Kültür Sanat Edebiyat Şiir

yaradılış destanı sizce ne demek, yaradılış destanı size neyi çağrıştırıyor?

yaradılış destanı terimi Cem Nizamoglu tarafından tarihinde eklendi

  • Hilal Gülen
    Hilal Gülen

    benim de küçük bi rolümün olduğu destandır.

  • Sevda Sevgi
    Sevda Sevgi

    film

  • Bon Jovi
    Bon Jovi

    üfürük...

  • Bülent Dönmez
    Bülent Dönmez

    yaradılış destanı

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Türk mitolojisinden bir yaradılış efsanesi daha:

    Aşağıdaki efsaneye göre dünya üzerinde sudan başka bir şey göze çapmazken büyük efsanevi tanrı Kara Han önce insanı yaratmıştır:

    Önceleri yalnız büyük tanrı Kara Han vardır. Kara Han'ın karşısında sudan başka bir şey yoktur. Kara Han ilk insanı yarattı, ama bu insan hileci ve haindi. Sular üzerinde uçmaya başladı. Sonra Kara Han onun yaşaması için suların dibinden bir yıldız çıkardı, insana yıldızdan bir avuç toprak, bunu suyun üzerine serpmesini bildirdi. İnsan yıldızdan bir avuç toprak aldı. Bir avuç da gizlice kendisi için ayırdı, ağzına sakladı.

    Karan Han'nın emri ile insan toprağı suyun üzerine serpti. Bu toprak büyüyerek ada oldu. Öbür taraftan insanın ağzındaki toprak da büyümeye, ağzına sığmamaya başladı. Ağzı parçalanacaktı. Kara Han bunu sezdi, ona: 'Türükür! ' dedi. O da tükürdü. Bundan dağlar meydana geldi.

    Kara Han bu adaya bir çam dikti. Bu çamın dokuz dalı vardı.

    Bundan sonra Kara Han bunları kendi haline bıraktı. Yukarda önyedi kat göğü yarattı. On yedinci katta kendisi, onaltıncı katta oğlu Ülgen oturdu. Yer altında yarattığı alemde de öbür oğlu Erlik'i oturttu.

    Kaynak: Muraz Uraz

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Dikkatli okursanız Türklerin eski inanışlarından dolayı, neden İslamayet'e daha sıçak baktıklarını ve
    İslamiyet'e kılıçla zoruyla değil kendi istekleriyle geçisleri hakkında daha olumlu fikirler vereceğine inanıyorum...

    Altaylardan Verbitskiy'in derlediği yaradılış destanı özetle şöyledir:

    Yer gök hiç bir şey yokken dünya uçsuz bucaksız sulardan ibaretti. Tanrı Ülgen bu uçsuz bucaksız dünyada durmadan uçuyordu. Göklerden gelen bir ses Tanrı Ülgen'e denizden çıkan taşı tutmasını söyledi. Göğün emri ile oturacak yer bulan Tanrı Ülgen artık yaratma zamanı geldi diye düşünerek şöyle dedi: Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayımş Su içinde yaşayan Ak Ana, su yüzünde göründü ve Tanrı Ülgen'e şöyle dedi: Yaratmak istiyorsan Ülgen, Yaratıcı olarak şu kutsal sözü öğren: De ki hep, ' yaptım oldu ' başka bir şey söyleme. Hele yaratır iken, 'yaptım olmadı' deme. Ak Ana bunları söyledi ve kayboldu. Tanrı Ülgen'in kulağından bu buyruk hiç gitmedi. insana da bu öğüdü iletmekten bıkmadı: ' Dinleyin ey insanlar, varı yok demeyin. Varlığa yok deyip de, yok olup dagitmeyiniz.' Tanrı Ülgen yere bakarak: ' Yaratılsın yer! ' Göğe bakarak 'Yaratılsın Gök! ' Bu buyruklar verilince yer ve gök yaratılmış. Tanrı Ülgen çok büyük üç balık yaratmış ve dünya bu balıkların üzerine konmuş. Böylece dünya gezer olmamış bir yerde sabit olmuş.Tanrı Ülgen balıkların kımıldadıklarında dünyaya su kaplamasın diye Mandı şire'ye balıkları denetleme görevi vermiş. Tanrı Ülgen, dünyayı yarattıktan sonra tepesi aya güneşe değen etekleri dünyaya değmeğen büyük Altın Dağın başına geçip oturmuş.Dünya altı günde yaratılmışdı, yedinci günde ise Tanrı Ülgen uyumuş kalmışdı. Uyandığında neler yarattım diye baktı: Ayla güneşden başka fazladan dokuz dünya birer cehennem ile bir de yer yaratmıştı. Günlerden bir gün Tanrı Ülgen denizde yüzen bir toprak parçacığı üzerinde bir parça kil gördü' insanoğlu bu olsun, insana olsun baba.' dedi ve toprak üstündeki kil birden insan oldu. Tanrı Ülgen bu ilk insana 'Erlik' adını verdi ve onu kardeşi kabul etti. Ancak Erlik'in yüreği kıskançlık ve hırsla doluydu. Tanrı Ülgen gibi güçlü ve yaratıcı olmadığı için öfkelendi. Tanrı Ülgen, kemikleri kamıştan, etleri topraktan yedi insan yarattı. Erlik'in yarattığı dünyaya zarar vereceğini düşünerek insanı korumak üzere Mandışire adlı bir kahraman yarattıktan sonra yedi insanın kulaklarından üfleyerek can, burunlarından üfleyerek başlarına akıl verdi.Tanrı Ülgen insanları idare etmek üzere May-Tere'yi yarattı ve onu insanoğlunun başına han yaptı. Yakut'lardan (Saka) derlenen yaradılış efsaneleri de Altay yardılış destanının yakın varyantı niteliğindedir. XIX.yüzyıl'da derlenen bu efsanelerin çeşitli din ve kültürlerin etkilerini taşıdıkları düşünülmektedir. Alp Er Tunga Sakalar dönemine âit Alp Er Tunga ve şu olmak üzere iki destan tesbit edilmiştir. Alp Er Tunga, M.Ö. VII. yüzyılda yaşamış kahraman ve çok sevilen bir Saka hükümdarıdır. Alp Er Tunga Orta Asya'daki bütün Türk boylarını birleştirerek hâkimiyeti altına almış daha sonra Kafkasları aşarak Anadolu Suriye ve Mısır'ı fethetmiş ve Saka devletini kurmuştur. Alp Er Tunga'nın hayatı savaşlarla geçmiştir. Uzun süre mücadele ettiği iranlı Medlerin hükümdarı Keyhusrev 'in davetinde hile ile öldürülmüştür. Alp Er Tunga ile iranlı Med hükümdarları arasındaki bu mücadelelerin hatıraları uzun asırlar hem Türkler hem iranlılar arasında yaşatılmıştır. Alp Er Tunga, Asur kaynaklarında Maduva, Heredot'ta Madyes, iran ve islâm kaynaklarında Efrasyab adlarıyla anılmaktadır. Orhun Yazıtlarında 'Dokuz Oğuzlar' arasında 'Er Tunga' adına yapılan 'yuğ' merasiminden söz edilmektedir. Turfan şehrinin batısında bulunan 'Bezegelik' mabedinin duvarında da Alp Er Tunga'nın kanlı resmi bulunmaktadır. 'Divan ü Lügat-it Türk' ün yazarı Kaşgarlı Mahmud'a ve ' Kutadgu Bilig' yazarı Yusuf Has Hacip'e göre 'Alp Er Tunga' iran destanı 'şehname' deki büyük ve efsanevî Turan hükümdarı 'Efrasiyab'dır. Divan ü Lûgat-it Türk'de Turan hükümdarlığının merkezi olarak 'Kaşgar' şehri gösterilmektedir. islâmiyeti kabul etmiş olan Karahanlı devleti hükümdarları da kendilerinin 'Efrasyap' sülalesinden geldiklerine inanmışlar ve bunu ifade etmişlerdir. Moğol tarihçisi Cüveyni de Uygur devletinin hükümdarlarının da Efrasyap soyundan olduğunu yazmaktadır. şecere-i Terakime'ye göre Selçuklu Sultanları kendilerini Efrasyab soyundan kabul ederlerdi. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğıinin dağılmasından sonra iletişim kurmak imkânı bulduğumuz ve Rusların Yakut adını verdiği Türk gurup aslında kendilerine Saka dediklerini söylemişlerdir. Tarih içinde kaybolduğunu düşündüğümüz Saka Türklerinin az da olsa bir bölümünün bugün hayatiyetlerini sürdürmeleri pek çok meselenin yeniden araştırılarak doğruların ortaya çıkmasına yardımcı olabilecektir.Tarihçi Mesudî de M.S.7. yüzyılın başındaki Göktürk hakanının 'Efrasyab' soyundan olduğunu yazmaktadır. Bütün bu bilgilerden hareketle 'Tunga Alp' le ilgili efsanelerin Gök Türklerden önce doğu ve orta Tiyanşan alanında yaşayan Türkler arasında meydana geldiğini ve bu destanın daha sonraları Gök Türk ve Uygurlar arasında yaşayarak devam ettiğini göstermektedir.Alp Er Tunga destanının metni bu güne ulaşamamıştır. Bir kısmından yukarıda bahsettiğimiz kaynaklarda bu değerli Saka hükümdarı ve kahramanı hakkında bilgiler ve bir de sagu (ağıt) tesbit edilmiştir:

    AlpEr Tunga Öldü mü
    Dünya sahipsiz kaldı mı
    Korkak öcünü aldı mı şimdi yürek yırtılır
    Felek yarar gözetti
    Gizli tuzak uzattı
    Beğlerbeyini kaptı
    Kaçsa nasıl kurtulur

    Erler kurt gibi uludular
    Hıçkırıp yaka yırttılar
    Acı seslerle bağırdılar
    Ağlamaktan gözleri kapandı

    Beğler atlarını yordular
    Kaygı onları durdurdu
    Benizleri yüzleri sarardı
    Safran sürülmüş gibi oldular