Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kaza11.01.2004 - 22:42

    kaza,kendi cüz-i irademizle işlediğimiz olaylardır.
    kaza ile hayır veya şer bir fiili işleyebiliriz.
    mahşer günü ise bizim akibetimizi sevaplarımızın veye günahlarımızın çok olması tayin edecektir.

  • osmanlı imparatorluğu11.01.2004 - 21:54

    PREVEZE DENİZ SAVAŞI
    ve BARBAROS HAYRETTİN PAŞA

    Andrea Dorya yaptığı hesaplamaların sonunda görüyor ki; o mevsimde kendisi rüzgarı arkadan alacak, mutlaka Osmanlı donanmasını perişan edecek. Andrea Dorya'nın gemileri Osmanlı'nın 3 katı. Askeri de bununla paralel olarak gene 3 katı; ama Andrea Dorya sinirli, Andrea Dorya zaferden emin degil, huzursuz.

    Osmanlı'yı tanımayanlar ona diyorlar ki;
    -Neden bu kadar huzursuzsun? Onların 3 katı askerin var. Rüzgarı da arkadan alacağın kesin. Gemilerin de yüksek bordalı. Onları duman edersin.

    Andrea Dorya;

    -Beni düşündüren bir husus var. Onlar Osmanlı, ölüme koşuyorlar, bunu anlayamıyorum. Şehit olmak diye bir şeyden bahsediyorlar. Herkes savaşta ölmeye koşuyor. Bizim aramızda böyle insanlar yok.

    Savaş başlıyor. Sabahleyin rüzgarı arkadan alan Andrea Dorya'nın donanması, Osmanlı donanmasını perişan ediyor. Çok şehit veriyoruz; ama öğleden sonra herşey değişiyor. Bu sefer Osmanlı donanması rüzgarı arkadan almaya başlıyor ve ortalık kararana kadar Andrea Dorya'nın işi bitiriliyor. Osmanlı donanması galip geliyor. Acaba Osmanlı nasıl galip gelmişti biliyor musunuz?

    Barbaros Hayrettin Paşa sabaha kadar uyumamış ve Allahû Tealâ'ya, Allah'ın bir evliyası olarak demiş ki: 'Ya Rabbi! Ben i'lay-ı kelimetullah için savaş veriyorum. Şanım artsın diye, onları öldüreyim diye, onlara hakim olayım diye değil. Onlara adalet götüreyim diye savaş veriyorum. Böyle olup olmadığını sen benden daha iyi bilirsin. Eğer öyle değilse benim emanetimi al, öyleysem bana yardım et.'

    Allahû Tealâ Barbaros Hayrettin Paşa'ya buyurdu ki: 'Gemilerin bordasına 'Allah rüzgarları dilediği zaman başka istikametlerden estirir' âyetini yaz.'.

    Bütün donanma gemilerine, bütün donanmaya yazıldı. O gece şafak sökmeden evvel, savaş başlamadan evvel bütün donanmaya yazıldı. 'Allah rüzgarları dilediği zaman başka istikametlerden estirir.' Öğlene kadar tabiat hükmünü inzal etti. Andrea Dorya'nın donanması rüzgarı arkadan aldı, saldırısını tamamladı ve çok şehit verdik. Çok insan Allah'ın yanında en mümtaz yerini aldı şehit olarak; ama öğlenden sonra Allahû Tealâ Barbaros Hayrettin Paşa'ya verdiği sözü tuttu ve rüzgar Osmanlı donanmasının arkasından gelmeye başladı. Bunun neticesi de Osmanlı'nın zaferi kazanmasıydı.

    kaynak:http://64.185.226.168/webs/osm/osm_hikayeler.shtml

  • meditasyon06.01.2004 - 22:01

    meditasyon şeytanın,iblisin bir yalanıdır.meditasyonun bir zikir sahtekarlığıdır.meditasyon OKKÜLTİZM içine girer.okkültizm ise ZÜLMANİ İLİMLER olarak bilinir.nagatif yönlüdür.hedefi insanları mutsuzluğa mahkum etmektir.işte o şeytanın yaanlarından birisi de meditasyondur.meditasyonun satanizmle,dinle,mutlulukla ilişkisini böylece meditasyon hikayesini öğrenmek isteyenler! ...

    GERÇEK OLAN,MUTLULUK VAAD EDEN MEDİTASYONUN ASLINDA HİÇTE ÖYLE OLMADIĞI SONUCUDUR.

    bakınız:65.122.110.233/webs/mutlulugunsirri/meditasyon.htm

  • reenkarnasyon06.01.2004 - 21:03

    reenkarnasyon şeyatının yalanlarından bir tanesidir.bu OKKÜLTİZM ilmi içine girer.okkültizm ise ZÜLMANİ İLİMLER diye tarif edilir.zülmani ilimlerin sahibi,merkezi ise şaytandır,iblistir.
    kur'an-ı kerim'de reenkarnasyonun olmadığını bilmek ve reenkarnasyonun bir safsata olduğunu kur'an ayetleri ışığı altında öğrenmek ve reenkarnasyonla ilgili aşağıdaki yazının tamamını okumak için güzel bir site...
    *******************************************************

    Sizce reenkarnasyon var mıdır?

    Reenkarnasyon var mıdır diye düşünürken, bizim aklımıza takılanlar oluyor:

    İnsanların nüfusu, zaman içinde artıyor. İşte bir milyondan bir milyara çıktı, bin kat arttı. Nüfusa yeni insanlar eklendi. Yeni bir insanın enkarne olabilmesi için, bir bedende yaşamış olması lâzım; halbuki bu yeni insan, mevcut nüfusa ilave olarak doğuyor. Bütün eski ruhlar, başka bedenlerin içerisinde ve bedenlerin sayısı belli. Hiçbirinin bu kişinin vücudunda olması mümkün değil; çünkü onların zaten bedenleri var. Mevcut sayıya ilave edilen her yeni kişi, yeni bir ruhun, içine girmesiyle hayatını devam ettireceğine göre, acaba reenkarnasyon gerçek olabilir mi?

    Şimdi bize diyeceksiniz ki; reenkarnasyonu yaşadıklarını söyleyen insanlar var...

    Bütün bu hikayelerin iç yüzünü ve reenkarnasyonun asıl hedefini öğrenmek isterseniz, TIKLAYINIZ...
    ************************************************
    a'dan z'ye reenkarnasyon

    65.122.110.233/webs/mutlulugunsirri/reenkarnasyon.htm

  • alim03.01.2004 - 22:42

    1- İlmel yakiyn: Kalp gözü ve kalp kulağı açılmadan sahip olunan ilmî yakiyn.
    'Kellâ lev ta'lemûne ilmel-yakıyn' Tekasür-5 Dikkat edin, eğer yakiyn hasıl ederek (kesin bir ilimle) bilmiş olsaydınız...
    2- Ayn'el yakiyn: Kalp gözü açıldıktan sonra, varlıklar âleminin kalp gözüyle görülmesi, (Sidretül münteha'ya kadar gök katlarının görülmesi) .
    'Sümme leteravünneha aynel-yakıyn' Tekasür-7 Sonra onu ayn'el yakîn olarak (kalp gözünüzle) göreceksiniz.
    3- Hak'kul yakiyn: Kalp gözü açıldıktan sonra rüyetin (görüşün) hak'ka ait sırları da kapsıyacak bir yakiyn hasıl etmesi, cennet ve cehennemin görülmesi ve nihayet Allah'ın görülmesi.
    'İnne haza lehüve hakkul-yakıyn' El vakıa-95 Muhakkak ki bu, işte o hakkul yakiyndir.
    'Ve innehûlehakkul-yakıyn'
    Hakka-51 Ve muhakkak ki o hakkul-yakiyndir.

  • mutsuzluk03.01.2004 - 21:53

    mutsuzluk şeytanın ve nefsin ülkesinde olmak demektir.şeytan kendi ülkesine nefsimizdeki 19 afeti kullanarak bize günah işletmesi sonucu davet eder.eğer nefsimizin isteklerine 'evet' dersek o zaman şeytanı memnun etmiş oluruz.biz mutsuz olurken şeytan zevkinden çıldırır.nedir şeytanın ülkesi? apsis ve ordinat sistemini düşünelim.MUTLULUK sıfırın üstünde olmak iken,MUTSUZLUKTA sıfırın altına düşmektir.yani negatife düşmek.allah'ın ülkesi varken neden şeytanın ülkesi?

  • yeni yıl31.12.2003 - 16:24

    YILIN SONUNDA,
    Mutlu ettin mi karsina çikan insanlari?
    Iyi bir etki biraktin mi üzerlerinde?
    Hiç taktir edildin mi günün ardindan?
    Elinden tuttun mu bir yol arkadasinin?
    Bir kalbi memnun ettin mi tatli sözünle?
    Cesaret verebildin mi umudu sönen birine?
    YILINI BOSA MI HARCADIN YOKSA?
    MUTLULUK MU biraktin ardinda, hosnutsuzluk mu?
    Gece olupta gözlerini kapattiginda,
    Sunu söyleyebilecek mi Allah sana;
    “YAPTIKLARININ KARSILIGINDA BIR YIL DAHA VERIYORUM SANA.”

  • mevlana24.12.2003 - 14:54

    ümitsizler köyüne gitme; ümitler var,
    karanlığa doğru yürüme; güneşler var,
    gönül seni,gönül ehlinin bahçesine çeker,
    hadi! durma bir gönüldaştan gıda ver gönlüne.
    YÜRÜ! DEVLETİ,DEVLET SAHİBİNDEN ARA.

    MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

  • sevgi23.12.2003 - 19:21

    yaşamakla ölmek arasındaki fark..
    insanın hayatla kurduğu köprü...

    insanı hayata bağlayan bağ...
    insanlara olan sevgimizi sunmaktan çekinmemeliyiz.çünkü
    sevgi tükenmez.sevgi sonsuzdur.

  • adolf hitler 22.12.2003 - 16:19

    Hitler'in Yükselişinde Gizli Ellerin Rolü

    Siyonistlerin Hitler sömürüsü bugün hala sürmektedir. Aslında bu işin arkasında duran gerçek nispeten gün yüzüne çıkmıştır. Ama ne yazık ki, gizli eller bu gerçeklerin yazılmasına ve konuşulmasına pek fırsat vermek istemiyorlar. Biz Hitler ve Nazizm gerçeğini de biraz tahlil etmek istiyoruz.

    Her şeyden önce Hitler'in yükselişi ve Almanya'da yönetimi ele geçirmesi bir tesadüfün eseri değildir. 1919'da Paris yakınlarında gerçekleştirilen Versailles Barış Konferansı'nda Almanya, ödemesi mümkün olmayan tazminatlara mahkum edildi. Bu tazminat kararlarını alanların başında gelenler ise Illuminati şebekesinin organı durumundaki Yuvarlak Masa üyeleriydi. Bu karar Almanya'yı ciddi bir ekonomik çöküşe sürükledi. Zaten amaçlanan da buydu. İşte bu ekonomik çöküş, Hitler'in bir kurtarıcı gibi yükselmesi için şartları hazırladı.

    Nazizmin siyasi mekanizması durumundaki Nasyonal (Ulusal) Sosyalist Parti, Almanya'da ilk ortaya çıktığında pek tanınmıyordu. Fakat ülkenin tanınmış sanayicilerinin bu partiye girmesiyle birlikte biri birden tanınmaya ve yıldızı parlamaya başladı. Krupp, I. G. Farben ve diğer bazı yahudi şirketlerinin sahipleri 1929'da bu partiye girdi. Bunların partiye girmeleri ani bir kararla ve hızla gerçekleşmişti. Bu kişiler Hitler'in parti içinde yükselmesinde önemli rol oynadılar. Bunun için her türlü maddi yardımı yaptılar.

    Sadece sanayiciler değil yahudi bankerler de Hitler'e istediği yardımı yapıyorlardı. Uluslararası alanda faaliyet gösteren yahudi banker Warburg, Amerika'nın ünlü yahudi ailesi Rockefeller adına Hitler'le irtibat kurarak yardım teklifinde bulundu. Henry Coston, La Haute Finance et Les Revolutions adlı eserinde Warburg'un Hitler'le bağlantı kurması ve desteği hakkında şu bilgileri veriyor: 'Warburg, Almanya'ya geldiğinde Hitler'in danışmanlarıyla görüşmeler yaptı. Temsil ettiği Amerikalı finansörler adına Führer'e başa geçmesi için 10 milyon dolar vaat etti. Hitler, Wall Street'teki koruyucularıyla devamlı mektuplaşıyordu: 'Hareketimiz Almanya'da büyük bir hızla gelişiyor. Bana gönderdiğiniz para bitti. Bir dahaki sefere ne kadar alabileceğimi bana bildirmenizi önemle rica ederim.' Hitler. Hitler'in bu ricası yahudi bankerler tarafından karşılıksız bırakılmadı. Yapılan kısa bir toplantıdan sonra Nazilere 15 milyon dolarlık yeni bir yardımın yine Warburg aracılığıyla ulaştırılması kararlaştırıldı.'
    Hitler'e maddi yardım yapanlardan biri de yine yahudi banker ailelerden ve Royal Dutch Shell şirketinin sahibi Samuel ailesiydi.

    Hitler'in yahudi para babalarıyla ilişkisine dair bilgileri çok fazla uzatmaya gerek görmüyoruz. Ancak bu konuda özel bir araştırmaya yetecek kadar bilgi olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz.

    Yukarıda üzerinde durduğumuz ve Gizli Dünya Devleti'nin en önemli organlarından biri durumundaki Bilderberg'in kuruluşunda birinci derecede rol oynayan Hollanda prensi Bernhard'ın aynı zamanda Nazi SS örgütünün üyelerinden olduğunu daha önce belirtmiştik. SS, Koruyucu Kademe anlamına gelen Schutz Staffel isimlendirmesinin kısaltmasıdır. Hitler, bu özel birliği 1925'te kendisinin korunması için kurdurmuştu. Başlangıçta küçük bir örgüt olan bu birliğin, Nazilerin iktidara geldiği 1933'te 50 bin kişilik mensubu oldu. Böylece büyük bir ordu haline geldi. Daha çok ordu disiplininde çalışıyordu. Başına geçirilen Heinrich Himmler ise fanatik bir ırkçı olarak tanınıyordu. İlginçtir ki Himmler'in baş yardımcılığına da yahudi kökenli Reinhard Heydrich getirilmişti. Nazilerin hüküm sürdüğü bölgelerdeki Yahudileri göçe zorlama veya ikna etme görevini de SS'ler üstlenmişti. 'Yahudi Sorunu' olarak isimlendirilen, gerçekte ise yahudileri göçe zorlamayı amaçlayan programı uygulama işiyle ise adı geçen Reinhard Heydrich ile Adolf Eichman adlı ikinci bir yahudi ilgileniyordu.

    Hitler'in hüküm sürdüğü bölgelerde estirdiği anti-semitist (yani yahudi karşıtı) terör Filistin topraklarına yahudi göçünü son derece hızlandırmıştır. Öyle ki 1917'de İngilizlerin Filistin topraklarını işgal etmelerinden itibaren yapılan onca teşvike rağmen 1933'e kadar gerçekleşen göçlerle birlikte Filistin topraklarındaki yahudi nüfusun sayısı 150 bini geçmemiştir. Ama Hitler'in 1933'te iktidarı ele geçirmesinden sonra anti-semitist terör estirmesiyle birlikte yahudiler çekirge sürüleri gibi Filistin'e akın etmeye başlamışlardır. Çünkü Hitler'in adamları birkaç yahudiyi öldürüp kamyonetlerin arkasına atarak yahudilerin yoğun olduğu mahallelerde dolaşarak: 'Buraları terk etmezseniz sizin sonunuz da böyle olacak' diye ilanlar yayınlıyorlardı. Hitler'in adamları yahudileri sadece tehdit yoluyla değil ikna yoluyla da göçe yöneltiyorlardı. Fırınlama, binlerce insanın kitleler halinde katledildiği iddiaları ise siyonistlerin yıllardan beridir sömürü aracı olarak kullandıkları efsanelerden ibarettir. Hitler terörü sebebiyle yahudilerin Filistin topraklarına akın etmesi neticesinde II. Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945'e gelindiğinde Filistin topraklarındaki yahudi nüfusun sayısı 800 bine ulaşmıştı. Böylece Filistin'de bir 'İsrail' devletinin kurulması için yeterli insan potansiyeli oluşmuş oluyordu. Zaten Hitler'in görevi de işte bunu sağlamaktı. Hitler'in görevini tamamlamasından sonra defteri de dürüldü. II. Dünya Savaşı'ndan büyük bir yenilgiyle çıkan Hitler kurtuluşu intiharda buldu.

    kaynak:64.185.226.168/webs/ekonomi/referans_detail.asp? id=18