Düşer yapraklar, düşer sanki uzaklardan, gökyüzünde uzak bahçeler mi bozulmuş mi bozulmuş ne, düşerler gönülsüz doğanlar gibi, düşer geceleyin ağır yeryüzüd de, yalnızlığa, bütün yıldızlardan, biz hepimiz düşeriz, düşer bu el, bak, gör başka şeyleri de, bu, hepsinde, ama, var biri, bu düşmeyi ellerinde tutar, sonsuz, yumuşak.
Yaprak Hırka'yi, bugün Astoria'da gördüm. Abi bu haber spikerleri hep mi böyle çıtı pıtı, minyon oluyor. ama gözleri çok güzel. konuşmak için saati sordum. saat takmıyormuş. olsun biz onu böyle de severiz.
Yaprak adı batasıca beni bir sevip bir sevmemiş gibi davranan ama sonunda kendini kurtarıp üste çıkan bazan iğrenç bazan benim dayanamayıp affettiğim garip yaratık...
Rüzgâr önüne kattığı yaprakları, bir o yana bir bu yana savurur. Yapraklar ise harika daireler çizerek dönerler rüzgârın etrafında. İlişkilerinin niteliğini görebilmek, anlayabilmek için bu hareketliliği dikkatle izleyince,.. Genel olarak rüzgâr acımasız, yapraklar perişan olarak görülür ama görebildiğim kadarıyla ne rüzgâr acımasız ne de uçuşan yapraklar perişan. Şaşılası bir ahenkle sarmalamışlar birbirlerini, ikisi de görevlerinin, sorumluluklarının ve birbirlerine ne kadar muhtaç olduklarının bilinciyle kabullenmişler birlikteliklerini.
Hayatın sağlıklı devamı için bir sorumlulukları, bir güçleri olduğunun farkındalar, ölmeden yeniden doğamayacaklarının, kaybolmadan yeniden üretemeyeceklerinin farkındalar ve galiba tam da bu nedenle ahenkli bir müziğin eşliğinde dans ederek vedalaşıyorlar hayatla. Ne rüzgâr acımasız ne de yapraklar perişan...
benim takip ettiğim kadarıyla yaprak hırka isimli bir gazateci var. hem muhabirlik yapıyor, hem de bir ara cine5'de sabah haberlerini sundu. ne yalan söyleyeyim oldukça da güzel biri...
Elinde bir yaprak vardı. Onu uzun uzadıya süzdükten sonra, “Yazık! ” dedi. “Niye yazık? ” “Okuma yazma bilmiyoruz” dedi. Şaşırdım. Okuma yazma bilmek ne kelime, iyi bir tahsil yapmıştı kendisi. Kitap elinden düşmezdi. “Biliyorsun ya! ” dedim şaşkınlıkla. Gülümsedi belli belirsiz. “Asıl okuyuştan söz ediyorum. Sen hiç ağaç kitabını ya da yaprak sayfasını okudun mu mesela? ” “Hayır! ” “Okumadın, çünkü okuma bilmiyorsun. Bak, bu bir yaprak. Bir bakıma da sayfa... Bunda da yazılar yazılı. Bu da kâtibini, yazıcısını, sanatkârını bildiriyor. Çünkü o yazıcı kendini bu yaprakla da bize tanıtıyor. Bir mektup gibi göndermiş bize. Nasıl, bir mektup yazarını gösterir, bildirir, tanıtır, öyle de her bir yaprak onun ustasını anlatıyor, tanıtıyor, sevdiriyor. Şimdi ben bu dili, bu okuma biçimini öğrenmeye çalışıyorum.” “Ne dili bu? ” “İman dili... Bu dili bize Kuran öğretiyor.” “Nasıl yani? ” “Evrendeki varlıklar için ayet tabirini kullanıyor. Bakın, görün, düşünün, ibret alın diyor. Kuran gibi kâinat da bir kitap, onunda sureleri, ayetleri, kelimeleri var.” “İlk inen ayetteki ‘oku! ’ emri bunu da kapsıyor mu? ” “Elbette! İki kitap var önümüzde. Biri kelam sıfatından, öbürü kudret sıfatından geliyor. Bunlar birbirini tefsir ediyor.” Bu şaşırtıcı açıklamaları dinledikten sonra yerden bir yaprak da ben aldım, birlikte okumaya başladık!
Düşer yapraklar, düşer sanki uzaklardan, gökyüzünde
uzak bahçeler mi bozulmuş mi bozulmuş ne, düşerler
gönülsüz doğanlar gibi, düşer geceleyin ağır yeryüzüd de,
yalnızlığa, bütün yıldızlardan, biz hepimiz düşeriz, düşer
bu el, bak, gör başka şeyleri de, bu, hepsinde, ama, var biri,
bu düşmeyi ellerinde tutar, sonsuz, yumuşak.
RİLKE, DAHİ, ŞAİR.
'Her yağmur damlası bir yeşil yaratmak içindir.
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük.
Bir başka bahar için sadece yaprak döktük..! ' - Mevlana
YAPRAK HIRKA ;) EKRANDA CİDDİ GÖRÜNÜYOR, AMA TARKAN KONSERİNDE YANIMDAYDI. BAYAA SEMPATİKMİŞ, HOŞUMA GİTTİ YANİ.
Yaprak Hırka'yi, bugün Astoria'da gördüm. Abi bu haber spikerleri hep mi böyle çıtı pıtı, minyon oluyor. ama gözleri çok güzel. konuşmak için saati sordum. saat takmıyormuş. olsun biz onu böyle de severiz.
Yaprak adı batasıca beni bir sevip bir sevmemiş gibi davranan ama sonunda kendini kurtarıp üste çıkan bazan iğrenç bazan benim dayanamayıp affettiğim garip yaratık...
yaprak hırka kanal biz ana haber spikeri
kanal biz ana haber spikeri ;)
Vakit sonbahar,
Ben bir yaprak...
Birazdan rüzgar eser,
düşerim.
hayat kadar zor
ölüm gibi kısa güldük
mevsim bir taze bahardı
yaprak yaprak döküldük
____________Y Ü Z Ü N
__________________________h
__________________________er
__________________________bit
_________________________kinin
_______________________yaprağından
_____________________farklı__görünür
____________________yüzün______yüzün
_____________________her_________her
___________________çiçeğin_______çiçeğin
_________________giysisinde______giysisinde
________________başka__________________başka
_______________kesimsin_______________kesimsin
_______________renksin__________________renksin
_______________her__________________________her
_______________yerden___________________yerden
________________bakarsın______________bakarsın
__________________gözlerime________gözlerime
________________________her_______her
_______________________yerden___yerden
_______________________her______renkte
________________________ve________her
___________________________biçimde
_____________________________gözle
______________________________rin
______________________________ya
_______________________________ra
________________________________ta
_________________________________nı
__________________________________m
____________Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=598001&order=oto
Otomatik sıralamaya göre 30. sayfadaki 600. şiir...
yaprak hırka'yı bende gördüm. Aynı kişi mi bilmem, kanald de yemek yapıyordu. İtalyan asıllı mı merak ettim. LA BELLA DONNA
bütün yapraklarım açarsa
kork
çünkü yalnızlığım ben
çünkü yoksulluğum ben
tepeden tırnağa
jehan barbur söylesin...
Rüzgâr önüne kattığı yaprakları, bir o yana bir bu yana savurur. Yapraklar ise harika daireler çizerek dönerler rüzgârın etrafında. İlişkilerinin niteliğini görebilmek, anlayabilmek için bu hareketliliği dikkatle izleyince,.. Genel olarak rüzgâr acımasız, yapraklar perişan olarak görülür ama görebildiğim kadarıyla ne rüzgâr acımasız ne de uçuşan yapraklar perişan. Şaşılası bir ahenkle sarmalamışlar birbirlerini, ikisi de görevlerinin, sorumluluklarının ve birbirlerine ne kadar muhtaç olduklarının bilinciyle kabullenmişler birlikteliklerini.
Hayatın sağlıklı devamı için bir sorumlulukları, bir güçleri olduğunun farkındalar, ölmeden yeniden doğamayacaklarının, kaybolmadan yeniden üretemeyeceklerinin farkındalar ve galiba tam da bu nedenle ahenkli bir müziğin eşliğinde dans ederek vedalaşıyorlar hayatla. Ne rüzgâr acımasız ne de yapraklar perişan...
benim takip ettiğim kadarıyla yaprak hırka isimli bir gazateci var. hem muhabirlik yapıyor, hem de bir ara cine5'de sabah haberlerini sundu. ne yalan söyleyeyim oldukça da güzel biri...
HAVADA DANS EDIP ÖLUME GIDEN TEK TEK ŞEYYYYYYYY
Elinde bir yaprak vardı.
Onu uzun uzadıya süzdükten sonra,
“Yazık! ” dedi.
“Niye yazık? ”
“Okuma yazma bilmiyoruz” dedi.
Şaşırdım. Okuma yazma bilmek ne kelime, iyi bir tahsil yapmıştı kendisi. Kitap elinden düşmezdi.
“Biliyorsun ya! ” dedim şaşkınlıkla.
Gülümsedi belli belirsiz. “Asıl okuyuştan söz ediyorum. Sen hiç ağaç kitabını ya da yaprak sayfasını okudun mu mesela? ”
“Hayır! ”
“Okumadın, çünkü okuma bilmiyorsun.
Bak, bu bir yaprak. Bir bakıma da sayfa...
Bunda da yazılar yazılı. Bu da kâtibini, yazıcısını, sanatkârını bildiriyor. Çünkü o yazıcı kendini bu yaprakla da bize tanıtıyor.
Bir mektup gibi göndermiş bize.
Nasıl, bir mektup yazarını gösterir, bildirir, tanıtır,
öyle de her bir yaprak onun ustasını anlatıyor, tanıtıyor, sevdiriyor.
Şimdi ben bu dili, bu okuma biçimini öğrenmeye çalışıyorum.”
“Ne dili bu? ”
“İman dili... Bu dili bize Kuran öğretiyor.”
“Nasıl yani? ”
“Evrendeki varlıklar için ayet tabirini kullanıyor.
Bakın, görün, düşünün, ibret alın diyor.
Kuran gibi kâinat da bir kitap, onunda sureleri, ayetleri, kelimeleri var.”
“İlk inen ayetteki ‘oku! ’ emri bunu da kapsıyor mu? ”
“Elbette! İki kitap var önümüzde.
Biri kelam sıfatından, öbürü kudret sıfatından geliyor.
Bunlar birbirini tefsir ediyor.”
Bu şaşırtıcı açıklamaları dinledikten sonra yerden bir yaprak da ben aldım, birlikte okumaya başladık!
ömer sevinçgül
yapraklar sararıyor
yapraklar dökülüyor
yine bir sonbahar
yine o eski ayrılık kokuyor
ilk iç çamaşırı.....
bakın:adem havva.....
bakmayın:altına.....
yaprak benim aşkımın adı o olmazsa baharın geldiğini anlayamam ve her zaman bir kış dünyasında yaşarmışım gibi geliyor bana
Bütün yapraklarım açarsa
Kork
Çünkü yalnızlığım ben
Çünkü yoksulluğum ben
Tepeden tırnağa
Oktay RİFAT
Ruy-i dilber var iken hurşidi tarif eyleme
Gül dururken anma solmuş bir hazan yaprağını...
Hayali Bey'e katılmıyor,kendisini şiddetle kınıyoruz!
Baki çemende hayli perişan imiş varak
Benzer ki bir şikayeti var rüzgardan...
Baki
Yaprak düşmesi ağacın yeniden dirilmek için ölümdür...
Eğer yaprak suya düşerse kaos başlar, Çin'deki kelebeğin kanadının çırpması ile Amerka'daki borsanın alt-üst olması gibi birşeydir..
Suyun belirsiz durgunluğunda ya da küçük dalgalarının sürükleyeceği gelecek tesadüflerle şekillenir.
Düşen her yaprak bize şu ayeti hatırlatır;
O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez(En'am-59)
ilk baharda 'aşk' sonbaharda 'küllenmiş aşk'.
yaprak seviyorum ben yaprak,kuru yaş ayırmadan..
sen; ezmeyi seviyorsun,neye bastığına bakmadan..