi ile tasiyarak uzun bir yolculuga çikmislar. Kafile zor tabiat kosullarinda, balta girmemis ormanlarin içinde ilerleyerek, nehirleri, çaglayanlari geçerek yolculuga günlerce devam etmis. Fakat günlerden bir gün yerlilerin bir kismi birden durmuslar. Tasidiklari yükleri yere indirmisler ve hiç konuçmadan beklemeye baslamislar. Ulasmak istedikleri yere bir an once varmak isteyen batili arkeologlar bu duruma bir anlam veremeyip, zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektigini anlatarak, yerlilerin neden durduklarini ögrenmek istemisler. Fakat yerliler büyük bir suskunluk içinde sadece bekliyorlarmis. Bu anlasilmaz durumu yerlilerin dilinden anlayan rehber, onlarla bir sure konustuktan sonra su sekilde ifade etmis:
'Çok hizli gidiyoruz. Ruhlarimiz geride kaliyor.'
(Hikaye Michelangelo Antonioni'nin 1995 yapimi 'Par dela les Nuages' (Bulutlarin Ötesinde) adli filminden alinmistir)
Modern sehir hayatinin ve çagimizin getirdigi en büyük sorunlardan biri bu; 'hizla, sonu bir türlü gelmeyecek olan hedeflere dogru çilginca kosusturmak' ve kosustururken etraftaki ayrintilari, manzaralari, küçük mutluluklari, kisaca hayata dair pek çok yasanasi güzelligi görememek ve kaçirmak...Ya da yasanan yiginla drama, saçmaliga ve ilkellige seyirci kalmak, duyarsizca sadece bakip geçmek ve gitmek...
şu an ile gelecekte herhangi bir nokta arasındaki birim... Insan icadı, süper birşey bu...
zaman hem cabuk geciyor hemde yavas,mesela bugun bitti bile farkinda olmadan ama bu sabah izledigim filmi haftalar once izlemisim gibi geliyor. bazen zamani durdurmak isterim cunku,sanki zaman gectikce kendimizden birseyler kaybediyoruz,guzell seyler geride birakip bizim olmayan zamanlara dogru ilerliyoruz. en guzel anilarimizi ve bizim olan zamanlari boynu bukuk birakiyoruz.bazende cabuk gecmasini isterim gelecekteki daha guzel gunler icin. ama oyle olmuyor hep gecen gunler en guzeli.ne kadar zaman gecerse gecsin 90 li yillar yillari unutamiyorum,belki o zamanlar cocuk oldugumdan belkide ben zamanin yeni adina alisamadim. kucukken hep goklerde ucan gorunmez bir evim oldugunu hayal ederdim..simdi dusundumde benim goklerde ucan gorunmez evimde 90'larda kalmis! ah..zaman ene guzel anilarimizi bizden alan zaman..ne seninle oluyor nede sensiz..!
sonsuza akan bir nehir...
tekrar geri gelmesi imkansiz olan
yine ders almamiz gereken bir olay
yapilan seylerden pisman olmak istemeyenlerin dusunerek harekete gecmesini gosterir.
butun sancilarimiz zamanin gecip gittigi hakli paranoyasindan kaynaklanir.. (hakli paranoya?) acilen yasanmasi gereken bir suru sey vardir ve hakkimiz var saniriz.. zamani bir saniyeligine unutabildigimizde icimiz rahatlar.. acinin nedeni zaman..
...Mazlumu
Sahiplendiginde
ZAMAN
Yigitti hep
Anasindan dogan...
Maddedeki en küçük devinim sürecine zaman denir.
gazete, kelime de mavi oldugu icin ilk aklima gelen bu oldu
herseyin olmasada.. bircok seyin ilaci...
GÖRECELİDİR...bundan şüphem yok.kimi zaman gecmek bilmez kimi zaman su gibidir akar gider
hayat sandalını üzerinde taşıyan ve sonsuza doğru akan bir ırmaktır...
Zaman zaman bir zaman
Seninde başına gelebilir her zaman
Kazığını atınca sana zaman
Görürsün ebeninkini o zaman
kafasına göre takılan, en güzel anlarda hızlı, en kötü günlerde en yavaş haliyle akıp giden, insanları umursamayan, hiçbişeyin de ilacı olmayan bişey işte!
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...
yakalayamadıgımız
tünel
cevap anahtarı
dur desekte durmuyor biran..
herşeyin katili zaman...
Duyamadığımız, hissedemediğimiz gözümüzün önünden akıp giden (dünya kavramı) kavram...
Son zamanlarda fazlaca kafayı taktığım,
bana hatırlattığı hüzünlerinin de, neşelerinin de içimi kanattığı,
geri dönmesini çok istediğim ama sanallığından dolayı ne öncesinin ne de sonrasının aslında var olmadığı,
zihnimin keskin bıçağıdır zaman.
(Yoksa ona duyduğum bu soğukluk, sadece ellerimiz ile değiştirdiğimiz dünyanın acımasız yüzü de, tanımlamaya çalıştığımız bu şey sadece bir günah keçisi mi?)
zaman zaman
zamana yenik düşer zaman
zaman nedir o zaman?
Asla iyi kullanamadığımız...
Geriye dönemediğimiz...
Pişman olduğumuz...
Hatalarımız...
ölüm...
yarın, kalan zamanımızın ilk günüdür.
Zaman bir saplantıdır, bir kandırmaca, bir oyun
uykuda gecen zamanIma üzülürüm.
geçmiş ve gelecek
en yakını bir nefes kadar uzak iki zaman
Zaman; hem herşey, hem de hiçbirşey olabilecek kadar kuvvetli ve değerli....
Zaman; bazen unutturan acıları, bazen de kanatan yaraları
Zaman; geri dönüşü olmayan ama bir o kadarda sozsuz kere geri dönüşlü olabilen.... Anımsamanın eşliğinde....
Bir zamanlar Afrika'da kayip bir sehri aramakta olan
arkeologlar, beraberlerindeki esya ve yükleri, hayvanlarin ve
yerlilerin yardimi ile tasiyarak uzun bir yolculuga çikmislar.
Kafile zor tabiat kosullarinda, balta girmemis ormanlarin içinde
ilerleyerek, nehirleri, çaglayanlari geçerek yolculuga günlerce
devam etmis. Fakat günlerden bir gün yerlilerin bir kismi birden
durmuslar. Tasidiklari yükleri yere indirmisler ve hiç
konuçmadan beklemeye baslamislar. Ulasmak istedikleri yere
bir an once varmak isteyen batili arkeologlar bu duruma bir
anlam veremeyip, zaman kaybettiklerini, bir an önce yola
devam etmeleri gerektigini anlatarak, yerlilerin neden
durduklarini ögrenmek istemisler. Fakat yerliler büyük bir
suskunluk içinde sadece bekliyorlarmis. Bu anlasilmaz durumu
yerlilerin dilinden anlayan rehber, onlarla bir sure konustuktan
sonra su sekilde ifade etmis:
'Çok hizli gidiyoruz. Ruhlarimiz geride kaliyor.'
(Hikaye Michelangelo Antonioni'nin 1995 yapimi 'Par dela les
Nuages' (Bulutlarin Ötesinde) adli filminden alinmistir)
Modern sehir hayatinin ve çagimizin getirdigi en büyük
sorunlardan biri bu; 'hizla, sonu bir türlü gelmeyecek olan
hedeflere dogru çilginca kosusturmak' ve kosustururken
etraftaki ayrintilari, manzaralari, küçük mutluluklari, kisaca
hayata dair pek çok yasanasi güzelligi görememek ve
kaçirmak...Ya da yasanan yiginla drama, saçmaliga ve ilkellige
seyirci kalmak, duyarsizca sadece bakip geçmek ve gitmek...
'yukarıdaki yazıyı bir yerde okumuştum'
Zaman ve Gerçek
Ömür denen şu zaman
Kimine göre uzun
Kimine bir an....
Çözemedim
Nereden gelip giden
şu zavallı ben,
ömür denen meçhulde
ve bir garip bilinmezde
yerim nerede ?.....
Hep ilerdeydim senden
Başımda yeller eserken,
Oyalanmışım meğer
Gerçek buysa eğer ........
Murat Gulen