Marks aşırı şekilde dindar bir yahudi idi. Kabalacılık sistemine her zaman sadık kalmıştır... Onun ahlak(!) teorisi, Kabalanın fikirlerinin örgüleşmiş hâlidir. Bu sisteme göre aile lüzumsuzdur.
'Hayatım, başından beri muazzam birşeyi bulmanın cereyanı içinde akıyordu. Şu veya bu miskin vesilenin hassasiyeti içinde birini arıyordum. BİRİNİ... O, kim mi? Allahın Sevgilisi... Sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedîlik sarayının paslanmaz tâcı... Tek dâva O'nu bulmakta, bulduracak olanı bulmaktaydı. Binbir istikamette seke seke, sağa sola büküle büküle, renkten renge bulana bulana, hiçbir şeyden habersiz ve insandaki bedava emniyet ve bedahat saadeti karşısında şaşkın, hep o BİR etrafında helezonlar çizen bir hayat... Benim hayatım budur!
Türkçe (Arapça ve Farsça mâna meyveleriyle yoğrulmuş büyük lisân) Agobça(TDK'nın yıllarca başında bulunan ERMENİ AGOB DİLAÇAR'ın türettiği ve öz(!) Türkçe diye yaftaladığı yeni dil, bir dil ki dil kelimesi(sözcüğü(!)) dahi sadece bir et parçasından ibaret kalıyor.)
Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde Ne çirkin yüzler örtermiş meğer o incecik perde Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç inkılab olmuş Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder; Dante gibi ortasındayız ömrün, Delikanlılık çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nâfile bugün Gözünün yaşına bakmadan gider!
Marks aşırı şekilde dindar bir yahudi idi. Kabalacılık sistemine her zaman sadık kalmıştır... Onun ahlak(!) teorisi, Kabalanın fikirlerinin örgüleşmiş hâlidir. Bu sisteme göre aile lüzumsuzdur.
'Hayatım, başından beri muazzam birşeyi bulmanın cereyanı içinde akıyordu. Şu veya bu miskin vesilenin hassasiyeti içinde birini arıyordum. BİRİNİ...
O, kim mi?
Allahın Sevgilisi...
Sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedîlik sarayının paslanmaz tâcı...
Tek dâva O'nu bulmakta, bulduracak olanı bulmaktaydı.
Binbir istikamette seke seke, sağa sola büküle büküle, renkten renge bulana bulana, hiçbir şeyden habersiz ve insandaki bedava emniyet ve bedahat saadeti karşısında şaşkın, hep o BİR etrafında helezonlar çizen bir hayat...
Benim hayatım budur!
Necip Fazıl Kısakürek
Osman Yüksel Serdengeçtinin bir sözü var:
Zirveler zırvalarla yıkılamaz...
anlayan anlar
Mâlik-ül mülk...
Türkçe (Arapça ve Farsça mâna meyveleriyle yoğrulmuş büyük lisân)
Agobça(TDK'nın yıllarca başında bulunan ERMENİ AGOB DİLAÇAR'ın türettiği ve öz(!) Türkçe diye yaftaladığı yeni dil, bir dil ki dil kelimesi(sözcüğü(!)) dahi sadece bir et parçasından ibaret kalıyor.)
Bana kelp demiş Tahir efendi
İltifatı bu sözde zahirdir
Mâliki mezhebi benim zira
İtikatımca kelp tahirdir
Bir gün dostlarına:
- Ne mutlu ki bana Peygamberimizin yaşında öleceğim!
Dedi ve altmış üç yaşında irtihal etti...
Haya Sıyrılmış İnmiş
Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer o incecik perde
Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul
Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul
Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç inkılab olmuş
Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş
Mehmet Akif Ersoy
'Medeniyet dediğin açmak ise bedeni,
O zaman hayvanlar hepimizden medeni.'
M. Akif Ersoy
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder;
Dante gibi ortasındayız ömrün,
Delikanlılık çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nâfile bugün
Gözünün yaşına bakmadan gider!