Mesafelerin hiç bitmediği, sonun hiç gelmediği, bilmediğim ve hiç tanımadığım bir bedende nefes alan, düşüncelerimin merkezinde ve çekiciliğinde, hayal ettikçe yakınlaşan, baktıkça uzaklaşan içimdeki bir yer.
henüz tamamen okumaya fırsat bulamasam da şöyle bi göz gezdirmeyle bile beni çarpabilen kitap. özlem çekenlere klavuz... hep aradığımız bu belkide... birinin gelip bize nası özlememiz gerektiğini söylemesi. aruoba hislerimizi sistematikleştiriyo. böylece daha çok acı çekiyoruz. galiba bu da bize iyi gelio.
hayatımda seyrettiğim en ilginç filmlerden biriydi. Filmin ilk 15 dakikası konuşma yok. Sonraki bölümlerde de konuşma olmadığı zaman oluyor. Çok garip bir film
Bu başıma gelenleri sayamam Hiçbir kalbi kırmamışım kıramam Yokluğunda yandı gönlüm kavruldu Daye sana doymamışım doyamam Yaban elde neler geldi başıma Düşündükçe aklar düştü saçıma Hep zalimler çıktı benim karşıma Zulümlerden geliyorum le daye Uzaklardan geliyorum le daye Ölümlerden geliyorum le daye Belalardan geliyorum le daye Ben o eski ben değilim le daye Nerde o eski günlerim le daye Zaman geçti çok değiştik le daye Boz bulanık seller gibi akmadım Ateş olup insanları yakmadım Hiç kimsenin yuvasını yıkmadım İnsanlıktan ayrılmadım le day
Nedenini bilmediğim bir arzuyla bugün her günkünden daha çok istedim yanımda olmanı... Kolay değil, sensiz olmak, içinin yarısını boş tutmak. Kolay değil her sabah bir martı sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin. Sadece bu ayrılığın bir süreliğine oluşu teselli dolduruyor yüreğime. Her ne kadar bu sürenin uzunluğunu bilmesekte sonunun olduğunu bilemk umutlandırıcı...
Zaten her şey umut edilmekle başlamadımı? Seni düşünüp de kendimi kaybettiğim vakitlerin anısına yazdım bu mektubu sana. Bazen otobüste iki sevgilinin başlarını yaslayıp uyurken ki rahatlığında, bazen sokakta babasının elini tutan bir çoçuğun gözlerindeki güvende buluyorum seni. Düşündükçe Nazım olasım gelir ve hasretini bir uçtan bir uca yakasım gelir.
Bir kuş hafifliğinde sana akar yüreğim, yokluğunda yok olmaktan korkarak. Yaşadığım acıları anlatırsa birileri sana göz yaşlarınla yıka yaralarımı. Seni bekliyor gölet olmuş bir nisan yağmurunun kızı. Hadi gel dayanamıyorum hasretine...
En uzak mesafe ne Afrika'dir,ne Çin,ne Hindistan,ne seyyareler ne de yildizlar geceleri isildayan... En uzak mesafe iki kafa arasindaki mesafedir birbirini anlamayan...
..ta
Ama uzak değil..
..
Mesafelerin hiç bitmediği, sonun hiç gelmediği, bilmediğim ve hiç tanımadığım bir bedende nefes alan, düşüncelerimin merkezinde ve çekiciliğinde, hayal ettikçe yakınlaşan, baktıkça uzaklaşan içimdeki bir yer.
Orada olduğunu bilipte ulaşamamak
Uzak yakin olmayan,uzak yakinimizda bizi anlamayan,uzak dursun bizi sevmeyen,sevmesin ozleyipte uzak'tan gelmeyen
hangi bir nehr-i dûr ile mahdud?
henüz tamamen okumaya fırsat bulamasam da şöyle bi göz gezdirmeyle bile beni çarpabilen kitap. özlem çekenlere klavuz... hep aradığımız bu belkide... birinin gelip bize nası özlememiz gerektiğini söylemesi. aruoba hislerimizi sistematikleştiriyo. böylece daha çok acı çekiyoruz. galiba bu da bize iyi gelio.
hayatımda seyrettiğim en ilginç filmlerden biriydi. Filmin ilk 15 dakikası konuşma yok. Sonraki bölümlerde de konuşma olmadığı zaman oluyor. Çok garip bir film
çocukluğum,babam,canım babam ve masallar
..öyle uzakki yerin..
...uzakları aşıyor
Kendi harflerinden ve tınısından başka nasıl anlatılabilir ki? ..
kendinin bile ücrasında yaşayan benim için, gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan için
Gidilecek yer ne kadar uzak olabilir?
uzakta olan gonuldende irak
nuri bilge ceylan'in altin protakal kazanan filmlerinden biri
nuri bilge ceylanın yönetmenliğini yaptığı film
hadi 'uzak' bir şey söyle bana
yeterince uzak olsun!
yıldızlar kadar uzak
bir ihtiyarın gençliği kadar uzak
mesela
'benim kadar uzak'
de bana
Bu başıma gelenleri sayamam
Hiçbir kalbi kırmamışım kıramam
Yokluğunda yandı gönlüm kavruldu
Daye sana doymamışım doyamam
Yaban elde neler geldi başıma
Düşündükçe aklar düştü saçıma
Hep zalimler çıktı benim karşıma
Zulümlerden geliyorum le daye
Uzaklardan geliyorum le daye
Ölümlerden geliyorum le daye
Belalardan geliyorum le daye
Ben o eski ben değilim le daye
Nerde o eski günlerim le daye
Zaman geçti çok değiştik le daye
Boz bulanık seller gibi akmadım
Ateş olup insanları yakmadım
Hiç kimsenin yuvasını yıkmadım
İnsanlıktan ayrılmadım le day
uzakları sevmiyorum.Çünkü bana uzaksın
aslın da çok uzak
hayatımı karartan bir güzel bayan demek
Nedenini bilmediğim bir arzuyla bugün her günkünden daha çok istedim yanımda olmanı... Kolay değil, sensiz olmak, içinin yarısını boş tutmak. Kolay değil her sabah bir martı sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin. Sadece bu ayrılığın bir süreliğine oluşu teselli dolduruyor yüreğime. Her ne kadar bu sürenin uzunluğunu bilmesekte sonunun olduğunu bilemk umutlandırıcı...
Zaten her şey umut edilmekle başlamadımı? Seni düşünüp de kendimi kaybettiğim vakitlerin anısına yazdım bu mektubu sana. Bazen otobüste iki sevgilinin başlarını yaslayıp uyurken ki rahatlığında, bazen sokakta babasının elini tutan bir çoçuğun gözlerindeki güvende buluyorum seni. Düşündükçe Nazım olasım gelir ve hasretini bir uçtan bir uca yakasım gelir.
Bir kuş hafifliğinde sana akar yüreğim, yokluğunda yok olmaktan korkarak. Yaşadığım acıları anlatırsa birileri sana göz yaşlarınla yıka yaralarımı. Seni bekliyor gölet olmuş bir nisan yağmurunun kızı. Hadi gel dayanamıyorum hasretine...
ırak
gerçek olan mesafelermi yoksa uzakta beliren sevgili silüetimi? gerçek:bilmediğin,aslında uzak olmayan,silüetinden taşan yanlızlık galiba
En uzak mesafe ne Afrika'dir,ne Çin,ne Hindistan,ne seyyareler ne de yildizlar geceleri isildayan...
En uzak mesafe iki kafa arasindaki mesafedir birbirini anlamayan...
Can Yucel
Kilometrelerin, mesafelerin, dağların ve denizlerin ne önemi var ki kalpler buluştuktan sonra.....
Uzak nedir ki,kendinin bile ücrasında olana...
ne kadar...
mesafe...
aşkın katili...
gözden ırak olan.....gönülden de ırak olur....
yakın olmayan
gözden uzak gönülden ırak