Muhterem fizanlı ilen bir deneme bir yorum bin nasihat ilen… “Yüzüme mahsus hüzünlerim”gibi komik başlıklı daha başındayken şahsımı tebessüm ettiren bir deneme debelenmesini ele alacağızdır inşallah….
“Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar.”oğul haddin bil, elbette yüz çevirecektir bulutlar peygamber değilsen alış buna bukadar. ” Ben vardım huzura, kapılar kapandı.”evvelen hangi kapıya gideceğini bilmeyen elbette şaşalar.hem kapıyı açan hem kapıda duran bakışır afallar.gayet normal idir hele ki kapıdaki hırpani ise elbette suratına kapanacaktır kocaman kapılar. “Kapısında yattım, köpeklerle sabahladım,”oğulcuğum kapıya geldin suratına kapandı köpekle yattın daha hiç alır mı seni içeri hem köpekle yatmak ayıptır bizim buralarda ziyadesylen na\hoşt\t\ur bil oğul! “tiz bir çığlık gibi geçti içimden geceler, nemli bir rüzgar olsun okşamadı saçlarımı.”evladım umumi bir evde çalışan bayan vari bir cümle ile sömürüye köpekle başladın daha da edepsiz devamdasın hayret ilen…hem havada olur nem, rüzgar ilen sürüklenir tabiat olaylarıyla ilgilen… “Ben yürüdüm ve benle yürüdü uzaklar.”evlat, ufuk hep ufuk kalır öyle yakalanmaya çalıştıkça yakalanır ele gelir bişi değil idir ancak bir nokta seçilir ki bu araba gibim hareket edebilen bir nokta olmadıkça ona göre uzaklaştım denilir aksi takdirde sende bu kafayla nereye gitsen oraya uzak kalırsın derim… “Saralı değildim.”nöbet geçiren epilepsi hastaları nöbet esnasında pek bilinçli değillerdir evladım bunu anlayamaman normal idir. “Veremli değildim.”ayağını kahveden kestiysen evladım veremi eradike ettik biiznillah yine de nolur nolmaz kendini havalandır. “Hummalı değildim.”evladım kenelerden uzak isen bitten pireden ddt ilen korunur isen,zenci de değilsen humma olman pek imkan dahilinde olmayıp olsan bilem yine nöbet esnasında bilincin kapanacağından dert etme kendini rahat tut! “Yağmur susuzu dualarım vardı.”evladım yağmur duasını mı kastettin anlayamadım fekat öyle her duayı kabul olur mu sandın kediler haftada bir gün uçaydı gökte serçe,gölde balık kalmaz idi. “Yüzüme mahsus hüzünlerim vardı.”bu lafı kimden duydun oğulcuğum ben hiç beğenmedim yüze mahsus hüzün mü olur kalbe değmeyen hüzünden gönle vurmayan sevgiden,akla girmeyen dersten,kulağa küpe olmayan sözden hayır mı gelir. “Bir damla gözyaşına muhabbetim ve hasretim vardı.”oğul erkek adam ağlamaz ağlayan erkek soğandan bilinip yüzüne bakılmaz.aşk pazarına çıksa üstüne para versen satılmaz.boş yere ağlayana da heves olmaz. “Ben geldim ve şehirden el etek çekti yağmurlar.”oğul dedim sana uğursuzluk var sende şehrimden uzak ol oğul fizandan ırak ol! “Islak kaldırımlara sürdüm ellerimi, yüzümü oluklara uzattım… Allah’ım.”beter ol oğul dilenmeyesin deyu evvelen nasihat ettim üstü kapalı fekat belli anlayamadın idrakine varmadı ne edeyim sana ben oğul.kızılcık sopası ilen mi geleyim? “Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar.”oğul bu ne kibir elbette sevmez dilencileri bulutlar ki peygamber de değilsin daha kaç defa zikir edeyim.oğul kanaatkar ol toprak seni üstünde tutuyorsa hamdet kabuletmeyip depseydi bunu bil kaldırımı değil toprağı öp geç! “Ben vardım huzura, kapılar kapandı.”huzura varmak içun oğul kapılardan geçmek gerekir hangi huzurdur ki bu üstüne kapı fırlatır oğul makul ol “deneme”deyu saçma laflar etme! “Mücrimlerle anılmak yazıldı alnıma.”oğul ateş olsan cürmün kadar derler söz sahibi atalar; kimsin ki boyundan ala cürüm işleyesin yan kesicimisin oğul tebdili kıyafet gezersin! “Vebalılarla bir sürüldüm şehirlerden.”karantinaya alınır evladım veba var ise bir yerde kimse sürülmez o şehirden başka yere.aklını başına al! cebinde fare saklama hemster koy onun yerine nolur nolmaz oğul,dikkatli ol “Yağmur susuzu yüreğimle mecalsiz kalakaldım dağlar başında.”oğul dağlara çıkmaya mecalin olduysa inmeye mecal gerekmez zati at kendini yuvarlan in aşaği! oğul inadetme dağ başında at kendini yardan hem sen kurtul hem biz kurtulalım beladan! “Bütün kapılar kapandı.”dağdaydın az evvel oğul,hangi kapı bu? azıttın mı oğul o kapıyı dağ başında nerden buldun? “Yolların sonu, dibi karanlık ve mustarip uçurumlar.”afferim oğul rahatça bırak kendini,zati dünyaya ne hayrın oldu ki evvelden ahirde de olsun en doğrusu bu oğul! “Çok zamandır bulutsuzum. Sitemim var.”hangi yüzvermez idi bulutlar oğul anlamadım ne alıp veremedin bulutununan,rahat bırak oğul onlar seninle eğleşmez çarpar billah yıldırımylan… “Susunca dağları ürperten kahrım var.”destur ilen oğul,nasıl bir susuşmuş bu kime susuştun oğul nasıl bir iş ettin de susuştun Allah seni bildiği gibi yapsın oğul! “Hasretinden çatlamış dudaklarım var.”hasetten çatladın sen oğul çarpıtma olayı aklını başına koy! “Ah kimsenin geçmişe bir vefa borcu yok ve yarın, pek karanlık hep eyyam-ı buhur…”oğul buraya kadar geldin burada mı eyyamı akıl edip koydun eyvah oğul kendi ayıbında boğul! ”Alnımda yağmursuz mührü var.”yağmurlar götürsün bulutlar götürsün sellerde boğul oğul rahat bırakacaktın sen şimşeklerimi çekmeyecektin üstüne çok geç oğul! “Yağmurla büyüyor dağlar.”oğul tabiatla ilgilen demiştim az evvel yağmur yağarsa aşınır dağlar rüzgar olur toprak olur erir dağlar.oğul ağlarsa sana anan ağlar gayrısı billah yalan ağlar! “Tek ü tenha bir ağaçtan ummana el uzanıyor.”oğul ummanın kıyısına ağaç uzanmaz uzansa bilki senin haberin olmaz atma oğul sallama! “Kıyılar, coştukça coşuyor şehrin çocuklarıyla.”oğul ne ilgisi var şimdi çoluk çocuk nerden doluştu,pencereyi mi açtın oğul sesleri mi geldi? “Yağmurla boğuluyor dünya, ben, toprakla boğuluyorum.”oğul gözünü toprak doyurmaz senin olabildiğin kadar tamah et matah ol! “Bu kirli, kaypak şehre, ucuz hesapların insanlarına yağıyor yağmur; caddeler, kirli çatılar yağmurla yıkanıyor; çocuğun, bebek arabasından düşen ayakkabısının teki logarlarda boğuluyor.”oğul logarda sen boğul.bebeklerin peşine mi düştün psikopatlığa mı soyundun oğul derhal bu kalıtımdan kurtul! “Bebeğin ayakkabısına düşen yağmur için olsun nelere ihanet etmezdim.”sebil sübyanı rahat bırak oğul,elerimlen boğarım seni billah parçalar dağ başındaki kuşlara yem ol! “Ne kadar da çaresizim! ”ben varsam çaren yoktur senin oğul. “Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar.”bu konuyla alakalı konuşmıycam artık anlamıyorsun oğul. “Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Tevbelerimden başka azığım yok.”bohçanı al git oğul dağa çık,kaç benden kaç! “Siyaha çalan rengim ile cahiliyye Mekkesinin pazarlarında alınıp satılan bir kölesiyim yağmurdan uzak.”evvelen demiştim oğul üstüne para versem kim alır seni gerçekçi ol oğul! “Hava kuru ve sıcak. Öylesine sıcak ki gölgesi uzuyor güneş neye çarparsa. Yağmurlar uzuyor uzak…”oğulcuğum rahman aşkına artık tabiatı rahat bırak! debelenme deneme yazacam deyu depecek bu tabiat seni haberin olsun oğul! “Kayalara yağan yağmur kadar nasipsizim. Yağmur uzak.”oğul meraketme bedevi olsan talihin çölde kutup ayısından! “Bulutların benden beklediğini yüreğime yaz Allah’ım”oğul bana kalırsa sen sen sor ne ben söyleyeyim… haşa ilen… estağfrllah ilen…
kendi yorumunu yazdıktan sonra kopyala-yapıştırlarla insanları yorum manyağına çevirmek.. bi de bunların bir iki kelimeyle topuktan kurşunlayanları var ki şuanda konu dışı ;)
Muhterem fizanlı ilen bir deneme bir yorum bin nasihat ilen…
“Yüzüme mahsus hüzünlerim”gibi komik başlıklı daha başındayken şahsımı tebessüm ettiren bir deneme debelenmesini ele alacağızdır inşallah….
“Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar.”oğul haddin bil, elbette yüz çevirecektir bulutlar peygamber değilsen alış buna bukadar.
” Ben vardım huzura, kapılar kapandı.”evvelen hangi kapıya gideceğini bilmeyen elbette şaşalar.hem kapıyı açan hem kapıda duran bakışır afallar.gayet normal idir hele ki kapıdaki hırpani ise elbette suratına kapanacaktır kocaman kapılar. “Kapısında yattım, köpeklerle sabahladım,”oğulcuğum kapıya geldin suratına kapandı köpekle yattın daha hiç alır mı seni içeri hem köpekle yatmak ayıptır bizim buralarda ziyadesylen na\hoşt\t\ur bil oğul!
“tiz bir çığlık gibi geçti içimden geceler, nemli bir rüzgar olsun okşamadı saçlarımı.”evladım umumi bir evde çalışan bayan vari bir cümle ile sömürüye köpekle başladın daha da edepsiz devamdasın hayret ilen…hem havada olur nem, rüzgar ilen sürüklenir tabiat olaylarıyla ilgilen…
“Ben yürüdüm ve benle yürüdü uzaklar.”evlat, ufuk hep ufuk kalır öyle yakalanmaya çalıştıkça yakalanır ele gelir bişi değil idir ancak bir nokta seçilir ki bu araba gibim hareket edebilen bir nokta olmadıkça ona göre uzaklaştım denilir aksi takdirde sende bu kafayla nereye gitsen oraya uzak kalırsın derim…
“Saralı değildim.”nöbet geçiren epilepsi hastaları nöbet esnasında pek bilinçli değillerdir evladım bunu anlayamaman normal idir.
“Veremli değildim.”ayağını kahveden kestiysen evladım veremi eradike ettik biiznillah yine de nolur nolmaz kendini havalandır.
“Hummalı değildim.”evladım kenelerden uzak isen bitten pireden ddt ilen korunur isen,zenci de değilsen humma olman pek imkan dahilinde olmayıp olsan bilem yine nöbet esnasında bilincin kapanacağından dert etme kendini rahat tut!
“Yağmur susuzu dualarım vardı.”evladım yağmur duasını mı kastettin anlayamadım fekat öyle her duayı kabul olur mu sandın kediler haftada bir gün uçaydı gökte serçe,gölde balık kalmaz idi.
“Yüzüme mahsus hüzünlerim vardı.”bu lafı kimden duydun oğulcuğum ben hiç beğenmedim yüze mahsus hüzün mü olur kalbe değmeyen hüzünden gönle vurmayan sevgiden,akla girmeyen dersten,kulağa küpe olmayan sözden hayır mı gelir.
“Bir damla gözyaşına muhabbetim ve hasretim vardı.”oğul erkek adam ağlamaz ağlayan erkek soğandan bilinip yüzüne bakılmaz.aşk pazarına çıksa üstüne para versen satılmaz.boş yere ağlayana da heves olmaz.
“Ben geldim ve şehirden el etek çekti yağmurlar.”oğul dedim sana uğursuzluk var sende şehrimden uzak ol oğul fizandan ırak ol!
“Islak kaldırımlara sürdüm ellerimi, yüzümü oluklara uzattım… Allah’ım.”beter ol oğul dilenmeyesin deyu evvelen nasihat ettim üstü kapalı fekat belli anlayamadın idrakine varmadı ne edeyim sana ben oğul.kızılcık sopası ilen mi geleyim?
“Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar.”oğul bu ne kibir elbette sevmez dilencileri bulutlar ki peygamber de değilsin daha kaç defa zikir edeyim.oğul kanaatkar ol toprak seni üstünde tutuyorsa hamdet kabuletmeyip depseydi bunu bil kaldırımı değil toprağı öp geç!
“Ben vardım huzura, kapılar kapandı.”huzura varmak içun oğul kapılardan geçmek gerekir hangi huzurdur ki bu üstüne kapı fırlatır oğul makul ol “deneme”deyu saçma laflar etme!
“Mücrimlerle anılmak yazıldı alnıma.”oğul ateş olsan cürmün kadar derler söz sahibi atalar; kimsin ki boyundan ala cürüm işleyesin yan kesicimisin oğul tebdili kıyafet gezersin!
“Vebalılarla bir sürüldüm şehirlerden.”karantinaya alınır evladım veba var ise bir yerde kimse sürülmez o şehirden başka yere.aklını başına al! cebinde fare saklama hemster koy onun yerine nolur nolmaz oğul,dikkatli ol
“Yağmur susuzu yüreğimle mecalsiz kalakaldım dağlar başında.”oğul dağlara çıkmaya mecalin olduysa inmeye mecal gerekmez zati at kendini yuvarlan in aşaği! oğul inadetme dağ başında at kendini yardan hem sen kurtul hem biz kurtulalım beladan!
“Bütün kapılar kapandı.”dağdaydın az evvel oğul,hangi kapı bu? azıttın mı oğul o kapıyı dağ başında nerden buldun?
“Yolların sonu, dibi karanlık ve mustarip uçurumlar.”afferim oğul rahatça bırak kendini,zati dünyaya ne hayrın oldu ki evvelden ahirde de olsun en doğrusu bu oğul!
“Çok zamandır bulutsuzum. Sitemim var.”hangi yüzvermez idi bulutlar oğul anlamadım ne alıp veremedin bulutununan,rahat bırak oğul onlar seninle eğleşmez çarpar billah yıldırımylan…
“Susunca dağları ürperten kahrım var.”destur ilen oğul,nasıl bir susuşmuş bu kime susuştun oğul nasıl bir iş ettin de susuştun Allah seni bildiği gibi yapsın oğul!
“Hasretinden çatlamış dudaklarım var.”hasetten çatladın sen oğul çarpıtma olayı aklını başına koy!
“Ah kimsenin geçmişe bir vefa borcu yok ve yarın, pek karanlık hep eyyam-ı buhur…”oğul buraya kadar geldin burada mı eyyamı akıl edip koydun eyvah oğul kendi ayıbında boğul!
”Alnımda yağmursuz mührü var.”yağmurlar götürsün bulutlar götürsün sellerde boğul oğul rahat bırakacaktın sen şimşeklerimi çekmeyecektin üstüne çok geç oğul!
“Yağmurla büyüyor dağlar.”oğul tabiatla ilgilen demiştim az evvel yağmur yağarsa aşınır dağlar rüzgar olur toprak olur erir dağlar.oğul ağlarsa sana anan ağlar gayrısı billah yalan ağlar!
“Tek ü tenha bir ağaçtan ummana el uzanıyor.”oğul ummanın kıyısına ağaç uzanmaz uzansa bilki senin haberin olmaz atma oğul sallama!
“Kıyılar, coştukça coşuyor şehrin çocuklarıyla.”oğul ne ilgisi var şimdi çoluk çocuk nerden doluştu,pencereyi mi açtın oğul sesleri mi geldi?
“Yağmurla boğuluyor dünya, ben, toprakla boğuluyorum.”oğul gözünü toprak doyurmaz senin olabildiğin kadar tamah et matah ol!
“Bu kirli, kaypak şehre, ucuz hesapların insanlarına yağıyor yağmur; caddeler, kirli çatılar yağmurla yıkanıyor; çocuğun, bebek arabasından düşen ayakkabısının teki logarlarda boğuluyor.”oğul logarda sen boğul.bebeklerin peşine mi düştün psikopatlığa mı soyundun oğul derhal bu kalıtımdan kurtul!
“Bebeğin ayakkabısına düşen yağmur için olsun nelere ihanet etmezdim.”sebil sübyanı rahat bırak oğul,elerimlen boğarım seni billah parçalar dağ başındaki kuşlara yem ol!
“Ne kadar da çaresizim! ”ben varsam çaren yoktur senin oğul. “Ben vardım ve yüz çevirdi bulutlar.”bu konuyla alakalı konuşmıycam artık anlamıyorsun oğul.
“Ben vardım huzura, kapılar kapandı. Tevbelerimden başka azığım yok.”bohçanı al git oğul dağa çık,kaç benden kaç!
“Siyaha çalan rengim ile cahiliyye Mekkesinin pazarlarında alınıp satılan bir kölesiyim yağmurdan uzak.”evvelen demiştim oğul üstüne para versem kim alır seni gerçekçi ol oğul!
“Hava kuru ve sıcak. Öylesine sıcak ki gölgesi uzuyor güneş neye çarparsa. Yağmurlar uzuyor uzak…”oğulcuğum rahman aşkına artık tabiatı rahat bırak! debelenme deneme yazacam deyu depecek bu tabiat seni haberin olsun oğul!
“Kayalara yağan yağmur kadar nasipsizim. Yağmur uzak.”oğul meraketme bedevi olsan talihin çölde kutup ayısından!
“Bulutların benden beklediğini yüreğime yaz Allah’ım”oğul bana kalırsa sen sen sor ne ben söyleyeyim…
haşa ilen…
estağfrllah ilen…
kendi yorumunu yazdıktan sonra kopyala-yapıştırlarla insanları yorum manyağına çevirmek..
bi de bunların bir iki kelimeyle topuktan kurşunlayanları var ki şuanda konu dışı ;)
bu terim için söylenebilecek tek şey...yorumsuz..................................:P
Zırvaya saygınlık kazandırılması...