'en gerilmiş kabuslara ve alabildiğine engin hulyalara dalabilmek rahatca, sökebilmek içinde köklenen sarmaşıkları, sıyrılabilmek etine tutunan acılardan ve beynine çakılan kazıklardan, umarsızca uzanabilmek ateşe'misalinde olduğu gibi; debelenen,kendini yerden yere vuran,çeşitli imgeleme/simgeleme/çimgeleme s/ıkıntısına giren mümtaz,mükerrem vü namüreffeh şahsın ulaşmak için girdiği bunalımlar,hezeyanlar idir. itina ilen...
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım, Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
o zaman vecd ile secde eder varsa taşım... İstiklal Marşı'nda geçer..
'coşuk,istiğrak,vecd,aşkın boyut..' şekillerinde de söylenir. yani aşırıya kaçarcasına,kendi kendinden geçercesine anlamlarında kullanılır. kökü nedir bilmiyorum.Arapça olabilir.
Vecd, arapça bir kelime olup, çok yoğun duygusallık gösterme, şiddetli duyarlılık hali, heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme manasındadır..
Yine arapça’dan dilimize giren bir çok alıntı kelimelere bakacak olursak, ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecedeki dar ünlü düşer.. ‘’vecd’’ Türkçe karşılığı vecit’dir.. ünlü ile başlayan bir ek verirsek bu kelimeye, Türkçe’de ‘vecdi’ biçiminde yazılıp söylenir..
Başka bir misal: Vech-yüz, çehre (yada yol, tarz) Türkçe yazılış ve söylenişi ‘vecih’dir.. ünlü ile başlayan bir ek verirsek ‘veçhi’ veya ‘veçhile’ olur
en gerilmiş kabuslara ve alabildiğine engin hulyalara dalabilmek rahatca, sökebilmek içinde köklenen sarmaşıkları, sıyrılabilmek etine tutunan acılardan ve beynine çakılan kazıklardan, umarsızca uzanabilmek ateşe
azize teresanın vecdi tam bir fiayskoydu.çünkü eser bir vecdden ziyade orgazmı andıdrıyor ve daha da ilginci buna teşvik ediyordu. bu yüzden eser yapıldığında büyük sansasyonel yaratmıştı.
O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu: Ki vadiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu. (Bülbül - Mehmet Akif Ersoy)
Her defasında, geç, gafletten vecde; O var! (O Var! .. - Necip Fazıl Kısakürek)
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr'i Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü'min neferin! (Süleymaniye'de Bayram Sabahı - Yahya Kemal Beyatlı)
Dönmek dileriz haşre kadar vecd ile biz Neylerle tutuşmuş yanarız; şimdi neyiz Mevlana Celaleddini Rumi’ye varır Toprakta değil sanki o gök kubbedeyiz. (VII - Vedat Varol)
Esrarlı vuslata bir adım kala Hasretin vecdiyle, ben kement attım Deryada boğulmak ne güzel bela Battıkça kurtuldum, çıktıkça battım... (Yokluğumun Resmi - Uğur Işılak)
“ aşksız, vecdsiz, çilesiz,
fikirsiz kişi
neyimi sevecek ki benim?
.
"s.mirzabeyoğlu _
Arapça, kendinden geçmek.
'en gerilmiş kabuslara ve alabildiğine engin hulyalara dalabilmek rahatca,
sökebilmek içinde köklenen sarmaşıkları,
sıyrılabilmek etine tutunan acılardan ve beynine çakılan kazıklardan,
umarsızca uzanabilmek ateşe'misalinde olduğu gibi; debelenen,kendini yerden yere vuran,çeşitli imgeleme/simgeleme/çimgeleme s/ıkıntısına giren mümtaz,mükerrem vü namüreffeh şahsın ulaşmak için girdiği bunalımlar,hezeyanlar idir.
itina ilen...
coşku, coşkunluk, coşkuyla kendinden geçme hali.
'...o zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım;
her cerihamdan, ilahi, boşanır kanlı yaşım...'
aşırı duygu yoğunluğu ve heyecen...
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Başka ne gelebilir ki akla bu satırladan gayrı! !
o zaman vecd ile secde eder varsa taşım...
İstiklal Marşı'nda geçer..
'coşuk,istiğrak,vecd,aşkın boyut..' şekillerinde de söylenir.
yani aşırıya kaçarcasına,kendi kendinden geçercesine anlamlarında kullanılır.
kökü nedir bilmiyorum.Arapça olabilir.
o zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım.....
Vecd, arapça bir kelime olup, çok yoğun duygusallık gösterme, şiddetli duyarlılık hali, heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme manasındadır..
Yine arapça’dan dilimize giren bir çok alıntı kelimelere bakacak olursak, ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecedeki dar ünlü düşer.. ‘’vecd’’ Türkçe karşılığı vecit’dir.. ünlü ile başlayan bir ek verirsek bu kelimeye, Türkçe’de ‘vecdi’ biçiminde yazılıp söylenir..
Başka bir misal:
Vech-yüz, çehre (yada yol, tarz)
Türkçe yazılış ve söylenişi ‘vecih’dir.. ünlü ile başlayan bir ek verirsek ‘veçhi’ veya ‘veçhile’ olur
en gerilmiş kabuslara ve alabildiğine engin hulyalara dalabilmek rahatca,
sökebilmek içinde köklenen sarmaşıkları,
sıyrılabilmek etine tutunan acılardan ve beynine çakılan kazıklardan,
umarsızca uzanabilmek ateşe
VECD: Askin en ust basamagidir.
azize teresanın vecdi tam bir fiayskoydu.çünkü eser bir vecdden ziyade orgazmı andıdrıyor ve daha da ilginci buna teşvik ediyordu. bu yüzden eser yapıldığında büyük sansasyonel yaratmıştı.
ruhundan üfle bana..
rüzgar..
O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu:
Ki vadiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.
(Bülbül - Mehmet Akif Ersoy)
Her defasında, geç, gafletten vecde;
O var!
(O Var! .. - Necip Fazıl Kısakürek)
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr'i
Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü'min neferin!
(Süleymaniye'de Bayram Sabahı - Yahya Kemal Beyatlı)
Dönmek dileriz haşre kadar vecd ile biz
Neylerle tutuşmuş yanarız; şimdi neyiz
Mevlana Celaleddini Rumi’ye varır
Toprakta değil sanki o gök kubbedeyiz.
(VII - Vedat Varol)
Esrarlı vuslata bir adım kala
Hasretin vecdiyle, ben kement attım
Deryada boğulmak ne güzel bela
Battıkça kurtuldum, çıktıkça battım...
(Yokluğumun Resmi - Uğur Işılak)
....
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
...
bkz. İstiklal Marşı
vecd; aşk, muhabbet demektir. Kendinden geçecek ya da unutucak kadar ilahi bir aşk hali veya yüksek heycan ve anlamlarına da gelir.
Vecd-âlud yani vecd veren haller yani manevi çoşkunlukla beraber olan hal olarak da kullanılır.