hayal kurmak gıbıydı? bir daha kım yazacak ole guzel sıırlerı, bir daha kım intahar sevdaları onun kadar guzel okuyacak... buyuk kayıp cok buyuk kayıp... sende yalan oldun yusuf abı...sende yalan olduysan anlatsın bırı bana gercekleriiiiiiiiiii................
Bir büyük usta şairimizi daha kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum YUSUF HAYALOĞLU ve AHMET KAYA onlar hep kalbimizde yaşıyacaklar şarkılarıyla şiirleriyle bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum mekanınız cenet olsun ruhunuz şad olsun.Yürekli yiğit adam gibi adamdılar onlar GÜLE GÜLE SİZ ÖLMEDİNİZ GERİDE BIRAKTIKLARINIZLA.
hayaloğlu kalemin murekkebe aşık olduğu anda dile geldiği yerdir; hayaloğlu dilsizlerin dilidir; hayaloğlu çaresizliğin olmadığı yürektir; hayaloğlu bir hayat tarzıdır; hayaloğlu adam gibi duruşun simgesidir; hayaloğlu benim yazdığım şiirlerin ilk çıkış noktasıdır bence o son dönem türk edebiyatının en önemli şahsiyetidir.o cesur duruşun bir simgesi olmanın yanı sıra acemi yüreklerin ustalaştığı bir yerdir.
hayaloğlu kalemin murekkebe aşık olduğu anda dile geldiği yerdir; hayaloğlu dilsizlerin dilidir; hayaloğlu çaresizliğin olmadığı yürektir; hayaloğlu bir hayat tarzıdır; hayaloğlu adam gibi duruşun simgesidir; hayaloğlu benim yazdığım şiirlerin ilk çıkış noktasıdır bence o son dönem türk edebiyatının en önemli şahsiyetidir.o cesur duruşun bir simgesi olmanın yanı sıra acemi yüreklerin ustalaştığı bir yerdir.
Ormanların suya akseden o muhteşem yeşili senin gözlerinde değilmiydi ne olduki bu kadar erken kapattın gözlerini,bu kadar çokmu kızdırdın ilahları ki seni alıp götürdüler. Her yürekte senden bir şeyler kaldığına inanıyorum gittiğin yerde huzur diliyorum.
Demek sende gidiyorsun Hadi durma git Ardında şiirler bırakarak Bu kadar çok özleyecek ne vardı Ahmeti Şimdi bu bayrağı senden sonra kim taşıyacak Kim ses olacak binlerce yüreğe ardından Ve kim tohum serpecek dize dize Yüreğimizin çayırlarına kim Kim anlatacak kör kuyuların dibindeki yusufu Roma arenalarında spartaküsü Zindanlarda cem sultanı Sehpada pir sultanı Peki madem gitmek istiyorsun git Git ama yüreğini bize bırak Ayrılığın hediyesi olarak Ne vardı sanki bu kadar acele edecek Alt tarafı ölüm işte uyudun uyanmadın olacak Neydi toprağın altını üstünden cazip kılan Kim derdi ki HAYALOĞLU bile bir gün hayal olacak Peki madem gitmek istiyorsun hadi git Ahmet’e,Yılmaz’a,Deniz’e,Beritan’a,Zilan’a,Nazım’a,Arif’e,Mazlum’a…….. Ve dile gelmez nice yiğitlere bizden selam götür Şöyle kucak kucak Onlara deki sizden sonra daha değişen bir şey yok Baştakiler hala sermayeye uşak Dilimizde senden kalan şiirler Ve yürekte yokluğunun sancısı Ve ne kadar bastırmaya çalışsakta acılığımızı Yine gözlerimizde birkaç damla yaş olacak Ve sen gibi giden tüm güzel insanların ardından Bu yaşlar hep payidar kalacak DİYARLI
Bir acayip adamdı. Sanki başı hep belada, sürekli gençliğini arayan yorgun bir demokrat gibiydi. Şair ve söz yazarı Yusuf Hayaloğlu, 56 yaşında hayatını kaybetti.
Soluğu yetmedi daha fazla yaşamaya. Sevenlerine hediye olarak ayrılığı bıraktı.
Ahmet Kaya'nın sesinden akmıştı sözleri yüreğimize.
'Ah ulan Rıza... Sen de ölecek adam mıydın' dediğinde dostlarımızı, 'Biz üç kişiydik' dediğinde sevdiklerimizi hatırladık. Birimiz Nazlıcan, birimiz Bedirhan, birimiz de Suphi olduk...
O yazdı, Ahmet Kaya söyledi, biz başkaldırdık. Haksızlığa, adaletsizliğe...
Yüreğimiz kanıyor, artık veda zamanı... Şairi kendi şiiriyle uğurlayalım:
Bazen acı dinmez, bazen de yağmur.. sevgilim üzülme, her şey unutulur.. suskunuz bu aksam üstü, hasrete yanmışız, neylersin..' ve 'birazdan kudurur deniz.. birazdan dalgaların sırtından, üst üste fışkıran rüzgarlar, bir intikam gibi saldırınca üstüne; yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın.. sen artık buralarda duramazsın...'
büyük üstatı kayıp ettik hepimizin başı sağolsun mekanı cennet olsun sözler yetarsiz kalıyor yüreğimden kalemime dökülen dizelerle şairime allah rahmet etsin diyorum acımız büyük:(
Ah Ulan Rıza
Ah ulan rıza varmıydı böyle çekip gitmek Şimdi tüm şiirler sensiz yetim kalacak Bir acayip adam, kalplerde yaşayacak Mekanın cennet olsun şair yürekli üstat
Zalim dünya her gün çirkinleşirken Şiirlerindi hep güzellikleri yansıtan Arkanda gözüyaşlı bırakdın sevenlerini Mekanın cennet olsun şair yürekli üstat
Ah ulan rıza şimdi kızım mi ağlayım mı? İsyankar yüreğimi her saniye barcalayım mı? Cin Mehmet'im de hayaloğlunu çok özleyecek Mekanın cennet olsun şair yürekli üstat
bazen bir uçurum kalır,bazen martıların ardında velvele koparan bir leş kalır...şimdi hangi sözü kaldırabilir bu yüreğim,kimsenin kapısını çalmayacağı şiirler dirhem dirhem hüzün kokar,demek gidyorsun kim hatırlayacak o mahzun şarkıyı...bir intihar gibi puşt olan bir dünyada kimseye torpil yapmadan herkese,herkesin yüreğini titrettin ama ardında o kadar az insan vardı ki,sadece sen onlara en iyi cevabı verebilirdin; özülsende sen özülürsün ardın sıra kim ağlar...keşke tanımamış olsaydım asi küheylanı senin dizelerinden,mekanın cennet olsun kendi yüreğinde sürgün adam.
Yusuf Hayaloğlu; Bana en çok şu mısraları çağrıştırır..
Geçiyor önümden sirenler içinde, Ah eller üstünde çiçekler içinde, Dudağında yarım bir sevdanın hüznü, Aslan gibi göğsü türküler içinde..
Seni kaybetmenin hüznünü içimizde hep hissedeceğiz sevgili Yusuf Hayaloğlu.. Huzur içinde yat,Allah'ın rahmeti üzerine olsun,mekanın cennet, günahların affolsun inşallah.. Uğurlar olsun..
Dedigini yaptin deniz mavisi gözle dev adam! bir delikanli asla vedalasmaz demistin. riza öldü dediler ne kolay söylediler. senin ölümünüdemi kolay duyacaktik yusufum. Ahmet dimi selamlar söylemeyi sakin unutma! onun özlemine senide kattik büyük savasci! coban atesleri artik o kadar canli yanmiyacak. yarilan ekmegimizden bugularda cikmiyacak, yüregimiz kaniyor senin ardinda ugurlar olsun ugurlar olsun..........
Geçtiğin Her Yerde Bir Ayak İzin Kalacaktır Öyle Bir İz Bırakki Buradan Adam Geçmiş Desinler. Dilek FIRAT
Yusuf HAYALOĞLU Geçtiğin Her Yerde Bir Byak İzin Kaldı Ve Arkandan Bakıp 'Buradan Bir Adam, Adam Gibi Adam Geçmiş! ' Dedik vede hep diyeceğiz. Mekanın cennet olsun siir dostu, mekanın cennet, sualin şiir gibi akışkan olsun. Dilek FIRAT
DAVETSİZ MİSAFİR Hani vardır ya, bir gün ansızın kapı çalınır! Siz “Kim o? ” dersiniz! Ses vermez kapıdaki yabancı! Sessizce aralarsınız kapıyı, Alıp çocukluğunuzu götürür, Siz farkında olmadan! Aradan göz açıp kapayana kadar, Yine kapı çalınır! “Siz kim o? ” dersiniz! Yine ses vermez kapıda duran yabancı! Bu kez gençliğinizi almaya gelmiştir! Bu kez, önceki gibi çocuk değilsiniz! Vermek istemezsiniz, Bebekliğinizi, çocukluğunuzu verdiğiniz gibi! Gençlik verilir mi ki? Kapıda duran yabancının torbasına, Atacağınız herhangi bir sadaka değil ki! Kapıda duran yabancıyla saç baş olursunuz! O almak ister gençliğinizi, Siz vermek istemezsiniz! Yolduğu her saç telinize yıldızlar düşürür! Yüzünüze attığı her tırnak izlerinden, Derin çizgiler belirir! Elinize bir baston bileti sıkıştırıp gider! Ve çaresiz düşersiniz bırakılan bastonun üstüne! Yaşlılıkta zaman hızla akıp gitmez, Siz bastonu, baston sizi taşımaktan yorulur! Bu kez kulağınız kapıda bekler olursunuz, Kapınızı çalacak misafiri! Son kez kapı kırılırcasına çalınır! Hem de ne deli, ne acı çalınır! Kim o demeye kalmadan, Vurur kapıyı girer içeri! Üstünüze bir kara duman gibi bürünür! Bu kez sizi çocukluğunuzla, gençliğinizle, İhtiyarlığınızla almaya gelmiştir yabancı! Alem acele alıp götürmek ister sizi! Arkanızda kalanlara bir not, Bırakacak zamanı vermez size! Yok, zaman süresi! Tek zaman süresi kelimeyi şahadet, Oda amelin belirlediği zaman süresi! Alıp götürür sizi davetsiz misafir! Arkasından bakıp, Ben ne zaman doğdum? Ne zaman verdim bebekliğimi? Ne çabuk geçti çocukluğum? Ne çabuk geçti gençliğim? Ne çabuk söndü ömür mumlarım? Giden gitmiştir! Hem bu kez daha kalabalık, gidersiniz! Bir elinizden tutar bebekliğiniz, Bir elinizden çocukluğunuz, Ensenizden gençliğiniz, Omzunuzdan yaşlılığınız! Arkanızdan, başkalarına bıraktığınız bastonunuza, Bakanlar yine ibret almaz, Yine zamanı iyi ağırlamayı bilmezler! Ama çaresiz vakti gelince onlarda baston alırlar, Yine bir başka panikle, Yine bir başka beklenmeyen habersiz misafirle…
Nasıl sevmiştim hepinizi..nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü
O benim gül gülistan memleketim
İşte gidiyorum, hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız
Nasıl sevmiştin bu insanları, akıbetin ne oldu? Ewet karşılıksız bir aşktı....Seni hiç kimse hiç bir dilde Anlamadı... Dogrudur insafsız bir linçti Oysa sen bu insanları, bu ülkeyi ne çok severdin...Bunu Anlayamadılar be abi...
'
İşte gidiyorum
Penceresiz bir dünyanın labirentine
İşte gidiyorum
Saçlarındaki yıldızları koparabilirsin anne'
Sonunda kaptırdım gönlümü
ölüm denen o kaypak türküye...
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim Türkiye
_Kaptırdın Gönlünü o Kaypak Türküye... Şen ol... Şen ol ey sevgilim Türkiye! Onun kullandığı terimleri lügatlerinizden çıkarmıştınız. Bunu Hayaoğlu Söylemişti dediniz, bunu kullanmayız dediniz Sevinin be sevinin, bayramlar edin. Suçladığınız, Nefret ettiğiniz o adam göçtü gitti...
Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler, Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar. Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler
Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı. Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI! .......
_ Seni ayrımcılık yapmakla suçladılar... Oysa sen yine bu dizelerinlede açıklamıştın herşeyi. Kardeşi kardeşe düşürüp sadistçe sevilenlere küfretmiştin. Ciğeri beş para etmezlere,döneklere, ispiyonculara, bozgunculara düm düz gitmiştin. Sen bin yıldır kardeşçe yaşayan bu halkın savaşmasına karşıydın...
''Kavgayı uzatmayın kardaş Yüzyıllardır tuz döke döke çürüdü bu yaralar Kanatmayın diyorum... Kanatmayın''
_ßu dizelerinlede anlatmıştın insanlara, ölümlere karşı olduğunu...
''Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi! ''
_Çevirdiler Namluları üzerine herkes birden, Vurdular insafsızca seni... Öylesine sevmiştin ki, Türkiye denen bu acem kızını... Senin sevgini görmeyişi, senin hiç yoktan türkülerini karalıyışı,yaralıyışı erken öldürdü, cürüttü seni...
_Ama şunu iyi biliyorm ki üstadım, seni sevmeyenler özgür iradesiyle degil, empoze edilmis düşüncelerle sevmediler seni... büyüklerinden oğrendiler seni sevmemeyi. Lanet Olsun Bu Zihniyete..! ! ! *** Cehalet işte, yöneldirildiler hepsi.. Oysa Seni sevmek ve tanımak için şiirlerini okumak yeterdi.
''Biri, saksımızı çiğneyip gitti. Biri, duvarları yıktı, Camları kırdı. Fırtına gelip aramıza serildi. Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi, Bizi yaraladı...
Biri şarabımızı döktü, Soğanımızı çaldı. Biri, hiç yoktan vurdu, Kafeste garip kuşumuzu! Ciğerim yanıyor, Yüreğim kanıyor... Solmasaydı gülümüz böyle! .''
_Yüreğin kanayıp böyle dedikten sonra... Kusura bakma abi... Söyleyipte tutmadığın bir sözünü dile getireceğim.. 'ne olur kızma bu kardeşine'
''şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp asıyorum bu son olsun be..bu son olsun! bu da benim sana ayrılırken mazeretim olsun! ''
_Bu sözünü tutmadın... Çünkü sen kötü olmayı beceremedin. İyi niyetlerini yargıladın ama asamadın, yapamadın.
Ama Necdet Tosun öldü Nâlan,
Artık yemekleri sen,
Salatayı da ben yapacağım.
Sami Hazinses kadar olmasa da
Bahçeyi sevdiğin çiçeklerle donatacağım.
Kemal Sunal da öldü Nâlan,
İyi kalpli amcaları birer-birer uğurladık.
Ve dünya kirlendi,
Filmler bozuldu
O masum sevdalar yaşanmıyor artık...
_Dünyadaki bütün iyi adamlar yavaş yavaş göçüyordu... Ve bunu görmek seni incitiyordu. Kötü insnalar çoğalıyor,kötülük adım adım yayılıyor... Masum sevdalar kalmadı, yerini üç beş günlük aşklar aldı.. Dünya ise filmler gibi bozuldu Bu acımasız doğa seni an be an eritiyordu... İlk teşhisin aşırı sıkıntı ve çok sigara idi. Kangrenden bir parmağını fire verdin. Ve dedin ki ' budana budana yaşıyorum son baharımı' Ewet sen bir iyilik sembolü, seni öldüren kötü niyetlerdi... İnsanlığın kötü niyetleri ve sen bir iyilik savaşçısı...
_İnsanfısızlıklarla, haksızlıklarla, manzarasızlıklarla, Allahsızlıklarla dolu bir dunyadan hep gitmek istedin..Uzaklara, Çok uzaklara....
Ah ulan Rıza... ben şimdi,
Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim! ..
_Gitmek, gitmek, gitmek... Rıza ve Rıza gibilerine kavuşmaktı seninkisi.. ''Bu altı adımlık tosbağa voltasına sığamadın''
''Artık seninle duramam
Bu akşam çıkar giderim
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim
Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarım üzerinden
Su gibi akar giderim
Sana yazdığım şarkıyı
Sazımdan söker giderim
Ben ağlayamam bilirsin
Yüzümü döker giderim''
_İstedigin gitmekti, hesabını mahşere bıraktıp, kimseye yük olmadan, ağlamadan ve yüzünü dökerek gitmek, ve dediğin gibide gittin
''Bir savaşçı asla vedalaşmaz! ''
Derdin ve vedalaşmadan gittin... Bizi boynu bükük bıraktın. Seninle ne çok şeyi oğrenmiştik oysa. Güçlü olmayı, pes etmemeyi, asi olmayı, delikanlı ve dürüst olmayı... Dahası dünyanın yalan olduğunu ve insanları sevmeyi oğrettin. Savaşçı olmayı, bir iyilik savaşçısı olmayı ve bir savaşçının asla veda etmeyecegini Daha ne çok şey.. Bizim bendimizde Sen 'adam gibi adam' sıfatının hak buldugu bir vücut oldun ve hep öyle kalacaksın... Dualarimiz hep seninle abi... İyi ki seni tanımış ve sevmişiz
:(ben şiir duygusunu hakikatten YUSUF HAYALOĞLU'ndan aldığım için şiir ırmağından içtiğim suları ona hep bir borç bileceğim yüce ALLAH bana yetenek verirse onu anacak bir eser yapacağım inşaallah inanıyorumki yüreğimin yanıklığı onun çocuklarınki kadardır mekanın cennet ruhun şad olsun büyük üstadım:(...
Hayat bir rüya, bir hayal gibidir. Hayaller hep yıkılır, rüyalar kısa sürer. Büyük şairler hayatın sırrına erken ererler. Yasak bölgeye geçmesinler diye Allah canlarını alır.
ben yusuf hayaloğlunu ahmet kaya şarkılarında duydum.ben sevdim.ölümüne çok şaşırdım.hoş yaşamını yakından takip etmiyordum ama bu kadar genç yaşta ölebileceğinide düşünmemiştim.lakin akciğer kanseriymiş.malum bir sonuç.ölümüne yani bu kadar erken ölümüne çok üzüldüm. .hoşçakal yusuf hayaloğlu hoşçakal.
yusuf abiyle ankarada bir barda tanışmıştık. daha bir sene olmadı, orda 3 saat kadar bir şiir dinletisi sunmuştu, seyirci yaklaşık 50 kişi civarındaydı. onun ankaraya geleceğini öğrendiğimde ilk işim o bardan bir bilet almak oldu. ve onun iki metre kadar uzağındaki bir masadan rezervasyonumu yaptım. böyle bir duyguyu ilk defa hissediyordum, çünkü ilk kez kendisine müthiş hayran olduğum ve evimden hiç eksiltmediğim birinin yanıbaşında olacaktım. bunun herhangi bir şarkıcıyla ilgisi yok. daha önce bi çok konsere gitmiştim ama inanın hiçbiri umurumda olmamıştı. ama yusuf abi benim için bambaşka biriydi. onun geçmişini yaşamını, şiirlerini, yorumlarını, bestelenmiş ahmet kaya eserlerini, ve çok muhteşem bir kalbi olduğunu biliyordum. sevincim bundan kaynaklanıyordu. ve o gün gelip çattığında alkışlar içinde bara girdi ve içeride ilk önce barın mini bir odasında yemeğini yedi. sonra sahneye alkışlarla geldiğinde etrafta müthiş bir atmosfer vardı. çünkü orda belki 50 kişi vardı ama hepsi de onun büyüklüğünü çok iyi bilen insanlardı. bir nalanı okurken, bir ayrılığın hediyesini okurken, gözyaşlarınızı tutabilmenizin mümkünü yok. bir adam bu kadar güzel yazıp bu kadar güzel yorumlar mı..yusuf abi molalarda seyirciyi dolaşırdı masalara otururdu ve herkesle konuşma fırsatı oldu. çok delikanlı bir adamdı, bunu her hareketinden belli ediyodu. elinde çiçeklerle barın bütün bayanlarına bizzat güller verdi. herkesle fotoğraf çektirdi. çok şükür benle çektirdiği bi çok fotosu da oldu. zaten konser boyunca ben buraya konser vermeye değil aynı masada sizine kafa dağıtmaya geldim derdi. anıalrını analttı. kah güldürdü kah ağlattı. ve o gün yusuf hayaloğluna hayran olmakla ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. benim üç tane adamım vardı bugüne kadar. ilk önce ahmet kayayı kaybettim, sonra cumhuriyetin yetiştirdiği her yünüyle en değerli aydını yani attila ilhan ustamı kaybettim, son olarak da yusuf ağabeyimi kaybettim. anlayacağınız kimsem kalmadı artık....
hayal kurmak gıbıydı? bir daha kım yazacak ole guzel sıırlerı, bir daha kım intahar sevdaları onun kadar guzel okuyacak... buyuk kayıp cok buyuk kayıp... sende yalan oldun yusuf abı...sende yalan olduysan anlatsın bırı bana gercekleriiiiiiiiiii................
Bir büyük usta şairimizi daha kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum YUSUF HAYALOĞLU ve AHMET KAYA onlar hep kalbimizde yaşıyacaklar şarkılarıyla şiirleriyle bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum mekanınız cenet olsun ruhunuz şad olsun.Yürekli yiğit adam gibi adamdılar onlar GÜLE GÜLE SİZ ÖLMEDİNİZ GERİDE BIRAKTIKLARINIZLA.
hayaloğlu kalemin murekkebe aşık olduğu anda dile geldiği yerdir; hayaloğlu dilsizlerin dilidir; hayaloğlu çaresizliğin olmadığı yürektir; hayaloğlu bir hayat tarzıdır; hayaloğlu adam gibi duruşun simgesidir;
hayaloğlu benim yazdığım şiirlerin ilk çıkış noktasıdır bence o son dönem türk edebiyatının en önemli şahsiyetidir.o cesur duruşun bir simgesi olmanın yanı sıra acemi yüreklerin ustalaştığı bir yerdir.
hayaloğlu kalemin murekkebe aşık olduğu anda dile geldiği yerdir; hayaloğlu dilsizlerin dilidir; hayaloğlu çaresizliğin olmadığı yürektir; hayaloğlu bir hayat tarzıdır; hayaloğlu adam gibi duruşun simgesidir;
hayaloğlu benim yazdığım şiirlerin ilk çıkış noktasıdır bence o son dönem türk edebiyatının en önemli şahsiyetidir.o cesur duruşun bir simgesi olmanın yanı sıra acemi yüreklerin ustalaştığı bir yerdir.
bedeni ayrıldı ama en güzel şeyi bıraktı geride şiirlerini... şimdi şiirlerinde yaşamaya başlıcakk..
Ormanların suya akseden o muhteşem yeşili senin gözlerinde değilmiydi ne olduki bu kadar erken kapattın gözlerini,bu kadar çokmu kızdırdın ilahları ki seni alıp götürdüler. Her yürekte senden bir şeyler kaldığına inanıyorum gittiğin yerde huzur diliyorum.
eee usta çok sevdiğin en kral Arkadaşın Rıza ya kavuştun eminim çok da mutlusundur. Peki biz ne yapacaz bu sahte dünya da şiirlerin olmadan...:(
büyük ustaya yine kendi dizeleriyle veda etmek istedim...mekanın yüreğimiz olacak üstadım,nur içinde yat...
işte gidiyorum
İşte gidiyorum...
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü!
İşte gidiyorum,
Toprak alsın benim de bu hazin öykümü...
İşte gidiyorum... gurbet yorgunu gövdemi,
Çukura kim indirecek?
İşte gidiyorum,
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek?
Çürüdü gözlerim,
Çürüdü yüreğim, bu yağmurlu şehirde.
İşte gidiyorum,
Beni kaldırın, hicranım kalsın teneşirde.
Size, yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türküyü söyleyecektim;
Ve bir yayla rüzgarı şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim...
Bir masum türküydü sadece
Yüz binlerce mağdurun gönlünde;
Belki söyleriz hep birlikte
Belki... mahşerin birinci gününde.
Nasıl sevmiştim hepinizi,
Nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü,
O benim gül-gülistan memleketim?
İşte gidiyorum,
Hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız.
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız.
İşte gidiyorum,
Penceresiz bir dünyanın bilinmez labirentine...
İşte gidiyorum,
'Saçlarındaki yıldızları artık koparabilirsin anne! '
Sonunda kaptırdım gönlümü
Ölüm denen o kaypak türküye.
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim; Türkiye!
Elbet benim de vardı,
Kendime ve yurduma dair umutlarım.
Belki bıraktığım yerden sürdürür;
Dostlarım, karım ve çocuklarım...
Çatladı yüreğim, çatladı sazım.
Demek ki böyleymiş yazım.
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım.
Bu nasıl hapis Tanrım
Sabah-sabah bu ne hikmet, bu ne sis?
Kalbime son mermiyi sıkmak
Sana mı düştü, ey güzel Paris?
İşte gidiyorum,
Kalmadı söyleyecek son bir sözüm.
Dediğiniz gibi olsun be!
Dediğiniz gibi olsun gözüm!
İşte gidiyorum,
Tükenmişti inancım, bu nankör hayata dair.
Belki benim için birkaç mısra döktürür
Hayaloğlu diye bir şair! ..
Yusuf Hayaloğlu
'bir savasci asla vedalasmaz' dedin ve gittin demek.hem de bir veda bile etmeden 'eylul magdurlarina'
Allah rahmet eylesin, Günahlarını afetsin, Mekanın cennet olsun,Büyük Üstadım.
Demek sende gidiyorsun
Hadi durma git
Ardında şiirler bırakarak
Bu kadar çok özleyecek ne vardı Ahmeti
Şimdi bu bayrağı senden sonra kim taşıyacak
Kim ses olacak binlerce yüreğe ardından
Ve kim tohum serpecek dize dize
Yüreğimizin çayırlarına kim
Kim anlatacak kör kuyuların dibindeki yusufu
Roma arenalarında spartaküsü
Zindanlarda cem sultanı
Sehpada pir sultanı
Peki madem gitmek istiyorsun git
Git ama yüreğini bize bırak
Ayrılığın hediyesi olarak
Ne vardı sanki bu kadar acele edecek
Alt tarafı ölüm işte uyudun uyanmadın olacak
Neydi toprağın altını üstünden cazip kılan
Kim derdi ki HAYALOĞLU bile bir gün hayal olacak
Peki madem gitmek istiyorsun hadi git
Ahmet’e,Yılmaz’a,Deniz’e,Beritan’a,Zilan’a,Nazım’a,Arif’e,Mazlum’a……..
Ve dile gelmez nice yiğitlere bizden selam götür
Şöyle kucak kucak
Onlara deki sizden sonra daha değişen bir şey yok
Baştakiler hala sermayeye uşak
Dilimizde senden kalan şiirler
Ve yürekte yokluğunun sancısı
Ve ne kadar bastırmaya çalışsakta acılığımızı
Yine gözlerimizde birkaç damla yaş olacak
Ve sen gibi giden tüm güzel insanların ardından
Bu yaşlar hep payidar kalacak
DİYARLI
ölüm bir bitiş değil başlangıçtır dilerim mekanın cennet olsun yusuf hayaloğlu
Kaç kişi şiiri onunla tanıdı.kaç kişi şiiri onunla sevdi.Belki bu dünyada olmayacaksın ama yüreklerimizde daima olacaksın.
Bir acayip adamdı. Sanki başı hep belada, sürekli gençliğini arayan yorgun bir demokrat gibiydi. Şair ve söz yazarı Yusuf Hayaloğlu, 56 yaşında hayatını kaybetti.
Soluğu yetmedi daha fazla yaşamaya. Sevenlerine hediye olarak ayrılığı bıraktı.
Ahmet Kaya'nın sesinden akmıştı sözleri yüreğimize.
'Ah ulan Rıza... Sen de ölecek adam mıydın' dediğinde dostlarımızı, 'Biz üç kişiydik' dediğinde sevdiklerimizi hatırladık. Birimiz Nazlıcan, birimiz Bedirhan, birimiz de Suphi olduk...
O yazdı, Ahmet Kaya söyledi, biz başkaldırdık. Haksızlığa, adaletsizliğe...
Yüreğimiz kanıyor, artık veda zamanı... Şairi kendi şiiriyle uğurlayalım:
Bazen acı dinmez,
bazen de yağmur..
sevgilim üzülme,
her şey unutulur..
suskunuz bu aksam üstü,
hasrete yanmışız, neylersin..'
ve
'birazdan kudurur deniz..
birazdan dalgaların sırtından,
üst üste fışkıran rüzgarlar,
bir intikam gibi saldırınca üstüne;
yüzüne şarkılar çarpar,
yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın..
sen artık buralarda duramazsın...'
Hosça kal gözlerim, nem değmesin ellerine..
büyük üstatı kayıp ettik hepimizin başı sağolsun mekanı cennet olsun
sözler yetarsiz kalıyor yüreğimden kalemime dökülen dizelerle şairime allah rahmet etsin diyorum
acımız büyük:(
Ah Ulan Rıza
Ah ulan rıza varmıydı böyle çekip gitmek
Şimdi tüm şiirler sensiz yetim kalacak
Bir acayip adam, kalplerde yaşayacak
Mekanın cennet olsun şair yürekli üstat
Zalim dünya her gün çirkinleşirken
Şiirlerindi hep güzellikleri yansıtan
Arkanda gözüyaşlı bırakdın sevenlerini
Mekanın cennet olsun şair yürekli üstat
Ah ulan rıza şimdi kızım mi ağlayım mı?
İsyankar yüreğimi her saniye barcalayım mı?
Cin Mehmet'im de hayaloğlunu çok özleyecek
Mekanın cennet olsun şair yürekli üstat
(Kauzgunlu-Cin-Mehmet_YAŞAR-)
bazen bir uçurum kalır,bazen martıların ardında velvele koparan bir leş kalır...şimdi hangi sözü kaldırabilir bu yüreğim,kimsenin kapısını çalmayacağı şiirler dirhem dirhem hüzün kokar,demek gidyorsun kim hatırlayacak o mahzun şarkıyı...bir intihar gibi puşt olan bir dünyada kimseye torpil yapmadan herkese,herkesin yüreğini titrettin ama ardında o kadar az insan vardı ki,sadece sen onlara en iyi cevabı verebilirdin; özülsende sen özülürsün ardın sıra kim ağlar...keşke tanımamış olsaydım asi küheylanı senin dizelerinden,mekanın cennet olsun kendi yüreğinde sürgün adam.
Yusuf Hayaloğlu;
Bana en çok şu mısraları çağrıştırır..
Geçiyor önümden sirenler içinde,
Ah eller üstünde çiçekler içinde,
Dudağında yarım bir sevdanın hüznü,
Aslan gibi göğsü türküler içinde..
Seni kaybetmenin hüznünü içimizde hep hissedeceğiz sevgili Yusuf Hayaloğlu..
Huzur içinde yat,Allah'ın rahmeti üzerine olsun,mekanın cennet, günahların affolsun inşallah..
Uğurlar olsun..
Dedigini yaptin deniz mavisi gözle dev adam!
bir delikanli asla vedalasmaz demistin. riza öldü dediler ne kolay söylediler. senin ölümünüdemi kolay duyacaktik yusufum.
Ahmet dimi selamlar söylemeyi sakin unutma!
onun özlemine senide kattik büyük savasci! coban atesleri artik o kadar canli yanmiyacak. yarilan ekmegimizden bugularda cikmiyacak, yüregimiz kaniyor senin ardinda ugurlar olsun ugurlar olsun..........
Uğurlar olsun;
Bizden selam söyle güneşin sofrasına,
Ve hep ışıklar içinde yat.....
SEN GİTTİN YA ŞARKILAR ÖKSÜZ ŞİİRLER MAHSUN,SESEVLERİN SUSKUN
GÜLE GÜLE BAHTİYARLARIN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SAVAŞÇISI GÜLE GÜLE DUALARIMIZ SENİNLE OLSUN.ALLAH MEKANINI CENNET ETSİN MUNZURUMUN HAYAL GÖZLÜ ŞAİRİ.
Geçtiğin Her Yerde Bir Ayak İzin Kalacaktır Öyle Bir İz Bırakki Buradan Adam Geçmiş Desinler. Dilek FIRAT
Yusuf HAYALOĞLU Geçtiğin Her Yerde Bir Byak İzin Kaldı Ve Arkandan Bakıp 'Buradan Bir Adam, Adam Gibi Adam Geçmiş! ' Dedik vede hep diyeceğiz. Mekanın cennet olsun siir dostu, mekanın cennet, sualin şiir gibi akışkan olsun. Dilek FIRAT
DAVETSİZ MİSAFİR
Hani vardır ya, bir gün ansızın kapı çalınır!
Siz “Kim o? ” dersiniz!
Ses vermez kapıdaki yabancı!
Sessizce aralarsınız kapıyı,
Alıp çocukluğunuzu götürür,
Siz farkında olmadan!
Aradan göz açıp kapayana kadar,
Yine kapı çalınır!
“Siz kim o? ” dersiniz!
Yine ses vermez kapıda duran yabancı!
Bu kez gençliğinizi almaya gelmiştir!
Bu kez, önceki gibi çocuk değilsiniz!
Vermek istemezsiniz,
Bebekliğinizi, çocukluğunuzu verdiğiniz gibi!
Gençlik verilir mi ki?
Kapıda duran yabancının torbasına,
Atacağınız herhangi bir sadaka değil ki!
Kapıda duran yabancıyla saç baş olursunuz!
O almak ister gençliğinizi,
Siz vermek istemezsiniz!
Yolduğu her saç telinize yıldızlar düşürür!
Yüzünüze attığı her tırnak izlerinden,
Derin çizgiler belirir!
Elinize bir baston bileti sıkıştırıp gider!
Ve çaresiz düşersiniz bırakılan bastonun üstüne!
Yaşlılıkta zaman hızla akıp gitmez,
Siz bastonu, baston sizi taşımaktan yorulur!
Bu kez kulağınız kapıda bekler olursunuz,
Kapınızı çalacak misafiri!
Son kez kapı kırılırcasına çalınır!
Hem de ne deli, ne acı çalınır!
Kim o demeye kalmadan,
Vurur kapıyı girer içeri!
Üstünüze bir kara duman gibi bürünür!
Bu kez sizi çocukluğunuzla, gençliğinizle,
İhtiyarlığınızla almaya gelmiştir yabancı!
Alem acele alıp götürmek ister sizi!
Arkanızda kalanlara bir not,
Bırakacak zamanı vermez size!
Yok, zaman süresi!
Tek zaman süresi kelimeyi şahadet,
Oda amelin belirlediği zaman süresi!
Alıp götürür sizi davetsiz misafir!
Arkasından bakıp,
Ben ne zaman doğdum?
Ne zaman verdim bebekliğimi?
Ne çabuk geçti çocukluğum?
Ne çabuk geçti gençliğim?
Ne çabuk söndü ömür mumlarım?
Giden gitmiştir!
Hem bu kez daha kalabalık, gidersiniz!
Bir elinizden tutar bebekliğiniz,
Bir elinizden çocukluğunuz,
Ensenizden gençliğiniz,
Omzunuzdan yaşlılığınız!
Arkanızdan, başkalarına bıraktığınız bastonunuza,
Bakanlar yine ibret almaz,
Yine zamanı iyi ağırlamayı bilmezler!
Ama çaresiz vakti gelince onlarda baston alırlar,
Yine bir başka panikle,
Yine bir başka beklenmeyen habersiz misafirle…
2007 Dilek FIRAT
HAYALOGLU
Bir İyilik, bir Umut Savaşçısı
İşte Gidiyorum Dedin..
İşte gidiyorum
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü
İşte gidiyorum
Toprak alsın benimde bu hazin öykümü
İşte gidiyorum, gurbet yorgunu gövdemi
Çukura kim indirecek
İşte gidiyorum
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek
Çürüdü gözlerim, yüreğim, bu yağmurlu şehirde
İşte gidiyorum
Beni kaldırın, hicran kalsın teneşirde
Size yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türkü söyliyecektim...
Ve bir yayla şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim
Bir masum türküydü sadece
Yüzbinlerce madurun gönlünde
Belki söyleriz hepbirlikte
Belki, mahşerin birinci gününde
Nasıl sevmiştim hepinizi..nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü
O benim gül gülistan memleketim
İşte gidiyorum, hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız
Nasıl sevmiştin bu insanları, akıbetin ne oldu?
Ewet karşılıksız bir aşktı....Seni hiç kimse hiç bir dilde Anlamadı... Dogrudur insafsız bir linçti
Oysa sen bu insanları, bu ülkeyi ne çok severdin...Bunu Anlayamadılar be abi...
'
İşte gidiyorum
Penceresiz bir dünyanın labirentine
İşte gidiyorum
Saçlarındaki yıldızları koparabilirsin anne'
Sonunda kaptırdım gönlümü
ölüm denen o kaypak türküye...
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim Türkiye
_Kaptırdın Gönlünü o Kaypak Türküye... Şen ol... Şen ol ey sevgilim Türkiye!
Onun kullandığı terimleri lügatlerinizden çıkarmıştınız. Bunu Hayaoğlu Söylemişti dediniz, bunu kullanmayız dediniz
Sevinin be sevinin, bayramlar edin. Suçladığınız, Nefret ettiğiniz o adam göçtü gitti...
Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler
Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler,
Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler
Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar.
Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar
Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler
Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler
Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı.
Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı
Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki
Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI! .......
_ Seni ayrımcılık yapmakla suçladılar... Oysa sen yine bu dizelerinlede açıklamıştın herşeyi. Kardeşi kardeşe düşürüp sadistçe sevilenlere küfretmiştin. Ciğeri beş para etmezlere,döneklere, ispiyonculara, bozgunculara düm düz gitmiştin.
Sen bin yıldır kardeşçe yaşayan bu halkın savaşmasına karşıydın...
''Kavgayı uzatmayın kardaş
Yüzyıllardır tuz döke döke çürüdü bu yaralar
Kanatmayın diyorum... Kanatmayın''
_ßu dizelerinlede anlatmıştın insanlara, ölümlere karşı olduğunu...
''Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi,
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi! ''
_Çevirdiler Namluları üzerine herkes birden, Vurdular insafsızca seni...
Öylesine sevmiştin ki, Türkiye denen bu acem kızını... Senin sevgini görmeyişi, senin hiç yoktan türkülerini karalıyışı,yaralıyışı erken öldürdü, cürüttü seni...
_Ama şunu iyi biliyorm ki üstadım, seni sevmeyenler özgür iradesiyle degil, empoze edilmis düşüncelerle sevmediler seni... büyüklerinden oğrendiler seni sevmemeyi.
Lanet Olsun Bu Zihniyete..! ! ! *** Cehalet işte, yöneldirildiler hepsi..
Oysa Seni sevmek ve tanımak için şiirlerini okumak yeterdi.
''Biri, saksımızı çiğneyip gitti.
Biri, duvarları yıktı,
Camları kırdı.
Fırtına gelip aramıza serildi.
Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi,
Bizi yaraladı...
Biri şarabımızı döktü,
Soğanımızı çaldı.
Biri, hiç yoktan vurdu,
Kafeste garip kuşumuzu!
Ciğerim yanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Solmasaydı gülümüz böyle! .''
_Yüreğin kanayıp böyle dedikten sonra... Kusura bakma abi... Söyleyipte tutmadığın bir sözünü dile getireceğim.. 'ne olur kızma bu kardeşine'
''şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun! ''
_Bu sözünü tutmadın... Çünkü sen kötü olmayı beceremedin. İyi niyetlerini yargıladın ama asamadın, yapamadın.
Ama Necdet Tosun öldü Nâlan,
Artık yemekleri sen,
Salatayı da ben yapacağım.
Sami Hazinses kadar olmasa da
Bahçeyi sevdiğin çiçeklerle donatacağım.
Kemal Sunal da öldü Nâlan,
İyi kalpli amcaları birer-birer uğurladık.
Ve dünya kirlendi,
Filmler bozuldu
O masum sevdalar yaşanmıyor artık...
_Dünyadaki bütün iyi adamlar yavaş yavaş göçüyordu... Ve bunu görmek seni incitiyordu. Kötü insnalar çoğalıyor,kötülük adım adım yayılıyor... Masum sevdalar kalmadı, yerini üç beş günlük aşklar aldı.. Dünya ise filmler gibi bozuldu
Bu acımasız doğa seni an be an eritiyordu... İlk teşhisin aşırı sıkıntı ve çok sigara idi.
Kangrenden bir parmağını fire verdin. Ve dedin ki ' budana budana yaşıyorum son baharımı'
Ewet sen bir iyilik sembolü, seni öldüren kötü niyetlerdi... İnsanlığın kötü niyetleri ve sen bir iyilik savaşçısı...
''Koşmak istiyorum
Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından
Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
Manzarasızlıkların, parasızlıkların
Allahsızlıkların kıyısından
Kimseye ve hiçbirşeye değmeden
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum! ''
_İnsanfısızlıklarla, haksızlıklarla, manzarasızlıklarla, Allahsızlıklarla dolu bir dunyadan hep gitmek istedin..Uzaklara, Çok uzaklara....
Ah ulan Rıza... ben şimdi,
Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim! ..
_Gitmek, gitmek, gitmek... Rıza ve Rıza gibilerine kavuşmaktı seninkisi..
''Bu altı adımlık tosbağa voltasına sığamadın''
''Artık seninle duramam
Bu akşam çıkar giderim
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim
Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarım üzerinden
Su gibi akar giderim
Sana yazdığım şarkıyı
Sazımdan söker giderim
Ben ağlayamam bilirsin
Yüzümü döker giderim''
_İstedigin gitmekti, hesabını mahşere bıraktıp, kimseye yük olmadan, ağlamadan ve yüzünü dökerek gitmek, ve dediğin gibide gittin
''Bir savaşçı asla vedalaşmaz! ''
Derdin ve vedalaşmadan gittin... Bizi boynu bükük bıraktın. Seninle ne çok şeyi oğrenmiştik oysa. Güçlü olmayı, pes etmemeyi, asi olmayı, delikanlı ve dürüst olmayı...
Dahası dünyanın yalan olduğunu ve insanları sevmeyi oğrettin.
Savaşçı olmayı, bir iyilik savaşçısı olmayı ve bir savaşçının asla veda etmeyecegini
Daha ne çok şey..
Bizim bendimizde Sen 'adam gibi adam' sıfatının hak buldugu bir vücut oldun ve hep öyle kalacaksın... Dualarimiz hep seninle abi... İyi ki seni tanımış ve sevmişiz
Özgür biri olarak gittin...
Eksik bıraktıklarım için beni affet..!
:(ben şiir duygusunu hakikatten YUSUF HAYALOĞLU'ndan aldığım için şiir ırmağından içtiğim suları ona hep bir borç bileceğim yüce ALLAH bana yetenek verirse onu anacak bir eser yapacağım inşaallah inanıyorumki yüreğimin yanıklığı onun çocuklarınki kadardır mekanın cennet ruhun şad olsun büyük üstadım:(...
duygular dize geldi, boynunu büktü, hüznü büründü sen gittiğinde....unutulmaz şiirlerin için çok teşekkürler...
Hayat bir rüya, bir hayal gibidir. Hayaller hep yıkılır, rüyalar kısa sürer. Büyük şairler hayatın sırrına erken ererler. Yasak bölgeye geçmesinler diye Allah canlarını alır.
Sayfalara kazma geçmez.
Toprak altı olamazlar.
Silinmiyorsa mısralar
Ölemedin Hayaloğlu.
İskender Dağıstanlı.
ahmet kaya 'ya bizden selam söyle...ne güzel şarkı sözleri bıraktın ama keşke şiirlerini yüzyüze konuşma fırsatımız olsaydı...
ben yusuf hayaloğlunu ahmet kaya şarkılarında duydum.ben sevdim.ölümüne çok şaşırdım.hoş yaşamını yakından takip etmiyordum ama bu kadar genç yaşta ölebileceğinide düşünmemiştim.lakin akciğer kanseriymiş.malum bir sonuç.ölümüne yani bu kadar erken ölümüne çok üzüldüm.
.hoşçakal yusuf hayaloğlu hoşçakal.
yusuf abiyle ankarada bir barda tanışmıştık. daha bir sene olmadı, orda 3 saat kadar bir şiir dinletisi sunmuştu, seyirci yaklaşık 50 kişi civarındaydı. onun ankaraya geleceğini öğrendiğimde ilk işim o bardan bir bilet almak oldu. ve onun iki metre kadar uzağındaki bir masadan rezervasyonumu yaptım. böyle bir duyguyu ilk defa hissediyordum, çünkü ilk kez kendisine müthiş hayran olduğum ve evimden hiç eksiltmediğim birinin yanıbaşında olacaktım. bunun herhangi bir şarkıcıyla ilgisi yok. daha önce bi çok konsere gitmiştim ama inanın hiçbiri umurumda olmamıştı. ama yusuf abi benim için bambaşka biriydi. onun geçmişini yaşamını, şiirlerini, yorumlarını, bestelenmiş ahmet kaya eserlerini, ve çok muhteşem bir kalbi olduğunu biliyordum. sevincim bundan kaynaklanıyordu. ve o gün gelip çattığında alkışlar içinde bara girdi ve içeride ilk önce barın mini bir odasında yemeğini yedi. sonra sahneye alkışlarla geldiğinde etrafta müthiş bir atmosfer vardı. çünkü orda belki 50 kişi vardı ama hepsi de onun büyüklüğünü çok iyi bilen insanlardı. bir nalanı okurken, bir ayrılığın hediyesini okurken, gözyaşlarınızı tutabilmenizin mümkünü yok. bir adam bu kadar güzel yazıp bu kadar güzel yorumlar mı..yusuf abi molalarda seyirciyi dolaşırdı masalara otururdu ve herkesle konuşma fırsatı oldu. çok delikanlı bir adamdı, bunu her hareketinden belli ediyodu. elinde çiçeklerle barın bütün bayanlarına bizzat güller verdi. herkesle fotoğraf çektirdi. çok şükür benle çektirdiği bi çok fotosu da oldu. zaten konser boyunca ben buraya konser vermeye değil aynı masada sizine kafa dağıtmaya geldim derdi. anıalrını analttı. kah güldürdü kah ağlattı. ve o gün yusuf hayaloğluna hayran olmakla ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. benim üç tane adamım vardı bugüne kadar. ilk önce ahmet kayayı kaybettim, sonra cumhuriyetin yetiştirdiği her yünüyle en değerli aydını yani attila ilhan ustamı kaybettim, son olarak da yusuf ağabeyimi kaybettim. anlayacağınız kimsem kalmadı artık....