Şu insanlar ne de budala oluyor! Bahtın sillesini yiyince, çok kere kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, başımıza gelen felaketlerin sorumluluğunu güneşe, aya, yıldızlara yüklüyoruz. Sanki kaderin zorlamasıyla alçaklık ediyoruz; sanki göklerin zoruyla ahmak, doğuşumuza hâkim gezegenlerin baskısıyla hain, yıldızların etkisine boyun eğmek gerektiği için sarhoş, yalancı oluyoruz; zina ediyoruz. Ne kötülük edersek tanrıların zoruyla oluyor. Orospu peşinde koşan zamparanın hayvanlığını bir yıldıza yüklemesi çok güzel bir kaçamak doğrusu!
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer? Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın: Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler, Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın: Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak, Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden; Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak Kader ya da varlığın bozulması yüzünden; Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz, Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda; Gölgesindesin diye ecel caka satamaz Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda: İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir, Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
Biri huzur,biri dert,iki sevgilim var benim iki görüntü gibi hep gönlümü çekerler: Sarışın bir erkektir benim iyi meleğim, Kötü ruh bir kadındır,kapkaranlık bir esmer. Dişi cin cehennemde beni yok etmek ister Meleğimi gönlümden ayartmaya çalışır Onun saf varlığını pis kibriyle büyüler, Kutsal ruhu şeytana çevirmeye kalkışır. Benim iyi meleğim iblisçe kudurunca Dost doğru bilememde kuşkulara düşerim: İkisi benden ayrı sıkı dostluk kurunca Melek,dişi şeytanın cehenneminde derim Dertliyiyim bilemeden kuşkuyla yaşamaktan, Sonunda meleğimi yakacak dişi şeytan.
HAMLET var olmak yada olmamak,mesele bu gozu donmus talıhın sapanına,oklarına için için kapanmak mı daha soylu yoksa bir dertler denizine karsı silaha sarılıp son vermek mi onlara? olmek, uyumak... hpsi bu...ve bir uykuyla yurek sızısına ve bedeni bekleyen binlerce darbeye son verdik diyebilmek hangi insan gonulden istemezdi bu bitişi olmek,uyumak...uyumak,belki ruya gormek ha! işte burda.cünku o olum uykusunda su fani bedenden sıyrılıp çıktıgımızda gorecegimiz ruyalar duraksatır bizi ister istemez işte felaketi onca uzun omurlu kılanda bu kım katlanırdı yoksa zamanın kırbaclarına,kufurlerine zorbanın haksızlığına kibirli adamın hareketine hor gorulen askın acılarına adaletin gecikmesine devlet gorevlisinin kendini bilmezliğine sabırla bekleyen erdemli kişinin degersiz insanlardan gordugu muameleye insan yalın bir hancer darbesiyle hesabı kesebilecekken kim katlanırdı bu yorgun yasamın yuku altında homurdanıp terlemeye olumden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı sınırlarını bir gecenin bir daha donmediği o bilinmeyen ulkenin korkusu kafamızı karıştırıp bizleri tanımadıgımız dertlere kosup gitmektense basımızdakilere katlanmak zorunda bırakmasaydı işte bunları düşündükçe odlek olup çıkıyoruz hepimiz ve işte boyle kararlılığın dogal rengi endişenin soluk golgesiyle bozuluyor bulutları hedef alan buyuk ve iddialı atılımlar bu yuzden yorungesinden sapıyor ve bir girişim olmaktan çıkıyor adları hey o da kim? guzel ophelia! ! peri kızı, dualarında benim gunahlarımıda unutma
-Bunu sorduğuna göre,pek yakın dost olmamışsın... -Olmadığım daha iyi! Yoksa onun yaptıklarından ben de kendimi sorumlu tutardım...
...yaşamımızın dokusu karmakarışık bir masal,iyiyle kötü yanyana,eğer yanlışlarımız onları kırbaçlamasaydı erdemlerimiz gurur duyardı; ve erdemlerimiz onları bağrına basmasaydı suçlarımız umutsuzluğa kapılırdı...
...öyle yalan söyler ki,efendim,doğrunun bir budala olduğunu sanırsınız...
...bir budala gibi,gerektiği kadar kaygılanmamışım demek ki...
...kıskançlığın bile 'güzel'den başka ad bulamayacağı bir karakteri vardı...
...ey zaman,sen düzeltmelisin bu karışıklığı,ben değil, bu,benim çözemeyeceğim kadar güç bir düğüm...
...vakit yatılamayacak kadar geç oldu...
-Kaç yaşlarında?
-Siz yaşta efendimiz.
-Tanrım,çok yaşlı! Bir kadın kendinden büyüğe varmalıdır; ancak böylece ona uyabilir,kocasının gönlündeki yerini koruyabilir; çünkü delikanlı,kendimizi ne kadar översek övelim, duyduğumuz sevgi,kadınlarınkinden daha delişmen,daha kaypak, daha hırslı,daha kararsızdır, bu sevgi daha çabuk biter,daha çabuk kazanılır...
...nezaket kuralı olduğundan beri yapmacık bir tevazu; ne tadı kaldı dünyanın ne tuzu...
...saat boşa zaman harcadığımı çarpıyor suratıma...
-Durun...Lütfen,hakkımda ne düşündüğünüzü söyleyin.
-Olduğunuz gibi olmadığınızı düşünüyorsunuz bence.
...ne kadar yakışıyor alayın hareleri öfkeli hor gören dudaklarına!
...karşılıklı aşk güzeldir; ama daha güzeli, karşılık beklemeden kendini verenidir...
...şuna inan ki,dünyada erkeği kadın gözüne sokmakta yiğitlik sıfatından daha başarılı bir çöpçatan yoktur...
...sıkıntıdaki dostunu o durumda yalnız bırakması şerefsizliğini zaten gösterdi...
...bu işte bir yanlışlık olabileceğini, ama yine de bunun çılgınlık olmadığını aklım duygularımla bir olup fısıldıyor bana...
...haince bir kurnazlıkla...
...bir anda benden yirmi yıl uzaklaştı sanki...
...kötülük edecek olgunluğa erişti düşüncelerim...
...gözleri aldatan bir ayna sanki, olanla olmayan bir arada...
...gelecekte hiçbir tartışmanın hiçbir kavganın, hayran olduğum şu anın mutlu havasını bulandırmasına izin vermeyiniz...
Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret: Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu. Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et, Görürsün siteminin ne haksız olduğunu. Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi Düzüp başkalarının yataklarını talan Eden dudaklarından işitilmemeliydi. Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de: Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara; Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de Acımanla hak kazan sana acınanlara. Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e, Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
tuhaf.ama bazen,karanlığın temsilcileri, aklımızı çelip bizi kötülüğe yöneltmek için, baştan bir iki şeyi doğru söyler, güvenimizi kazandıktan sonra, iş canalıcı noktaya geldiğinde, oyuna getiriverirler bizi...
hayalimizdeki korkular, gerçek korkulardan daha kötü...
şu anda,burada, insanların gülüşlerinde hançerler saklı...
insaf ve merhametin olmadığı yerden gizlice sıvışmak ayıp sayılmaz...
-peki son felaket ne?
-bir saat önceki haber bile bayat sayılıyor artık. her dakika yeni bir şey oluyor çünkü...
vakit geliyor; çok geçmeden, kimin ne olduğu belli olacak. tahminler ve kehanetler sadece kendi umutlarımızı yansıtır. bazı konular ancak eylemle çözülür; o halde,haydi savaşa!
hayat bir masal; aptalın birinin anlattığı...
bana ait olan şeyi bile sahiplenemedim...
sen neysen osun ve benim düşüncelerimle değişecek değilsin...
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, değil mi ki ayaklar altında insan onuru...
o kızoğlankız erdem dağlara kaldırılmış, ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş!
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e!
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, seni yalnız komak var, o koyuyor adama...
Korkuyorum... Yağmuru sevdiğini söylüyorsun; ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Güneşi sevdiğini söylüyorsun; ama güneş çıkınca gölgeye kaçıyorsun. Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun; ama rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum; çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun!
Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı, Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık, Gençliğin kibirli, süslü giyim kuşamı Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık: O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir, Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu; Dersen yuvalarına çökmüş şu gözlerdedir, Bencil utancıyla israfa övgüdür bu. Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara 'Benim güzel çocuğum beni kurtarır' dersen 'Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra.' Güzelliğin onda sürdüğünü göstersen! O, sen yaşlandığında yeniler varlığını Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.
'sarsak yönetimlerce becerikli insanlar engellenir... sanatın,kültürün dili bağlanır yetkililerce bilgiç geçinen şarlatan yönetir bilgili adamı iyilik kıskıvrak köle edilir kötülüğe doğru sözlü kişinin aptala çıkartılır adı.'
Shall I compare thee to a summer's day? Thou art more lovely and more temperate: Rough winds do shake the darling buds of May, And summer's lease hath all too short a date: Sometime too hot the eye of heavens shines, And often is his gold complexion dimm'd; And every fair from fair sometime declines, By chance, or nature's changing course, untrimm'd; But thy eternal summer shall not fade, Nor lose possession of that fair thou owest; Nor shall Death brag thou wander'st in his shade, When in eternal lines to time thou growest; So long as men can breathe, or eyes can see, So long lives this, and this gives life to thee :))
- sayın bayan, görüyorum ki siz bu efendiyi defterden silmişsiniz.
- içinde adı geçse yakardım o defteri.
şuan tiyatroda 'kuru gürültü' oyunun izlemek isterdim
Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile kokmaz mı aynı güzellikte?
Şu insanlar ne de budala oluyor! Bahtın sillesini yiyince, çok kere kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, başımıza gelen felaketlerin sorumluluğunu güneşe, aya, yıldızlara yüklüyoruz. Sanki kaderin zorlamasıyla alçaklık ediyoruz; sanki göklerin zoruyla ahmak, doğuşumuza hâkim gezegenlerin baskısıyla hain, yıldızların etkisine boyun eğmek gerektiği için sarhoş, yalancı oluyoruz; zina ediyoruz. Ne kötülük edersek tanrıların zoruyla oluyor. Orospu peşinde koşan zamparanın hayvanlığını bir yıldıza yüklemesi çok güzel bir kaçamak doğrusu!
William Shakespeare, Kral Lear
"Kimi günahıyla yükselir, kimi erdemiyle düşer. Kimi rezalet üstüne rezalet yapar da gıkını çıkaran olmaz, kimi tek bir hata yüzünden lanetlenir."
İşler her zaman iyi gitmez ama her zaman kötü de gitmez!..
Hiçbir şeye sahip değilseniz, Hiçbir şey kaybedemezsiniz..!
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
Biri huzur,biri dert,iki sevgilim var benim
iki görüntü gibi hep gönlümü çekerler:
Sarışın bir erkektir benim iyi meleğim,
Kötü ruh bir kadındır,kapkaranlık bir esmer.
Dişi cin cehennemde beni yok etmek ister
Meleğimi gönlümden ayartmaya çalışır
Onun saf varlığını pis kibriyle büyüler,
Kutsal ruhu şeytana çevirmeye kalkışır.
Benim iyi meleğim iblisçe kudurunca
Dost doğru bilememde kuşkulara düşerim:
İkisi benden ayrı sıkı dostluk kurunca
Melek,dişi şeytanın cehenneminde derim
Dertliyiyim bilemeden kuşkuyla yaşamaktan,
Sonunda meleğimi yakacak dişi şeytan.
-Yanlış kavgada,cesaretin doğrusu olmaz...
-Dertlerimin çığlığında nasihat filan duyulmuyor...
HAMLET
var olmak yada olmamak,mesele bu
gozu donmus talıhın sapanına,oklarına
için için kapanmak mı daha soylu
yoksa bir dertler denizine karsı silaha sarılıp
son vermek mi onlara? olmek, uyumak...
hpsi bu...ve bir uykuyla
yurek sızısına ve bedeni bekleyen
binlerce darbeye son verdik diyebilmek
hangi insan gonulden istemezdi bu bitişi
olmek,uyumak...uyumak,belki ruya gormek
ha! işte burda.cünku o olum uykusunda
su fani bedenden sıyrılıp çıktıgımızda
gorecegimiz ruyalar duraksatır bizi ister istemez
işte felaketi onca uzun omurlu kılanda bu
kım katlanırdı yoksa zamanın kırbaclarına,kufurlerine
zorbanın haksızlığına kibirli adamın hareketine
hor gorulen askın acılarına adaletin gecikmesine
devlet gorevlisinin kendini bilmezliğine
sabırla bekleyen erdemli kişinin
degersiz insanlardan gordugu muameleye
insan yalın bir hancer darbesiyle hesabı kesebilecekken
kim katlanırdı bu yorgun yasamın yuku altında
homurdanıp terlemeye
olumden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı
sınırlarını bir gecenin bir daha donmediği
o bilinmeyen ulkenin korkusu kafamızı karıştırıp
bizleri tanımadıgımız dertlere kosup gitmektense
basımızdakilere katlanmak zorunda bırakmasaydı
işte bunları düşündükçe
odlek olup çıkıyoruz hepimiz
ve işte boyle kararlılığın dogal rengi
endişenin soluk golgesiyle bozuluyor
bulutları hedef alan buyuk ve iddialı atılımlar
bu yuzden yorungesinden sapıyor
ve bir girişim olmaktan çıkıyor adları
hey o da kim? guzel ophelia! !
peri kızı, dualarında benim gunahlarımıda unutma
'...sizi seviyorum; nedenini sormayın; akıl,mantık,Aşk'a kılavuz olsa da,sırdaş olamamıştır asla...'
Sone 87
Hosca kal! Degerin cok yuksek, tutamam seni,
Biliyorum kendine ne paha bictigini;
Ozgurluge kavustun alip deger belgeni,
Iptal ettik sendeki hakkimin senedini
Nasil tutarim seni, saglamadan iznini,
Neyim var hak edecek senin zenginligini,
Bu essiz armagana kim layik gorur beni?
Bana verilmis berat, donup buldu vereni.
Sen vermistin kendini, bilmeden degerini
Ya da bana vermekle hata isledigini,
Bir yanlis anlamanin sonucu hediyeni;
Ama, o yine buldu hatayi duzelteni
Sen benimdin: ruyanin gorkemleriyle doldum.
Ben uykuda sultandim, uyaninca hic oldum
William Shakespeare
...onun da alçakgönüllü hırsı,gururlu alçakgönüllülüğü var...
...çoğu kez kendimizdedir derdimizin devası,
oysa göklerde ararız hep yerde bulacaklarımızı...
...kuşkum ele verdi duygularını...
...biliniz ki,düşünerek söylüyorum,bilerek düşünüyorum...
...ama daha çok tanıdıkça,daha az inanabilirim sana...
...o kadar çok sevinçli ve acılı anlar yaşadım ki,
ister sevinç olsun,ister büyük bir acı
tepki göstermem işin başında...
...ne kadar keskin iğnesi var en yumuşak sözlerinin bile...
...ne yapalım,kendi kaderimizi mahkum edemeyiz ki...
-Bunu sorduğuna göre,pek yakın dost olmamışsın...
-Olmadığım daha iyi! Yoksa onun yaptıklarından ben de kendimi sorumlu tutardım...
...yaşamımızın dokusu karmakarışık bir masal,iyiyle kötü yanyana,eğer yanlışlarımız onları kırbaçlamasaydı erdemlerimiz gurur duyardı; ve erdemlerimiz onları bağrına basmasaydı suçlarımız umutsuzluğa kapılırdı...
...öyle yalan söyler ki,efendim,doğrunun bir budala olduğunu sanırsınız...
...bir budala gibi,gerektiği kadar kaygılanmamışım demek ki...
...tehlike anının verdiği basiretle...
...esen kal,güzel zalim...
...kıskançlığın bile 'güzel'den başka ad bulamayacağı bir karakteri vardı...
...ey zaman,sen düzeltmelisin bu karışıklığı,ben değil,
bu,benim çözemeyeceğim kadar güç bir düğüm...
...vakit yatılamayacak kadar geç oldu...
-Kaç yaşlarında?
-Siz yaşta efendimiz.
-Tanrım,çok yaşlı! Bir kadın kendinden büyüğe varmalıdır;
ancak böylece ona uyabilir,kocasının gönlündeki yerini koruyabilir;
çünkü delikanlı,kendimizi ne kadar översek övelim,
duyduğumuz sevgi,kadınlarınkinden daha delişmen,daha kaypak,
daha hırslı,daha kararsızdır,
bu sevgi daha çabuk biter,daha çabuk kazanılır...
...nezaket kuralı olduğundan beri yapmacık bir tevazu;
ne tadı kaldı dünyanın ne tuzu...
...saat boşa zaman harcadığımı çarpıyor suratıma...
-Durun...Lütfen,hakkımda ne düşündüğünüzü söyleyin.
-Olduğunuz gibi olmadığınızı düşünüyorsunuz bence.
...ne kadar yakışıyor alayın hareleri
öfkeli hor gören dudaklarına!
...karşılıklı aşk güzeldir; ama daha güzeli,
karşılık beklemeden kendini verenidir...
...şuna inan ki,dünyada erkeği kadın gözüne sokmakta yiğitlik sıfatından daha başarılı bir çöpçatan yoktur...
...sıkıntıdaki dostunu o durumda yalnız bırakması şerefsizliğini zaten gösterdi...
...bu işte bir yanlışlık olabileceğini,
ama yine de bunun çılgınlık olmadığını
aklım duygularımla bir olup fısıldıyor bana...
...haince bir kurnazlıkla...
...bir anda benden yirmi yıl uzaklaştı sanki...
...kötülük edecek olgunluğa erişti düşüncelerim...
...gözleri aldatan bir ayna sanki,
olanla olmayan bir arada...
...gelecekte hiçbir tartışmanın hiçbir kavganın,
hayran olduğum şu anın mutlu havasını
bulandırmasına izin vermeyiniz...
Benim Günahım Aşktır
Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
Düzüp başkalarının yataklarını talan
Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
Acımanla hak kazan sana acınanlara.
Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
[Shakespeare]
tuhaf.ama bazen,karanlığın temsilcileri,
aklımızı çelip bizi kötülüğe yöneltmek için,
baştan bir iki şeyi doğru söyler,
güvenimizi kazandıktan sonra,
iş canalıcı noktaya geldiğinde,
oyuna getiriverirler bizi...
hayalimizdeki korkular,
gerçek korkulardan daha kötü...
şu anda,burada,
insanların gülüşlerinde hançerler saklı...
insaf ve merhametin olmadığı yerden
gizlice sıvışmak ayıp sayılmaz...
-peki son felaket ne?
-bir saat önceki haber bile bayat sayılıyor artık.
her dakika yeni bir şey oluyor çünkü...
vakit geliyor; çok geçmeden,
kimin ne olduğu belli olacak.
tahminler ve kehanetler
sadece kendi umutlarımızı yansıtır.
bazı konular ancak eylemle çözülür;
o halde,haydi savaşa!
hayat bir masal; aptalın birinin anlattığı...
bana ait olan şeyi bile sahiplenemedim...
sen neysen osun
ve benim düşüncelerimle değişecek değilsin...
vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru...
o kızoğlankız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş!
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e!
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız komak var, o koyuyor adama...
Korkuyorum...
Yağmuru sevdiğini söylüyorsun; ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun.
Güneşi sevdiğini söylüyorsun; ama güneş çıkınca gölgeye kaçıyorsun.
Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun; ama rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun.
İşte bundan korkuyorum; çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun!
William Sheakspare
shakespeare ismi nedense çok hoşuma gidiyor.
Master of the words..
shakespeare diye biri yoktur.Zamanında 1 kaç kişi biraraya gelip bu isimde biri olduğuna,yaşadığına inandırmışlar insanları
sevgilim shakespeare,
kelimeler senin sayende dans eder ve biz senle alkışlarız onların harika dansını...
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
William Shakespeare *
*tespit,teşhis üstâdı..
WİLliamSHAKESpeare = wilshakes
Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,
Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,
Gençliğin kibirli, süslü giyim kuşamı
Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:
O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,
Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
Dersen yuvalarına çökmüş şu gözlerdedir,
Bencil utancıyla israfa övgüdür bu.
Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
'Benim güzel çocuğum beni kurtarır' dersen
'Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra.'
Güzelliğin onda sürdüğünü göstersen!
O, sen yaşlandığında yeniler varlığını
Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.
WİLLİAM SHAKESPEARE
'sarsak yönetimlerce becerikli insanlar engellenir...
sanatın,kültürün dili bağlanır yetkililerce
bilgiç geçinen şarlatan yönetir bilgili adamı
iyilik kıskıvrak köle edilir kötülüğe
doğru sözlü kişinin aptala çıkartılır adı.'
shakespeare..
:(
Shall I compare thee to a summer's day?
Thou art more lovely and more temperate:
Rough winds do shake the darling buds of May,
And summer's lease hath all too short a date:
Sometime too hot the eye of heavens shines,
And often is his gold complexion dimm'd;
And every fair from fair sometime declines,
By chance, or nature's changing course, untrimm'd;
But thy eternal summer shall not fade,
Nor lose possession of that fair thou owest;
Nor shall Death brag thou wander'st in his shade,
When in eternal lines to time thou growest;
So long as men can breathe, or eyes can see,
So long lives this, and this gives life to thee :))
tarihe geçmiş sanatçı kişi ;)