efenim müsaadeniz ilen ünlü astronomi alimi mübârek fî-yakalı sülalesinden çoban ez-zühreyi ve-l tarık dedemizden malûmat ilen... uzay karanlık sessiz sadâsız ve boşluk demiyeceğim zira uzayda boşluk yok idir hoşluk vardır; yıldızların feriştâhların içinde yüzdükleri seyri sefer ettikleri çatısı olmayan zemini olmayan ziyadesi ilen bize yavan görünen lakin malûmatımız olmayan şeyleri her daim öteleyen bir materyalist zihniyet ilen yavanlığı kabul ve itibar gören bir mekan içre hal idir.efenim ne öklid bilmiş idir ne paskal ne de Hayyam.karadelikleri bulmuş sonrasında bildiğini inkar edip piyasadan çekilmiş olan stephen Hawking’in malumatı da stephen kingin filimlerinden öteye gidememiş idir.efenim bendeniz derim ki dünyayı çok çırak ettiniz uzay mı kaldı? siz evvela 9 feriştahın ismini içinizden takılmadan sayınız :) sayamadınız leylim ley…bendeniz ne demiştim gördünüz efenim son bir bahis uzay sizin beyniniz temayülünüz tahayyülünüz kadardır… tekrar görüşmek dileği ilen… leylim ley...
Suphi: Selamun aleyküm milleet. Millet: Aleyküm selam suphi nabıyon Suphi: napiym kardeşim, biraz önce ışık hızının 20 katına çıktım aynı anda heryerde olduğum için kütlem sonsuz oldu. Şehmuz: vaaay demek karıya kıza hava haaa. artist seniii Suphi: yok gardaş işim olmaz, benimkisi eğlence Şehmuz: birazdan solcan deliğinden geçip geçmişe gidecez geliyon nu? Suphi: napacaz geçmişte Şehmuz: yav geçmişteki tipimize bakıp gülecez napacaz başka Suphi: taam la geliyom, Mahmut nerde Necmi: o gerizekalı karadeliğe düştü, ama kaç kere uyardım angutu iyi oldu ona Suphi: yav beyler geçen gün jüpiterin ordaki karadeliğe bi hatun düşmüş sormayın abi yaaaaaa afet afet Necmi: yav karadelikler de hatun çok da biliyon, girdik mi iki aydan sonra çıkamayız. Suphi:doğru diyon la, Metin gelmiyo mu yine? Şehmuz: Yok o diğer galaksiye geçme(DGG) sınavlarına hazırlanıyomuş. Suphi: Ya abi adam en iyisini yapıyo, biz bu gidişle biz kazanamayacaz Necmi: Ya bana DGG demeyin kardeş zaten bizimkiler başımın etini yiyo. gece gidince çalışırım Suphi: Sonsuz kütle yapak mı lan?
Uzay benim adım. Ama insanın adının Uzay olması o kadar güzel bir şey değil. Birisiyle tanışırken isminizi birkaç sefer tekrar etmeniz gerekiyor doğru anlaması için. Doğru anladığı zaman da garip şekillerde gülüyorlar. Ve abuk subuk espriler yapıyorlar. Dahası, isminiz eğer Uzay ise. Sizi uzaylı gibi zannediyorlar. Dünyayla bağınızın pek olmadığını zannediyorlar. Dünyaya ilişkin hiç bir sözünüzü ciddiye almıyorlar. Yani ciddiye alınmıyorsunuz. Sizden sürekli ilginçlikler bekliyorlar. En ciddi sorunlarınızı ve fikirlerinizi sırf ilginçlik olsun diye uydurduğunuzu zannediyorlar. Sonuç benim gibi oluyorsunuz işte. Allah kimsenin ismini Uzay etmesin.
1903 yılında Rus fizikçi Konstantin Tsiolkovsky, yıldızlar arası yolculuğun karşısındaki büyük engeli keşfetti: Bir roketin ulaşabileceği en yüksek hız, eksozundan çıkan gazın hızının iki katıyla sınırlıydı.Uzay mekiği, eksoz gazını saniyede beş kilometreden daha yavaş bir hızla püskürttüğünden, yukarıdaki hesap uyarınca saniyede 10 Km hızdan fazlasına ulaşamaz.Bu hızla da Güneş'in en yakın komşusu olan Alfa Centauri'ye ulaşmak 120.000 yılını alır.Bu yıldıza bir insan ömrü içinde varabilmek için, günümüzde kullanılan hidrojen ve kerosen (gaz yağı) gibi yakıtların sağlayabileceğinden 300 kat daha hızlı seyretmek zorunda.Bu durumda Robert Frisbee, nükleer tepkimelerin muazzam enerjisine başvurulmasını öneriyor ki, bunun için üç farklı yol var: 1- Nükleer Fisyon 2- Nükleer Füzyon 3- Karşıt Madde (Anti Madde) Tepkimesi.
Fakat tüm bunları sağlasakta sıradan roketler, hatta bu karşıt madde roketlerinin ortak sorunu, her Mercury, Gemini, Apollo aracıyla, her uzay mekiğinin fırlatılışında ortaya çıktı: Uzay aracı itki sağlayacak yakıtın kütlesi yanında cüceleşiyor ve sonunda roket itkisinin en büyük kısmı, kendi yakıtını yerden kaldırmak için harcanıyor.Bu ilkel yöntem dünya yörüngesine çıkış ya da Ay yüzeyine kısa bir yolculuk için kabül edilebilir. Ancak, bir çok uzay mühendisi, başka yıldızlara yolculuk için, daha hafif daha kullanışlı, ürettikleri hız tüm roketlerinkini aşan hatta neredeyse ışık hızına yaklaşan yaratıcı itki sistemlerine gerek olduğu konusunda birleşiyor.Peki nasıl bir sevk sistemi bizi yıldızlara bir kaç dakikada ya da bir kaç gün de taşıyabilir? Yıldızlara yolculukta yeni sevk metotlarına açılan kapı; Einstein 'ın Birleşik Alan Teorisi -Genel Görecelik Kuramı ve bu kuramların Kuantum alan fiziği kuramlarıyla bağdaştırılması sonucunda ortaya çıkan bükülüp -eğilebilir uzay ve zaman geometrodinaği anlayışıdır.Uzay- zamanı böyle eğip bükerek uzayın korkutucu karanlık ufkunu bir anda yarıp geçercesine bir adımda atlamak için elektromanyetik alan sevki prensiplerine uygun kuantum elektrodinamiği esaslarına göre inşa edilecek bir tür elektromanyetik alan üreteci motorlarına ihtiyacımız olacaktır.Çünkü sonuçta uzay-zamanın geometrik dokusuda temelde elektromanyetik bir dokudur.Mesafe ve zaman dediğiniz şey elektromanyetik vakum havuzu tarafından yaratılan bir geometrik-boyutsal dokumadır.İşte bu elektromanyetik örgüsel dokumanın biçimi varoluşun boyutsal açılımınıda kendi içinde taşıyan örgüsel kodları taşır.
baba uzayda hayat var mı lan acaba.... -lan vallaha bilmiyom.....var diyolar.... -bence var olum..... -neden.... -ne bilim olum...bence işte.... -baba belki güzel kızlar da vardır....di mi lan -keşke olsa değel mi... -he ya......
dünyanın ilk kadın uzay turisti kazakistan'ın baykonur üssünden uzaya fırlatıldı...
--------
evet evet bayan astronotu ‘welcome uzay “ pankartıyla onlar karşıladı:
stivv usta: üfff hatuna bak ilik gibi.
rabırt çırak: usta, uzay elbisesi içinde nasıl anladın?
s.u.: bu saçları samanyolunda ağarttık oğlum, anlarız… hatun yaklaşıyor, kapa çeneni …hamfendi uzayımıza hoş geldiniz. ben komutan logar, buda çırağım rabırt
bayan astronot: aahhhaaa , baykonur’da ne kadar espirütel olduğunuzdan bahsetmişlerdi
s.u.: öyleyimdir, ve nedir yazarıyımdır aahhaa. neyse siz yol yorgunusunuzdur, buyrun mekiğe geçelim. siz duşunuzu alıp üzerinize rahat bir şeyler giyerken, bizde içecek ve yöresel yemeklerimizden, meteor kebabı ve mars usulü mercimek çorbası hazırlayalım.
Bir uzay gemisindeki astronotlarin %20'si alingan, %20'i neseli,%10'u uykucu,geri kalanlar ise maymundur. O uzay gemisinin dünya çevresinde s.d.h (son derece hizli) dönmesi nasil bir acinin yansimasina yol acar? :))))
an itibariyle tv.de seyredilen haber (dejavu lan bu!) : nasa yetkililerince yapılan açıklamada, uzay mekiğini tamir etmekle görevli astronotların, somun ve civataları kaybetmesiyle, uzay mekiğinin tamirinin,yaklaşık 6 ay uzayacağı bildirilmiştir! (bkz. bu entryin 2 altındaki uzay entrysi) …
bizde bu haber üzerine,işin içyüzünü öğrenebilmek için,kaynağını açıklayamayacağımız istihbaratlarımızdan gelen bilgilerle olayı çözdük, aynen aşağıdadır:
rabırt çırak: sesin çok az geliyor usta,fiber optik kabloda sorun var heralde.
stiiw usta: dudağımı oku o zaman: somunlarla,civataları uzat,okey? elin silikonunda, gözün plütonda olursa duymasın tabii.
rabırt çırak: plütonda yalanmış be usta
stiiw usta: dur sana lazer güdümlü bir tokat patlatayımda östaki borun açılsın,hayvan kere hayvan. hani duymuyordun sen?
rabırt çırak: kulaklarım bir anda sinan çetin’in, paravanı gibi açıldı usta.
stiiw usta: bırak bu ibrahim tatlıses klibindeki usta yalakalıklarını, cıvatayla,somunları uzat.
rabırt çırak: usta ibrahim tatlıses’le, hülya avşar çıkıyorlarmı?
stiiw usta: bize ne lan, elalemin kukusundan. uzat malzemeleri... niye uzatmıyon oğlum? laannn yoksa sen,somunlarla,cıvataları?
rabırt çırak: evet usta, cebimdeydi ama boşlukta bir ronaldinho rövaşatası yapayım derken düşürdüm,dur bi daha bakayım rövaşata yaptığım yere,belki şeytan götürmemiştir yerçekimsiz ortamda!
stiiw usta: gel lan buraya colarado eşşeği,burası sanayi sitesindeki 50 metrekarelik dükkanmı sandın? uzay lan burası uzay.güzelim uzayı kaybettiğin malzemelerle,teksas çöplüğüne çevirdin,geçende spatulayı kaybetmiştin (bu olay gerçektir,aynı astronotlar 2 ay önce spatulayıda kaybetmişler!)
rabırt çırak: haftalığımdan kesersin usta.
stiiw usta: kes lan, bütün avansları çekip iddaaya yatırdığını bilmiyorum sanki.neyse, ben bir merkezi arayıp cıvata,somun istiyim….
………………………………………………………………………………
stiiw usta: alo houston,burası kerkenez 1, alo merkezzz. yine chate dalmış adi herif, allooo maykıl
maykıl: merhaba stiiw,paris hiltonla chatleşiyordumda duymadım ahhaaa, sen ne yaptın uzaykızlarıyla ahaaa
stiiw usta: bırak gevezeliğide beni dinle,bizim rabırt salağı, cıvata ve somunları düşürmüş,acele bir düzine cıvata ve somun gönder, birazda lüfer yap.
maykıl: ahh stiiw’im be, yekten plastik kadın istiyorum desene,ne gereği var şifreli şifreli somunlar,civatalar,lüferler ahhaaaa.
stiiw usta: boşver tamiri rabırt, şu kraterde,güneşe karşı içelim.
rabırt çırak: iyi olur be usta…hadi şerefine . çın-çın
stiiw usta: şerefine.
rabırt çırak: hayırdır usta, hüzünlüsün.
stiiw usta: sonbahardandır
rabırt çırak: iyide usta burada düzleme eğiklik gibi mevsimsel bir durum yok,ne sonbaharı?
stiiw usta: bi sus lan rabırt,susmasan, literatüre uzayda kaybolan ilk çırak olarak geçeceksin, bırakta hüznümüzün tadını çıkaralım. “aaahh,nemrudun kızı, yandırdı bizi, çarptı sillesini felek misâli..”….
…………………………………………………………………………..
onlar ki insanlık için büyük adımlar atıp,entrylerimize gerçek haberlerle malzeme olmaya devam edeceklerdir…
an itibarıyla tv.de seyredilip,dumurlara uğranan hadise: uzay boşluğunda; kozmonot abinin, arka tamponu (!) yerine oturtmak için, sağ ayağının dışıyla kaportayı tekmelemesi! hani uzay deyince,insanın aklına: ışık hızı,galaksi,marsta hayat varmı gibi terimler,mevzular geliyor,mekiğin uzayda tekmelenerek tamir edilmesi, uzay literatüründe şık durmadı.
not: tampon dedikde görüntüyü yorumladık,ne bilelim kardeşim hiç uzay mekiği görmedik! tamire ilişkin usta,çırak diyalogları yazalımda tam olsun: stiivv usta,çırağı rabırt’la mekiğin enerji panelini tamir etmektedir:
stiivv usta: 14-15 anahtarını uzat. rabırt çırak: enerji panelinin üstüne bıraktım usta. stiivv usta: lan sana kozmonot ehliyeti verenin taa…salak oğlum,yerçekimimi var lan? bu uzaya gönderdiğin kaçıncı takım? rabırt çırak: haftalığımdan kesersin usta stivv usta: sus lan,git merkeze söyle, acilen bir kriko,bir ön stop lambası, göndersinler rabırt çırak: tamam usta………………………………………….
rabırt çırak: alo Houston,alo nasa merkez, beni duyuyormusunuz? nasa merkez: duyuyoruz kerkenez1 rabırt çırak: stiivv usta, bir kriko,bir tanede ön stop lambası istiyor,banada kısa camel ve playboyun bu ayki sayısını gönderin,acil olsun. nasa merkez: anlaşıldı kerkenez1,uzayda hayat yok ama salak çok,ulan krikoyla neyi kaldıracan, zaten uzay boşluğundasın ahahhaaa……………………
rabırt çırak: usta dalga geçme ya,bütün merkeze rezil oldum,kesin klarada ordaydı yapma be usta. stivv usta: tamam olm neşemizi bulalım dedik,senden başka kimiz var uzayda? lan, klara dedinde, aklıma elizabet düştü,efkerlandım(bkz.efkarlı) koş viskiyi kap, şu mehtabın güzelliğine bakarak içelim(!) rabırt çırak: usta, zaten aya kaç ışık hızı mesafesindeyizki? gidip merkezinde içelim? ahaahhaa şaka be usta…
İçsel bakışla: Sonsuz düşünce-üretme olasıklarına sahip bilinç...
Bu durumda bizlerin içinde bulunduğu kainatın,üst boyuttaki bir bilincin kendi içsel bakışıyla oluşturduğu bir hayal olabileceği gibi bir sonuç çıkıyor ortaya :-)
Modacı Zeynep Tunuslu'nun merhum eşinin adı.. (Bkz: Uzay Heparı)
efenim müsaadeniz ilen ünlü astronomi alimi mübârek fî-yakalı sülalesinden çoban ez-zühreyi ve-l tarık dedemizden malûmat ilen...
uzay karanlık sessiz sadâsız ve boşluk demiyeceğim zira uzayda boşluk yok idir hoşluk vardır; yıldızların feriştâhların içinde yüzdükleri seyri sefer ettikleri çatısı olmayan zemini olmayan ziyadesi ilen bize yavan görünen lakin malûmatımız olmayan şeyleri her daim öteleyen bir materyalist zihniyet ilen yavanlığı kabul ve itibar gören bir mekan içre hal idir.efenim ne öklid bilmiş idir ne paskal ne de Hayyam.karadelikleri bulmuş sonrasında bildiğini inkar edip piyasadan çekilmiş olan stephen Hawking’in malumatı da stephen kingin filimlerinden öteye gidememiş idir.efenim bendeniz derim ki dünyayı çok çırak ettiniz uzay mı kaldı? siz evvela 9 feriştahın ismini içinizden takılmadan sayınız :) sayamadınız leylim ley…bendeniz ne demiştim gördünüz efenim son bir bahis uzay sizin beyniniz temayülünüz tahayyülünüz kadardır…
tekrar görüşmek dileği ilen…
leylim ley...
Uzay,hiç uazk değildir.Arabanız dümdüz yukarı çıkabiliyorsa sadece 1 saatlik yoldur.
Suphi: Selamun aleyküm milleet.
Millet: Aleyküm selam suphi nabıyon
Suphi: napiym kardeşim, biraz önce ışık hızının 20 katına çıktım aynı anda heryerde olduğum için kütlem sonsuz oldu.
Şehmuz: vaaay demek karıya kıza hava haaa. artist seniii
Suphi: yok gardaş işim olmaz, benimkisi eğlence
Şehmuz: birazdan solcan deliğinden geçip geçmişe gidecez geliyon nu?
Suphi: napacaz geçmişte
Şehmuz: yav geçmişteki tipimize bakıp gülecez napacaz başka
Suphi: taam la geliyom, Mahmut nerde
Necmi: o gerizekalı karadeliğe düştü, ama kaç kere uyardım angutu iyi oldu ona
Suphi: yav beyler geçen gün jüpiterin ordaki karadeliğe bi hatun düşmüş sormayın abi yaaaaaa afet afet
Necmi: yav karadelikler de hatun çok da biliyon, girdik mi iki aydan sonra çıkamayız.
Suphi:doğru diyon la, Metin gelmiyo mu yine?
Şehmuz: Yok o diğer galaksiye geçme(DGG) sınavlarına hazırlanıyomuş.
Suphi: Ya abi adam en iyisini yapıyo, biz bu gidişle biz kazanamayacaz
Necmi: Ya bana DGG demeyin kardeş zaten bizimkiler başımın etini yiyo. gece gidince çalışırım
Suphi: Sonsuz kütle yapak mı lan?
olabildiğince boşluk koşmak istiyorum...
uzay hepari... iyi müzisyendi.
Sadece yer çekiminin olmaması nedeniyle bile harika sayılabilecek bir yer.
uzay hakkında detaylı bir bilgi istiyorum
ne kadar küçüğüm, ne kadar...
Uzay benim adım. Ama insanın adının Uzay olması o kadar güzel bir şey değil. Birisiyle tanışırken isminizi birkaç sefer tekrar etmeniz gerekiyor doğru anlaması için. Doğru anladığı zaman da garip şekillerde gülüyorlar. Ve abuk subuk espriler yapıyorlar.
Dahası, isminiz eğer Uzay ise. Sizi uzaylı gibi zannediyorlar. Dünyayla bağınızın pek olmadığını zannediyorlar. Dünyaya ilişkin hiç bir sözünüzü ciddiye almıyorlar. Yani ciddiye alınmıyorsunuz.
Sizden sürekli ilginçlikler bekliyorlar. En ciddi sorunlarınızı ve fikirlerinizi sırf ilginçlik olsun diye uydurduğunuzu zannediyorlar.
Sonuç benim gibi oluyorsunuz işte.
Allah kimsenin ismini Uzay etmesin.
sonsoz boşluk...
1903 yılında Rus fizikçi Konstantin Tsiolkovsky, yıldızlar arası yolculuğun karşısındaki büyük engeli keşfetti: Bir roketin ulaşabileceği en yüksek hız, eksozundan çıkan gazın hızının iki katıyla sınırlıydı.Uzay mekiği, eksoz gazını saniyede beş kilometreden daha yavaş bir hızla püskürttüğünden, yukarıdaki hesap uyarınca saniyede 10 Km hızdan fazlasına ulaşamaz.Bu hızla da Güneş'in en yakın komşusu olan Alfa Centauri'ye ulaşmak 120.000 yılını alır.Bu yıldıza bir insan ömrü içinde varabilmek için, günümüzde kullanılan hidrojen ve kerosen (gaz yağı) gibi yakıtların sağlayabileceğinden 300 kat daha hızlı seyretmek zorunda.Bu durumda Robert Frisbee, nükleer tepkimelerin muazzam enerjisine başvurulmasını öneriyor ki, bunun için üç farklı yol var: 1- Nükleer Fisyon 2- Nükleer Füzyon 3- Karşıt Madde (Anti Madde) Tepkimesi.
Fakat tüm bunları sağlasakta sıradan roketler, hatta bu karşıt madde roketlerinin ortak sorunu, her Mercury, Gemini, Apollo aracıyla, her uzay mekiğinin fırlatılışında ortaya çıktı: Uzay aracı itki sağlayacak yakıtın kütlesi yanında cüceleşiyor ve sonunda roket itkisinin en büyük kısmı, kendi yakıtını yerden kaldırmak için harcanıyor.Bu ilkel yöntem dünya yörüngesine çıkış ya da Ay yüzeyine kısa bir yolculuk için kabül edilebilir. Ancak, bir çok uzay mühendisi, başka yıldızlara yolculuk için, daha hafif daha kullanışlı, ürettikleri hız tüm roketlerinkini aşan hatta neredeyse ışık hızına yaklaşan yaratıcı itki sistemlerine gerek olduğu konusunda birleşiyor.Peki nasıl bir sevk sistemi bizi yıldızlara bir kaç dakikada ya da bir kaç gün de taşıyabilir?
Yıldızlara yolculukta yeni sevk metotlarına açılan kapı; Einstein 'ın Birleşik Alan Teorisi -Genel Görecelik Kuramı ve bu kuramların Kuantum alan fiziği kuramlarıyla bağdaştırılması sonucunda ortaya çıkan bükülüp -eğilebilir uzay ve zaman geometrodinaği anlayışıdır.Uzay- zamanı böyle eğip bükerek uzayın korkutucu karanlık ufkunu bir anda yarıp geçercesine bir adımda atlamak için elektromanyetik alan sevki prensiplerine uygun kuantum elektrodinamiği esaslarına göre inşa edilecek bir tür elektromanyetik alan üreteci motorlarına ihtiyacımız olacaktır.Çünkü sonuçta uzay-zamanın geometrik dokusuda temelde elektromanyetik bir dokudur.Mesafe ve zaman dediğiniz şey elektromanyetik vakum havuzu tarafından yaratılan bir geometrik-boyutsal dokumadır.İşte bu elektromanyetik örgüsel dokumanın biçimi varoluşun boyutsal açılımınıda kendi içinde taşıyan örgüsel kodları taşır.
baba uzayda hayat var mı lan acaba....
-lan vallaha bilmiyom.....var diyolar....
-bence var olum.....
-neden....
-ne bilim olum...bence işte....
-baba belki güzel kızlar da vardır....di mi lan
-keşke olsa değel mi...
-he ya......
dünya,ahiret kardeşim ol,ama uzayda elime geçme'mantıklı cevabı
uzay bilimi
Herkesin 'Uzaylı' diye dalga geçtiği, -kendi de kabul ediyor- Mustafa Topaloğlu,bir gün öyle bir cevap verdi ki,şaşırmamak elde değildi.
-Kendizinize uzaylı diyor sunuz? Neden?
-Çünkü dünya uzayda. :)
çok büyük bir boşluk
aşk ayakları yerden keserse
uzay da aşık olan ne olur:P
dünyanın ilk kadın uzay turisti kazakistan'ın baykonur üssünden uzaya fırlatıldı...
--------
evet evet bayan astronotu ‘welcome uzay “ pankartıyla onlar karşıladı:
stivv usta: üfff hatuna bak ilik gibi.
rabırt çırak: usta, uzay elbisesi içinde nasıl anladın?
s.u.: bu saçları samanyolunda ağarttık oğlum, anlarız… hatun yaklaşıyor, kapa çeneni …hamfendi uzayımıza hoş geldiniz. ben komutan logar, buda çırağım rabırt
bayan astronot: aahhhaaa , baykonur’da ne kadar espirütel olduğunuzdan bahsetmişlerdi
s.u.: öyleyimdir, ve nedir yazarıyımdır aahhaa. neyse siz yol yorgunusunuzdur, buyrun mekiğe geçelim. siz duşunuzu alıp üzerinize rahat bir şeyler giyerken, bizde içecek ve yöresel yemeklerimizden, meteor kebabı ve mars usulü mercimek çorbası hazırlayalım.
r.ç. (alçak sesle) : samırsakla, soğanı ayırt edemeyen ustam yemek hazırlamaktan bahsediyor.
s.u.:: ne mır mır ediyon lan? çabuk yemeklik malzemeleri hazırla.
r.ç.: usta, benim haftalığa zam konusu vardı?
s.u.: göktaşını kafana koyarsam görürsün zammı, fırsatçı adi, neyse yemeğin lezzetine göre düşünürüz.
r.ç.: memet ali şahin gibisin be usta, zam istiyoruz sadece.
s.u.: tamam lan, ücret sendikacıları gibi vızırdanma, sanki grev yapacak!
---------
rabırt yemeği hazırlarken, stivv ustada çakıdı çakıdı eşliğinde traşını olur,losyonunu sürüp,smokinli uzay elbisesini giyer (çok bilmiş kardeşlerimize not: bizde biliyoruz uzayda başlığın çıkartılmayacağını ama mevzu böyleyken böyle)
r.ç. (içinden) : gidişata bakılırsa bu gece mekiği boşaltmam farz olacak
s.u.: rabırt, yemekler hazırsa hamfendiyi kaldır.
hamfendi kalkar, yemekler yenilir, şaraplar içilir. stivv usta, alır sazı eline, komplikimanlar yaparak, güneşten, aşktan, uzaydan bahseder... gecenin ilerleyen saatlerinde uyuma numarası yapan rabırt, ustası tarafından, mekiği boşalt, emriyle, kapı önüne şutlanır…
ve her güzel gecenin sabahı gibi ayrılık vakti gelir çatar (bkz.afilli kelimeler grubu)
s.u.: şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git.
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar
b.a.: stivv bey rica ederim böyle hisli şiirlerinizi okumayın fırk fırk
r.ç. (içinden) : ya bu şiir sankı allah allah ustammı yaz mış bunu?
s.u.: güle güle
b.a.: kib
----
stivv usta hüzünlere gark olur
s.u.: daha şimdiden onu özlemeye başladım
r. ç.: unutursun be usta
s.u.: ' özledim tenin kokusunu özledim özledim sımsıcak nefesini özledim özledim sohbetini o sesini özledim....'
-----
ve onlar duygularıyla,tamirleriyle entrylerimize malzeme olmaya devam edeceklerdir...
Bir uzay gemisindeki astronotlarin %20'si alingan,
%20'i neseli,%10'u uykucu,geri kalanlar ise
maymundur. O uzay gemisinin dünya çevresinde s.d.h
(son derece hizli) dönmesi nasil bir acinin yansimasina
yol acar?
:))))
an itibariyle tv.de seyredilen haber (dejavu lan bu!) : nasa yetkililerince yapılan açıklamada, uzay mekiğini tamir etmekle görevli astronotların, somun ve civataları kaybetmesiyle, uzay mekiğinin tamirinin,yaklaşık 6 ay uzayacağı bildirilmiştir! (bkz. bu entryin 2 altındaki uzay entrysi) …
bizde bu haber üzerine,işin içyüzünü öğrenebilmek için,kaynağını açıklayamayacağımız istihbaratlarımızdan gelen bilgilerle olayı çözdük, aynen aşağıdadır:
stiiw usta: rabırt,somunlarla,civataları uzat,rabırrrt, kime diyorum lan, duymuyormusun?
rabırt çırak: sesin çok az geliyor usta,fiber optik kabloda sorun var heralde.
stiiw usta: dudağımı oku o zaman: somunlarla,civataları uzat,okey? elin silikonunda, gözün plütonda olursa duymasın tabii.
rabırt çırak: plütonda yalanmış be usta
stiiw usta: dur sana lazer güdümlü bir tokat patlatayımda östaki borun açılsın,hayvan kere hayvan. hani duymuyordun sen?
rabırt çırak: kulaklarım bir anda sinan çetin’in, paravanı gibi açıldı usta.
stiiw usta: bırak bu ibrahim tatlıses klibindeki usta yalakalıklarını, cıvatayla,somunları uzat.
rabırt çırak: usta ibrahim tatlıses’le, hülya avşar çıkıyorlarmı?
stiiw usta: bize ne lan, elalemin kukusundan. uzat malzemeleri... niye uzatmıyon oğlum? laannn yoksa sen,somunlarla,cıvataları?
rabırt çırak: evet usta, cebimdeydi ama boşlukta bir ronaldinho rövaşatası yapayım derken düşürdüm,dur bi daha bakayım rövaşata yaptığım yere,belki şeytan götürmemiştir yerçekimsiz ortamda!
stiiw usta: gel lan buraya colarado eşşeği,burası sanayi sitesindeki 50 metrekarelik dükkanmı sandın? uzay lan burası uzay.güzelim uzayı kaybettiğin malzemelerle,teksas çöplüğüne çevirdin,geçende spatulayı kaybetmiştin (bu olay gerçektir,aynı astronotlar 2 ay önce spatulayıda kaybetmişler!)
rabırt çırak: haftalığımdan kesersin usta.
stiiw usta: kes lan, bütün avansları çekip iddaaya yatırdığını bilmiyorum sanki.neyse, ben bir merkezi arayıp cıvata,somun istiyim….
………………………………………………………………………………
stiiw usta: alo houston,burası kerkenez 1, alo merkezzz. yine chate dalmış adi herif, allooo maykıl
maykıl: merhaba stiiw,paris hiltonla chatleşiyordumda duymadım ahhaaa, sen ne yaptın uzaykızlarıyla ahaaa
stiiw usta: bırak gevezeliğide beni dinle,bizim rabırt salağı, cıvata ve somunları düşürmüş,acele bir düzine cıvata ve somun gönder, birazda lüfer yap.
maykıl: ahh stiiw’im be, yekten plastik kadın istiyorum desene,ne gereği var şifreli şifreli somunlar,civatalar,lüferler ahhaaaa.
stiiw usta: bırak haydar dümen’liği,cidden somun,cıvata lazım.
maykıl: bırak be ustam, daha geçen ay civa gibi 2 plastik göndermiştim size ahaaaa
stiiw usta: Allah bushunu versin,torpido ağızlı herif,istemiyorum lan cıvata,mivata
maykıl: ayıpettin stiiw,cıvataları gevşettin ahhaaa…
……………………………………………
rabırt çırak: usta, ne o elindeki mangal,rakı?
stiiw usta: boşver tamiri rabırt, şu kraterde,güneşe karşı içelim.
rabırt çırak: iyi olur be usta…hadi şerefine . çın-çın
stiiw usta: şerefine.
rabırt çırak: hayırdır usta, hüzünlüsün.
stiiw usta: sonbahardandır
rabırt çırak: iyide usta burada düzleme eğiklik gibi mevsimsel bir durum yok,ne sonbaharı?
stiiw usta: bi sus lan rabırt,susmasan, literatüre uzayda kaybolan ilk çırak olarak geçeceksin, bırakta hüznümüzün tadını çıkaralım. “aaahh,nemrudun kızı, yandırdı bizi, çarptı sillesini felek misâli..”….
…………………………………………………………………………..
onlar ki insanlık için büyük adımlar atıp,entrylerimize gerçek haberlerle malzeme olmaya devam edeceklerdir…
uzay diye bi şey yok kandıyorlar siziii peh
an itibarıyla tv.de seyredilip,dumurlara uğranan hadise: uzay boşluğunda; kozmonot abinin, arka tamponu (!) yerine oturtmak için, sağ ayağının dışıyla kaportayı tekmelemesi! hani uzay deyince,insanın aklına: ışık hızı,galaksi,marsta hayat varmı gibi terimler,mevzular geliyor,mekiğin uzayda tekmelenerek tamir edilmesi, uzay literatüründe şık durmadı.
not: tampon dedikde görüntüyü yorumladık,ne bilelim kardeşim hiç uzay mekiği görmedik! tamire ilişkin usta,çırak diyalogları yazalımda tam olsun: stiivv usta,çırağı rabırt’la mekiğin enerji panelini tamir etmektedir:
stiivv usta: 14-15 anahtarını uzat.
rabırt çırak: enerji panelinin üstüne bıraktım usta.
stiivv usta: lan sana kozmonot ehliyeti verenin taa…salak oğlum,yerçekimimi var lan? bu uzaya gönderdiğin kaçıncı takım?
rabırt çırak: haftalığımdan kesersin usta
stivv usta: sus lan,git merkeze söyle, acilen bir kriko,bir ön stop lambası, göndersinler
rabırt çırak: tamam usta………………………………………….
rabırt çırak: alo Houston,alo nasa merkez, beni duyuyormusunuz?
nasa merkez: duyuyoruz kerkenez1
rabırt çırak: stiivv usta, bir kriko,bir tanede ön stop lambası istiyor,banada kısa camel ve playboyun bu ayki sayısını gönderin,acil olsun.
nasa merkez: anlaşıldı kerkenez1,uzayda hayat yok ama salak çok,ulan krikoyla neyi kaldıracan, zaten uzay boşluğundasın ahahhaaa……………………
rabırt çırak: usta dalga geçme ya,bütün merkeze rezil oldum,kesin klarada ordaydı yapma be usta.
stivv usta: tamam olm neşemizi bulalım dedik,senden başka kimiz var uzayda? lan, klara dedinde, aklıma elizabet düştü,efkerlandım(bkz.efkarlı) koş viskiyi kap, şu mehtabın güzelliğine bakarak içelim(!)
rabırt çırak: usta, zaten aya kaç ışık hızı mesafesindeyizki? gidip merkezinde içelim? ahaahhaa şaka be usta…
UZAY SONSUZ BOŞLUKTUR
uzay bir boş kutu dur
UZAY SENSİN
sonsuz değildir.genişliyor olması delilidir.
Dışsal bakışla:
Uçsuz bucaksız kainat...
İçsel bakışla:
Sonsuz düşünce-üretme olasıklarına sahip bilinç...
Bu durumda bizlerin içinde bulunduğu kainatın,üst boyuttaki bir bilincin kendi içsel bakışıyla oluşturduğu bir hayal olabileceği gibi bir sonuç çıkıyor ortaya :-)
Çünkü aynı mekanizma bizdede mevcut!
kainatın sğredildiği yer..yaradanın anılıp büyüklüğünün takdire şayanlığının yeri..
sonsuzluk