Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Beste Negâr
Beste Negâr

ANLADIM, TARİH DE YAZILMAZ BİR AŞKIN SAYFALARINA DÜŞMÜYORSA GÜN...

  • demâdem06.12.2008 - 02:53

    her zaman, her vakit..

  • dert olur06.12.2008 - 02:37

    varsın olsun! ! ..

    Vakt-ı şâdî de gelir mevsim-i mihnet de geçer...

    (Dert mevsimi geçer, neşe vakti de gelir)

  • nurullah genç06.12.2008 - 02:33

    Daha dokunmadan kurudu irem
    çöllere bir türlü yağamıyorum
    yeni bir koşunun başlangıcında
    biraz deprem sonrası
    biraz şehir hülyası
    bir kalp yangınından geriye kalan
    siyah gözlerine beni de götür
    artık bu yerlere sığamıyorum.

    Pembe uçurtmalar yolladığından beri
    sarardı tiryaki menekşeleri
    sonbaharın tozlu kafeslerinde
    sevgi turnaları yakalıyorum
    turnalar gidiyor; ben kalıyorum
    avareyim,asudeyim,yorgunum
    bilmiyorum neden sana vurgunum
    Erzurum garında banklar üstünde
    uyku tutmuyor karanlıkları
    yitik düşlerimi kovalıyorum
    gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.

    Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
    siyah gözlerine beni de götür
    baharın koynundan koparıp sana
    ipek bir mendile sardığım yüreğimle
    şehzade gülleri gönderiyorum
    umutlar kalıyor; ben gidiyorum.

    Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
    kaptanları sorgulayan
    yanından geçen küheylanların
    korku tufanına yakalandığı
    siyah gözlerine beni de götür
    güneş ülkesinden gelen yiğitler
    benzeri olmayan bir dünya kursun
    cellat,ayrılığın boynunu vursun.

    Usul usul intizarı çürüten
    bu hercai diken,bu çılgın arzu
    sürüklüyor imkansız muştuların
    eşiğine gönül vadilerini
    bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
    düşüyorum tanyerine
    ya topla yaralı kırlangıçları
    ya da bu vefasız şarkıyı bitir
    özgürlüğe giden tutsaklar gibi
    siyah gözlerine beni de götür.


    Nurullah Genç

  • Gariban06.12.2008 - 02:29

    garib-âne

    garipcesine, zavallı...

  • mahkeme-i kübra30.11.2008 - 00:07

    adalet-i ilâhiyenin tam mânâsıyla tecelli ettiği tek yer…

    en büyük mahkeme …

    mahkemelerin en yücesidir..

    çıkılır hükmedenenin, tek hakimin, yegâne mutlak adalet sahibi cenâb-ı Hakk’ın huzuruna hiç savunmasız…

    açılır amel defterleri, kirâmen kâtibin meleklerince muhasebenin neticesi için…

    ölçülür Allah’ın terazisinde hayırlar ve şerler, geçer bir bir muhasebe eleğinden…

    ne denir ki efendim, dileyelim ki cenâb-ı Hakk bizi bu dünyada da, öbür dünyada da zelil ve mahcup etmesin inşaAllah….

    ta derinlerden, ruhumuzun vicdanlarımıza ilettiği o ilâhi sesi duymalı, es geçmemeli, duymazlıktan gelmemeli velhâsılı…

  • paramedik28.11.2008 - 23:31

    iki yıllık üniversite mezunu, ön lisans diploması olan, hastane dışında ambulansda, kaza yerinde hasta veya yaralıya ilk tıbbi müdahaleyi yapan gerekli teknik bilgi ve deneyime sahip profesyonel sağlık personeli…aynı zamanda ambulansda kullanabiliyorlar...

  • zakkum28.11.2008 - 21:20

    Zakkum, yaz aylarında pembe renkte açan bir ağaç türü….yaz aylarında koyu yeşil yaprakları ve pembe çiçekleri ile ne zarif, ne masum görünür bu ağaç…seyirliktir adeta…
    Ancak, çok da masum sayılmaz zakkum…zirâ, kökü ve kapsül şeklindeki meyvesi zehirlidir zakkumun…kimileri, ağu ağacı veya zıkkım ağacı olarak isimlendirir…zaten arapça kökenli olup zehir manâsına gelir ‘zıkkım’…hani, ‘zıkkımın kökü’ diye bir söylem vardır…aslı, ‘zakkumun kökü’ dür…kimi zaman kızgınlık ve öfkeli anların bir tezahürü neticesinde çıkar ağızlardan ‘zıkkımın kökünü ye’ şeklinde :) ... bu söylem bir nevî bedduadır bana göre...zirâ, zakkumun kur’an’da da zikredildiğini biliyorum… aslında, kur’an’da zikrediliş şekli ile bulup örneklendirmek daha evlâ olacaktır ama zakkum, cehennemin dibinde bulunan bir ağaçtır ve zehirli olan meyvesi ise cehennem halkının (günahkârların, zalimlerin) yiyeceğidir şeklinde açıklanmıştır bir kaç ayette…

    Bir de, zakkum bitkisinin kardiotonik glikozitler içermesi hasebiyle kalp kuvvetlendirici, bağışıklığı düzenleyici, vücutta biriken suyu atma (ödem) amacıyla kullanılır alternatif tedavi olarak…kimi zaman kulaktan dolma tavsiyeler neticesinde kurutulmuş yaprakları kaynatılarak içilir, kimi zamanda adale ağrıları, zehirli böcek ısırmaları, uyuz, gibi vakalarda haricen kullananlar vardır …ancak, bu gibi halk hekimliği yöntemleri tehlikelidir ve risktir…zirâ, zaten zehirli bir bitkidir zakkum; dozu fazla tutulduğunda zehirlenme söz konusu olup, ölüm riskiyle karşı karşıya kalınacaktır… Hülâsa-i kelâm: şifâ olacaktır düşüncesiyle bu gibi riskli yöntemler tavsiye edilmez efendim, sakınınız derim böylesi tehlikeli alternatif yöntemlerden -ki şifâ bulayım derken canınızdan olmayınız…

  • söz28.11.2008 - 21:13

    'Zannetme ki şöyle böyle bir söz
    Gel sen dahi söyle böyle bir söz. '

    yani; şöyle-böyle bir söz zannetme. söyleyebiliyorsan gel sen de böyle bir söz söyle.

    der, Şeyh Galip

    fazla söze ne hacet efendim, bu sözün üzerine sükût edip şöyle bir düşünmek düşer bize...

  • sessiz çığlıklar25.11.2008 - 00:05

    korkan gözlerin feryad-ı figanı…umutsuzluğun, yenilmişliğin, çaresizliğin, tükenmişliğin, boyun eğmişliğin neticesinde susmayı yeğlemiş gözlerin feyad-ı figanı…hele bu suskun çığlıkları atan gözlerin sahibi çocuklarsa, tüm sebep olanlara vâ’esefa! ! ...

  • miskin25.11.2008 - 00:00

    sadece ve sadece bencillikleri neticesinde çevresindeki herkese karşı kapalı yaşayan, iradelerine hiçbir zorluk yüklemeyen, insan olma değerini yitirip kurutan, hayatın sıcaklığının farkında olmayarak sadece varlığını sürdürme amacı ile kendi daracık alemlerinde -canlı cenaze misâli- yaşamayı amaç edinenler desek yanlış olmaz vesselâm…