fransada vatanı bölmek için çalışmalar yapmış , hainiliğini fakir furara adalet sözlerinin arkasına saklamaya çalışmış , hainin biri, inanmayan youtube de son konuşmasını dinlesin.
erdem ülkün 2 ay önce @Hilal Kitapları Boynu Bükük Öldüler (1971) Salpa (1975) Ağıt Arkadaş Sürü Ölüm Beni Çağırıyor - Gençlik Öyküleri Acı Yol Sanık Hücrem Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz Oğluma Hikayeler
Filmler: Zavallılar Endişe Hudutların Kanunu Baba Aç Kurtlar Umut Bir Gün Mutlaka Umutsuzlar Seyyit Han Yunan Bıçağı İnsan, Militan ve Sanatçı Yılmaz Güney Selimiye Mektupları Notlar
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin... Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan... Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü, Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır... Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi. Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili... Bir gün akıp gideceğiz hayata... Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur... Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
Bana kendi dilinden bir şarkı söyle Kimin adına olursa olsun Yeter ki çığlığı senin olsun Sesine döküls...ün isyanın Sesin sel olsun bağırsın ... Bana birşeyler söyle Ama kendi dilinden olsun Belki anlamam dediğini Ama senin dilinden olsun
Suskun ve çirkin kral. filimlerini sosyal içerikli temalar üzerine kurdu, ama işlediği bir cinayet sonrası hapse girişi, hapisten kaçıp, yurdışına sığınması olumsuz yönleriydi.
Aramızdan ayrılışının 25.yılında halen onu işaret edip,üzerine yürüdüğü sorunlar yumağıyla uğraşırken.ne kadar da haklı bir mücadeleyi yürüttüğünü 25 yıldır hergün birebir yaşayarak görüyoruz.Yaratıları hala güncel,hala derinden etkileyici,hala canlı olduğunun tanığıyız.YılmazGüney ülkemizin,sinemamızın,sanatın yüz aklarından biri olarak Victor Hugo’nun,Emile Zola’nın,Kafka’nın yanından,ışıklar aleminden insanlığı selamlamaya devam ediyor.
Yeni bir Yılmaz Güney arıyorlar.Bu öyle bir Yılmaz Güney olmalı ki; içi boş filmler çeken,sistemle iç içe olan magazin programlarında boy gösteren biri olmalı.İkame modelli bir Güney,yirmibeş yıldır,bula bula bir Yılmaz Erdoğan'ı,Güneşi gördüğünü iddia eden Mahsun Kırmızıgül'ü ve Kürt olduğundan bile utanan bir İbrahim Tatlıses'i buldular.Hadi oradan!
Şimdiki yönetmeler,onu örnek alıp onun açtığı yoldan gidiyorlar. En son örnek,Mahsun Kırmızıgül ama olmuyor, olamıyor çünkü hiç birinin SOL'u yok. O hala aşılamamış büyük bir devrimci,halk adamı,ve insan.Ve yeri kolay,kolay dolduralamayan..
1937’de Adana’da doğan, Adana’da film işletmelerinde çalışan Yılmaz Güney henüz öğrenciyken Atıf Yılmaz’ın çektiği Bu Vatanın Çocukları filmi ile Yeşilçam’da oyuncu ve senarist olarak yerini alır…
Daha sonra yeşilçamda bir çok yönetmenle oyuncu ve senaryo yazarı olarak çalışır… efendim, yılmaz güney bu filmlerde yarattığı, haksızlığa tahammülü olmayan ama her zaman olayların içine çekilen, vurmak ve öldürmek zorunda bırakılan ezik ama gururlu delikanlı tiplemesiyle “Türk Sinemasının Çirkin Kralı” olur..
Lütfü Akad’la çalıştığı Hudutların Kanunu ve Kızılırmak Karakoyun, kendi yazdığı ve yönettiği Acı, Ağıt, Umutsuzlar ve Arkadaş gibi filmlerle Türk sinemasına gerçek anlamda damgasını vurur…
efendim, ‘düşünceleri’ yüzünden o’nu taştan duvarlar, demir parmaklıklar arkasına hapsedip terbiye olacağını düşünenler o’nun ‘düşüncelerini’ hapsedememişler; o, düşünemeye ve üretmeye devam etmiş… senaryosunu hapiste yazdığı Sürü ve Düşman ve Yol filmleri Zeki Ökten ve Şerif Gören yönetiminde çekilir… Şerif Gören imzalı Yol, 1982’de Cannes’da Costa Gavras’ın Kayıp filmiyle birlikte Altın Palmiye’yi alır…
hayatı kendim için yaşamıyorum. ve korkmuyorum hiç birşeyden. başıma gelecekleri de biliyorum. herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü...
Herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.Yarın bizim çünkü... Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirasi taşıyacaklar yüreklerinde... Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak...
Yılmaz Güney
'sorunun esası şudur: Ya devrim yolunu seçeceğiz... ya da, bu düzenin baskılarına, haksızlıklarına boyun eğerek, şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. bu çeşit bir seçiş, yok olmanın bir biçimidir.'
Yılmaz Güney
Yılmaz Güney
Dağlarımız,ovalarımız ve ırmaklarımız bizi bekliyor Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip Gurbet türküleri söylemek istemiyoruz, Biz yiğitlikleri ile destanlar yazmış bir halkız, Ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek Aczme, kararlılığa ve koşullara sahibiz... Dost ve düşman herkes bilsin ki;
Usta 4 Dalda Mükemmel Bir Adam'dı.. Amcamın Film Yönetmeni Olması Sayesinde Birçok Filmini Arşivleme Fırsatına Eriştim Usta'nın.. Kitaplarından Birkaç Tanesinide Okudum.. İmralıda Esaret Ettiği Dönemlerde Ona Tahsis Edilen Kuzeybatı Sahiline Nazır (İstanbul Boğazının Nikon Dürbünle Bakıldığında Görüldüğü Tek Nokta) İki Katlı Ahşap Evinide, Askerde Orada Görevli İken Gezme Fırsatı Buldum.. Güvercinlerinin Ve Kekliklerinin Kafesleri, Tavşanlarının Yuvaları, Ve Duvarlara Yazdığı Küfürlerin Hepsini Gördüm.. İnanın Arkadaşlar Merhametini Hissettim..
Dünyaya gelmiş en güzel insanlardan birisi... Öldümü hiç yakıştıramadığımız Çirkin Kral.
YILMAZ GÜNEY VE SİNEMA 1 Nisan 1937 :Yılmaz Pütün olarak Adana'nın Yenice köyünde doğdu. 1954 : Lise ikinci sınıfta iken 7 lira yevmiye ile And film'in pursantaj(film dağıtım) memurluğu görevine getirildi.Bu sayede birçok güneydoğu ilini gezmiştir. 1955 : Lise yıllarında 'DORUK' isimli bir sanat dergisi çıkardı. 1955 : İstanbul ünv. iktisat fakültesine kayıt oldu ve Atıf Yılmazla tanıştı. 1958-1961 : Bu vatanın çocukları, Alageyik, Karacaoğlanın kara sevdası, Tütün zamanı, Ölüm perdesi, Dolandırıcılar şahı, Kızıl vazo, Seni kaybedersem,Tatlı bela gibi filmlerde senaryocu, yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak görev aldı. 1963-1972 : Bu dönemde hepsi başrolde olmak üzere 100 filmde rol aldı. 1970 : Askerlik dönüşü, bir çok film eleştirmenince tüm zamanların en iyi Türk filmi olarak kabul edilen, UMUT'u çekti. 1974 : Çekimleri sırasında hapse girdiği ENDİŞE filmi Şerif Gören tarafından tamamlandı. 1975 : Burjuvazinin hazin çöküşünü anlattığı ARKADAŞ filmini çevirdi. 1978 : Senaryosunu yazdığı çağdaş bir Türk destanı olan SÜRÜ filmi Zeki Ökten tarafından çekildi. 1982 : Yine hapiste iken senaryosunu yazdığı YOL filmi Şerif Gören tarafından çekilir.Yol filmi Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü aldı. 1983 : Ölmeden önceki son filmi olan DUVAR'ı(LE MUR) çekti.
Yılmaz Güney 104 Filmde başrol oynadı.24 filmi kendi yönetti. 50 filmin senaryosunu yazdı, 6 filmin senaryosuna yardım etti. Tüm bunları topladığımız zaman Yılmaz Güney'in emeği geçtiği toplam 111 film bulunmaktadır.Türk sinemasına 1958-1983 arasında çeyrek yüzyıl katkıda bulunmuştur.
ONUN HAKKINDA NE DEDİLER Onat Kutlar 'Adananın Yenice kasabasından tozlu ayakkabıları, uzun bacakları, bir yana eğilmiş hem gülümseyen, hem hırçın, hem isyancı yüzü ile çıkıp uzun, çetin, yer yer acılar ve kanlı anılar, yer yer zafer çelenkleri ile dolu yollardan geçerek taa Paris'e ulaşan ve orada serüvenini noktalayan Yılmaz Güney'in yaşamı, onurlu bir direncin tarihidir.' Elia Kazan 'Tanımadığım ama hayran olduğum bir sanatçı' Emir kusturica ' Çok önemli bir sinema adamıydı Güney. Son 20 yılın Tarkovski ile birlikte en önemli sinemacısı.'
Faydalanılan kaynaklar * Bütün filmleri ile Yılmaz Güney.Afa sinema.Agah ÖZGÜÇ. * Türk sinemasında intiharlar ve cinayetler dosyası.Vizyon. Agah ÖZGÜÇ. * İnsan, Militan ve sanatçı. Güney filmcilik. Yılmaz güneyin kendi anıları.
gerçekbir yönetmendi türkiyeyenin o dönendeki durumunu çok güzel bir şekilde anlattı filimlerinde bençe türk sinemasının gelmiş geçmiş enbüyük yönetmenlerinden biridir
Yılmaz Güney'in 'Le Mur-Duvar' adlı filmin çekimleri sırasında yaşanan olaylardan bir de belgesel film hazırlanmıştır.Bu belgeselde, filmin çekiminde yer alan çocuklar ile Yılmaz Güney arasında geçen bir söyleşi vardır.Bu söyleşinin bir bölümü özetle şöyledir: '-Herkesin kafasında Türkiye'den neden kaçtığınıza dair bir soru var? '-Hapishaneden kaçtım.Türkiye'den kaçmadım.Hedefimiz neresi biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye.Türkiye'ye gideceğiz.Türkiye'ye gitmenin bir tek yolu var.Türkiye'de insanlara, sizin gibi genç insanlara çok iyi yaşama koşullarının hazırlanabileceği ortam; eğer ortam hazırlanmazsa siz orada ne olursunuz biliyor musunuz? Bu dinamizmle gangster olursunuz.Kabadayılık hastalığına tutulur, hapishanelere düşersiniz.20 sene, 30 sene.Kiminiz ölür,kiminiz kurşunlara dizilir.Kiminiz bir kadına hasta olur orada; genelevin, barın önünde vurulur,kiminiz esrar kaçakcısı, kiminiz sigara kaçakcısı olarak kaldırımlarda ölürsünüz.Bir tek kurtuluş var: DEVRİM.'
Ardından çok şey söylenen ya da yazılan bir sinema adamı Yılmaz Güney ama sonuçta Türk sinemasına Yol filmiyle dünyanın en büyük üç sinema festivalinden birinin; Cannes’ın büyük ödülü Altın Palmiye’yi kazandıran da aynı yönetmen. Yaşamı kendinden ya da Türkiye’nin politik, demokratik sürecinden kaynaklanan nedenlerle talihsizliklere uğrayarak geçti. Siyasi nedenlerle ve ardından bir adli cinayet vakası sebebiyle cezaevine girdi ve sonunda yurtdışına yerleşti. Paris’te sinema kariyerinin en verimli çağındayken mide kanserine yenilip hayatını kaybetti.
Yılmaz Güney sinemaya yönetmen olarak girdiği 1970 yılına dek çeşitli filmlerde aktör olarak rol aldı. Bu arada senaryo yazıyor ve yönetmenlerin asistanlığını sürdürüyordu. İlk filmi Umut’u, 1970’te Adana’da çekti. Film büyük başarı kazandı ve sinema tarihinin klasikleri arasında girdi. Yurtdışında hemen tüm festivalde ödüller kazandı ve yurtdışında gişe yapan filmlerden biri oldu.
Güney, sinemaya Çirkin Kral lakabıyla girdiğinde büyük kitlelerde hayranlık uyandırdı ve adeta jeune-jön (genç yakışıklı adam) olgusunu yerle bir etti. Özellikle Fatma Girik ile çektiği filmler büyük gişe yaptı. Acı, Ağıt, Yarın Çok Geç Olacak gibi. Baba’yı Filiz Akın ile çekti. 1974'te çektiği Arkadaş filmiyle büyük ses getirdi. Semra Özdamar, ilk kez sinemada rol alan Melike Demirağ ve yine bir tiyatro oyuncusu olan Kerim Afşar’la başrolü paylaştı. Film, Melike Demirağ’ın seslendirdiği Arkadaş şarkısıyla da büyük sükse yaptı.
Ancak Güney’in yönetmediği, daha doğrusu çeşitli nedenlerle yönetemediği, sadece senaryosunu yazdığı filmler büyük başarı yakaladı. Endişe, Sürü, Düşman ve Yol... Altın Palmiye’yi kazanan Yol, bir dönem Türkiye’de yasaklandı ama Zeki Ökten’in yönettiği Sürü filmi gerçekten de Türk sinemasının en lirik ve önemli başyapıtlarından biri oldu. Yurtdışında büyük gişe başarısı yakaladı...
fransada vatanı bölmek için çalışmalar yapmış , hainiliğini fakir furara adalet sözlerinin arkasına saklamaya çalışmış , hainin biri, inanmayan youtube de son konuşmasını dinlesin.
erdem ülkün
2 ay önce
@Hilal Kitapları
Boynu Bükük Öldüler (1971)
Salpa (1975)
Ağıt
Arkadaş
Sürü
Ölüm Beni Çağırıyor - Gençlik Öyküleri
Acı
Yol
Sanık
Hücrem
Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz
Oğluma Hikayeler
Filmler:
Zavallılar
Endişe
Hudutların Kanunu
Baba
Aç Kurtlar
Umut
Bir Gün Mutlaka
Umutsuzlar
Seyyit Han
Yunan Bıçağı
İnsan, Militan ve Sanatçı Yılmaz Güney
Selimiye Mektupları
Notlar
Canım, Sevdiğim, Yüreğim
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata...
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
'Rahmet olsun sana çirkin kral güzel insan'
Türkan Şoray'ın kendisi hakında bunları söyleyen zat...
'Bütün artistler bana hayrandı; ben ise Yılmaz Güney'e...
Gözlerine bakamazdım, aşık olacağımdan korkardım.. '
Sinemadaki yerinin doldurulamayacağı Kral! ...
'Bu alemde başka kral tanımam...' dememiş miydi?
karizmatik bakislarin sahibi.....yilmaz güney.....
Bana kendi dilinden bir şarkı söyle
Kimin adına olursa olsun
Yeter ki çığlığı senin olsun
Sesine döküls...ün isyanın
Sesin sel olsun bağırsın
...
Bana birşeyler söyle
Ama kendi dilinden olsun
Belki anlamam dediğini
Ama senin dilinden olsun
Yılmaz Güney
kitapları kadar filmleri ve oyunculuğundan söz ettiren asi ruhlu adam..
Suskun ve çirkin kral.
filimlerini sosyal içerikli temalar üzerine kurdu,
ama işlediği bir cinayet sonrası hapse girişi, hapisten kaçıp, yurdışına sığınması olumsuz yönleriydi.
eski türk filmleri
Aramızdan ayrılışının 25.yılında halen onu işaret edip,üzerine yürüdüğü sorunlar yumağıyla uğraşırken.ne kadar da haklı bir mücadeleyi yürüttüğünü 25 yıldır hergün birebir yaşayarak görüyoruz.Yaratıları hala güncel,hala derinden etkileyici,hala canlı olduğunun tanığıyız.YılmazGüney ülkemizin,sinemamızın,sanatın yüz aklarından biri olarak Victor Hugo’nun,Emile Zola’nın,Kafka’nın yanından,ışıklar aleminden insanlığı selamlamaya devam ediyor.
yılmaz güney nasıl anlatsam mükemmel bir insan mükemmel bir aktör,herşeyiyle mükemmel hayran olunacak biriydi bence,
bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını lakin aç idik yedik karanfilin parasını....
YILMAZ GÜNEY
Yeni bir Yılmaz Güney arıyorlar.Bu öyle bir Yılmaz Güney olmalı ki; içi boş filmler çeken,sistemle iç içe olan magazin programlarında boy gösteren biri olmalı.İkame modelli bir Güney,yirmibeş yıldır,bula bula bir Yılmaz Erdoğan'ı,Güneşi gördüğünü iddia eden Mahsun Kırmızıgül'ü ve Kürt olduğundan bile utanan bir İbrahim Tatlıses'i buldular.Hadi oradan!
Biz de bilirdik sevgiliye karanfil almasını
Lakin aç idik.
Yedik karanfil parasını.
.............Daha onu aşan birisi anasından doğmadı.Gelecekte belki! !
Şimdiki yönetmeler,onu örnek alıp onun açtığı yoldan gidiyorlar. En son örnek,Mahsun Kırmızıgül ama olmuyor, olamıyor çünkü hiç birinin SOL'u yok. O hala aşılamamış büyük bir devrimci,halk adamı,ve insan.Ve yeri kolay,kolay dolduralamayan..
1937’de Adana’da doğan, Adana’da film işletmelerinde çalışan Yılmaz Güney henüz öğrenciyken Atıf Yılmaz’ın çektiği Bu Vatanın Çocukları filmi ile Yeşilçam’da oyuncu ve senarist olarak yerini alır…
Daha sonra yeşilçamda bir çok yönetmenle oyuncu ve senaryo yazarı olarak çalışır… efendim, yılmaz güney bu filmlerde yarattığı, haksızlığa tahammülü olmayan ama her zaman olayların içine çekilen, vurmak ve öldürmek zorunda bırakılan ezik ama gururlu delikanlı tiplemesiyle “Türk Sinemasının Çirkin Kralı” olur..
Lütfü Akad’la çalıştığı Hudutların Kanunu ve Kızılırmak Karakoyun, kendi yazdığı ve yönettiği Acı, Ağıt, Umutsuzlar ve Arkadaş gibi filmlerle Türk sinemasına gerçek anlamda damgasını vurur…
efendim, ‘düşünceleri’ yüzünden o’nu taştan duvarlar, demir parmaklıklar arkasına hapsedip terbiye olacağını düşünenler o’nun ‘düşüncelerini’ hapsedememişler; o, düşünemeye ve üretmeye devam etmiş… senaryosunu hapiste yazdığı Sürü ve Düşman ve Yol filmleri Zeki Ökten ve Şerif Gören yönetiminde çekilir… Şerif Gören imzalı Yol, 1982’de Cannes’da Costa Gavras’ın Kayıp filmiyle birlikte Altın Palmiye’yi alır…
hayatı kendim için yaşamıyorum. ve korkmuyorum
hiç birşeyden. başıma gelecekleri de biliyorum.
herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.
Yarın bizim çünkü...
rahmet o’na….
Herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.Yarın bizim çünkü... Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirasi taşıyacaklar yüreklerinde... Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak...
Yılmaz Güney
'sorunun esası şudur: Ya devrim yolunu seçeceğiz... ya da, bu düzenin baskılarına, haksızlıklarına boyun eğerek, şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. bu çeşit bir seçiş, yok olmanın bir biçimidir.'
Yılmaz Güney
Yılmaz Güney
Dağlarımız,ovalarımız ve ırmaklarımız bizi bekliyor
Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip
Gurbet türküleri söylemek istemiyoruz,
Biz yiğitlikleri ile destanlar yazmış bir halkız,
Ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek
Aczme, kararlılığa ve koşullara sahibiz...
Dost ve düşman herkes bilsin ki;
Kazanacağız, Mutlaka KAZANACAĞIZ...!
Usta 4 Dalda Mükemmel Bir Adam'dı..
Amcamın Film Yönetmeni Olması Sayesinde Birçok Filmini Arşivleme Fırsatına Eriştim Usta'nın..
Kitaplarından Birkaç Tanesinide Okudum..
İmralıda Esaret Ettiği Dönemlerde Ona Tahsis Edilen Kuzeybatı Sahiline Nazır (İstanbul Boğazının Nikon Dürbünle Bakıldığında Görüldüğü Tek Nokta) İki Katlı Ahşap Evinide, Askerde Orada Görevli İken Gezme Fırsatı Buldum..
Güvercinlerinin Ve Kekliklerinin Kafesleri,
Tavşanlarının Yuvaları,
Ve Duvarlara Yazdığı Küfürlerin Hepsini Gördüm..
İnanın Arkadaşlar Merhametini Hissettim..
ALLAH Taksiratını Affetsin..
hayat bize mutlu olma şansı vermedi,sevgili!
yılmaz güney ile filmleri ile hayatı tanıdım..
ve onun hayat görüşü ile olaylara baktım..
onun yolunda ilerlemeye devam edeceğim
Dünyaya gelmiş en güzel insanlardan birisi...
Öldümü hiç yakıştıramadığımız Çirkin Kral.
YILMAZ GÜNEY VE SİNEMA
1 Nisan 1937 :Yılmaz Pütün olarak Adana'nın Yenice köyünde doğdu.
1954 : Lise ikinci sınıfta iken 7 lira yevmiye ile And film'in pursantaj(film dağıtım) memurluğu görevine getirildi.Bu sayede birçok güneydoğu ilini gezmiştir.
1955 : Lise yıllarında 'DORUK' isimli bir sanat dergisi çıkardı.
1955 : İstanbul ünv. iktisat fakültesine kayıt oldu ve Atıf Yılmazla tanıştı.
1958-1961 : Bu vatanın çocukları, Alageyik, Karacaoğlanın kara sevdası, Tütün zamanı, Ölüm perdesi, Dolandırıcılar şahı, Kızıl vazo, Seni kaybedersem,Tatlı bela gibi filmlerde senaryocu, yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak görev aldı.
1963-1972 : Bu dönemde hepsi başrolde olmak üzere 100 filmde rol aldı.
1970 : Askerlik dönüşü, bir çok film eleştirmenince tüm zamanların en iyi Türk filmi olarak kabul edilen, UMUT'u çekti.
1974 : Çekimleri sırasında hapse girdiği ENDİŞE filmi Şerif Gören tarafından tamamlandı.
1975 : Burjuvazinin hazin çöküşünü anlattığı ARKADAŞ filmini çevirdi.
1978 : Senaryosunu yazdığı çağdaş bir Türk destanı olan SÜRÜ filmi Zeki Ökten tarafından çekildi.
1982 : Yine hapiste iken senaryosunu yazdığı YOL filmi Şerif Gören tarafından çekilir.Yol filmi Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü aldı.
1983 : Ölmeden önceki son filmi olan DUVAR'ı(LE MUR) çekti.
Yılmaz Güney 104 Filmde başrol oynadı.24 filmi kendi yönetti. 50 filmin senaryosunu yazdı, 6 filmin senaryosuna yardım etti. Tüm bunları topladığımız zaman Yılmaz Güney'in emeği geçtiği toplam 111 film bulunmaktadır.Türk sinemasına 1958-1983 arasında çeyrek yüzyıl katkıda bulunmuştur.
ONUN HAKKINDA NE DEDİLER
Onat Kutlar 'Adananın Yenice kasabasından tozlu ayakkabıları, uzun bacakları, bir yana eğilmiş hem gülümseyen, hem hırçın, hem isyancı yüzü ile çıkıp uzun, çetin, yer yer acılar ve kanlı anılar, yer yer zafer çelenkleri ile dolu yollardan geçerek taa Paris'e ulaşan ve orada serüvenini noktalayan Yılmaz Güney'in yaşamı, onurlu bir direncin tarihidir.'
Elia Kazan 'Tanımadığım ama hayran olduğum bir sanatçı'
Emir kusturica ' Çok önemli bir sinema adamıydı Güney. Son 20 yılın Tarkovski ile birlikte en önemli sinemacısı.'
Faydalanılan kaynaklar
* Bütün filmleri ile Yılmaz Güney.Afa sinema.Agah ÖZGÜÇ.
* Türk sinemasında intiharlar ve cinayetler dosyası.Vizyon. Agah ÖZGÜÇ.
* İnsan, Militan ve sanatçı. Güney filmcilik. Yılmaz güneyin kendi anıları.
Erhan IŞIK
gerçekbir yönetmendi türkiyeyenin o dönendeki durumunu çok güzel bir şekilde anlattı filimlerinde bençe türk sinemasının gelmiş geçmiş enbüyük yönetmenlerinden biridir
YILMAZ GÜNEY deyince en iyi oyuncu en iyi senarist en iyi yönetmen ve en
iyi romancı bana bunları çağrıştırıyo mekanı cennet olsun. ___karayağız_l __
vurguncular..
Yılmaz Güney'in 'Le Mur-Duvar' adlı filmin çekimleri sırasında yaşanan olaylardan bir de belgesel film hazırlanmıştır.Bu belgeselde, filmin çekiminde yer alan çocuklar ile Yılmaz Güney arasında geçen bir söyleşi vardır.Bu söyleşinin bir bölümü özetle şöyledir: '-Herkesin kafasında Türkiye'den neden kaçtığınıza dair bir soru var? '-Hapishaneden kaçtım.Türkiye'den kaçmadım.Hedefimiz neresi biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye.Türkiye'ye gideceğiz.Türkiye'ye gitmenin bir tek yolu var.Türkiye'de insanlara, sizin gibi genç insanlara çok iyi yaşama koşullarının hazırlanabileceği ortam; eğer ortam hazırlanmazsa siz orada ne olursunuz biliyor musunuz? Bu dinamizmle gangster olursunuz.Kabadayılık hastalığına tutulur, hapishanelere düşersiniz.20 sene, 30 sene.Kiminiz ölür,kiminiz kurşunlara dizilir.Kiminiz bir kadına hasta olur orada; genelevin, barın önünde vurulur,kiminiz esrar kaçakcısı, kiminiz sigara kaçakcısı olarak kaldırımlarda ölürsünüz.Bir tek kurtuluş var: DEVRİM.'
Yılmaz PÜTÜN..
Yılmaz Güney (1927-1984) :
Ardından çok şey söylenen ya da yazılan bir sinema adamı Yılmaz Güney ama sonuçta Türk sinemasına Yol filmiyle dünyanın en büyük üç sinema festivalinden birinin; Cannes’ın büyük ödülü Altın Palmiye’yi kazandıran da aynı yönetmen. Yaşamı kendinden ya da Türkiye’nin politik, demokratik sürecinden kaynaklanan nedenlerle talihsizliklere uğrayarak geçti. Siyasi nedenlerle ve ardından bir adli cinayet vakası sebebiyle cezaevine girdi ve sonunda yurtdışına yerleşti. Paris’te sinema kariyerinin en verimli çağındayken mide kanserine yenilip hayatını kaybetti.
Yılmaz Güney sinemaya yönetmen olarak girdiği 1970 yılına dek çeşitli filmlerde aktör olarak rol aldı. Bu arada senaryo yazıyor ve yönetmenlerin asistanlığını sürdürüyordu. İlk filmi Umut’u, 1970’te Adana’da çekti. Film büyük başarı kazandı ve sinema tarihinin klasikleri arasında girdi. Yurtdışında hemen tüm festivalde ödüller kazandı ve yurtdışında gişe yapan filmlerden biri oldu.
Güney, sinemaya Çirkin Kral lakabıyla girdiğinde büyük kitlelerde hayranlık uyandırdı ve adeta jeune-jön (genç yakışıklı adam) olgusunu yerle bir etti. Özellikle Fatma Girik ile çektiği filmler büyük gişe yaptı. Acı, Ağıt, Yarın Çok Geç Olacak gibi. Baba’yı Filiz Akın ile çekti. 1974'te çektiği Arkadaş filmiyle büyük ses getirdi. Semra Özdamar, ilk kez sinemada rol alan Melike Demirağ ve yine bir tiyatro oyuncusu olan Kerim Afşar’la başrolü paylaştı. Film, Melike Demirağ’ın seslendirdiği Arkadaş şarkısıyla da büyük sükse yaptı.
Ancak Güney’in yönetmediği, daha doğrusu çeşitli nedenlerle yönetemediği, sadece senaryosunu yazdığı filmler büyük başarı yakaladı. Endişe, Sürü, Düşman ve Yol... Altın Palmiye’yi kazanan Yol, bir dönem Türkiye’de yasaklandı ama Zeki Ökten’in yönettiği Sürü filmi gerçekten de Türk sinemasının en lirik ve önemli başyapıtlarından biri oldu. Yurtdışında büyük gişe başarısı yakaladı...