Tuttuğum herşey ışık oluyor, ancak güneş bu kadar savurgan olabilir, ey sen büyük yıldız, aydınlattıkların olmasaydı, ne olurdu mutluluğun, zamanı gelince hazır ve olgun olayım diye büyük öğlede, hazır olayım diye kendime ve en gizli irademe, kendi öğle vaktinde hazır ve olugun bir yıldız gibi, parlak, yok edici güneş orlarınddan delik deşik mutluluk içinde. bir güneş olayım diye kendime, ve acımasız bir güneş iradesi, en durgun koyda yorgun bir gemi gibi, böyle dinleniyorum yeryüzüne yakın, sadık, güvenerek, bekleyerek, en ince bağlarla ona bağlı, ey mutluluk, şarkı söylemek mi istiyorsun, ey ruhum, yatıyorsun otların üzerinde, ama, hiçbir çobanın kavalını üflemediği, gizemli kulsal saattir bu, sakın kendini, kızgın öğle yatıyor kırlarda, şarkı söyleme, sessiz ol, Dünya mükemmel.
NİETZSCHE, Alman Şair - Filozof, 1900, Çöl büyüyor, vay haline çölü gizleyenin.
Öğle güneşinde bir yaprağın yumuşak hışırtısı, maddenin ritmidir, modern fiziğin dünya resimlerindeki potansiyel enerji gibidir, sınırsız boşlukta en yüksek zirvelerin üzerindeki uzak gece fırtınaları gergin bir kısıtlama yaratır. Onun salınan belirsizliiğinde tüm sözcükler ve şeyler kendilerini eritir, bu dilin statiği değil, dinamiğidir, burada sonsuz yalnızlık Faustcu ruhun evi olarak hissedilir, cennet evrende bir yerde sihirli bir bahçedir uzak, loş bölgelerde yüzen tüm hissedilebilir gerçekliklerin ötesinde bir şeydir, yani hiçbiryerdedir, sınırsızlığın içinde kaybolmuş, uyumsuz kahramanlarıyla yalnızlığın en yüce sembolü olarak görünür, ormana duyulan özlem, gizemli merhamet, tarifsiz terk edilmişlik duygusu, her birimiz bunu biliriz, bu motif tüm derinliğiyle geri döner, bir dünyanın benim için doğduğunu ve yaşadığını hissederim
Osvald SPENGLER, Alman Tarihçi, ve Düşünür. 1936, 56 yaşında öldü, ve yaşamı haketti.
HİÇBİR YERDEN MANZARALAR.
Hiçbir yer salınmaktır, zamansızlığın parıltıları üzerinde, bilgi verilmez, alınmaz da, taa kör bir noktada görür gibi ilerlediğin, yalın, ton dışı, renk uzaklığı, nerenden kaynar, yoksa o mu sana kaynar, açıkça dile gelmez, sağır kulakların çın çın öter, daha da sağır çoğu zaman, ne göz ne gece, saf sen, ben, tutsak elinde, yok üzre yok, kişilik paramparça, sızan, öğütülmüş, akıl bozan, sakınmalı uzayan, kıpırtısız, görülmesi, daha sağ, ölü de.İletilmez anın uçarı hevesleri, tıkar kanalları, dön geri.
gökhan, 2005
Herkes evrene baktı, ben kendime baktım, bir daha dönen olmadı. - Hallac MANSUR, Kuantum Fiziğinin başlama vuruşlarından kabul ediliyor artık.
Ateşe atılanlara sorulur, size bir uyarıcı gelmedi mi, evet, bize uyarıcı geldi ama, biz onu yalanladık, ve pişmanlık duyarak şöyle söylenriler, biz dinleseydik veya aklımızı kullansaydık bu çılgın ateşin halkı arasınra bulunmazdık. kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun için geçim darlığı ve kabir azabı vardır, ve kör olarak haşrederiz. ve işte sana ayetlerimiz geldi, sen onları untuttun, bugün de böyle unutulursun ve misliyle cezalandırılırsın. Taha, 20 Onları yüzükoyun,kör, dilsiz, ve sağır bir halde haşrederiz, varacakları yer cehennemdir. Ey Peygamberim, içlerinden sana kulak verip dinleyenler de vardır, fakat sağırara sen mi duyuracaksın, hele akıllarınıı da kullanmıyorlarsa, içlerinden sana bakanlarda vardır, fakat körleri sen mi yola getireceksin, hele gercekleri görmüyorlarsa, andolsun, cehennem için birçok insan ve cin yarattık ki, onların kalpleri var, fakat onlarla hakikati anlamazlar, gözleri var, fakat onlarla gerçkeleri görmezler, kulakları var, fakat onlarla hak sözleri duymazlar, işte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapıktırlar, ve işte onlar gafilllerdir, kafirler sağır ve kördürler, onun için düşünüp anlamazlar.
Kafirlere gelince ölüm ansızın kapılarını çalıncaya yahut hiçbir kaçış kurtuluş ümidi kalmayana kadar Kuran hakkındaki şüpheleri devam edip gidecektir, iman edip buna yaraşır güzellikte işler yapanlar nimetlerle dolu cennetlerde olacaklar, kafirlikte direnip, ayetlerimizi yalanlayanlar ise sefil ve perişan edici bir azaba mahkum olacaklardır, evet, Allah işte böyle büyük bir güç ve kudrete sahiptir, şüphesiz hiçbir şeye muhtaç değildir, bilin ki size hayat veren O dur, vakti gelince canınızı alacak, sonra tekrar sizi hayata kavuşturacak olan da O dur, bütün bu gerçeklere rağmen kafir insan pek nankördür, sen kesinlikle doğru yol üzerindesin, ama, eğer onlar seninle tartışırlarsa şöyle de, Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir, O gününde bütün itirazlarınıza gereken hükmü verecektir, bu gerçeklere rağmen, kafirler Allahı bırakıp tanrı diye putlara taparlar, oysa Allah öyle bir delil indirmemiştir, ve bu hususta hiçbir izin ve yetki vermemiştir, öyle ki onlar, ayetlerimizi tebliğ edenlerin nerdeyse üstüne yürüyecekler, De ki onlara, Bize ateş püskürtmenizden çok daha beten ateş püskürteni haber vereyim, mi size, işte o şey Allaın siz kafirlere vaat ettiği cehennemdir, ne kötü bir duraktır. Haç Suresi 52 -72
İçinde ben olmadığım için tarihtir, yani geçmiş gitmiş, ama, ben içindeysem, o zaman ben tarihimdir, yain geçmiş değil, şimdi ve gelecek ömrü uzadı bile, geçmişte kayboldu dediklerin tam da sensin artık olayları, yaşanmışlıkları ve yaşanacakları, zaten osun o farklı şaşamadı, senin gibi yaşadı, ve şimdi sen yaşıyorsun aynalık ediyor, seni yaşıyor sende, ve sen de onu, yain ömre ömür katıyor aynı zamanda duyular dünyası tarihi taşırken, senin üzerinden duyurur, ağer açıksa kapakların, ama, kapalıysa şansını ve zenginliği kaybettin, yani hazineye bakmaan sırtını dönmüşsün sana da ihtiyacı yok, ama, sen, sende olması gerekeni yitiridin, yani senliğin en dibe düştü ondan ancak geçmiş besler - ben -i diyor kenidine hazine arayanlar önce geçmişin altınlarına bakacaklar ki, kendine bir şeyle ayırabilsin, yada ayrılıp dalından kopacak ki, modern evrede kaldıran da pek çıkmaz, sen kalkmazsan, demem o.
Tuttuğum herşey ışık oluyor, ancak güneş bu kadar savurgan olabilir, ey sen büyük yıldız, aydınlattıkların
olmasaydı, ne olurdu mutluluğun, zamanı gelince hazır ve olgun olayım diye büyük öğlede, hazır olayım diye
kendime ve en gizli irademe, kendi öğle vaktinde hazır ve olugun bir yıldız gibi, parlak, yok edici güneş orlarınddan delik deşik mutluluk içinde. bir güneş olayım diye kendime, ve acımasız bir güneş iradesi, en durgun koyda yorgun bir gemi gibi, böyle dinleniyorum yeryüzüne yakın, sadık, güvenerek, bekleyerek, en ince bağlarla ona bağlı, ey mutluluk, şarkı söylemek mi istiyorsun, ey ruhum, yatıyorsun otların üzerinde, ama, hiçbir çobanın kavalını üflemediği, gizemli kulsal saattir bu, sakın kendini, kızgın öğle yatıyor kırlarda, şarkı söyleme, sessiz ol, Dünya mükemmel.
NİETZSCHE, Alman Şair - Filozof, 1900, Çöl büyüyor, vay haline çölü gizleyenin.
Öğle güneşinde bir yaprağın yumuşak hışırtısı, maddenin ritmidir, modern fiziğin dünya resimlerindeki potansiyel enerji gibidir, sınırsız boşlukta en yüksek zirvelerin üzerindeki uzak gece fırtınaları gergin bir kısıtlama yaratır. Onun salınan belirsizliiğinde tüm sözcükler ve şeyler kendilerini eritir, bu dilin statiği değil, dinamiğidir, burada sonsuz yalnızlık Faustcu ruhun evi olarak hissedilir, cennet evrende bir yerde sihirli bir bahçedir uzak, loş bölgelerde yüzen tüm hissedilebilir gerçekliklerin ötesinde bir şeydir, yani hiçbiryerdedir, sınırsızlığın içinde kaybolmuş, uyumsuz kahramanlarıyla yalnızlığın en yüce sembolü olarak görünür, ormana duyulan özlem, gizemli merhamet, tarifsiz terk edilmişlik duygusu, her birimiz bunu biliriz, bu motif tüm derinliğiyle geri döner, bir dünyanın benim için doğduğunu ve yaşadığını hissederim
Osvald SPENGLER, Alman Tarihçi, ve Düşünür. 1936, 56 yaşında öldü, ve yaşamı haketti.
HİÇBİR YERDEN MANZARALAR.
Hiçbir yer salınmaktır, zamansızlığın parıltıları üzerinde,
bilgi verilmez, alınmaz da, taa kör bir noktada görür gibi
ilerlediğin, yalın, ton dışı, renk uzaklığı, nerenden kaynar,
yoksa o mu sana kaynar, açıkça dile gelmez, sağır kulakların
çın çın öter, daha da sağır çoğu zaman, ne göz ne gece, saf
sen, ben, tutsak elinde, yok üzre yok, kişilik paramparça,
sızan, öğütülmüş, akıl bozan, sakınmalı uzayan, kıpırtısız,
görülmesi, daha sağ, ölü de.İletilmez anın uçarı hevesleri,
tıkar kanalları, dön geri.
gökhan, 2005
Herkes evrene baktı, ben kendime baktım, bir daha dönen olmadı. - Hallac MANSUR, Kuantum Fiziğinin
başlama vuruşlarından kabul ediliyor artık.
Bize kıymet vermediği aşikar, birisi
hayatımı seyretmekte, karanlıklar
kadar muhteşem.
DAĞLARCA, 1940
Bahçelerinde bahar durmaz,
dursa da neye yarar.
DAĞLARCA, 1940 Sevkiyat başlıyor.
Boşuna sürmemiş, beter bir şey gerçekten.
Herkesin gönlü tek tek yapılsa, ortada gönül kalmaz, sen de yaparsan, herkese gerek kalmaz.
Ateşe atılanlara sorulur, size bir uyarıcı gelmedi mi, evet, bize uyarıcı geldi ama, biz onu yalanladık, ve pişmanlık duyarak şöyle söylenriler, biz dinleseydik veya aklımızı kullansaydık bu çılgın ateşin halkı arasınra bulunmazdık. kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun için geçim darlığı ve kabir azabı vardır, ve kör olarak haşrederiz. ve işte sana ayetlerimiz geldi, sen onları untuttun, bugün de böyle unutulursun ve misliyle cezalandırılırsın. Taha, 20 Onları yüzükoyun,kör, dilsiz, ve sağır bir halde haşrederiz, varacakları yer cehennemdir. Ey Peygamberim, içlerinden sana kulak verip dinleyenler de vardır, fakat sağırara sen mi duyuracaksın, hele akıllarınıı da kullanmıyorlarsa, içlerinden sana bakanlarda vardır, fakat körleri sen mi yola getireceksin, hele gercekleri görmüyorlarsa, andolsun, cehennem için birçok insan ve cin yarattık ki, onların kalpleri var, fakat onlarla hakikati anlamazlar, gözleri var, fakat onlarla gerçkeleri görmezler, kulakları var, fakat onlarla hak sözleri duymazlar, işte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapıktırlar, ve işte onlar gafilllerdir, kafirler sağır ve kördürler, onun için düşünüp anlamazlar.
KENDİ.
Kafirlere gelince ölüm ansızın kapılarını çalıncaya yahut hiçbir kaçış kurtuluş ümidi kalmayana kadar Kuran
hakkındaki şüpheleri devam edip gidecektir, iman edip buna yaraşır güzellikte işler yapanlar nimetlerle dolu
cennetlerde olacaklar, kafirlikte direnip, ayetlerimizi yalanlayanlar ise sefil ve perişan edici bir azaba mahkum
olacaklardır, evet, Allah işte böyle büyük bir güç ve kudrete sahiptir, şüphesiz hiçbir şeye muhtaç değildir, bilin ki
size hayat veren O dur, vakti gelince canınızı alacak, sonra tekrar sizi hayata kavuşturacak olan da O dur, bütün bu gerçeklere rağmen kafir insan pek nankördür, sen kesinlikle doğru yol üzerindesin, ama, eğer onlar seninle tartışırlarsa şöyle de, Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir, O gününde bütün itirazlarınıza gereken hükmü verecektir, bu gerçeklere rağmen, kafirler Allahı bırakıp tanrı diye putlara taparlar, oysa Allah öyle bir delil indirmemiştir, ve bu hususta hiçbir izin ve yetki vermemiştir, öyle ki onlar, ayetlerimizi tebliğ edenlerin nerdeyse üstüne yürüyecekler, De ki onlara, Bize ateş püskürtmenizden çok daha beten ateş püskürteni haber vereyim, mi size, işte o şey Allaın siz kafirlere vaat ettiği cehennemdir, ne kötü bir duraktır. Haç Suresi 52 -72
Sadece burdan ışık sızar, dünya karanlık bir yerdir, yarıp ilerlemek isteyenler için.
İçinde ben olmadığım için tarihtir, yani geçmiş gitmiş, ama, ben içindeysem, o zaman ben tarihimdir, yain geçmiş değil, şimdi ve gelecek ömrü uzadı bile, geçmişte kayboldu dediklerin tam da sensin artık olayları, yaşanmışlıkları ve yaşanacakları, zaten osun o farklı şaşamadı, senin gibi yaşadı, ve şimdi sen yaşıyorsun aynalık ediyor, seni yaşıyor sende, ve sen de onu, yain ömre ömür katıyor aynı zamanda duyular dünyası tarihi taşırken, senin üzerinden duyurur, ağer açıksa kapakların, ama, kapalıysa şansını ve zenginliği kaybettin, yani hazineye bakmaan sırtını dönmüşsün sana da ihtiyacı yok, ama, sen, sende olması gerekeni yitiridin, yani senliğin en dibe düştü ondan ancak geçmiş besler - ben -i diyor kenidine hazine arayanlar önce geçmişin altınlarına bakacaklar ki, kendine bir şeyle ayırabilsin, yada ayrılıp dalından kopacak ki, modern evrede kaldıran da pek çıkmaz, sen kalkmazsan, demem o.
Okunmak, okumakdan fazladır.