stafilokok tipinde bakterilerinin, pisliğin veya kimi zaman şeker hastalığının neden olduğu, deri alt dokusunun ve yağ bezlerinin iltihaplanmasından oluşan, çabuk genişleyerek öldürücü de olabilen tehlikeli bir çıban türüdür..
1831-1885 yılları arasında yaşamış, Türk Musîkisi’nin en büyük bestekârıdır..
Sultan II. Abdülhamid Han’nın tahtta olduğu dönemdir.. padişah kendisine şu şarkıyı oku diye emir vermiştir.. Hacı Arif Bey bu emir karşısında, ‘sanatta padişah iradesi geçerli değildir’ bana böyle bir emir veremezsiniz yanıtı vermiştir.. Bu yanıt kendisinin 50 gün saraya hapsedilmesine sebep olmuştur.. 50 gün sonra, nihavent makamındaki 'Ahteri düşkün garibim, âşık-ı avareyim' şarkısını besteler ve padişah tarafından bu eseri çok beğenilir, akâbinde affedilir..
Yürek acıtır besteleri.. Hüzne boğar.. En derinlerinizi sızlatır..
‘gözleri en son girecek kanıma’.. (yanar yürek, öz ağlar)
‘şerh edemem halimi cananıma’.. (acır yürek, göz ağlar)
Hacı Arif Bey’in bu eseri hasta eşine yazdığını düşünürsek, her nağmenin kalbe temasında daha bir acı parçalanırdı yürek.. Kani Karaca’dan dinlenilmesini tavsiye ederim..
Baharı hissedemediğim Kaygımı salamadığım dünyam Yorgun sözleri süzüp elime Taş atıp vurduğum sokaklar elveda Yamaçlarında yüzdüğüm seyhanım Kavgasında büyüdüğüm mahallem elveda Okey taşlarının tavla zarlarının Müzik fonu oluşturduğu her insan Gözlerimi yaşartan şerefsiz Ve dudaklarımda dans ettiğim sevgilim elveda Büstünü parçalayıp insanlığın Samimi gülüşleri savurtan dudak Ve yol geçen hanına dönüşen Bu sanat bu edebiyat elveda Güneş yakalanacaksa eğer Sana söz veriyorum Kopartıp her bir ışının Her bir rengini sunacağım sana Ve şuna inan ki sevgilim şuna inan Diyeceğim merhaba..
Mevsim hazansa, lodosun yüzüme çarptığı her yağmur damlası ruhumdan süzülürken, bulutların gözyaşlarıyla selâmladığı bu yürek çok da umursamaz geri dönerken sırılsıklam olan bedeni..
aşksızlık, yâr eksikliği, yâre duyulan eksiklik dersek yanlış olmaz..zira Hayâli böyle der..
Hey ne müşkil kâr imiş âlemde yâr eksikliği
Cânıma kâr eyledi bî-ihtiyâr eksikliği
sevgilinin hayâlidir, umududur..
stafilokok tipinde bakterilerinin, pisliğin veya kimi zaman şeker hastalığının neden olduğu, deri alt dokusunun ve yağ bezlerinin iltihaplanmasından oluşan, çabuk genişleyerek öldürücü de olabilen tehlikeli bir çıban türüdür..
1831-1885 yılları arasında yaşamış, Türk Musîkisi’nin en büyük bestekârıdır..
Sultan II. Abdülhamid Han’nın tahtta olduğu dönemdir.. padişah kendisine şu şarkıyı oku diye emir vermiştir.. Hacı Arif Bey bu emir karşısında, ‘sanatta padişah iradesi geçerli değildir’ bana böyle bir emir veremezsiniz yanıtı vermiştir.. Bu yanıt kendisinin 50 gün saraya hapsedilmesine sebep olmuştur.. 50 gün sonra, nihavent makamındaki 'Ahteri düşkün garibim, âşık-ı avareyim' şarkısını besteler ve padişah tarafından bu eseri çok beğenilir, akâbinde affedilir..
Yürek acıtır besteleri..
Hüzne boğar..
En derinlerinizi sızlatır..
‘gözleri en son girecek kanıma’.. (yanar yürek, öz ağlar)
‘şerh edemem halimi cananıma’.. (acır yürek, göz ağlar)
‘çare bulunmaz bilirim yareme’.. (parçalanır çaresiz yürek, yerle yeknesâk)
Hacı Arif Bey’in bu eseri hasta eşine yazdığını düşünürsek, her nağmenin kalbe temasında daha bir acı parçalanırdı yürek.. Kani Karaca’dan dinlenilmesini tavsiye ederim..
efsûs: yazık, eyvah..
Eşgi var idi Şehriyar’ın gülli çiçekli
Efsûs ki geza vurdi hezan oldi bahâri
Şehriyar ve peri’nin aşkının anlatıldığı gazelin son beytinin şerhidir;
'Şehriyar’ın güllü, çiçekli bir aşkı vardı. Ne yazık ki kaza vurdu, baharı hazan oldu'..
efsûs ki efsûs..
'çünkü', 'şundan dolayı', manâsında kullanılır..
benim çok kullandığım bir terim, zira düşünceyi örneklendirip pekiştirmek gerekiyor efendim :)
Baharı hissedemediğim
Kaygımı salamadığım dünyam
Yorgun sözleri süzüp elime
Taş atıp vurduğum sokaklar elveda
Yamaçlarında yüzdüğüm seyhanım
Kavgasında büyüdüğüm mahallem elveda
Okey taşlarının tavla zarlarının
Müzik fonu oluşturduğu her insan
Gözlerimi yaşartan şerefsiz
Ve dudaklarımda dans ettiğim sevgilim elveda
Büstünü parçalayıp insanlığın
Samimi gülüşleri savurtan dudak
Ve yol geçen hanına dönüşen
Bu sanat bu edebiyat elveda
Güneş yakalanacaksa eğer
Sana söz veriyorum
Kopartıp her bir ışının
Her bir rengini sunacağım sana
Ve şuna inan ki sevgilim şuna inan
Diyeceğim merhaba..
son veda..
'merhaba' nın son noktası..
baba..
seni çok özledim..
İzahtan vâreste..
seni çok seviyorum..
Mevsim hazansa, lodosun yüzüme çarptığı her yağmur damlası ruhumdan süzülürken, bulutların gözyaşlarıyla selâmladığı bu yürek çok da umursamaz geri dönerken sırılsıklam olan bedeni..