Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • tikky17.11.2008 - 18:21

    Tiki'nin tikkyce söylenmiş hali.

  • Miladi Takvim17.11.2008 - 15:28

    Güneş yılını esas alır. Temeli Mısırlılar'a dayanır. İyon ve Yunanlılar kanalıyla batıya aktarılmıştır. Romalılar Sezar zamanında Julyen takvimi olarak düzenlemiş ve kullanmışlardır. yeniçağda papa XII.Gregor tarafından yeniden yapılan düzenlemelerle Gregoryan takvimi olarak anılmıştır. Günümüzde ise milat takvimi denilmektedir. milat takvimi hz. İsa'nın doğuşunu (sıfır) kronolojinin başlangıcı olarak kabul eder. 1926' dan itibaren kullandığımız takvimdir. Türkiye'de 1926' dan itibaren kullanılmaya başlanmıştır.

  • komünizm17.11.2008 - 15:21

    sanılanın aksine küçük kavimler dışında dünya üzerinde henüz uygulanamamış olan iktisadi sistemdir. 'komunizm' kelimesi içinde bir devlet anlayışı barındırmadığından sscb'de komunizmden bahsetmek yanlış olur. sscb'nin uyguladığı ilk dönemlerde sert ve tepeden inmeci bir sosyalizmdir ki sonradan yugoslavya örneği baz alınarak yumuşatılmaya çalışıldıysa da (kaba olarak) tüketici tercihlerinin, arzın ve talebin etkisiz eleman muamelesi görmesi yüzünden çökmüştür. elle tutulur, önemli derecede başarı kazanmış herhangi bir örneği olmadığı için halen ütopyadır. çok daha yumuşak bir versiyonu olan sosyalizmin de çökmesiyle kapitalist dünya açısından ideoloji olarak en ufak bir sorun, dert, tasa yaratamaz hale gelmiştir. bir şekilde uygulanabilirlik kazanması için önce kapitalizmin merkezindeki üç odağın (abd, ab, japonya) sonra kapitalizmin çökmesi, sonra sosyalizme geçilmesi ve sonra da insan bilincinin kendi çıkarlarını ve mülkiyet kavramını hiçe sayacak kadar gelişmesi gerekmektedir. bu bağlamda torunlarımızın torunlarının bile görebileceği bir iktisadi sistem değildir.

  • idiot17.11.2008 - 15:16

    Dostoyevski budala'nın daha ilk sayfalarında, saf, temiz, her türlü çıkardan, mevkiden, statüden azade, ölüme kadar süren aşklara dair bütün bir dünya külliyatıyla hesaplaşır, Dalgasını geçer ve çöpe atar. Romanın daha ilk çeyreği biterken prens Mişkin'le Nastasya Filipovna karşılıklı aşklarını ilan etmiş ve düğün tarihini belirlemişlerdir, kavuşmaları yakındır. Bu tür mutlulukları romanların, ya da filmlerin sonunda görmeye alışık olan bizler de, 'ee, sonra ne anlatacak bu adam? ' diye içimizden geçirmeye başlamışızdır. derken, tam da düğün günü, Nastasya uğursuz Rogojin'le kaçar, ki bu Dostoyevski'nin hülyalara dalmış olan bizlere, gerçek hayata dönmemiz, uyanmamız, ya da büyümemiz için attığı sıkı bir tokattır. Zaten romanda prens mişkin'in budalalığı bu bağlamda ele alınır. Mişkin, olaylar hakkında son derece isabetli gözlemler yapabilen, doğru yargılara varabilen birisidir, yani öyle budala filan sayılmaz, Dostoyevski'nin onu budala olarak adlandırmasının temel nedeni, saf ve temiz aşkın olabilirliğine olan sarsılmaz inancı ve bu aşkı elde etmek uğruna umarsızca çaba göstermesidir. Zaten çoğumuzun hayatında, Mişkin olduğumuz bir dönem vardır

  • şans17.11.2008 - 14:16

    Her zor durumdan bir güç sayesinde kurtarmak, asla kötü kaptırmamak, bal içinde yüzmek falan... Hayatımda nerdeyse ilk defa ifade güçlüğü çekiyorum; belki de şans nedir bilmediğim, hiç karşılaşmadığım içindir.

    Ya da, şans zaten yoktan varedilmiş bir nitel varsayımdır. Yoktan varetmelerin, sanmaların ve varsayımların sonu yoktur. dolayısıyla şans bir ihtimalse, şans ihtimali sonSUzdur.Sakin olmak, beklemek lâzım.

  • Objektif16.11.2008 - 15:49

    Kullanım alanı itibariyle yeniden anlamlandırılması gereken kelimelerden biri.Artık objektif olmaktan bahseden biri sizin tarafsız olarak bakmanızı istememektedir.Onun tarafından bakmanızı ya da en azından düşüncelerinizi biraz yumuşatmanızı beklemektedir sizden. Objektif davrandım diyen biri ise düşüncelerini ne kadar iyi gizleyerek, alttan alta yedirmek amacıyla size SUnduğunu anlatır aslında.
    artık kimse objektif olmak kavramını kendi fikirlerinden bağımsız SUnmaz.

  • zeki kayahan coşkun16.11.2008 - 15:09

    Dinleyicisine, programına katılanlara gerektiği gibi davrandığı kanaatindeyim. programına çıkan yalancıların yalanlarını ortaya çıkartması, geri zekalılık yapanlara geri zekalı demesi gayet doğal bence. Kendinin salak yerine konmasını istemiyor.
    Zekirdek adlı bir kominitesi var. Burada her telden insan bulunmaktadır. siteye üye olduğunuzda gelen aktivasyon e-mail'inde gayet açık bir şekilde buraya karı kız bulmaya geldiyseniz, geldiğiniz gibi gidersiniz özlü bir mesaj bulunmakta. gayet sıcak ortamları var. üstelik de tüm Türkiye çapında aktiviteleri bulunuyor.

  • brütüs16.11.2008 - 15:00

    Sezar'ın üvey oğlu.Tam ismi, Decimus Junius Brutus Albinus şeklindedir...

  • akıl16.11.2008 - 14:56

    kendini aşamadığında, kendini aşanı reddettiğinde, merhameti kovduğunda, gittikçe katılaşan bir sistemleşmeyle kendi üzerine kapanır. kozmik paranoyasını, kurumsal bir kabuğun içinde dengelemeye çalışır. kuralcılığın sığlığında kaybolur. oysa ki adalet aklın teminatıdır. ikisi birbirinden ayrıldığı anda, hayat tarifsiz bir şekilde zorlaşır, ahmaklar ve korkaklar üreten bir kaynağa dönüşür. aklını kullanmayan ahmağa ve aklını kötüye kullanan kurnaza yardım vaat edilmediği gibi, aklının gereğini yapmayan yardımı geri çevirmiş, sadece akılla yetinense, güvenden uzaklaşmış demektir.

  • akıl16.11.2008 - 14:55

    bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

    adam:bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

    doktor: bir küveti su ile dolduruyoruz. sonra hastaya üç şey veriyoruz.
    bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. sonrada kişiye küveti nasıl
    boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
    siz ne yapardınız?
    adam: ooo! anladım. normal bir insan kovayı tercih eder. çünkü kova
    kaşık ve fincandan büyük.

    hayır, der doktor.
    normal bir insan küvetin tıpasını çeker.

    ders: sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl.