Yarılır beynimin damarları, ben çıkarım, sen günlük didişmenle uğraş, hırsında boğul, bütün gün çalışkan, işlek sokakları arşınlarım, kasvetli, gri bulutlar çöker ışıklı İstanbula, dönerim evime, bütün macera burra,ve şimdi, ışık sızmayan, el değmemiş ormanlarda ürkek, gezinirim, iner deniz kıyısına pupa yelken, ufukları tararım, yılmadan, çevik, deniz de neymiş, gel gör beynimdeki enginleri, kıyıları, şekil şekil hayvanlar gezinir, irkilirim, ıssız bir ada sahilinde bulurlar, yüzüstü yerde, bir başka dil telaffuz ettiğim, anlatamam yabanlara, düşman gibi bakarlar, söylesem de boşuna, bilemezler, bunlar, yağmadan kalanlar.
gökhan, 2004
Dalganın nerden tepeleyeceğini bilemezsin, şiirde, Dağlarca, - ben bir şey yapmadım, şiir geldi beni buldu - diyordu, bir mülakatında.
bir keresinde kendimize kalmıştık her nasılsa, resimlerimizin, kayıplar ve arananlar listesinde yan yana asılı oluşu gibi, yüzümüzde inanılmaz mutlu bir tebessüm, metal kanatlı bir kuşun koynunda saklanmış ve kaybıydık birbirimizin, kum saatinin bir yanı sen/bir yanı ben, akarken zaman ince taneleriyle, yörüngemizdeydi dünya da sanki…,
gel gör ki neyleyim, o demle eş zamanlı, şu yağmalanmış dünyanın sahipsiz caddelerinde, önce adanmış, sonra ihaleci ve en sonunda da her şeye müsa/it olan haramzade kahpelerce, henüz tomurcuklanmış turuncu ve kızıl güllerin dalları ve hayatın baharındaki gençliğin yarınlara umutları kırılıyordu,
Yarılır beynimin damarları, ben çıkarım, sen günlük
didişmenle uğraş, hırsında boğul, bütün gün çalışkan,
işlek sokakları arşınlarım, kasvetli, gri bulutlar çöker
ışıklı İstanbula, dönerim evime, bütün macera burra,ve
şimdi, ışık sızmayan, el değmemiş ormanlarda ürkek,
gezinirim, iner deniz kıyısına pupa yelken, ufukları tararım,
yılmadan, çevik, deniz de neymiş, gel gör beynimdeki
enginleri, kıyıları, şekil şekil hayvanlar gezinir, irkilirim,
ıssız bir ada sahilinde bulurlar, yüzüstü yerde, bir başka
dil telaffuz ettiğim, anlatamam yabanlara, düşman gibi
bakarlar, söylesem de boşuna, bilemezler, bunlar, yağmadan
kalanlar.
gökhan, 2004
Dalganın nerden tepeleyeceğini bilemezsin, şiirde, Dağlarca, - ben bir şey yapmadım, şiir geldi beni buldu - diyordu, bir mülakatında.
bir keresinde kendimize kalmıştık her nasılsa,
resimlerimizin, kayıplar ve arananlar listesinde
yan yana asılı oluşu gibi,
yüzümüzde inanılmaz mutlu bir tebessüm,
metal kanatlı bir kuşun koynunda saklanmış
ve kaybıydık birbirimizin,
kum saatinin bir yanı sen/bir yanı ben,
akarken zaman ince taneleriyle,
yörüngemizdeydi dünya da sanki…,
gel gör ki neyleyim,
o demle eş zamanlı,
şu yağmalanmış dünyanın sahipsiz caddelerinde,
önce adanmış, sonra ihaleci ve
en sonunda da her şeye müsa/it olan
haramzade kahpelerce,
henüz tomurcuklanmış
turuncu ve kızıl güllerin dalları
ve hayatın baharındaki gençliğin yarınlara umutları
kırılıyordu,