Ne türkü söyleme aşkımdan ne de sesimi dinletmek için değil bunca türkü söylemem. Benim namuslu gitarımın sesi hem duygulu hem de haklıdır. Dünyanın yüreğinden çıkar bir güvercin gibi kanatlı kutsal su gibi şefkatli, okşar gitarım öleni ve yiğidi. Şarkım amacına kavuşur Violetta'nın dediği gibi. Pırıl pırıl coşkulu durmak bilmez ve bahar kokan bir işçidir!
Gitarım ne zenginlerin gitarıdır, ne de başka bir şeyin. Şarkım bir yapı iskelesidir eriştirir bizi yıldızlara. Katıksız gerçekleri şarkısında söylerken bir insan ölmek pahasına, anlamını bulur o şarkı damarlarında atarken.
Şarkım ne gelip geçici övgüler düzer ne de başkalarına ün katar, yoksul ülkemin kök salmıştır toprağına. Orada, her şeyin bittiği ve her şeyin başladığı yerde, söylerim o her zaman yiğit ve derin sonsuza dek yeni olacak şarkıyı
Şili'li ozan Victor Jara 23 Eylül 1932'de Santiago'nun dışındaki küçük bir köy olan Loquen'de yoksul bir köy çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası alkolik bir çobandı ve okur-yazar değildi. Annesi düğünlerde, törenlerde gitar çalıyordu. Jara okuma-yazmayı ve müziğin büyüsünü bir halk şarkıcısı 'Cantador' olan annesinden öğrendi. Şili türküleri dinleyerek geçen çocukluğunun ardından 15 yaşına geldiğinde annesi öldü. Bu ölüm ailenin dağılmasına Jara'nın öğrenim gördüğü ticaret lisesini bırakmasına neden oldu. Sen Bernardo İlahiyat Okulu'na gitmeye karar verdi. Kilise korosunda müzik bilgisinin temelleri atıldı. Okul bittikten sonra rahiplik yapmadı, çeşitli yerlerde ufak tefek işler yapmaya başladı ve kısa süre sonra askere gitti. Dönüşünde, Şili Üniversitesi'nde Tiyatro Okulu'na girdi. Başarı göstererek oyunlar yönetmeye başladı, bu arada Şili Üniversitesi korosuna girdi. İlk bestelerini burada yaptı. Nueva Cancion 'Yeni Türkü' akımının kurucusu olan Violetta Parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı. Violetta Para İnka ve Aztek kültürlerini, Akdeniz ve Afrika kültürleriyle kaynaştırarak 'Yeni Türkü'yü oluşturdu. Jara da Yeni Türkü çalışmalarını sürdürdü. Kaynak olarak Latin Amerika'nın geleneksel müziğini ve folklorik öğelerini aldı ve bunları çoksesli hale getirdi. Yeni Türkü kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir simge haline geldi. Artık Jara'nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. İçten coşkulu hüzün bulanık dirençli sesi Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştı. Jara, 1970 seçimlerinde Şili'deki sol muhalefetin sesi Halkın Birliği (Unidad Popular) 'ni ve Salvador Allende'yi destekledi. 11 Eylül 1973'teki Augosto Pinochet'nin düzenlediği faşist darbenin hemen ertesinde Santiago Üniversitesi'nde gözaltına alındı ve binlerce kişiyle birlikte -bugün adı verilen- Şili Santiago Stadyumu'na getirildi. Yüreğinde, postallarla çiğnenen ülkesinin ve katledilen yoldaşı Allende'nin acısı vardı. 16 Eylül 1973'de acımasızca katledildi. Şili'deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev, Jara'nın son anlarını şöyle anlatıyor: 'Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor'un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar'.
BEŞ BİN KİŞİYİZ BURADA
Beş bin kişiyiz burada kentin bu küçük parçasında. Beş bin kişiyiz. Ne kadar olacağız bilemem kentlerde ve tüm ülkede? Burada yapayalnız on bin el, tohum eken ve fabrikaları çalıştıran. İnsanlığın ne kadarı açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla, baskıyla, terör ve cinnetle karşı karşıya? Yitip gitti aramızdan altısı karıştı yıldızlara. Biri öldü, diğerini vurdular asla inanmazdım bir insanın bir başkasına böyle vuracağına. Öbür dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti biri boşluğa attı kendini, diğeri vuruyordu başını duvarlara ama ölümün işareti var hepsinin bakışlarında. Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü! Kusursuz bir kesinlikle yürütüyorlar planlarını. Hiçbir şey umurlarında değil. Onlar için kan madalyadır, kıyım kahramanlık gösterisi. Tanrım, senin yarattığın dünya bu mu, çalışıp hayran kaldığın yedi günlük emek bu mu? Dört duvar arasında tükeniyor ömürler sanki hiç geçmiyor, yakarı yalnızca ölümün bin an önce gelmesi için. Ama birdenbire içim sızlıyor ve görüyorum bu akışı yürek vurusu olmadan, yalnızca makinelerin nabzıyla ve ortaya çıkıyor askerlerin ebelerinin yüzlerinin yalancı tatlılığı. Ya Meksika, ya Küba ve tüm dünya ağlıyorlar bu alçaklık karşısında! On bir el buradayız üretmekten yoksun bırakılmış. Ne kadarız hepimiz tüm ülkede? Başkanımızın kanı, yoldaşımızın, Daha güçlü vuracak bombalar ve makineli tüfeklerden! İşte böyle vuracak bizim yumruğumuz da yeniden!
Ne zor şarkı söylemek dehşetin şarkısı olunca. Dehşetti yaşadığım, ölümüm dehşetti. Gördüğüm kendimdi oncasının arasında ve oncasının sonsuzluk anı içinde sessizliğin ve çığlıkların ezgileridir şarkımın noktalandığı. Hiç görmemiştim böylesini Hissetmiş ve hissetmekte olduğum Yeni bir tohumun doğumu olacak bu...
BİLDİRGE
Ne türkü söyleme aşkımdan ne de sesimi
dinletmek için değil bunca türkü söylemem.
Benim namuslu gitarımın sesi
hem duygulu hem de haklıdır.
Dünyanın yüreğinden çıkar
bir güvercin gibi kanatlı
kutsal su gibi şefkatli,
okşar gitarım öleni ve yiğidi.
Şarkım amacına kavuşur
Violetta'nın dediği gibi.
Pırıl pırıl coşkulu durmak bilmez
ve bahar kokan bir işçidir!
Gitarım ne zenginlerin gitarıdır,
ne de başka bir şeyin.
Şarkım bir yapı iskelesidir
eriştirir bizi yıldızlara.
Katıksız gerçekleri şarkısında
söylerken bir insan ölmek pahasına,
anlamını bulur o şarkı
damarlarında atarken.
Şarkım ne gelip geçici övgüler düzer
ne de başkalarına ün katar,
yoksul ülkemin
kök salmıştır toprağına.
Orada, her şeyin bittiği
ve her şeyin başladığı yerde,
söylerim o her zaman yiğit ve derin
sonsuza dek yeni olacak şarkıyı
Şöyle bir sözünü hatırlıyorum
ne sesim güzel olduğu için
ne de gitarı iyi çaldığım için şarkı söylerim
dertli ve haklıdır gitarım
bunun için söylerim
; ,(((
Victor Jara
Şili'li ozan Victor Jara 23 Eylül 1932'de Santiago'nun dışındaki küçük bir köy olan Loquen'de yoksul bir köy çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası alkolik bir çobandı ve okur-yazar değildi. Annesi düğünlerde, törenlerde gitar çalıyordu. Jara okuma-yazmayı ve müziğin büyüsünü bir halk şarkıcısı 'Cantador' olan annesinden öğrendi. Şili türküleri dinleyerek geçen çocukluğunun ardından 15 yaşına geldiğinde annesi öldü. Bu ölüm ailenin dağılmasına Jara'nın öğrenim gördüğü ticaret lisesini bırakmasına
neden oldu. Sen Bernardo İlahiyat Okulu'na gitmeye karar verdi. Kilise korosunda müzik bilgisinin temelleri atıldı. Okul bittikten sonra rahiplik yapmadı, çeşitli yerlerde ufak tefek işler yapmaya başladı ve kısa süre sonra askere gitti. Dönüşünde, Şili Üniversitesi'nde Tiyatro Okulu'na girdi. Başarı göstererek oyunlar yönetmeye başladı, bu arada Şili Üniversitesi korosuna girdi. İlk bestelerini burada yaptı. Nueva Cancion 'Yeni Türkü' akımının kurucusu olan Violetta Parra ile tanıştı ve onunla çalışmaya başladı. Violetta Para İnka ve Aztek kültürlerini, Akdeniz ve Afrika kültürleriyle kaynaştırarak 'Yeni Türkü'yü oluşturdu. Jara da Yeni Türkü çalışmalarını sürdürdü. Kaynak olarak Latin Amerika'nın geleneksel müziğini ve folklorik öğelerini aldı ve bunları çoksesli hale getirdi. Yeni Türkü kısa zamanda emperyalizmin ve sömürgeciliğin karşısında bir simge haline geldi. Artık
Jara'nın şarkıları fabrikalarda, okullarda, sokaklardaydı. İçten coşkulu hüzün bulanık dirençli sesi Şili sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştı. Jara, 1970 seçimlerinde Şili'deki sol muhalefetin sesi Halkın Birliği (Unidad Popular) 'ni ve Salvador Allende'yi destekledi. 11 Eylül 1973'teki Augosto Pinochet'nin düzenlediği faşist darbenin hemen ertesinde Santiago Üniversitesi'nde gözaltına alındı ve binlerce kişiyle birlikte -bugün adı verilen- Şili Santiago Stadyumu'na getirildi. Yüreğinde, postallarla çiğnenen ülkesinin ve katledilen yoldaşı Allende'nin acısı vardı. 16 Eylül 1973'de acımasızca katledildi. Şili'deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev, Jara'nın son anlarını şöyle anlatıyor: 'Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı refakatçisiyle, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor'un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar'.
BEŞ BİN KİŞİYİZ BURADA
Beş bin kişiyiz burada
kentin bu küçük parçasında.
Beş bin kişiyiz.
Ne kadar olacağız bilemem
kentlerde ve tüm ülkede?
Burada yapayalnız
on bin el, tohum eken
ve fabrikaları çalıştıran.
İnsanlığın ne kadarı
açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla,
baskıyla, terör ve cinnetle karşı karşıya?
Yitip gitti aramızdan altısı
karıştı yıldızlara.
Biri öldü, diğerini vurdular asla inanmazdım
bir insanın bir başkasına böyle vuracağına.
Öbür dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti
biri boşluğa attı kendini,
diğeri vuruyordu başını duvarlara
ama ölümün işareti var hepsinin bakışlarında.
Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü!
Kusursuz bir kesinlikle yürütüyorlar planlarını.
Hiçbir şey umurlarında değil.
Onlar için kan madalyadır,
kıyım kahramanlık gösterisi.
Tanrım, senin yarattığın dünya bu mu,
çalışıp hayran kaldığın yedi günlük emek bu mu?
Dört duvar arasında tükeniyor ömürler
sanki hiç geçmiyor,
yakarı yalnızca ölümün bin an önce gelmesi için.
Ama birdenbire içim sızlıyor
ve görüyorum bu akışı yürek vurusu olmadan,
yalnızca makinelerin nabzıyla
ve ortaya çıkıyor askerlerin ebelerinin yüzlerinin
yalancı tatlılığı.
Ya Meksika, ya Küba ve tüm dünya
ağlıyorlar bu alçaklık karşısında!
On bir el buradayız
üretmekten yoksun bırakılmış.
Ne kadarız hepimiz tüm ülkede?
Başkanımızın kanı, yoldaşımızın,
Daha güçlü vuracak bombalar ve makineli tüfeklerden!
İşte böyle vuracak bizim yumruğumuz da yeniden!
Ne zor şarkı söylemek
dehşetin şarkısı olunca.
Dehşetti yaşadığım,
ölümüm dehşetti.
Gördüğüm kendimdi oncasının arasında
ve oncasının sonsuzluk anı içinde
sessizliğin ve çığlıkların
ezgileridir şarkımın noktalandığı.
Hiç görmemiştim böylesini
Hissetmiş ve hissetmekte olduğum
Yeni bir tohumun doğumu olacak bu...
VICTOR JARA
Şili Stadyumu, Eylül 1973