efendim neticede hepsi 4 ettiğine göre bir problem yok idir.ceket alınır kapı çarpılır ve gidilir arkadan bağırana tenezzül buyurup dönülmesi yahudda ses ilen mukabelede bulunulması mübah idir...fekat müstehap olanı 'ben gidiyorum; ne haliniz varsa görün'vedası ilen asaletiylen gitmek idir... ihtiyat ilen...
efendim kelime halka malolmuş olup sezen aksu tarafından resmen dillendirilmiş idir.malumunuz adavapurunun cafcaflısı makbul idir.yaklaşan seçim dönmeinde adavapurunun parti bayraklarıylen rengarek donatılması işidir.yakından hayli tipik siyaset mensuplarının uzaktan görüşü hayli renkli idir.keşke şu vapur ıssız adaya onları da götürüp bıraksa dönüvermese tahayyülünün vapur kaptanınca telakkisidir... kaptana hürmet ilen...
Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar…
Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin, isteğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum.
Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma. Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar bizi insan yaratılışımızın korkunç karanlığından. İçimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi hayvanı sustur. Düşüncelerimizi tırmalayan o kanlı pençeden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz unutmak istemiyoruz.
Haydi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini. Dudaklarından yalnız aşkın hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum. Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden.
Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev. Birlikte yaşadığımız her dakika ömrümüzün bir yılına bedel olmalı. O dakikaları hatıraların sonsuz mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım.
Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse. Birbirini yenilemeli saatlerimiz. Yarın bu günü aratmamalı. Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle. O dost zamanı, o dostça zamanları.
Bana “gel” dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl olmalı alevlerinde.
Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim.
Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep sen olacağım, baştanbaşa sen olduğum için.
Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım. Gel, aydınlık, bizi bekliyor.. ~*
zaten itirazım yok bu itikatsızlığa, atıl bir kılıç kuşanış gibi geliyor..hiçbir kilimsel dokunağı olmamakla birlikte, dirlikte dal kırmaktan farkı olmadığını düşünüyorum...
ama inanmayan birileri var, ben de inanmıyorum derseniz ihtimamla ittifak eyleyip bir fırka oluşturunuz; elinizi ona verin, size kimin (aidiyet) olduğunu söylesin...
bir kalbe böyle mi bakılır a! bknz: afyon bıçağı ile fütühat :) bknz: abanoz yürekli :)
efendim 'kendisi kuyuda olan herkesi kuyuda görür'imiş asırları aşan deyim idir.efendim bu mesaj gideceği yeri bilir eşşekler üzerine alınmasın :) sakın!
son 24 saati okuyup kaydadeğer isimlerden birinin yazdığı terime ilişme halidir.kimin muhtaciyeti ve yahudda nasibi neyse onu yazmak en temel vazifemiz idir.ihtar etmek işaret buyurmak arif-i alimliğimizin alametidir.
bir de çiçeğimize yazmak,onu mütebessim düşlemek mutlulukların en büyüğü olup her daim bu mutluluğa talibiz ;) gözlerinden öperim hasret ilen...*~
erozyone olacak bir vicdandan insan sakınmalıdır.sürekli içimizde bastırdığımız o ses işte vicdandır belkide ruhumuzu adlandırmamızdır değilse de ruhumuzdan azade çok müstesna bir şey de değil bana göre.ancak şu bilinmelidir; vicdan erozyonunu, kendimize telkin ettikçe içimizdeki sızıları bastıracak, vicdan azabımızı azaltacak değiliz bu sadece ve sadece nasuh-i tövbe ve istiğfar ile mümkün.sanal hayatı gerçekmiş gibi addettmek ve bundan sebep bir azaba düşmemiz gerekmez elbet zira sanal hayatın azabı da sanal oluyor.amma velakin sanalı, gerçek hayatımıza nakşediyorsak, sadece yaşamakla kalmıyor insanların hayatlarına girip acılar da veriyorsak...o zaman o vicdandan da o azaptan da kaçılmaz... bir hatırlama:'muazzep'im nidasıyla ortada dolaşmak ancak ve ancak'kezzap'tır.
efendim neticede hepsi 4 ettiğine göre bir problem yok idir.ceket alınır kapı çarpılır ve gidilir arkadan bağırana tenezzül buyurup dönülmesi yahudda ses ilen mukabelede bulunulması mübah idir...fekat müstehap olanı 'ben gidiyorum; ne haliniz varsa görün'vedası ilen asaletiylen gitmek idir...
ihtiyat ilen...
efendim ali kırca hazretlerinin mutaassup amcazadesi idir...
ibret ilen...
efendim kelime halka malolmuş olup sezen aksu tarafından resmen dillendirilmiş idir.malumunuz adavapurunun cafcaflısı makbul idir.yaklaşan seçim dönmeinde adavapurunun parti bayraklarıylen rengarek donatılması işidir.yakından hayli tipik siyaset mensuplarının uzaktan görüşü hayli renkli idir.keşke şu vapur ıssız adaya onları da götürüp bıraksa dönüvermese tahayyülünün vapur kaptanınca telakkisidir...
kaptana hürmet ilen...
elif cinsi kızların kendilerini meth-ü sena ettikleri terim idir.
~*
Ümit Yaşar Oğuzcan
“Sahibini Arayan Mektuplar”
15. Mektup
Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar…
Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin, isteğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum.
Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma. Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar bizi insan yaratılışımızın korkunç karanlığından. İçimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi hayvanı sustur. Düşüncelerimizi tırmalayan o kanlı pençeden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz unutmak istemiyoruz.
Haydi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini. Dudaklarından yalnız aşkın hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum.
Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden.
Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev. Birlikte yaşadığımız her dakika ömrümüzün bir yılına bedel olmalı. O dakikaları hatıraların sonsuz mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım.
Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse. Birbirini yenilemeli saatlerimiz. Yarın bu günü aratmamalı. Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle. O dost zamanı, o dostça zamanları.
Bana “gel” dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl olmalı alevlerinde.
Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim.
Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep sen olacağım, baştanbaşa sen olduğum için.
Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım. Gel, aydınlık, bizi bekliyor..
~*
zaten itirazım yok bu itikatsızlığa, atıl bir kılıç kuşanış gibi geliyor..hiçbir kilimsel dokunağı olmamakla birlikte, dirlikte dal kırmaktan farkı olmadığını düşünüyorum...
ama inanmayan birileri var, ben de inanmıyorum derseniz ihtimamla ittifak eyleyip bir fırka oluşturunuz; elinizi ona verin, size kimin (aidiyet) olduğunu söylesin...
bir kalbe böyle mi bakılır a!
bknz: afyon bıçağı ile fütühat :)
bknz: abanoz yürekli :)
efendim 'kendisi kuyuda olan herkesi kuyuda görür'imiş asırları aşan deyim idir.efendim bu mesaj gideceği yeri bilir eşşekler üzerine alınmasın :) sakın!
son 24 saati okuyup kaydadeğer isimlerden birinin yazdığı terime ilişme halidir.kimin muhtaciyeti ve yahudda nasibi neyse onu yazmak en temel vazifemiz idir.ihtar etmek işaret buyurmak arif-i alimliğimizin alametidir.
bir de çiçeğimize yazmak,onu mütebessim düşlemek mutlulukların en büyüğü olup her daim bu mutluluğa talibiz ;) gözlerinden öperim
hasret ilen...*~
'mezara nazar kaç yazar'diyordu bir mahluk
o halde nazar görmek istediğiniz her şeye idi
hased ettiğiniz her bir şey...
üşüşen bir akbaba, g\ölün\m çukuru,alemi yutar bekleyen karadelik
bütün bunlardan mütevellitti nazar;
gözümüzü oyduğunuz 'o'nedendi..
ilham ilen...
efendim kısaca halk arasında rüyelenme deyu tabir edilir
bknz: ben zikrettim herkes kınadı lakin uzak yazdı edebiyat oldu.
asabiyetlen...
erozyone olacak bir vicdandan insan sakınmalıdır.sürekli içimizde bastırdığımız o ses işte vicdandır belkide ruhumuzu adlandırmamızdır değilse de ruhumuzdan azade çok müstesna bir şey de değil bana göre.ancak şu bilinmelidir; vicdan erozyonunu, kendimize telkin ettikçe içimizdeki sızıları bastıracak, vicdan azabımızı azaltacak değiliz bu sadece ve sadece nasuh-i tövbe ve istiğfar ile mümkün.sanal hayatı gerçekmiş gibi addettmek ve bundan sebep bir azaba düşmemiz gerekmez elbet zira sanal hayatın azabı da sanal oluyor.amma velakin sanalı, gerçek hayatımıza nakşediyorsak, sadece yaşamakla kalmıyor insanların hayatlarına girip acılar da veriyorsak...o zaman o vicdandan da o azaptan da kaçılmaz...
bir hatırlama:'muazzep'im nidasıyla ortada dolaşmak ancak ve ancak'kezzap'tır.