bir 'gül'ün güncesi idi... ta ki tarumar edilip azadlıların sınırlarca öteden getirdikleri pislikleri yığana kadar... 'gülüm'sen bu güncede durma derim bendeniz buraları senin yerine beklerim... tebessüm ilen... gül ilen...
efenim evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben dedeciğimin entarisinin eteklerini çekiştirir iken fizan illerinde tam da kolleksiyon çağlarımda; renkli taşları biriktirmeye başlamış idim onlar geliverdi aklıma.binbir emek ve dahi zahmet ilen çeşitli dere yataklarında,sahil kenarlarında,bağda bahçede bozkırda,bilhassa volkanik etekli dağlarda -o taşlar çok daha güzel olurdu-taş avına çıkar idim.gel zaman git zaman koleksiyonumdaki taşları bir çuval etmiş idim.fekat tayin sebebiylen-ki her tayin bir sürgündür o çağlarda-taşıınır eşyalar bir çuvala dolar iken benim zavallı gözbebeğim taşlarım o kamyona sığmadı hepsini bağrıma basıp kaldığımız yerde bıraktım o gün bugündür taş bağırlıyım... hüzün ilen... aslında şehirler de taşlar gibidir,insanlar da... her taşın bir öyküsü vardır bir büyüsü...taşlar aslında tarihtir... ya da her neyse... anlayan istediğini anlar efenim ne diyelim... saygı ilen...
Efenim öncesinde teveccüh sonrasında bir miktar teşehhüd ilen… Nusret orhana da uzatalım buyurunuz alnımız efenim saygı ilen ;) Evvelen tv seyreder iken ev terliklerinin ayaklardan çıkması,sigara içilir iken pencerenin camların ardına kadar açılması-her türlü rahatsızlık hissini etrafta oluşturup misafire hissettirme çabası- Arabadan soğuk kış günü el kol sarkıtılması, sevgili ilen -tartışmak için bile olsa-tenhaya seğirtilmesi, bulaşıkları yıkamadan evvel hizaya sokmak, ders çalışırken her şeye anatomisinden başlamak, her komiteden sonra bir adet kitap ilen ödüllendirmek kendini, sınav zamanı eve yemek söylemek, bisküviyi çaya banıp yemek halen ;) plastik bardak çayına kanaat edip 7-8 adet şeker ilen gidermeye çalışmak, derse oturmadan evvel etrafı derleyip toplamak-aksi takdirde çalışamamak-nasıl bir obsesyonsa artık…asabiyet ilen… gece 3 itibari ilen kız konulu erkek muhabbetinin koyulaşması(kız erkek hepimiz aynıyız saklamayalım elimizi vicdanımıza koyalım,lütfen ilen :) sınava başlamadan evvel “asr”okumak, sınavdan önceki akşamlar dertlenmek efkarın ağır, basması şiddetli özlemler; sınavın sonraki akşam rüyada dahi ders çalışmak…. Efenim daha neler neler…aklımıza geldikçe yazacağızdıor inşallah her şey bu terimi popüler etmek içindir… Saygı ilen ;)
Gülerim, hüzünlenirim bazen Ketum olmalısın Ki mutlaka böyleydi seni hodbin Ben gül güncenden po. şey öğrendim Koyun beyninle tanıştırdım seni Koyun seni anladı ben koyunu Seni kim anladı ki -zaten hiçbir zaman anlamamıştır koyun- sen hükmü-darsın! Halim de olsan “bükme boynunu”diyoru(Z) __________bil ki benden başka (tilki) yok __________başka farkı görmez düldül senin çilen orlonlardan müteşekkil biliyoruz… (böyle evvelkinden daha manaya öykünüyorsam sen aradaki farkı gör diyedir…”gül”sözüm senden öte dür(Z) üye…)
Ey oğul, mizahı izaha kalkma. Zira izahat-ı mizah deveyi hendeğe itmeye benzer. Deve inat eder, çifteyi yersin, belki hendeğe de sen düşersin oğul. Be careful!
Ey oğul, şilteden yastık döşek, takvimden âlâ eşek olmaz. Oğul, iki medrese de bitirsen, fizan'a ihtisasa da gitsen sendeki bu kız tabiatı üstüne adamlık inşâ olmaz.. Oğul, boşver derim. Senden bir po. olmaz..!
Gölgesi gül’e düşen günce Hüzün ağır bir yüktür utanmıştır omuzlarına dokunmaya sen gül\ünce. gözlerindeki yaşlara kıyamaz da bir damla çiğ\bir damla şebnem yetmiştir seni gör\ünce gülmek güle mahsustur üzülmek bülbüle… gül bundan şikayet etmek kime… gülmekten yorulur mu insan günce; üzülmekten yorulur da… insanlar yanılınca günce üç doğrusu gitmez bazen öyle yanılır ki giden de gitmesi gereken de kendisidir. Kendi gitmelidir bence! Gül,sen hep gül ömrünce…
Ben sana “gülüm”derim gülün ömrü uzamaya başlar demiş sevdiğim kro bir şair bir yerde onun cümleleriyel konuşmaya gücüm de yetmez elbet yüreğim de… “gül güncesi”görülmemiştir gül kadar incesi… değmesin buralara kimsenin kokmuş nefesi… yazılmadı sayın bunu da… ya da “bu şiir suya yazılmıştır”farzedin… bir gül ilen…
ormanın içine villa kurma vakfı....
bir 'gül'ün güncesi idi...
ta ki tarumar edilip azadlıların sınırlarca öteden getirdikleri pislikleri yığana kadar...
'gülüm'sen bu güncede durma derim bendeniz buraları senin yerine beklerim...
tebessüm ilen...
gül ilen...
efenim evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben dedeciğimin entarisinin eteklerini çekiştirir iken fizan illerinde tam da kolleksiyon çağlarımda; renkli taşları biriktirmeye başlamış idim onlar geliverdi aklıma.binbir emek ve dahi zahmet ilen çeşitli dere yataklarında,sahil kenarlarında,bağda bahçede bozkırda,bilhassa volkanik etekli dağlarda -o taşlar çok daha güzel olurdu-taş avına çıkar idim.gel zaman git zaman koleksiyonumdaki taşları bir çuval etmiş idim.fekat tayin sebebiylen-ki her tayin bir sürgündür o çağlarda-taşıınır eşyalar bir çuvala dolar iken benim zavallı gözbebeğim taşlarım o kamyona sığmadı hepsini bağrıma basıp kaldığımız yerde bıraktım o gün bugündür taş bağırlıyım...
hüzün ilen...
aslında şehirler de taşlar gibidir,insanlar da...
her taşın bir öyküsü vardır bir büyüsü...taşlar aslında tarihtir...
ya da her neyse...
anlayan istediğini anlar efenim ne diyelim...
saygı ilen...
Efenim öncesinde teveccüh sonrasında bir miktar teşehhüd ilen…
Nusret orhana da uzatalım buyurunuz alnımız efenim saygı ilen ;)
Evvelen tv seyreder iken ev terliklerinin ayaklardan çıkması,sigara içilir iken pencerenin camların ardına kadar açılması-her türlü rahatsızlık hissini etrafta oluşturup misafire hissettirme çabası-
Arabadan soğuk kış günü el kol sarkıtılması,
sevgili ilen -tartışmak için bile olsa-tenhaya seğirtilmesi,
bulaşıkları yıkamadan evvel hizaya sokmak,
ders çalışırken her şeye anatomisinden başlamak,
her komiteden sonra bir adet kitap ilen ödüllendirmek kendini,
sınav zamanı eve yemek söylemek,
bisküviyi çaya banıp yemek halen ;)
plastik bardak çayına kanaat edip 7-8 adet şeker ilen gidermeye çalışmak,
derse oturmadan evvel etrafı derleyip toplamak-aksi takdirde çalışamamak-nasıl bir obsesyonsa artık…asabiyet ilen…
gece 3 itibari ilen kız konulu erkek muhabbetinin koyulaşması(kız erkek hepimiz aynıyız saklamayalım elimizi vicdanımıza koyalım,lütfen ilen :)
sınava başlamadan evvel “asr”okumak,
sınavdan önceki akşamlar dertlenmek efkarın ağır, basması şiddetli özlemler; sınavın sonraki akşam rüyada dahi ders çalışmak….
Efenim daha neler neler…aklımıza geldikçe yazacağızdıor inşallah her şey bu terimi popüler etmek içindir…
Saygı ilen ;)
Daha dün gece bağladım sana
Dün gece tükenmez kalem çalıştım
Neden sahip çıkmadın bana
Yüzümde ilgi bereleri
Kiminmiş genç yaşlarım;
İlham ilen…
Gülerim, hüzünlenirim bazen
Ketum olmalısın
Ki mutlaka böyleydi seni hodbin
Ben gül güncenden po. şey öğrendim
Koyun beyninle tanıştırdım seni
Koyun seni anladı ben koyunu
Seni kim anladı ki
-zaten hiçbir zaman anlamamıştır koyun-
sen hükmü-darsın!
Halim de olsan “bükme boynunu”diyoru(Z)
__________bil ki benden başka (tilki) yok
__________başka farkı görmez düldül
senin çilen orlonlardan müteşekkil biliyoruz…
(böyle evvelkinden daha manaya öykünüyorsam sen aradaki farkı gör diyedir…”gül”sözüm senden öte dür(Z) üye…)
Ey oğul, mizahı izaha kalkma. Zira izahat-ı mizah deveyi hendeğe itmeye benzer. Deve inat eder, çifteyi yersin, belki hendeğe de sen düşersin oğul. Be careful!
Fizanlı Necip
Ey oğul, deveyi hendekten aşır, aşmıyorsa düşür, düşmüyorsa taşır, taşmıyorsa uçur! Oğul, bu deveyi gütmezsen, bu diyarda işin yoktur!
Fizanlı Necip
Ey oğul, şilteden yastık döşek, takvimden âlâ eşek olmaz. Oğul, iki medrese de bitirsen, fizan'a ihtisasa da gitsen sendeki bu kız tabiatı üstüne adamlık inşâ olmaz.. Oğul, boşver derim. Senden bir po. olmaz..!
Fizanlı Necip
Gölgesi gül’e düşen günce
Hüzün ağır bir yüktür utanmıştır omuzlarına dokunmaya sen gül\ünce.
gözlerindeki yaşlara kıyamaz da bir damla çiğ\bir damla şebnem yetmiştir seni gör\ünce
gülmek güle mahsustur üzülmek bülbüle…
gül bundan şikayet etmek kime…
gülmekten yorulur mu insan günce; üzülmekten yorulur da…
insanlar yanılınca günce üç doğrusu gitmez bazen öyle yanılır ki giden de gitmesi gereken de kendisidir. Kendi gitmelidir bence!
Gül,sen hep gül ömrünce…
Ben sana “gülüm”derim gülün ömrü uzamaya başlar demiş sevdiğim kro bir şair bir yerde onun cümleleriyel konuşmaya gücüm de yetmez elbet yüreğim de…
“gül güncesi”görülmemiştir gül kadar incesi…
değmesin buralara kimsenin kokmuş nefesi…
yazılmadı sayın bunu da…
ya da “bu şiir suya yazılmıştır”farzedin…
bir gül ilen…