Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Victor Jara sizce ne demek, Victor Jara size neyi çağrıştırıyor?

Victor Jara terimi Canan Türk Finkbeiner tarafından tarihinde eklendi

  • Kızıl Yıldız Devrim
    Kızıl Yıldız Devrim

    BİLDİRGE

    Ne türkü söyleme aşkımdan ne de sesimi
    dinletmek için değil bunca türkü söylemem.
    Benim namuslu gitarımın sesi
    hem duygulu hem de haklıdır.
    Dünyanın yüreğinden çıkar
    bir güvercin gibi kanatlı
    kutsal su gibi şefkatli,
    okşar gitarım öleni ve yiğidi.
    Şarkım amacına kavuşur
    Violetta'nın dediği gibi.
    Pırıl pırıl coşkulu durmak bilmez
    ve bahar kokan bir işçidir!

    Gitarım ne zenginlerin gitarıdır,
    ne de başka bir şeyin.
    Şarkım bir yapı iskelesidir
    eriştirir bizi yıldızlara.
    Katıksız gerçekleri şarkısında
    söylerken bir insan ölmek pahasına,
    anlamını bulur o şarkı
    damarlarında atarken.

    Şarkım ne gelip geçici övgüler düzer
    ne de başkalarına ün katar,
    yoksul ülkemin
    kök salmıştır toprağına.
    Orada, her şeyin bittiği
    ve her şeyin başladığı yerde,
    söylerim o her zaman yiğit ve derin
    sonsuza dek yeni olacak şarkıyı

  • Şenay Özkan
    Şenay Özkan

    Şöyle bir sözünü hatırlıyorum

    ne sesim güzel olduğu için
    ne de gitarı iyi çaldığım için şarkı söylerim
    dertli ve haklıdır gitarım
    bunun için söylerim
    ; ,(((

  • Canan Türk Finkbeiner
    Canan Türk Finkbeiner

    Victor Jara

    Şili'li ozan Victor Jara 23 Eylül 1932'de Santiago'nun dışındaki küçük bir köy olan Loquen'de yoksul bir köy çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası alkolik bir çobandı ve okur-yazar değildi. Annesi düğünlerde, törenlerde gitar çalıyordu. Jara okuma-yazmayı ve müziğin büyüsünü bir halk şarkıcısı 'Cantador' olan annesinden öğrendi. Şili türküleri dinleyerek geçen çocukluğunun ardından 15 yaşına geldiğinde annesi öldü. Bu ölüm ailenin dağılmasına Jara'nın öğrenim gördüğü ticaret lisesini bırakmasına
    neden oldu. Sen Bernardo İlahiyat Okulu'na gitmeye karar verdi. Kilise korosunda müzik bilgisinin temelleri atıldı. Okul bittikten sonra rahiplik yapmadı, çeşitli yerlerde ufak tefek işler yapmaya başladı ve kısa süre sonra askere gitti. Dönüşünde, Şili Üniversitesi'nde Tiyatro Okulu'na girdi. Başarı göstererek oyunlar yönetmeye başladı, bu arada Şili Üniversitesi korosuna girdi. İlk bestelerini burada yaptı. Nueva Cancion 'Yeni Türkü' akımının kurucusu olan Violetta Parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı. Violetta Para İnka ve Aztek kültürlerini, Akdeniz ve Afrika kültürleriyle kaynaştırarak 'Yeni Türkü'yü oluşturdu. Jara da Yeni Türkü çalışmalarını sürdürdü. Kaynak olarak Latin Amerika'nın geleneksel müziğini ve folklorik öğelerini aldı ve bunları çoksesli hale getirdi. Yeni Türkü kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir simge haline geldi. Artık
    Jara'nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. İçten coşkulu hüzün bulanık dirençli sesi Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştı. Jara, 1970 seçimlerinde Şili'deki sol muhalefetin sesi Halkın Birliği (Unidad Popular) 'ni ve Salvador Allende'yi destekledi. 11 Eylül 1973'teki Augosto Pinochet'nin düzenlediği faşist darbenin hemen ertesinde Santiago Üniversitesi'nde gözaltına alındı ve binlerce kişiyle birlikte -bugün adı verilen- Şili Santiago Stadyumu'na getirildi. Yüreğinde, postallarla çiğnenen ülkesinin ve katledilen yoldaşı Allende'nin acısı vardı. 16 Eylül 1973'de acımasızca katledildi. Şili'deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev, Jara'nın son anlarını şöyle anlatıyor: 'Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor'un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar'.

    BEŞ BİN KİŞİYİZ BURADA

    Beş bin kişiyiz burada
    kentin bu küçük parçasında.
    Beş bin kişiyiz.
    Ne kadar olacağız bilemem
    kentlerde ve tüm ülkede?
    Burada yapayalnız
    on bin el, tohum eken
    ve fabrikaları çalıştıran.
    İnsanlığın ne kadarı
    açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla,
    baskıyla, terör ve cinnetle karşı karşıya?
    Yitip gitti aramızdan altısı
    karıştı yıldızlara.
    Biri öldü, diğerini vurdular asla inanmazdım
    bir insanın bir başkasına böyle vuracağına.
    Öbür dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti
    biri boşluğa attı kendini,
    diğeri vuruyordu başını duvarlara
    ama ölümün işareti var hepsinin bakışlarında.
    Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü!
    Kusursuz bir kesinlikle yürütüyorlar planlarını.
    Hiçbir şey umurlarında değil.
    Onlar için kan madalyadır,
    kıyım kahramanlık gösterisi.
    Tanrım, senin yarattığın dünya bu mu,
    çalışıp hayran kaldığın yedi günlük emek bu mu?
    Dört duvar arasında tükeniyor ömürler
    sanki hiç geçmiyor,
    yakarı yalnızca ölümün bin an önce gelmesi için.
    Ama birdenbire içim sızlıyor
    ve görüyorum bu akışı yürek vurusu olmadan,
    yalnızca makinelerin nabzıyla
    ve ortaya çıkıyor askerlerin ebelerinin yüzlerinin
    yalancı tatlılığı.
    Ya Meksika, ya Küba ve tüm dünya
    ağlıyorlar bu alçaklık karşısında!
    On bir el buradayız
    üretmekten yoksun bırakılmış.
    Ne kadarız hepimiz tüm ülkede?
    Başkanımızın kanı, yoldaşımızın,
    Daha güçlü vuracak bombalar ve makineli tüfeklerden!
    İşte böyle vuracak bizim yumruğumuz da yeniden!

    Ne zor şarkı söylemek
    dehşetin şarkısı olunca.
    Dehşetti yaşadığım,
    ölümüm dehşetti.
    Gördüğüm kendimdi oncasının arasında
    ve oncasının sonsuzluk anı içinde
    sessizliğin ve çığlıkların
    ezgileridir şarkımın noktalandığı.
    Hiç görmemiştim böylesini
    Hissetmiş ve hissetmekte olduğum
    Yeni bir tohumun doğumu olacak bu...

    VICTOR JARA
    Şili Stadyumu, Eylül 1973