Zaman açıkçası yoktur - sınır olarak şimdinin dışında - buna rağmen biz zaman tabiyiz, - Simone Weil, şimdi hatırlayalım, Tanrı bütün bir geçmişi ve geleceği şimdi olarak düşünür. - Spinoza ve Tanrının zihninin anlaşıldığı yerde zaman yoktur. - Novalis, ve Tanrı zamandır. - Kuran, zamandışılığı deneyimlemiş tarihsel örneklerin buluştuğu yer, onun için herkes Spinoza için ateist, panteist ve benzeri derken sadece Novalis, hem de o kadar genç yaşta - adam Tanrı sarhoşu - der, deneyimin sağladığı artı sayesinde ve Simone Weil in ölüm raporunda - merhume zihin dengesini yitirdi, yemek yemeyi reddetti, kendini öldürdü, yazar - çünkü insanların çoğunluğu için bu tür tutumlar ya enayiliktir ya da delilik, ama, Tanrısal alanda tarihsel süreçte ender örneklerden olarak mistik tecrübeye layık görülüşünün, yaradanın insandan beklentisinin, yerini sağlama alışının kaynağının ne olduğunu eş düzeyde ruhlar kavrayabilir, onun için ateist de olsa, radikal bir ahlak filozofu da olan ve modernitenin bir çeşit ağıdı olan - Yabancı - isimli kitabı yazmış olan Albert Camus, - Zamanımızın en büyük ruhuydu - der, T.S.Eliot ise - Azize düzeyinde deha sahibi bir kadındı. - Yani ne yaptığımız, ruhsal potansiyelimizi geliştirmek, geleceğimizi belirler, arınmanın önemi, çünkü ilk dönemlerinde marksistken sonradan uzaklaştığını fikirsel yönünü değiştirdiğini, farklılaşarak neyi kazandığını. Kolay gelsin.
Burda hiç kimseye ayrıcalık yok, ayrıcalık sadece yaptıkların sayesinde var o da burda değil, süreci her türlü çilesine rağmen doğrulukla tamamlayabilirsen dünyadan ayrıldıktan sonra, ebediyyen. Peygamberler, veliler ve onların çocukları bile kendini koruyamadı, herkes yaradana ödevde eşit ve belki dünyada ki tek eşitlik,ama, onların gittiği yerle, suçu işleyenin gittiği yer aynı değil tabii, orda ayrışıyor, - Cehennem acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizi kimsenin bilmediği yerdi. - Hallac ı Mansur, katlettiler, şimdi onlar nerde, Mansur nerde, suça batan herkesin dünya sonrasındaki yeri netleşiyor.
Kısaca, doğrudan kendi konuşuyorsa vahiy, diğer herşey şiirdir, yani ilahi anlamda özelliksiz, fikirsel anlamda olabilir o da herkese göre algısı farklılık gösterir, bir mahzuru da yoktur, zaten bir enerji gücü olarak fikirsel çeşitlilik, yaşamın dinamiği gibidir, herkesin bir örnek olduğu yerde durağanlık, bir ölüm hali vardı, yararsız yani, esas olan dürüstlükle ve zarar vermeden - maddi, manevi - fikirleri damıtabilmektir, sorumluluk burda başlıyor. İnsan zalim, cahil ve nankördür, - Kuran, neden sürüldüğün de anlaşılır, niye böyle yaratıyor dersen, oyunun özelliği, dünya sahnesi bunun için var, sen kendi yaptıklarına bak ve kendini ispatla, sorgulayacak duruma gelebilmen için önce o güce sahip olman lazım, bir gün o bile olsa, gene onun izniyle olur, unutmayalım, - Bizim burda mahkumların hayal edebileceği daha büyük, daha güzel zindanlardır ancak - bunları yapmazsan, durumun bayağı öne geçer. Kolay gelsin.
Şiir de kahinlik, büyücülük yoktur, bilinçdışı alışverişlerinde ve aşkınlık süreçlerinde bilgi birikime, yaşanmışlıklara dayalı, muhakeme içerikli, esin kaynaklı olsa da, akıyor gibi gelse de, son noktayı şairin koyduğu süreçlerdir ve hiçbir bağlayıcılığı yoktur, vahiyse son derece nadir, bu tanımların hiçbirine girmeyen bir özelliktir, olağanüstü kısıtlı, ne şair ne de başka hiçkimsenin olmadığı bir durumsallık, zaman dışılığın en koyu hali. Kolay gelsin.
Güneşe ihtiyaç duymayan gündüz, aya ve yıldıza ihtiyaç duymayan gece ve varlığa ihtiyaç duymayan yokluktur, isabet eden şeye üzülmeyendir. - Harakani, 11. yüzyıl, İran, Gazneli Sultan Mahmud ve İbn Sina gibi bir dahinin ziyaretine gittiği eğitimi sadece Kuran olan bir kişilik. Kolay gelsin.
Tanrım ne yaptıklarını bilmiyorlar onları affet. - İsa, ve çivilediler, kötülük yeni bir şey değil yani, cezası da ona göre tabii, hayat oyunu, Feriuddin Attar ı da bir moğol askerinin öldürdüğünü belirtelim, ayrıştırma böyle yapılıyor, herkes yerini buluyor. Kolay gelsin.
İnsanlık tarihinin olmazsa olmazı, hiç azımsanmayacak düzeyde küçüklü büyüklü, seçmenin karşıtlar arasında olabilmesi için, seçiminin de. İnsanın yazgısında temel ölçütlerden belki en önemlisi, fark yaratan 19. yüzyıl ikinci yarısında hızlanan endüstrileşme ve şehirleşme ile insan doğasında ki değişim ve artan tüketim seçenekleriyle, paylaşım kavgasının artması, bu özelliğin de ivme kazanmasına sebeb olur, gerçekte, elemenin yeni aşamasında, artan dünya nüfusuyla, - kendini ispat fırsatı verilenlerin sayısı - ölçülerin daha çok can yakacağı anlamına da gelir, istenmeyen, sürgün bir varlığın, imkan verildiği kadar, kendini ispatlama girişimi de güçleştirilir, duyarlı beniyle gidişatı kavrama yeteneği birleşen Baudelaire, en temellendirici örnekleri verir, yani ihtişam ve sefalet, insanın yapısı, hangi yöne gideceğin sana bağlı, geleceğin daha zor geçeceğine dair yetkin bir vizyon, - sanatçı ışığı alnında ilk hissedendir - Atatürk, arkadan gelen dünya kırımları da onu haklı çıkarır, kendi kişisel acıları kadar, bir uyarı fişeğidir aynı zamanda, zaten sanatçı da bunun için yer alır toplumlar da, kötülük onla başlamadı onla da bitmeyecek, insanlar daha önce de harika günler geçirmiyordu, bir ayrıştırma özelliği olarak kalacak, küçüklü, büyüklü, o sadece yeni oluşumu işaret eder, onun için de Literatür de modernitenin başlama vuruşlarından kabul edilir, yakayı kaptırmamak da yarar var, ne olur ne olmaz. Daha detaylandırmak isteyenler İnsanın Yazgısına da bakabilir, Berdyaev. Kolay gelsin.
Şiir yabancı varlığı kendi varlığında çözer ve mutlak gerçek şeydir, hakiki ahlaklı insan şairdir, yalnızca bir sanatçı tahmin edebilir hayatın manasını, aşkın - transendantal - sağlıklı kurgunun büyük sanatıdır, hakiki bir içten seni varsa, hakiki şiir her şeyi bilendir, şair doğayı bilimsel kafadan daha iyi anlar.ve evrenin sesidir ve ebediyen hakiki kalır. Tanrı zihninin anlaşılır olduğu yerde, artık zaman yoktur. Tanrı liriktir, insan epik, deha dramatik. Felsefe de bir yurt özlemidir, her yerde evinde olma içgüdüsü, en asıl manada bir okşama, düşünceye dalmak en içten sevgi ve mutlak zevk ve şiir felsefenin kahramanıdır. Bir varoluşun olduğu yerde kabullenmenin de olması gerekir, sentezin hazzı, her belirleme görece olsa da, bozulmuş ben, bozulmuş dünya ve yeniden kurma. Felsefe, başlangıç ve sonuç, gecenin ve alacakaranlığın şiiri, ben ait ve olmayan ara varlık. Bütün bilginin temeli kendi olmak. Sanatçı tamamiyle dindardır ve en ilktir, ama kendimizi asla tam olarak anlayamayacağız, ahlak dolayımında sanatçı, belli bir bilinç basamağında artık dert yoktur ve bütün hatıra şimdiki zamandır. Yaşamak bir yanma sürecidir ve kadın bizim oksijenimizdir. Kültürlü insan gelecek için yaşar ve hayatı mücadeledir, her acı yüksek bir seviyenin hatırlanmasıdır, ölümse genel bir yenmedir, yalnızca madde hayaldır ve anlatılamaz, ışıksa yeni bir birliğin işareti, saf matematikse anlamanın evreni olarak görünür, her haz müziksel bu nedenle matematikseldir ve dinin kökeni, tanrı kelamı olarak okunmayan matematik anlaşılmaz ve saf cebirde sayılar görünmez, Ebediyet, zamanın evrenidir, yani sevgilim.
Novalis, Fragmanlardan, 29 yaşında ölmüştür, nasıl biliyorsa bunları. Kolay gelsin.
Sen sonsuzun dışındasın. - Sühreverdi, 12. yüzyıl, ilk kez net bir dille telaffuz eder, 1820 lerde panenteism kavramı daha yaygın olur, özellikle batı düşüncesinde.
Böylece söyledi şarkı kendini, hüzünlü bir ihtiyaçla, ama gizleri çözülemeden kaldı sonsuz gece, uzak bir gücün habercisi kimliğiyle,
Gecenin içimizde açtığı sonsuz gözler çok daha uzağı görebiliyorlar ışığa gereksinim duymaksızın inebiliyorlar derinliklerine
Hissediyorum ölümün, gençleştirici akışını, ve direniyorum fırtınalarının ortasında yaşamın cesaretle, öncesiz zamanlardan beri ayaktaydı gizemli yapısı.
Tanrısal bir armağandı, aşkın esrikliğindeki sevinçler, kutsal bir hizmetiydi, tanrısal güzelliğin. Ve mucize vatan karışıp gitti boşluğa, sonsuz uzaklıkları, parlak dünyalarla doldu. Gece vahiylerin doğurgan rahmine dönüştü. Gizemli bir sarılışın sonsuz meyvesi, kavradı önce yeni zamanın başlangıcını. Hazzın yalnızca tek bir gecesi - sonsuz bir şiir - ve hepimizin güneşidir Tanrının çehresi.
Cenneti açarak geldiğini ve anahtarlarını taşıdığını, kutsanmışların evlerinin, ey sonsuz gizlerin suskun habercisi.
Novalis, Geceye övgüler şiirlerinden bir kısım - 1800 - Hikmet şiirleri, vahiy değil, kolay gelsin.
Zaman açıkçası yoktur - sınır olarak şimdinin dışında - buna rağmen biz zaman tabiyiz, - Simone Weil, şimdi hatırlayalım, Tanrı bütün bir geçmişi ve geleceği şimdi olarak düşünür. - Spinoza ve Tanrının zihninin anlaşıldığı yerde zaman yoktur. - Novalis, ve Tanrı zamandır. - Kuran, zamandışılığı deneyimlemiş tarihsel örneklerin buluştuğu yer, onun için herkes Spinoza için ateist, panteist ve benzeri derken sadece Novalis, hem de o kadar genç yaşta - adam Tanrı sarhoşu - der, deneyimin sağladığı artı sayesinde ve Simone Weil in ölüm raporunda - merhume zihin dengesini yitirdi, yemek yemeyi reddetti, kendini öldürdü, yazar - çünkü insanların çoğunluğu için bu tür tutumlar ya enayiliktir ya da delilik, ama, Tanrısal alanda tarihsel süreçte ender örneklerden olarak mistik tecrübeye layık görülüşünün, yaradanın insandan beklentisinin, yerini sağlama alışının kaynağının ne olduğunu eş düzeyde ruhlar kavrayabilir, onun için ateist de olsa, radikal bir ahlak filozofu da olan ve modernitenin bir çeşit ağıdı olan - Yabancı - isimli kitabı yazmış olan Albert Camus, - Zamanımızın en büyük ruhuydu - der, T.S.Eliot ise - Azize düzeyinde deha sahibi bir kadındı. - Yani ne yaptığımız, ruhsal potansiyelimizi geliştirmek, geleceğimizi belirler, arınmanın önemi, çünkü ilk dönemlerinde marksistken sonradan uzaklaştığını fikirsel yönünü değiştirdiğini, farklılaşarak neyi kazandığını. Kolay gelsin.
Burda hiç kimseye ayrıcalık yok, ayrıcalık sadece yaptıkların sayesinde var o da burda değil, süreci her türlü çilesine rağmen doğrulukla tamamlayabilirsen dünyadan ayrıldıktan sonra, ebediyyen. Peygamberler, veliler ve onların çocukları bile kendini koruyamadı, herkes yaradana ödevde eşit ve belki dünyada ki tek eşitlik,ama, onların gittiği yerle, suçu işleyenin gittiği yer aynı değil tabii, orda ayrışıyor, - Cehennem acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizi kimsenin bilmediği yerdi. - Hallac ı Mansur, katlettiler, şimdi onlar nerde, Mansur nerde, suça batan herkesin dünya sonrasındaki yeri netleşiyor.
Kısaca, doğrudan kendi konuşuyorsa vahiy, diğer herşey şiirdir, yani ilahi anlamda özelliksiz, fikirsel anlamda olabilir o da herkese göre algısı farklılık gösterir, bir mahzuru da yoktur, zaten bir enerji gücü olarak fikirsel çeşitlilik, yaşamın dinamiği gibidir, herkesin bir örnek olduğu yerde durağanlık, bir ölüm hali vardı, yararsız yani, esas olan dürüstlükle ve zarar vermeden - maddi, manevi - fikirleri damıtabilmektir, sorumluluk burda başlıyor. İnsan zalim, cahil ve nankördür, - Kuran, neden sürüldüğün de anlaşılır, niye böyle yaratıyor dersen, oyunun özelliği, dünya sahnesi bunun için var, sen kendi yaptıklarına bak ve kendini ispatla, sorgulayacak duruma gelebilmen için önce o güce sahip olman lazım, bir gün o bile olsa, gene onun izniyle olur, unutmayalım, - Bizim burda mahkumların hayal edebileceği daha büyük, daha güzel zindanlardır ancak - bunları yapmazsan, durumun bayağı öne geçer. Kolay gelsin.
Şiir de kahinlik, büyücülük yoktur, bilinçdışı alışverişlerinde ve aşkınlık süreçlerinde bilgi birikime, yaşanmışlıklara dayalı, muhakeme içerikli, esin kaynaklı olsa da, akıyor gibi gelse de, son noktayı şairin koyduğu süreçlerdir ve hiçbir bağlayıcılığı yoktur, vahiyse son derece nadir, bu tanımların hiçbirine girmeyen bir özelliktir, olağanüstü kısıtlı, ne şair ne de başka hiçkimsenin olmadığı bir durumsallık, zaman dışılığın en koyu hali. Kolay gelsin.
Güneşe ihtiyaç duymayan gündüz, aya ve yıldıza ihtiyaç duymayan gece ve varlığa ihtiyaç duymayan yokluktur, isabet eden şeye üzülmeyendir. - Harakani, 11. yüzyıl, İran, Gazneli Sultan Mahmud ve İbn Sina gibi bir dahinin ziyaretine gittiği eğitimi sadece Kuran olan bir kişilik. Kolay gelsin.
Tanrım ne yaptıklarını bilmiyorlar onları affet. - İsa, ve çivilediler, kötülük yeni bir şey değil yani, cezası da ona göre tabii, hayat oyunu, Feriuddin Attar ı da bir moğol askerinin öldürdüğünü belirtelim, ayrıştırma böyle yapılıyor, herkes yerini buluyor. Kolay gelsin.
İnsanlık tarihinin olmazsa olmazı, hiç azımsanmayacak düzeyde küçüklü büyüklü, seçmenin karşıtlar arasında olabilmesi için, seçiminin de. İnsanın yazgısında temel ölçütlerden belki en önemlisi, fark yaratan 19. yüzyıl ikinci yarısında hızlanan endüstrileşme ve şehirleşme ile insan doğasında ki değişim ve artan tüketim seçenekleriyle, paylaşım kavgasının artması, bu özelliğin de ivme kazanmasına sebeb olur, gerçekte, elemenin yeni aşamasında, artan dünya nüfusuyla, - kendini ispat fırsatı verilenlerin sayısı - ölçülerin daha çok can yakacağı anlamına da gelir, istenmeyen, sürgün bir varlığın, imkan verildiği kadar, kendini ispatlama girişimi de güçleştirilir, duyarlı beniyle gidişatı kavrama yeteneği birleşen Baudelaire, en temellendirici örnekleri verir, yani ihtişam ve sefalet, insanın yapısı, hangi yöne gideceğin sana bağlı, geleceğin daha zor geçeceğine dair yetkin bir vizyon, - sanatçı ışığı alnında ilk hissedendir - Atatürk, arkadan gelen dünya kırımları da onu haklı çıkarır, kendi kişisel acıları kadar, bir uyarı fişeğidir aynı zamanda, zaten sanatçı da bunun için yer alır toplumlar da, kötülük onla başlamadı onla da bitmeyecek, insanlar daha önce de harika günler geçirmiyordu, bir ayrıştırma özelliği olarak kalacak, küçüklü, büyüklü, o sadece yeni oluşumu işaret eder, onun için de Literatür de modernitenin başlama vuruşlarından kabul edilir, yakayı kaptırmamak da yarar var, ne olur ne olmaz. Daha detaylandırmak isteyenler İnsanın Yazgısına da bakabilir, Berdyaev. Kolay gelsin.
Şiir yabancı varlığı kendi varlığında çözer ve mutlak gerçek şeydir, hakiki ahlaklı insan şairdir, yalnızca bir sanatçı tahmin edebilir hayatın manasını, aşkın - transendantal - sağlıklı kurgunun büyük sanatıdır, hakiki bir içten seni varsa, hakiki şiir her şeyi bilendir, şair doğayı bilimsel kafadan daha iyi anlar.ve evrenin sesidir ve ebediyen hakiki kalır. Tanrı zihninin anlaşılır olduğu yerde, artık zaman yoktur. Tanrı liriktir, insan epik, deha dramatik. Felsefe de bir yurt özlemidir, her yerde evinde olma içgüdüsü, en asıl manada bir okşama, düşünceye dalmak en içten sevgi ve mutlak zevk ve şiir felsefenin kahramanıdır. Bir varoluşun olduğu yerde kabullenmenin de olması gerekir, sentezin hazzı, her belirleme görece olsa da, bozulmuş ben, bozulmuş dünya ve yeniden kurma. Felsefe, başlangıç ve sonuç, gecenin ve alacakaranlığın şiiri, ben ait ve olmayan ara varlık. Bütün bilginin temeli kendi olmak. Sanatçı tamamiyle dindardır ve en ilktir, ama kendimizi asla tam olarak anlayamayacağız, ahlak dolayımında sanatçı, belli bir bilinç basamağında artık dert yoktur ve bütün hatıra şimdiki zamandır. Yaşamak bir yanma sürecidir ve kadın bizim oksijenimizdir. Kültürlü insan gelecek için yaşar ve hayatı mücadeledir, her acı yüksek bir seviyenin hatırlanmasıdır, ölümse genel bir yenmedir, yalnızca madde hayaldır ve anlatılamaz, ışıksa yeni bir birliğin işareti, saf matematikse anlamanın evreni olarak görünür, her haz müziksel bu nedenle matematikseldir ve dinin kökeni, tanrı kelamı olarak okunmayan matematik anlaşılmaz ve saf cebirde sayılar görünmez, Ebediyet, zamanın evrenidir, yani sevgilim.
Novalis, Fragmanlardan, 29 yaşında ölmüştür, nasıl biliyorsa bunları. Kolay gelsin.
Sen sonsuzun dışındasın. - Sühreverdi, 12. yüzyıl, ilk kez net bir dille telaffuz eder, 1820 lerde panenteism kavramı daha yaygın olur, özellikle batı düşüncesinde.
Geceleri ise kutsal ateşte ölüyorum
Böylece söyledi şarkı kendini, hüzünlü bir ihtiyaçla,
ama gizleri çözülemeden kaldı sonsuz gece,
uzak bir gücün habercisi kimliğiyle,
Gecenin içimizde açtığı sonsuz gözler
çok daha uzağı görebiliyorlar
ışığa gereksinim duymaksızın
inebiliyorlar derinliklerine
Hissediyorum ölümün, gençleştirici akışını,
ve direniyorum fırtınalarının ortasında yaşamın
cesaretle, öncesiz zamanlardan beri ayaktaydı
gizemli yapısı.
Tanrısal bir armağandı, aşkın esrikliğindeki sevinçler,
kutsal bir hizmetiydi, tanrısal güzelliğin. Ve mucize vatan
karışıp gitti boşluğa, sonsuz uzaklıkları, parlak dünyalarla
doldu. Gece vahiylerin doğurgan rahmine dönüştü. Gizemli
bir sarılışın sonsuz meyvesi, kavradı önce yeni zamanın
başlangıcını. Hazzın yalnızca tek bir gecesi - sonsuz bir şiir -
ve hepimizin güneşidir Tanrının çehresi.
Cenneti açarak geldiğini ve anahtarlarını taşıdığını,
kutsanmışların evlerinin, ey sonsuz gizlerin suskun habercisi.
Novalis, Geceye övgüler şiirlerinden bir kısım - 1800 - Hikmet şiirleri, vahiy değil, kolay gelsin.