'Anladık ki yaşamak, zor zamanlarda yalnız kalmaktır, ansızın kopan fırtınalara yakalanmaktır, alıştığımız şeylerle savaşmaktır, Ve anladık ki yaşamak, kendi derdimizi içimize gömmektir.'
Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise birtek yerde kabul ediyorum. Yaşamak varken yaşayamamış olmakta. Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların. ...Sonsuz huzuru anlatan denizin maviliğinde gördükleri Kendi yansımaları kadar eşsiz hayat Gülümsedikçe ve umut ettikçe yaşamaya değer...
insan olmak aslında elle tutulur gözle görülür olan, basit ve gayet dünyevi figürlerin; başkalarının idrak edemediği, sadece bireyin kendisinin algılayabildiği şahsa münhasır 'öte gerçeklik'lerinin var olduğuna inanma yarışıdır.
demirden gemilerin neden batmadığını, bulutların neden irili ufaklı hayvanlara benzediğini ve en güzel kadınların neden paralı organizmaların köleleri olmak için delirdiklerini anladıkça; o çok sevdiğin anlamların teker teker silikleşip kesip durduğun yersiz ahkamlara dönüşür.
yaşamak işte sen o ahkamlarla avunurken; birilerinin, demirden gemilerin güvertelerinde, irili ufaklı hayvanlara benzeyen bulutların altında ve en güzel kadınların kollarında yaptıkları şeydir...
Bir direniştir yaşamak..
yaşamak, ufak şeylerden kocaman bir mutluluk çıkarmak...her anı heycanla beklemek...
............uzadı bacaklarım ve bozuldu büyü..
işte yaşamak;
beklemek
bekleme
bekle
..................
Çok yaşamak değil nitelikli yaşamaktır önemli olan..
'Anladık ki yaşamak,
zor zamanlarda yalnız kalmaktır,
ansızın kopan fırtınalara yakalanmaktır,
alıştığımız şeylerle savaşmaktır,
Ve anladık ki yaşamak,
kendi derdimizi içimize gömmektir.'
Ölünceye kadar kuralları bozmadan oyunda kalmak. Perde kapandığında sessizce ordan ayrılmak...
Birer birer ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi...
Hep bir ağızdan
Sevinçli bir destan okur gibi
YAŞAMAK...
Nazım Hikmet Ran
Sınırlandırcı inançlar olmadan,sadece yaşamak.
Hayat yaşandığı kadar vardır.
Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya hayallerdeki ümittir.
Hüsranı ise birtek yerde kabul ediyorum.
Yaşamak varken yaşayamamış olmakta.
Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların.
...Sonsuz huzuru anlatan denizin maviliğinde gördükleri
Kendi yansımaları kadar eşsiz hayat
Gülümsedikçe ve umut ettikçe yaşamaya değer...
Hapşurduğumda; çok yaşa, iyi yaşa yerine benimle yaşa deseydi keşke. Bende; 'sende gör' değilde, 'emrin olur' deseydim sessizce.
dört mevsim gibidir yaşamak
insan olmak aslında elle tutulur gözle görülür olan, basit ve gayet dünyevi figürlerin; başkalarının idrak edemediği, sadece bireyin kendisinin algılayabildiği şahsa münhasır 'öte gerçeklik'lerinin var olduğuna inanma yarışıdır.
demirden gemilerin neden batmadığını, bulutların neden irili ufaklı hayvanlara benzediğini ve en güzel kadınların neden paralı organizmaların köleleri olmak için delirdiklerini anladıkça; o çok sevdiğin anlamların teker teker silikleşip kesip durduğun yersiz ahkamlara dönüşür.
yaşamak işte sen o ahkamlarla avunurken; birilerinin, demirden gemilerin güvertelerinde, irili ufaklı hayvanlara benzeyen bulutların altında ve en güzel kadınların kollarında yaptıkları şeydir...
terk edilmiş bir kent gibiyim,
bir korku gezinir içimde sokak sokak,
bende tadılmamış bir zevk,
anlaşılmamış bir sorudur yaşamak...
bir agac gibi tek ve hur...
ve bir orman gibi kardescesine..