bozkırlarıyla ünlü bozok yaylaları bozkurtların doğduğu yer tam bir kale tam bir türk milliyetcisi akdağımadeni batısında 30 km bir zamanlar 600 hane olan akçakışla türkiyede en çok göç veren köyler arasında 1 numara gurbette nüfusu rivayete göre 16000.tam sayım yapılmadı
Solumak isterdim sende zamanı Havanı suyunu çayını Yudumlamak isterdim Kenin güneyde Gök kuşagı renginde Kara bulut olup Gürlemek isterdim Dagınd bagında Ha boşaldı ha boşalacak Sel olup akmak isterdim Çaglayanlardan aşşağı ve Karışıp denizlere Çoğalmak isterdim türküler de
Bana uzak bana yasak Tarlası bıtrak Akdağım Yıllar yılı kandım sana Sızlayan yürek yarası Sağ göğsüm de Akdağımadeni Sol göğsümde Akçakışla sevdası
Ve başın yayla Baş belası Akşamın serinliğinde Kıldırkaç döndüğünde Fettan bakışlı kızlarıyla Bir gece karşılamak isterdim Çifte pınarda Öküz damında Yıldızlara inad yakardım Çırayı tutardım meşaleyi Ve yazmak isterdim, Ay ışığında sayfalarca Alifakıdan tut Kel hasanın hanifi.. Uzun ömeri, kıraliyi.. Ağ mahmut, çakır celalı.. Gizirin oğlunu, çapıtı yalanı.. Misliyi, tatarı, Deli valiyi. tüysüzü. Çarıksızı.yani babamı... Yazmak isterdim yazmak Köyün tarihini safalarca.......
Seni Ne zamandan beri düşünüyorum Nasılda geçmiş zaman Gece mi olmuş yoksa Yoksa güneşmi tutulmuş Ay yüzlü Yüzün ne kadar da aydınlık. Hele hele gözlerin Bir fincan kahve Bir tas şarap Yudum.yudum.yudumlasam Saf sular gibi
Seni düşünüyorum Saçların tel tel Efil efil ıgralandıkca Bir çıglık,bir telaş Bir fırtına kopar içimde ki Sen,sen kıpırdadıkca Korkusuz,cesur saf tutmuş Yağmur bulutu gibi pak Bu gece düşlerime hadi gel.. Hadi gel gelde bir bak.
Ben sevdamı dagların Hoyrat rüzgarlarına yazdım Deseler ki aşk ne Deseler ki sevda ne Haykırırım son nefesimle Aşk sensin Sevda sensin Yemin ederim ki Tüm kutsal kitaplar adına, Yemin ederim ki Asi çatık kaşlara Sen aşkın,ta kendisisin
Şimdi ben Yaslandığın dağ gibi yalnız Yürüdüğün yol gibi tozlu Susturdugun çocuk gibi öksüzüm Ve ben seni düşünüyorum Nerde nasıl diye sorma
Bir bahar geleceğim sana Siyah beyaz Düşlerim olacak yanım da Salep sökeceğim kuşluk vati kuzulak mantar toplayacagım Çökelek yuvka olacak heybemde Özlem gidereceğim düğmelide
Kim bilir belkide Zemherinin tam orası olacak Gelişim sana Doğduğum gün kar yağacak Penceremde kuşlar oynacak Kanatları ıslak gagalarında buz Çiğ düşecek kibriklerime buğulanacak gözlerim Sen olmayacaksın. O olmaycak. Bir ateş düşecek içime. Buzlar eriyecek kuşun kanadında Ben yanacağım dilim yanacak..... Mutlaka.Ama mutlaka geleceğim beklenmediğim bir gecede Aralık tam ortasında sesizce. Çamrak.Başınyayla.Söğütcük.. Çalınmış düşlerimi getireceğim Elerim çıra. Saçlarım gökce kokacak Kibriklerimde düğümlenmiş buzları Bir gülüş.Bir öpüş.Bir bakış çözecek. Havaya düşen cemre gibi...
Bir akşam üstü geleceğim sana Yüreğimde hasret. Gözümde yaş getireceğim Damla damla doldurup kadehe Sarhoş olacağım günlerce geçmişi unutup geleceğe Saf sular gibi çoğalacağım Sevmelerimi bilirsin,akçakışla gurbete inad Toprağını öpeceğim geldiğimde
Bizim köyde de odası olan ağaydı Davullu zurnalı oyunu. halaydı O zamanlar geçinmek hayli dardı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Kavlak değirmen taşı dişlerdi Kanbırın kahve harıl harıl işlerdi El gelirse celal ağa bir neşeydi Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Musa memet zorlu davar sürerdi Hürünün mehmet bulgur... yarma döverdi Deli vali mükemmel duvar örerdi Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Honto osmanın kumükdü dişleri, Halim ağanın karman çorman işleri Yola sıgmaz çatımıydı kaşları Ne ağalarNe beyler geçti bu köyden…
Cakalinin öyküsü çoook acıklı Süründü garip çollu çocuklu Kırdının kıvrak yayvan bacaklı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Gazinin oglu sap saman toplardı Çinginin mahmut pire gibi zıplardı Kara yayha hopur- hopur hoplardı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Dattibe çavış nice harplere girmiş Katran tulugu Yunan zulmünü gormüş Çoban hacı epey kır bayır sürmüş Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Kekeç halit konuşurken tınlardı Hidayet Ağa söylemeden anlardı Çapıdı yalan inim inim inlerdi Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Durmuş mustafa ibrahim bir gitti kırali uzun ömer kekliği tüketti Adil ağa sögütcüğe çok tamah etti Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Güllünün çullu biraz tuhaf biriydi Kavlagın aliosman tam gönül eriydi Tatara kılı bilale ne söylesem yeriydi Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Üçler ticarette bir numara oldu Hüsnü çavuş ankarayı yürüyerek buldu Şaban ağa iki çekiç bir vede durdu Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Hüsnü ağa yoncalıgı cennet bildi, Bekir...durmuş hafız kazadan öldü, Azrail ağ mahmuda pek erken geldi, Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Kadirin memetin öküzü kağnısı mandı Nayıl ağa hovardalık da pek yamandı Yahya dayının mekanı ağ pınardı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Aliçavuşun yayha çakırın musa candadır Yaşa bakarsan babalardan hayli öndedir Kimbilir akşamda sabahda sıra bendedir Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Tahirin haçımehmet keni düzledi Naşat ağa şavgı dayı onu izledi Gizirin oglu pezzikden bezmedi Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Hatipler denince topcu sayılırdı Ahmet ağa ağ kızlara darılırdı Havuz bahri enine boyuna yayılırdı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Satın omarın eker sürü ağası Kayış oglu malla iyiydi arası Hanifi dayının deyneği ekmek parası Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Aliustanın havız çok kuran okurdu Kurmuş ali sele sepet dokurdu Hürü nine kimsesiz hemde fakırdı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Alifakının.Vahtının mekanı saydı çoban hacı zolu enerdi bogayı Köy birbirine içli dışlı akrabaydı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Eminin habib Muhtarların hası Dede torunlara bırakmış mirası Eskiden salma toplardı köy hasası Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
tulunun mustafa derindereye dayandı Başın yayla adım adım paylandı ali fakılar söğütcüğe doymadı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Keyiş beleni kele eyibe kalmadı Hasbi ağa halk partiden den caymadı Kagnıcı sınırlı belene doymadı Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Tüysüz kendi kendine konuşur giderdi camızı sıgırı arbaş dayı güderdi Hüsnü çavuş başlatmış göçü hicreti Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden…
Kahyanın hasanın konuşması gürdü Tefik ağa mazlum bir hayat sürdü yusuf osman halis tez defderi dürdü Ne ağalar Ne beyler geçti bu köyden
salim derki.. Bizden sonra konar göçer daha nicesi Şimdi tütmez oldu bir çoğunun bacası Yazamadıklarım kabahatsız kusursuz Uzunu kısası cücesi...
Ver elini Yukarı akpınar.başın yayla. İçime dolan hasret. Bir sabah gün doğmadan Geleceğim sana... Yakacagım tüm üşümelerimi. Gülüşlerimin yanında.. Sende çal kibriti yansın Ayaz gecelerin sabahı. Uzun tarlada... Kızıla bulanmadan Al götür türkülerimi. Fırınlı beşallıya... Aşkınla yoğurulan yüreğim Ezgiler,hoyratlar söyler. Koy başını yaslan. Kaya gibi sağlam ve serinim.. Sevda benim. Ben sevdanın ana diliyim....
Minnet etme zamana. Tut yelesinden.şahlandır aşkı Deli poyraz gibi es doruklarda.. Bu sevda senin. Bu aşk senin. Yok kimseye minnetin. Beni ara. Beni bul çamrakda... Yokluğun işlenmeden. Adı konmamış şiirler yazarım. Dize dize,sayfa sayfa... Dedilerki sevmenin öteki adı Dumansız yanmak. İrdeleyenler utansın Asırlarca beklemek olsa da. Yarım kalmışlar adına... Özgürce sevişmek ahdım,dı.. Öteden beri tutup elini Çekip çıkmak,esmek di çifte pınar göl alanın da, Zehirli sarmaşık gibi sarılıp Yanmaktı cehenneminde.. Haydi gidelim toparlan,da yüreğim. Düşmeden iblisin tuzagına......
Kırgınlığımı belli etmeden sana Gidiyorum Geçmişim işlenmiş mezar taşlarına Geleceğimi kimbilir Hangi diyar da Biliyorum unutulmazsın sen benim için Bencil akçakışla Kimler göçetmediki senden Dört mevsim Hem güzel hem özelsin Kim düşürebilir ki seni dilinden
Eyy yozlaşmış akçakışla Kurda kuşa yem etme Gecelerini ver bana Geceleri hayal güdÜYOUm Saat ondan sonra Gelmezsem namert olayım Arada bir sana Hani nerde söğütcük Nerde gölgeli VE başın yayla
Ormanı yeşil kokusu doğa Küfül küfül bir rüzğar Sabah çayı ağ pınar da Tere yağ sacda bazlama Yanında süzme yoğurt Buz gibi bir çalkama Artık kimsem kalmadı ki Ne içecek nede içirecek Bayramdan bayrama Gelsem de olur gelmesemde Ama yinede beni anlat
Yağmurulu havada renga renk Efsane çocukluğumu Dağa taşa fısılda yavaşca Bir kaç damla göz yaşıyla Uğurla beni gideyim Eyy zalım akçakışla Biz ne kadar vefasız olsak da Sen olma Heybemiz hasret dolu Eski bayramlardan kalma
Şimdi gidiyorum Haykıracak gücüm kalmadı Sana sesizliğimi bıraktım Çığlıklarıma inad Tozlu raflarda sakla Yaşlanmamış çocukluğumu Gelirsem eğer geri ver Gelemezsem olaki Unutma borçlusun bana Sen zalım akçakışla
bozkırlarıyla ünlü bozok yaylaları bozkurtların doğduğu yer tam bir kale tam bir türk milliyetcisi akdağımadeni batısında 30 km bir zamanlar 600 hane olan akçakışla türkiyede en çok göç veren köyler arasında 1 numara
gurbette nüfusu rivayete göre 16000.tam sayım yapılmadı
İçimde Büyütüm Seni
Solumak isterdim sende zamanı
Havanı suyunu çayını
Yudumlamak isterdim Kenin güneyde
Gök kuşagı renginde
Kara bulut olup
Gürlemek isterdim
Dagınd bagında
Ha boşaldı ha boşalacak
Sel olup akmak isterdim
Çaglayanlardan aşşağı ve
Karışıp denizlere
Çoğalmak isterdim türküler de
Bana uzak bana yasak
Tarlası bıtrak Akdağım
Yıllar yılı kandım sana
Sızlayan yürek yarası
Sağ göğsüm de Akdağımadeni
Sol göğsümde Akçakışla sevdası
Ve başın yayla Baş belası
Akşamın serinliğinde
Kıldırkaç döndüğünde
Fettan bakışlı kızlarıyla
Bir gece karşılamak isterdim
Çifte pınarda Öküz damında
Yıldızlara inad yakardım
Çırayı tutardım meşaleyi
Ve yazmak isterdim,
Ay ışığında sayfalarca
Alifakıdan tut
Kel hasanın hanifi..
Uzun ömeri, kıraliyi..
Ağ mahmut, çakır celalı..
Gizirin oğlunu, çapıtı yalanı..
Misliyi, tatarı,
Deli valiyi. tüysüzü.
Çarıksızı.yani babamı...
Yazmak isterdim yazmak
Köyün tarihini safalarca.......
Şiirde geçen lakablar özel
ve yöresel
Salim Erben
Yüküm Sevdamdır
Seni
Ne zamandan beri düşünüyorum
Nasılda geçmiş zaman
Gece mi olmuş yoksa
Yoksa güneşmi tutulmuş
Ay yüzlü
Yüzün ne kadar da aydınlık.
Hele hele gözlerin
Bir fincan kahve
Bir tas şarap
Yudum.yudum.yudumlasam
Saf sular gibi
Seni düşünüyorum
Saçların tel tel
Efil efil ıgralandıkca
Bir çıglık,bir telaş
Bir fırtına kopar içimde ki
Sen,sen kıpırdadıkca
Korkusuz,cesur saf tutmuş
Yağmur bulutu gibi pak
Bu gece düşlerime hadi gel..
Hadi gel gelde bir bak.
Ben sevdamı dagların
Hoyrat rüzgarlarına yazdım
Deseler ki aşk ne
Deseler ki sevda ne
Haykırırım son nefesimle
Aşk sensin Sevda sensin
Yemin ederim ki
Tüm kutsal kitaplar adına,
Yemin ederim ki
Asi çatık kaşlara
Sen aşkın,ta kendisisin
Şimdi ben
Yaslandığın dağ gibi yalnız
Yürüdüğün yol gibi tozlu
Susturdugun çocuk gibi öksüzüm
Ve ben seni düşünüyorum
Nerde nasıl diye sorma
Salim Erben
Buramburam Kokarsın
Bir bahar geleceğim sana
Siyah beyaz
Düşlerim olacak yanım da
Salep sökeceğim kuşluk vati
kuzulak mantar toplayacagım
Çökelek yuvka olacak heybemde
Özlem gidereceğim düğmelide
Kim bilir belkide
Zemherinin tam orası olacak
Gelişim sana
Doğduğum gün kar yağacak
Penceremde kuşlar oynacak
Kanatları ıslak gagalarında buz
Çiğ düşecek kibriklerime
buğulanacak gözlerim
Sen olmayacaksın. O olmaycak.
Bir ateş düşecek içime.
Buzlar eriyecek kuşun kanadında
Ben yanacağım dilim yanacak.....
Mutlaka.Ama mutlaka geleceğim
beklenmediğim bir gecede
Aralık tam ortasında sesizce.
Çamrak.Başınyayla.Söğütcük..
Çalınmış düşlerimi getireceğim
Elerim çıra.
Saçlarım gökce kokacak
Kibriklerimde düğümlenmiş buzları
Bir gülüş.Bir öpüş.Bir bakış çözecek.
Havaya düşen cemre gibi...
Bir akşam üstü geleceğim sana
Yüreğimde hasret.
Gözümde yaş getireceğim
Damla damla doldurup kadehe
Sarhoş olacağım günlerce
geçmişi unutup geleceğe
Saf sular gibi çoğalacağım
Sevmelerimi bilirsin,akçakışla
gurbete inad
Toprağını öpeceğim geldiğimde
Salim Erben................
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Bizim köyde de odası olan ağaydı
Davullu zurnalı oyunu. halaydı
O zamanlar geçinmek hayli dardı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Kavlak değirmen taşı dişlerdi
Kanbırın kahve harıl harıl işlerdi
El gelirse celal ağa bir neşeydi
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Musa memet zorlu davar sürerdi
Hürünün mehmet bulgur... yarma döverdi
Deli vali mükemmel duvar örerdi
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Honto osmanın kumükdü dişleri,
Halim ağanın karman çorman işleri
Yola sıgmaz çatımıydı kaşları
Ne ağalarNe beyler
geçti bu köyden…
Cakalinin öyküsü çoook acıklı
Süründü garip çollu çocuklu
Kırdının kıvrak yayvan bacaklı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Gazinin oglu sap saman toplardı
Çinginin mahmut pire gibi zıplardı
Kara yayha hopur- hopur hoplardı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Dattibe çavış nice harplere girmiş
Katran tulugu Yunan zulmünü gormüş
Çoban hacı epey kır bayır sürmüş
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Kekeç halit konuşurken tınlardı
Hidayet Ağa söylemeden anlardı
Çapıdı yalan inim inim inlerdi
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Durmuş mustafa ibrahim bir gitti
kırali uzun ömer kekliği tüketti
Adil ağa sögütcüğe çok tamah etti
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Güllünün çullu biraz tuhaf biriydi
Kavlagın aliosman tam gönül eriydi
Tatara kılı bilale ne söylesem yeriydi
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Üçler ticarette bir numara oldu
Hüsnü çavuş ankarayı yürüyerek buldu
Şaban ağa iki çekiç bir vede durdu
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Hüsnü ağa yoncalıgı cennet bildi,
Bekir...durmuş hafız kazadan öldü,
Azrail ağ mahmuda pek erken geldi,
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Kadirin memetin öküzü kağnısı mandı
Nayıl ağa hovardalık da pek yamandı
Yahya dayının mekanı ağ pınardı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Aliçavuşun yayha çakırın musa candadır
Yaşa bakarsan babalardan hayli öndedir
Kimbilir akşamda sabahda sıra bendedir
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Tahirin haçımehmet keni düzledi
Naşat ağa şavgı dayı onu izledi
Gizirin oglu pezzikden bezmedi
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Hatipler denince topcu sayılırdı
Ahmet ağa ağ kızlara darılırdı
Havuz bahri enine boyuna yayılırdı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Satın omarın eker sürü ağası
Kayış oglu malla iyiydi arası
Hanifi dayının deyneği ekmek parası
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Aliustanın havız çok kuran okurdu
Kurmuş ali sele sepet dokurdu
Hürü nine kimsesiz hemde fakırdı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Alifakının.Vahtının mekanı saydı
çoban hacı zolu enerdi bogayı
Köy birbirine içli dışlı akrabaydı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Eminin habib Muhtarların hası
Dede torunlara bırakmış mirası
Eskiden salma toplardı köy hasası
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
tulunun mustafa derindereye dayandı
Başın yayla adım adım paylandı
ali fakılar söğütcüğe doymadı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Keyiş beleni kele eyibe kalmadı
Hasbi ağa halk partiden den caymadı
Kagnıcı sınırlı belene doymadı
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Tüysüz kendi kendine konuşur giderdi
camızı sıgırı arbaş dayı güderdi
Hüsnü çavuş başlatmış göçü hicreti
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
Kahyanın hasanın konuşması gürdü
Tefik ağa mazlum bir hayat sürdü
yusuf osman halis tez defderi dürdü
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden
salim derki..
Bizden sonra konar göçer daha nicesi
Şimdi tütmez oldu bir çoğunun bacası
Yazamadıklarım kabahatsız kusursuz
Uzunu kısası cücesi...
Ne ağalar Ne beyler
geçti bu köyden…
salim erben
Sevdanın Dili Akçakışla
Ver elini
Yukarı akpınar.başın yayla.
İçime dolan hasret.
Bir sabah gün doğmadan
Geleceğim sana...
Yakacagım tüm üşümelerimi.
Gülüşlerimin yanında..
Sende çal kibriti yansın
Ayaz gecelerin sabahı.
Uzun tarlada...
Kızıla bulanmadan
Al götür türkülerimi.
Fırınlı beşallıya...
Aşkınla yoğurulan yüreğim
Ezgiler,hoyratlar söyler.
Koy başını yaslan.
Kaya gibi sağlam ve serinim..
Sevda benim.
Ben sevdanın ana diliyim....
Minnet etme zamana.
Tut yelesinden.şahlandır aşkı
Deli poyraz gibi es doruklarda..
Bu sevda senin.
Bu aşk senin.
Yok kimseye minnetin.
Beni ara.
Beni bul çamrakda...
Yokluğun işlenmeden.
Adı konmamış şiirler yazarım.
Dize dize,sayfa sayfa...
Dedilerki sevmenin öteki adı
Dumansız yanmak.
İrdeleyenler utansın
Asırlarca beklemek olsa da.
Yarım kalmışlar adına...
Özgürce sevişmek ahdım,dı..
Öteden beri tutup elini
Çekip çıkmak,esmek di
çifte pınar göl alanın da,
Zehirli sarmaşık gibi sarılıp
Yanmaktı cehenneminde..
Haydi gidelim toparlan,da yüreğim.
Düşmeden iblisin tuzagına......
Salim Erben..............
irdelemek.anlamı.dışlamak
Akçakışlam
Sert rüzgarları kuzeyden eser
Söğütçük Akpınar görmeyi değer
Yayla yoğurdu çok mu çok özel
Kaymağı meşhurdur Akçakışlanın
Yufka gevreğinin doyumsuz tadı
Çöreğin katmerin birdir inadı
Soğan olmazsa olmaz bulgur pilavı
Mantısı meşhurdur Akçakışlanın
Haziranı temmuzu çağırır gel hele
Yerlisi yabancısı keyiş belene
Göbelek sorulmaz çamrağı bilene
Arabaşı meşhurdur Akçakışlanın
Bezdirme bazlama patates böreği
Küllü olur değirmencinin çöreği
Geline damada yapılır su böreği
Sinisi meşhurdur Akçakışlanın
ili ilçesi köyü kurtlar yuvası
Düğünü derneği ağırlama havası
Keşkek sulu köfte yayla çorbası
Madımağı meşhur Akçakışlanın
Mert olur ihtiyarı genci esmeri
Severse tam sever kıymet bileni
Bitmez tükenmez hasreti özlemi
Kavurması meşhurdur Akçakışlanın
Şiirdeki isimler yöresel
Salim Erben
Bu benim anladığım şekil
Eyy akçakışla
Kırgınlığımı belli etmeden sana
Gidiyorum
Geçmişim işlenmiş mezar taşlarına
Geleceğimi kimbilir
Hangi diyar da
Biliyorum unutulmazsın sen benim için
Bencil akçakışla
Kimler göçetmediki senden
Dört mevsim
Hem güzel hem özelsin
Kim düşürebilir ki seni dilinden
Eyy yozlaşmış akçakışla
Kurda kuşa yem etme
Gecelerini ver bana
Geceleri hayal güdÜYOUm
Saat ondan sonra
Gelmezsem namert olayım
Arada bir sana
Hani nerde söğütcük
Nerde gölgeli VE başın yayla
Ormanı yeşil kokusu doğa
Küfül küfül bir rüzğar
Sabah çayı ağ pınar da
Tere yağ sacda bazlama
Yanında süzme yoğurt
Buz gibi bir çalkama
Artık kimsem kalmadı ki
Ne içecek nede içirecek
Bayramdan bayrama
Gelsem de olur gelmesemde
Ama yinede beni anlat
Yağmurulu havada renga renk
Efsane çocukluğumu
Dağa taşa fısılda yavaşca
Bir kaç damla göz yaşıyla
Uğurla beni gideyim
Eyy zalım akçakışla
Biz ne kadar vefasız olsak da
Sen olma
Heybemiz hasret dolu
Eski bayramlardan kalma
Şimdi gidiyorum
Haykıracak gücüm kalmadı
Sana sesizliğimi bıraktım
Çığlıklarıma inad
Tozlu raflarda sakla
Yaşlanmamış çocukluğumu
Gelirsem eğer geri ver
Gelemezsem olaki
Unutma borçlusun bana
Sen zalım akçakışla
salim erben