şerefsiz siyonistlerin üzerinde devlet kurmak istediği halk toprağı... ey denizim bir zamanlar mücadele ettiğin toprak! ! ! lanet koloni ülkelerinin esiri! ! !
faşist düşüncelere karşı güzel bir cevap olabilir, fakat yine de siyasi çıkar amacıyla açıldığı için pek de temiz niyetle açılmadı... KÜRT KARDEŞLERİMİZE HAYIRLI OLSUN hepimizin kanalı...
Ey benim büyük Üstadım büyük Şarim ülkemin eşsiz sesi... Topraklar onurlansın şimdi, gökyüzü mutluluğa boğulsun ruhunla, beyz sayfalar yas tutsun kan döksün sensizlikle gelen zamana... Benim büyük Sesim! Çınarların en güzeli... Ruhun şad olsun! Yakındır kavuşması elleri öpülesi Üstad... İnsanlığın ve Dünya Edebiyatının başı sağolsun!
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
Ey benim büyük Üstadım büyük Şarim ülkemin eşsiz sesi... Topraklar onurlansın şimdi, gökyüzü mutluluğa boğulsun ruhunla, beyz sayfalar yas tutsun kan döksün sensizlikle gelen zamana... Benim büyük Sesim! Çınarların en güzeli... Ruhun şad olsun! Yakındır kavuşması elleri öpülesi Üstad... İnsanlığın ve Dünya Edebiyatının başı sağolsun!
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
Ey benim büyük Üstadım büyük Şarim ülkemin eşsiz sesi... Topraklar onurlansın şimdi, gökyüzü mutluluğa boğulsun ruhunla, beyz sayfalar yas tutsun kan döksün sensizlikle gelen zamana... Benim büyük Sesim! Çınarların en güzeli... Ruhun şad olsun! Yakındır kavuşması elleri öpülesi Üstad... İnsanlığın ve Dünya Edebiyatının başı sağolsun!
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
İşte gerçek bir asalet örneği... İnsanlık sembolü... Üstadımız güzel insan ruhun şad olsun... Binlerce kez yürekten selam olsun barış insanına... Mahsuni babaya...
Defol git benim yurdumdan Amerika katil katil Yıllardır bizi bitirdin Amerika katil katil
Ne diye yutturur bizi Katil düştük kuzu kuzu Dünyanın büyük suçlusu Amerika katil katil
Devleti devlete çatan İt gibi pusuda yatan Kan döktüren, silah satan Amerika katil katil
Japonya'yı yiyen velet Dünyadaki tek nedamet Haklar geçiriyor cinnet Amerika katil katil
Güvenme sakın İnsanlıkta ırk sarısı Küstü dünyanın yarısı Vietnam'ın çok yarası Amerika katil katil
Bunca milletlere yazık Sömürülmüş bağrı ezik Seni sevenin fikri bozuk Amerika katil katil
Mahzuni der Türk milleti Çıksın gitsin elin it'i Demedim mi bu bunlar kötü Amerika katil katil
Mahsuni Şerif
Yıllar öncesinden Amerikanın namussuzluğunu ilan eden mısraları...
Üstadımız Yaşar Kemal'in ünlü eserlerindendir. Konu olarak, toplum baskısı sonucu annesini öldüren Hasan'ın yaşamını anlatmaktadır. Okudum gerçekten sürükleyici ve duru bir kitap...
Türk Edebiyatı, 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile batı tesirine kapılarını açmıştır. 1860 yıllarında Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi şair ve yazarlar gazete, roman, hikaye, şiir gibi yeni türlerde eser vermeye başlamışlardır. Yazarların amacı, batıdan geri kalan Türk Edebiyatını daha çağdaş bir seviyeye ulaşmaktı. Tanzimat edebiyatı, ardından Servet-i Fünun, Fecr-i ati gibi edebiyat toplulukları Türk Edebiyatını batıya yaklaştırmışlardır. Bu topluluklar içinde eskiyi savunanlarda vardı. Eski-Yeni çatışması herzaman olmuştur. Zamanla batılı anlamda türler verilmiştir:
Batılı tekniğe uygun ilk roman: Aşk-ı memnu / Halid Ziya Uşaklıgil
Batılı anlamda ilk eleştiri yazarı: Namık Kemal
İlk yerli tiyatro: Şair evlenmesi / İbrahim Şinasi
İlk hikaye kitabı: A. Mithat/ Letaif-i Rivayet
İlk Gazete: Tercüman-ı Ahval / Şinasi
Bu eserler batı edebiyatı için atılan ilk adımların sadece bir kaçtanesidir.
Daha fazla bilgi için 'KENAN AKYÜZ: Batı Tesirinde Türk Şiir Antolojisi' kaynağına bakabilirsiniz.
Ülkenin kara bir lekesi... demokrasiden yoksun bir gün daha... 27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960'da yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe . Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi[3] veya 27 Mayıs İhtilâli[4], 27 Mayıs Devrimi olarak da anılır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bir çok Demokrat Parti'liyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ve 'Kore Kahramanı' Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.
Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse Ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi.[5] Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıdır; [6] nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştır.
şerefsiz siyonistlerin üzerinde devlet kurmak istediği halk toprağı... ey denizim bir zamanlar mücadele ettiğin toprak! ! ! lanet koloni ülkelerinin esiri! ! !
faşist düşüncelere karşı güzel bir cevap olabilir, fakat yine de siyasi çıkar amacıyla açıldığı için pek de temiz niyetle açılmadı... KÜRT KARDEŞLERİMİZE HAYIRLI OLSUN hepimizin kanalı...
bir önder...
Ey benim büyük Üstadım büyük Şarim ülkemin eşsiz sesi... Topraklar onurlansın şimdi, gökyüzü mutluluğa boğulsun ruhunla, beyz sayfalar yas tutsun kan döksün sensizlikle gelen zamana... Benim büyük Sesim! Çınarların en güzeli... Ruhun şad olsun! Yakındır kavuşması elleri öpülesi Üstad... İnsanlığın ve Dünya Edebiyatının başı sağolsun!
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Üstadımızın son isteği: Evimi müze yapın!
Ey benim büyük Üstadım büyük Şarim ülkemin eşsiz sesi... Topraklar onurlansın şimdi, gökyüzü mutluluğa boğulsun ruhunla, beyz sayfalar yas tutsun kan döksün sensizlikle gelen zamana... Benim büyük Sesim! Çınarların en güzeli... Ruhun şad olsun! Yakındır kavuşması elleri öpülesi Üstad... İnsanlığın ve Dünya Edebiyatının başı sağolsun!
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Üstadımızın son isteği: Evimi müze yapın!
Ey benim büyük Üstadım büyük Şarim ülkemin eşsiz sesi... Topraklar onurlansın şimdi, gökyüzü mutluluğa boğulsun ruhunla, beyz sayfalar yas tutsun kan döksün sensizlikle gelen zamana... Benim büyük Sesim! Çınarların en güzeli... Ruhun şad olsun! Yakındır kavuşması elleri öpülesi Üstad... İnsanlığın ve Dünya Edebiyatının başı sağolsun!
ÖLÜ
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.
Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Üstadımızın son isteği: Evimi müze yapın!
İşte gerçek bir asalet örneği... İnsanlık sembolü... Üstadımız güzel insan ruhun şad olsun... Binlerce kez yürekten selam olsun barış insanına... Mahsuni babaya...
Defol git benim yurdumdan
Amerika katil katil
Yıllardır bizi bitirdin
Amerika katil katil
Ne diye yutturur bizi
Katil düştük kuzu kuzu
Dünyanın büyük suçlusu
Amerika katil katil
Devleti devlete çatan
İt gibi pusuda yatan
Kan döktüren, silah satan
Amerika katil katil
Japonya'yı yiyen velet
Dünyadaki tek nedamet
Haklar geçiriyor cinnet
Amerika katil katil
Güvenme sakın
İnsanlıkta ırk sarısı
Küstü dünyanın yarısı
Vietnam'ın çok yarası
Amerika katil katil
Bunca milletlere yazık
Sömürülmüş bağrı ezik
Seni sevenin fikri bozuk
Amerika katil katil
Mahzuni der Türk milleti
Çıksın gitsin elin it'i
Demedim mi bu bunlar kötü
Amerika katil katil
Mahsuni Şerif
Yıllar öncesinden Amerikanın namussuzluğunu ilan eden mısraları...
Üstadımız Yaşar Kemal'in ünlü eserlerindendir. Konu olarak, toplum baskısı sonucu annesini öldüren Hasan'ın yaşamını anlatmaktadır. Okudum gerçekten sürükleyici ve duru bir kitap...
Türk Edebiyatı, 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile batı tesirine kapılarını açmıştır. 1860 yıllarında Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi şair ve yazarlar gazete, roman, hikaye, şiir gibi yeni türlerde eser vermeye başlamışlardır. Yazarların amacı, batıdan geri kalan Türk Edebiyatını daha çağdaş bir seviyeye ulaşmaktı. Tanzimat edebiyatı, ardından Servet-i Fünun, Fecr-i ati gibi edebiyat toplulukları Türk Edebiyatını batıya yaklaştırmışlardır. Bu topluluklar içinde eskiyi savunanlarda vardı. Eski-Yeni çatışması herzaman olmuştur. Zamanla batılı anlamda türler verilmiştir:
Batılı tekniğe uygun ilk roman: Aşk-ı memnu / Halid Ziya Uşaklıgil
Batılı anlamda ilk eleştiri yazarı: Namık Kemal
İlk yerli tiyatro: Şair evlenmesi / İbrahim Şinasi
İlk hikaye kitabı: A. Mithat/ Letaif-i Rivayet
İlk Gazete: Tercüman-ı Ahval / Şinasi
Bu eserler batı edebiyatı için atılan ilk adımların sadece bir kaçtanesidir.
Daha fazla bilgi için 'KENAN AKYÜZ: Batı Tesirinde Türk Şiir Antolojisi' kaynağına bakabilirsiniz.
Ülkenin kara bir lekesi... demokrasiden yoksun bir gün daha... 27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960'da yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe
. Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi[3] veya 27 Mayıs İhtilâli[4], 27 Mayıs Devrimi olarak da anılır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bir çok Demokrat Parti'liyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ve 'Kore Kahramanı' Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.
Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse Ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi.[5] Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıdır; [6] nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştır.