Okulda defterime, sırama ağaçlara yazarım adını Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara yazarım adını Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına En güzel gecelere, günün ak ekmeğine yazarım adını Tarlalara ve ufka, kuşların kanadına, Gölgede değirmene yazarım. Uyanmış patikaya, serilip giden yola, Hınca hınç meydanlara adını, ey Özgürlük!
Kapimin eşiğine, kabıma kacağıma, içimdeki aleve, Canların oyununa, uyanık dudaklara yazarım adını. Yıkılmış evlerime, sönmüş fenerlerime, derdimin duvarına, Arzu duymaz yokluğa, çırçıplak yalnızlığa yazarım adını. Geri gelen sağlığa, geçen her tehlikeye Yazarım ben adını, yazarım. Bir sözün coşkusuyla dönüyorum hayata, Senin için doğmuşum, haykırmaya. Ey Özgürlük!
Benim Kangal melezi bir dostum vardı; burnu kömür, sırtı ayva, karnı süt renginde... Püsküllü kuyruğunu düğümleyecekmiş gibi kıvırıp sırtında taşırdı... Yavrusunu o koskocaman dişlerinin arasında pulları dökülüverecek bir kelebekmiş gibi tutar, bir sorun algıladığında ense tüylerini yele gibi kabartıp hırlayarak 'sorun' 'un ödünü patlatırdı... İpek yumuşaklığındaki devasa cüssesini, unutulmuş eski bir deve tüyü palto gibi bırakıp gitti bir gün; meme kanseriydi... Yitip giden bir dost, arkasında bir başka 'yitip giden' bıraktı.
En sevdiğim sayı...
Devr-i daim'in dörtte biri...
Ne gereksiz bir kitaptı o öyle...? !
Tümüyle beyinsel mastürbasyon; 'kişisel menkıbe' safsatasının az-buçuk 'entel' hanım kızlarımızın hayalindeki yansımalarının emzirilip doyurulmuş hali...
U.S.A.
Yok artık...!
Hala mı RTE? !
İnsanlığın yüz karası...!
Okulda defterime, sırama ağaçlara yazarım adını
Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara yazarım adını
Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına
En güzel gecelere, günün ak ekmeğine yazarım adını
Tarlalara ve ufka, kuşların kanadına,
Gölgede değirmene yazarım.
Uyanmış patikaya, serilip giden yola,
Hınca hınç meydanlara adını, ey Özgürlük!
Kapimin eşiğine, kabıma kacağıma, içimdeki aleve,
Canların oyununa, uyanık dudaklara yazarım adını.
Yıkılmış evlerime, sönmüş fenerlerime, derdimin duvarına,
Arzu duymaz yokluğa, çırçıplak yalnızlığa yazarım adını.
Geri gelen sağlığa, geçen her tehlikeye
Yazarım ben adını, yazarım.
Bir sözün coşkusuyla dönüyorum hayata,
Senin için doğmuşum, haykırmaya.
Ey Özgürlük!
'...ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim...'
Dememesi gereken her şeyi dedi, nedense? !
Benim Kangal melezi bir dostum vardı; burnu kömür, sırtı ayva, karnı süt renginde... Püsküllü kuyruğunu düğümleyecekmiş gibi kıvırıp sırtında taşırdı... Yavrusunu o koskocaman dişlerinin arasında pulları dökülüverecek bir kelebekmiş gibi tutar, bir sorun algıladığında ense tüylerini yele gibi kabartıp hırlayarak 'sorun' 'un ödünü patlatırdı...
İpek yumuşaklığındaki devasa cüssesini, unutulmuş eski bir deve tüyü palto gibi bırakıp gitti bir gün; meme kanseriydi...
Yitip giden bir dost, arkasında bir başka 'yitip giden' bıraktı.
Seni çok özlüyorum Rita'm...! ! !