Kültür Sanat Edebiyat Şiir

yusuf hayaloğlu sizce ne demek, yusuf hayaloğlu size neyi çağrıştırıyor?

yusuf hayaloğlu terimi Selin Sonsuz tarafından tarihinde eklendi

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:41

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:31

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:23

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:18

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:11

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:05

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 23:01

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 22:53

  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas 11.03.2023 - 22:49

  • şeref küçük
    şeref küçük

    ilginç.

  • Erdem Çelikdağ
    Erdem Çelikdağ

    Birkaç şiirini ayrı tutarsak dikkate alınacak hiçbir özelliği yok.

  • Şaban Mortaş
    Şaban Mortaş

    Yeri dolmadı...

  • Buğday Tanem
    Buğday Tanem

    Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
    Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
    Unutursun,
    Mecburen unutursun...
    Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
    Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
    Neylersin...

  • Canan Yaşar Efıap
    Canan Yaşar Efıap

    Bazen hüzün ve derin bir yalnızlıkla dans ederim,
    elleri belime sıkı sıkı sarılır, gözleri dediğim mateminde kaybolmak isterim,
    Uzatırım dudaklarımı, acıtan duygularıyla sarılır öper.

  • Ahmet Kabilce
    Ahmet Kabilce

    Beni öldürüyorsun,git..
    Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim..
    Bakma,git!
    Kafamı yumruklayıp
    Ardın sıra ağlarsam,namerdim..

  • Peri Nur
    Peri Nur

    Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum
    Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun..
    Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet
    ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! .
    Kurşunlara geleyim istiyorum
    Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim
    Sağ kalırsam affet


    18 yasimdan beri siirleriyle agladigim tek adam.... Yeri ve boslugu doldurulmayacak kadar özel hayaloglu....

  • Fero Hulusi
    Fero Hulusi

    3.dağların dorukları dumanlı olur
    geriye dönmez savaşçılar...
    fırtınayla yıkanmıştır ömürleri
    karla yıkanmıştır yüzleri...
    bu yüzden asla vedalaşmaz
    ve kılıçlarında taşırlar şiiri! .
    bu yüzden sevdaları mahzundur
    yürekleri kallavi!
    alınları ihanet vurgunudur.
    gözleri intihar mavi...

  • Aysun İleriler
    Aysun İleriler

    Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
    Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük
    Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
    Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
    Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
    Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim
    Dönemezsem affet..

  • Emma Libertarian
    Emma Libertarian

    Dokunma Yanarsın

    Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir-pas içinde
    Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde
    Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım
    Küçük voltalardan bıktım, usandım
    Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
    Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan
    Usanmadan, bıkmadan
    Deli taylar gibi koşmak istiyorum!
    Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum
    Beni kendi halime bırak yavrucuğum
    Ben yolumu nasıl olsa bulurum...

    Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
    Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük
    Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
    Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
    Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
    Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim
    Dönemezsem affet..

    Firari gecelerin uzmanı olmuşum
    Bütün istasyonlarda afişim durur
    Beni bir çocuk bile bulur!
    Dokunma bana çıldırırsın
    Dokunma bana sende ellerin tutuşur!

    Koşmak istiyorum
    Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından
    Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
    Manzarasızlıkların, parasızlıkların
    Allahsızlıkların kıyısından
    Kimseye ve hiçbirşeye değmeden
    Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!

    Koşmak istiyorum
    Şiirimin ve yumruğumun namusuyla
    Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden
    Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!

    Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum
    Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun..
    Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet
    ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! .
    Kurşunlara geleyim istiyorum
    Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim
    Sağ kalırsam affet

    Firari acıların uzmanı olmuşum
    Bütün telsizlerde adım okunur
    Beni bir korkak bile vurur! .
    Dokunma bana fişlenirsin
    Dokunma bana, sende yanarsın

    Yusuf Hayaloğlu

  • Emma Libertarian
    Emma Libertarian

    Beni Tutmayın

    Yağmurlu ve upuzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştım.
    Ve inanılamayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle.
    Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık.
    Beni tutma öyle sahnelere gelemem, beni tutma çok kötü yanılırsın.
    Yıllardır öyle biriktim, öyle gerildim ki,topyekün boşalır toz olur dağılırsın.



    Sen benim en ince dilimde türkümü çaldın
    Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin
    Her şeyin merkezi sendin ve her şey senin etrafında dönerdi.
    Bar köşelerinde tükenip kaldırımlarda ararken kendimi, Gelip sana sığınırdım.,umutlarım bir kez daha sönerdi.



    Beni tutma şantajlara boyun eğmem.
    Beni tutma hırsımdan çatlarım.
    Yıllardır öyle sabrettim öyle doldum ki,
    Şimdi yanardağlar gibi birden patlarım.



    Bir yavru serçe hayata bağlanır gibi ağzım açık bağlandım sana,
    Bir topal karınca yuvasına yaklaşır gibi, titredim ve heyecanlandım,
    Bu akşam çekip gitme adına bütün ömrümü ve seni sildim.
    Bir tuhaf senaryoydu ve bu senaryoda zavallı bir figürandın sadece, anlatamam
    Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.
    Ve anladım ki bir takım şeyleri ben ilk dalgada yitirmişim.



    Beni tutma ben senin dizlerine çökemem
    Beni tutma ellerinde kalırım, kırılırım



    Yıllardır öyle daraldım öyle bunaldım ki;
    Şimdi bir saniye bile oyalarsan çıldırırım.
    SEN, kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim.
    SEN, bir lokmayı bile hazmedemeyip birlikte yediğim.
    Yatalak olsan altına yapsan bile iğrenmeden, alırdım dediğim
    Bu nasıl insanlıkmış, bu nasıl arkadaşlıkmış, bu nasıl vefaymış
    Bu nasıl acıymış ulan bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa


    Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma hurdahaş olursun.
    Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki,bir ah ederim kaskatı kesilir taş olursun.



    Ben şimdi gözüne sokuyorum dünyaya,ama sen körsün ısrarla görmüyorsun
    Ben şimdi beynine sokuyorum hayatı, bir türlü algılamak istemiyorsun.
    Hala o aptal köşende oturup, beni öngörülerinle yargılamak ne kolaymış.
    Peki! gördüklerimi gördün, yaşadıklarımı yaşadın mı SEN!
    Peki devrik heykellerin önünde düşsüz yanılgıları o yüce gururlarıyla,
    Yoksul fakat dürüst bir mızrak gibi dimdik duranların acısını yaşadın mı SEN!
    Beni tutma gömleğim kan içinde, beni tutma darmadağın olursun
    Yıllardır öyle çok yedim öyle çok doydum ki
    Şimdi bir tükürürüm kaskatı olur rezil olursun




    Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler
    Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler,
    Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler
    Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar.
    Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar
    Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler
    Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler




    Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı.
    Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı
    Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki
    Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI! .......

    Yusuf Hayaloğlu

  • Emma Libertarian
    Emma Libertarian

    Beni Düşün, Unutma

    Ay doğarken bir söğüdün ardından
    Göl yüzünde sisli bir esinti ile
    Akşamın göğsüne hüzün serperek
    Ve Yağmurdan geceye çiçekli perdeler çekerek

    Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA

    En umarsız en umutsuz günümde
    Bağrına bir yumruk çökeldiğinde
    Ve dağların mazlum ateşi
    O güzelim saçlarına cayır cayır yanıp ulaştığında

    Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA

    Beni düşün bir kavganın içinde
    Helal bir ekmeğin peşinde
    Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin
    Can çekişen o son parçasınıda, sana sakladığımı bil
    Bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına
    Kavuşmak için o serin bağrına
    Ateşten bir yol arıyorum


    Kar yağarken mor dağların ucundan
    Sol yerinde sessiz bir inilti ile
    Yastığın yüzüne yaşlar dökerek
    Ve Akşamdan gizlice bir ah çekerek

    Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA

    Kan kızılı bir gelincik seherinde
    Sırtıma kahbe bir hançer indiğinde
    Ve bu gencecik ve bu hemencecik ölüm
    Çığırtken bir gazete başlığında
    Çığlık Çığlık sana kavuştuğunda

    Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA

    Beni düşün şehre her yağmur yağdığında
    Islak ve kırılgan bir türkünün içinde
    Göğsünden dudaklarına, doğru sancılı bir isyan kabardığında
    Bastırarak kalbini avuçlarınla
    Sesini okşadığımı bil

    Bil ki yalvarırcasına, uzayan yollara dağılırcasına
    Sonsuz bir mahşerin ortasında
    Bir zemzem suyu gibi seni seni özlüyorum

    Yusuf Hayaloğlu

  • Aysun İleriler
    Aysun İleriler

    Beni öldürüyorsun,git..
    Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim..
    Bakma,git!
    Kafamı yumruklayıp
    Ardın sıra ağlarsam,namerdim...

  • Mert Güvenir
    Mert Güvenir

    bugün eğer birşeyler yazıp paylaşabiliyosam yusuf hayaloğlu sayesindedir.her zaman çok tanışmak istediğim aklımdakileri sormak istediğim çok büyük bir şairdir.Allah nur içinde yatırsın.şiirleri etkili sesiyle her zaman hatırlanacaktır

  • Hasan Şahin
    Hasan Şahin

    biz 3 kişiydik bedirxan nazlıcan ve ben....

  • Mehmet Kızılay
    Mehmet Kızılay

    AHMET ÖLÜR YUSUF TA ÖLÜR AMA ŞİİR ÖLMEDİKÇE ŞAİR ÖLMEZ


    Gençliğimizin o kendinden emin, o delişmen, o astığım astık zamanlarında hep saklı bir yanımız vardı. İnanan ve inandığı uğruna bir şeyler yapmaktan çekinmeyenlerdendik.

    İnandık, inandıklarımız uğruna verilmesi gereken bedelleri gözü kapalı vermeye hazır duyguları büyüterek içimizde. Harbi delikanlılar olmaktan yana kullanmıştık adamlık tercihimizi. Memleketten para gelmişse, burslarda bir kayıp yoksa bize de devlet kurmak sorumluluğu kaldığını düşünürdük. Bunun yönü kendi içerisinde önemli ancak dışarıdan bakıldığında yön veya eksenin olmasının bir önemi olmadığı ve benzer mücadelelerin ortak paydalar olduğu gün gibi ortaya çıkıyordu.

    Bir diğer ortak yanımız vardı… Bir tarafın gururlana gururlana aşikâr bizim ise gizli ve de gizemli yanımızdaki protest sevme biçimimizi buna dair duygularımızı dillendiren Ahmet KAYA şarkıları. Sözleri Yusuf HAYALOĞLU’na ait olanları daha bir severdik.

    Başkaldırıyorum dediğinde hepimizin başkaldırışını anlattı. Herkes bu kısmı daha çok benim diyerek her kesime ulaştığına şahitlik etmiş oluyordu. Başkaldırıyordu hepimizin adına. Çağın kirli çarklarına, köhnemiş sistemlere, bozuk düzenlere başkaldırı çağrısı yapıyordu. O her başkaldırıyorum dediğinde devrimci yanımız şöyle bir okşanıyor, kalbimizin ritminde fark edilir değişmeler hissediyorduk. Yaralıydık, sitemkârdık, hepsinden önemlisi asiydik. Evin yaramaz çocuklarıydık. Her seferinde tek ayaküstünde bekletilir, her seferinde başkaldırırdık.

    Başkaldırdığımız yerden geriye baktığımızda bir boşluk gördüğümüzden; yıllar geçtikten sonra geriye dönüp baktığımızda, hani benim gençliğim dememek için bugünün hakkını vermek gerektiğini hatırlatıyordu.

    Dedim ya, asi çocuklardık. Yaramaz çocuklardık. İnandığı doğrular için hırpalanmak, sopalanmak, joplanmak vs. envayi ödüllendirmelerle taltife layık görülmek başın bela da olmasına bağlıydı. Başı belaya düşüp tabancayı helâda unutanların tabancaya değil yüreğe ihtiyaçları olduğunu, tabancayı unutsa da mangal gibi yüreği sinesinde özenle sakladığını ihbar ediyordu. Ne güzel bir duyguydu ihbar edilmek. En büyük mühimmat olarak yüreği namlunun ucuna sürmek...

    Adı Bahtiyardı önceleri. Diyarbakırlılığı hiç değişmedi ama Bahtiyarı Suphi oldu sonradan. Adı değişti, değişmeliydi. Çünkü bahtiyar olmadığını o da biliyordu. Bahtiyar adından başka ad almamış olsa o rezil gecede yaşananların ardından öz yurdundan sürgün edilip yabancı elleri ebedi istiratgah edinmek zorunda kalan Ahmet’in hatırasına ters düşmez miydi?

    Ellerimiz, ayaklarımız bir baskın sonrası polisten kaçarken takatsiz kaldığında, nefesimiz kesilircesine yere yığıldığımızda; bizi taşıyamayanın ayaklar değil, yüreğimiz olduğunun farkına varıyorduk. Ne zamanki göğüs kafesimizden gözlerimize sıcak bir akıntı olduğunu hissettik, o zaman kendi kendimize yüreğim kanıyor diyerek vücudumuzun alışık olduğu rahatsızlığımızı dile getirmiş oluyorduk.

    Şiir Ölmez ki, Şair Ölsün…!

    Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA
    Beni düşün bir kavganın içinde
    Helal bir ekmeğin peşinde
    Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin
    Can çekişen o son parçasını da, sana sakladığımı bil
    Bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına
    Kavuşmak için o serin bağrına
    Ateşten bir yol arıyorum

    Ateşten bir yol aramak, ateş üstünde yürümeye gönül bağlamak hangi duygu dağından kopup gelen bir volkanın arayışıdır. Helal bir ekmeği arayanın ve de bulanın aldığı sevabın ya da verdiği emek mücadelesinin adına ne dendiği insan ekseninde bakıldığında ne kadar az mühim görünmekte. Yüreğinden bir parçayı kurtarabilmenin adının Yaşamak hem de inadına Yaşamak olmadığına kim beni inandırabilir.

    Fasso Necdet’i o tanıttı, o çekti sahnenin orta yerine. Bir yandan külhanbeyi bir acayip adamı tarif ederken öte yandan hayatın en can alıcı noktasına protest bir tekme sallamaktan geri durmadığını gördük.

    Gene bir gün böyle yan yan
    Hava basarak bir yandan
    Karakolun sokağından
    Pat tirina nirinomda
    Pataküte de nirinom

    Şiir ölmedikçe, Şair yaşıyordur.
    Her kesime hitap ediyordu. Herkesin şairiydi. Kendisinin şahsına herhangi bir sevgi beslemeyenler bile eserlerine içten içe bir hayranlıkla bağlı, Ahmet Kaya’dan dinlemeye ise âşıktılar.

    Biz üç kişiydik;
    Bedirhan, Nazlıcan ve ben
    Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek...
    Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara,
    Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek...

    Herkesin bir Nazlıcan’ı, bir Bedirhan’ı ve Suphi’si vardı. Kimimizin Nazlıcan’ı bir köylü güzeli, kimimizinki bir gerilla, kimimizinki başıörtülü bir üniversite öğrencisiydi. Bedirhanlarımız farklı, Suphilerimiz farklıydı. Ama hepsi aynı güneşe doğru yürüyor, çoğu kez karanlıkta karşılaşıyor bir birlerine bir diğerini soruyor bazen de omuzları bir birine değiyordu. Ama en sonunda üçü de birer intihar çiçeğiydiler.

    Ah ulan Rıza... ben şimdi,
    Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
    Senden ayrılacağımı sanma,
    Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim! ..

    Dediğini yaptı şiiri öksüz bıraktı. Çok sevdiği Ahmet’inin yanına gitti. Uğurlar ola Koca Yusuf. Sen de Ahmet gibi ansızın çekip gittin. Demek ki, böyle terk edermiş duygu insanları. Gittiniz biriniz şarkıları, biriniz de şiirlerimizi öksüz bıraktınız. Sizi çok sevmiştik oysa…


    MEHMET KIZILAY

  • Mehmet Safi Sarı
    Mehmet Safi Sarı

    Beğenerek okuduğum,beğenerek dinlediğim; gözünü budaktan sakınmayan(sözünü de namertten sakınmayan) ,yeri doldurulamayacak bir şairdi...Ölümü çok erken oldu...şiirlerimizde ve gönüllerimizde yaşatacağız...

  • Hakan Guneş
    Hakan Guneş

    bir intihar gıbı cıldırmış bu sevdalar

  • Gülsüm Kurun
    Gülsüm Kurun

    hayatta acıyı yudum yudum içenler
    kadeh yerine- kelimelerle raks edenler
    gidenlere bakıp- kalanlara rest çekenler.
    kalbin ahengine kapılıp-terki diyarı gerçkleştirenler.
    *******
    ölmeden önce ölüp- gülmeden önce öğretenler.
    hayal olacak her bir beden
    sonsuzluğun bekçileri
    yürekleri fetheden.
    ********
    huzurla dolsun her bir cümlen
    selamlar - kuşatsın can kardeşimi
    köprğ olsun dünyadan ahirete her bir eseri.
    ışığımız diler- daim özde hak rehberi.

  • Karçagu Ketken
    Karçagu Ketken

    ah kendini dizelere vakıf eden,ah söz söylerken söylenen elden giden, görüyormu acep gittiğinde bu dünyada ettiğini?

  • Metin Demirkaya
    Metin Demirkaya

    Merhaba Yusuf...

    Seni konu$tuk Bugun arkada$larla
    sabahin erinde...
    fabrikada i$e koyuldugumuzda
    teke tek soylenirdik,
    Fabrika muduru yasaklami$ti konu$mayi bir arada
    $arteli indirmekten bahsediyorduk orada
    konu$malarimizda anlami$ti patron,mudur
    ve o,
    yalaklari da
    kapisina asmi$tik,
    ***burada grev var*** diye tum,
    çali$anlariyla
    dizelerini seslendirdi riza o,
    arada
    $eritliler,apoletliler,mavzerliler fabrikayi basti istanbulda...
    kimimiz,
    bildigin o ikinci adrese goturulduk,
    bilirsin ne yaparlar orada
    kimileri de...
    yerlerini almi$ti
    Taksim,çaglayan,$i$'li,Ferikoy,Sultanahmet'te,
    Galata da...
    Bu sefer balik için degildi haaa
    Haberin vardir,tekrarlamama gerek yok
    ne yapacaklarinda...